Hippolytus ve Phaedra

Mitolojik Hikayeler Hippolytos ve Phaedra
Share the article 👇

Hippolytus ve Phaedra, Euripides‘in Hippolytos isimli oyununda ele aldığı ünlü bir tragedyadır. Phaedra’nın üvey oğlu Hippolytos’a aşık olmasını konu alan trajediyi, bilinen tüm tarafları ile inceleyelim.

Hippolytus‘un babası ünlü Yunan kahramanı Theseus‘tur. Annesi ya Antiope ya da Amazonların Kraliçesi Hippolyta‘dır. Soyu efsaneden efsaneye farklılık gösterir. Bir versiyonda Theseus, Herakles‘e Amazonlarla savaşması için eşlik eder. Amazonlar, tamamı kadın savaşçılardan oluşan vahşi bir ırktır ve savaşta pek sık yenilmezler. Amazonlara karşı yapılan sefer sırasında Theseus, Kraliçe’nin kız kardeşi Antiope‘ye aşık olur. Efsanenin bazı uyarlamaları Theseus’un onu kaçırdığını iddia ederken, diğerleri Antiope’nin de aşık olduğunu ve Theseus’la birlikte Atina’ya gittiğini söyler.

Kız kardeşlerinin bu ihaneti nedeniyle Amazonlar, Theseus’un Atina krallığına saldırmışlardır. Ancak başka bir versiyona göre Amazonlar Atina’ya Antiope’yi kurtarmak için saldırmışlardır. Bu savaş Amazonomachy olarak bilinir. Ne yazık ki, Theseus’un ordusu Amazonları bozguna uğratır. Antiope çocuk sahibi olduğunda, kız kardeşi Hippolyta‘nın adını, yeni doğan oğlu Hippolytus‘a koymuştur.

Çoğu anlatı Antiope’nin anne olduğunu iddia etse de, bazen bu olaylar onun yerine Kraliçe Hippolyta‘ya atfedilir ve onu Hippolytus‘un annesi yapar.

Sonunda Theseus’un Antiope’ye olan ilgisi azalır. Ne yazık ki Theseus, Yunan mitinde bir kadına derin bir aşk duymak, onu kendisiyle kaçmaya ikna etmek ve daha sonra artık ilgilenmediğinde onu terk etmekle ünlüdür. Bunu destekleyen başka bir örnek, Ariadne öyküsüdür.

Ariadne bir Girit Prensesiydi. Gençliğinde Theseus’a Labirent‘in dolambaçlı yollarından kurtulması için yardım etmişti. Theseus’un sadakati ve evlilik vaadi üzerine evine ve kralına ihanet etti. Ancak Girit’ten Atina’ya doğru yolculuk ederken Theseus, Ariadne’yi Nakşa Adasında uyurken terk etti.

Benzer bir senaryo Antiope için de geçerliydi. Theseus, Antiope ile artık birlikte olmak istemediğini, bunun yerine gözünü Prenses Phaedra‘ya diktiğini belli etti. İşleri daha da karmaşık hale getiren şey, aslında Phaedra’nın Theseus’un uzun zaman önceki sevgilisi Ariadne’nin kız kardeşi olmasıydı.

Antiope bu ihanete çok öfkelendi ve Theseus’un Phaedra ile evlendiği gün onunla savaştı. Ancak savaş Antiope’nin ölümüyle sonuçlandı.

Bazen efsane, Amazonlar ve Theseus arasındaki savaşın Antiope’nin öldüğü savaş olduğunu iddia eder. Bu savaş Attika Savaşı olarak bilinir. Bu versiyonda Amazon kadınları, Antiope’nin onurunu korumak ve Theseus’un sadakatsizliğini cezalandırmak için savaşmışlardır. Diğer anlatımlarda ise savaş, Antiope’nin bir Amazon olan Molpadia tarafından kazara öldürülmesiyle sonuçlanmıştır. Theseus Molpadia’yı öldürerek Antiope’nin intikamını almıştır.

Ne var ki, Antiope’nin ölümünden sonra Theseus Phaedra’nın peşine düşmüştür.

Theseus, zamanında Minotor’u öldürdüğü için Girit ve Atina arasındaki ilişkiler gergindir. Ancak Girit Kralı Minos öldükten sonra oğlu Deukalion yerine geçer. Theseus, Deukalion ile barış görüşmeleri başlatır. İki kral, şehirler arasındaki ilişkiyi düzeltmek için anlaştılar. Deukalion kız kardeşi Phaedra‘yı Theseus’a ateşkes hediyesi olarak verdi. Görünüşe göre Deukalion, diğer kız kardeşi Ariadne’ye yapılan muameleden dolayı Theseus’a karşı herhangi bir kızgınlık beslemiyordu. Her halükarda, Theseus’un karısı olması için başka bir kız kardeşini seve seve vermiştir. Phaedra ve Theseus evlenmiş ve Atina’ya geri dönmüşlerdir.

Theseus ve Phaedra‘nın iki oğlu oldu. Ancak belli bir süre sonra Theseus’un Pallas adlı amcası Theseus’u gasp etmeye çalıştı. Çıkan kavgada Pallas ve oğulları Theseus tarafından öldürüldü. Cinayetlerin kefaretini ödemek için Theseus bir yıllık sürgünü kabul etti.

Hippolytus efsanesinin bu noktasında, oyun yazarı Euripides M.Ö. 428 yılında yazdığı Hippolytus adlı oyununda hikâyeye hayat verir. Euripides oyunu Afrodit‘in bir monoloğu ile açar. Aşk ve cinsellik tanrıçası seyirciye Hippolytus’un kendisine tapınmayı reddetmesine nasıl öfkelendiğini anlatır.

“Aşkı küçümser ve evliliğe gelince, hiçkimseyi istemez; ama Zeus’un kızı, Phoebus’un kız kardeşi Artemis’i onurlandırır, onu tanrıçaların başı sayar ve her zaman yeşil ağaçların arasında, bakire tanrıçaya eşlik ederek, ölümlüler için çok değerli birinin yoldaşlığının tadını çıkarır, çevik tazılarıyla dünyayı vahşi hayvanlardan temizler.” – Euripides’in Hippolytus’unda Afrodit

Yunan mitolojisi ve kültüründe, genç erkeklerin iffetli avcı tanrıça Artemis‘e tapmaktan cinsel tutkuyu temsil eden Afrodit’e geçmeleri beklenirdi. Bu geçiş ergenlik sürecine ve çocukluktan erkekliğe geçişe işaret ediyordu. Afrodit’i reddetmek genellikle kültürün uygun gördüğü şekilde gelişmeyi reddetmek anlamına geliyordu. Bu nedenle zavallı Hippolytus, Afrodit’in gazabının hedefi haline gelmiştir.

Bu yüzden Afrodit, Hippolytus’tan intikam almaya karar verir.

Hippolytus sadece avlanmayı seviyordu ve evlenmek istemiyordu. Özgür olmak ve sonsuza dek Yunanistan ormanlarında dolaşmak istiyordu. Tıpkı tanrıça Artemis gibi. O iffetin, avın, Ay’ın ve vahşi doğanın tanrıçasıydı. Afrodit bu saygısızlığa izin vermezdi.

Ne yazık ki Hippolytus’un ailesinin fertlerini de Afrodit çatışmaya dahil etti. Phaedra’yı üvey oğlu Hippolytus’a delicesine aşık olması için lanetledi. Bu lanet Phaedra’nın tutku ve utanç karmaşasına düşmesine neden oldu ve aklını yitirmesine yol açtı.

“Ah ben! Ne yazık! Ne yaptım ben? Aklım başımdan gitti, nereye sürüklendim? Deli, deli! Bir iblisin lanetine uğradım! Yazık bana! Başımı tekrar ört, dadı. Söylediğim sözler yüzünden utanç doluyor içime. Sakla beni o zaman; gözlerimden yaş damlaları akıyor ve utançtan onları uzaklaştırıyorum. İnsanın aklının başına gelmesi çok acı verici ve deliliğin, ne kadar kötü olsa da, şöyle bir avantajı var: İnsan aklını yitirdiğinin farkında değil.”

Phaedra laneti üzerine, Euripides, Hippolytus

Phaedra’nın sadık ve nazik bir dadısı vardı ve hanımının lanetten kurtulmasına yardım etmek istiyordu. Dadı gizlice Hippolytos’un yanına gitti ve ondan sormak üzere olduğu şey üzerine gizlilik yemini etmesini istedi.

Hippolytus bu sırrı kabul etti. Ancak dadı ona Phaedra’nın kendisine olan tutkusundan bahsettiğinde ve akıl sağlığı için karşılık vermesini istediğinde iğrendi. Phaedra’yı ve dadıyı reddetti. Hippolytus, Phaedra’nın aşk itirafını kimseye söylemeyeceğine dair verdiği sözü gerçekten de tuttu.

“Böyle bile olsa, alçak zavallı, babamın onuruna yapılan bir hakarete beni ortak etmek için geldin; bu yüzden bu lekeyi akan derelerde yıkamalıyım, suyu kulaklarıma dökmeliyim. Böyle iğrenç bir suçu nasıl işleyebildim ki, sözünü ettiğimde kendimi kirlenmiş hissediyorum?”

Hippolytus Phaedra’nın aşk itirafı üzerine, Euripides, Hippolytus

Dadı Hippolytus’un cevabını Phaedra’ya aktardığında, Phaedra dadının onun gizli tutkusunu paylaşmasına çok şaşırdı. Dadı, Phaedra’yı böyle acı çekerken göremeyecek kadar çok sevdiğini ve bu yüzden Hippolytus’a Phaedra’nın aşkını anlatarak onu kurtarmaya çalıştığını söyledi. Phaedra hâlâ perişan haldeydi. Bu reddedilme onun acısını ve deliliğini on kat artırmıştı.

“Bu acılarım için tek bir yol, tek bir çare biliyorum, o da anında ölüm.”

Euripides’in Hippolytus’unda Phaedra

Phaedra, Afrodit’in lanetinin kendisine verdiği utanç ve acıdan kurtulmak için intiharı seçti. Ne reddedilmeye ne de üvey oğlunu arzulamanın utancına katlanabiliyordu. Çıkış yolu ölümden geçiyordu. Bir notta, intikam almak için son bir çabayla Hippolytus’un kendisine tecavüz etmeye kalkıştığını yazdı. Theseus notu Phaedra’nın soğuk ellerinde buldu.

Theseus duyduğu kederle hemen bazı kötü kararlar aldı. Hippolytus’tan intikam almak için babası tanrı Poseidon‘u çağırdı. Geçmişte Poseidon Theseus’a üç dilek hakkı vermişti. Theseus bunlardan birini kendi oğlunun ölümü için kullandı.

“Ah ben! Hippolytus, korkunç gözleri her şeyin üzerinde olan Zeus’u hiçe sayarak, acımasız bir güçle onurumu çiğnemeye cüret etti. Ey baba Poseidon, bir keresinde üç duamı yerine getireceğine söz vermiştin; bunlardan birine cevap ver ve oğlumu öldür, bana verdiğin dilekler gerçekten anlamlı ise, bu ilk günden itibaren kurtulmasına izin verme.”

Theseus, Euripides, Hippolytus’ta Poseidon’a seslenir

Hippolytus bu yüzden sürgün edildi. Kıyı boyunca arabasını sürerken, Poseidon Hippolytus’un atlarını korkutmak için korkunç deniz yaratıklarıyla birlikte büyük bir gelgit dalgası gönderdi. Hippolytus arabasından yere savruldu ve öldü. Poseidon, dilek yüzünden kendi torununu öldürmek zorunda kaldı.

Ölümünden sonra Artemis, Theseus’a Hippolytus’un haksız yere suçlandığını açıkladı…

“Neden, Theseus, oğlunu açıkça kanıtlanmamış, ama karının yalan yere yemin ettiği bir suçlamayı dinleyerek ahlaksızca öldürdüğünü görüp bu haberlere seviniyorsun?”

Artemis’ten Theseus’a, Hippolytus, Euripides

Theseus daha da kederlenerek evinin yıkılışına ağıt yaktı. Tanrıçanın gazabı gerçekleşmişti ve Phaedra’nın korkunç, lanetli aşkı genç Hippolytus’un sonunu getirmişti. Efsaneden alınacak bir ders ise Afrodit’in kötü yanına denk gelmeyin! Aşkta şanssız olan hem Phaedra hem de Hippolytus acı çekmiştir. Phaedra komplonun içine çekilmiş bir masumken, Hippolytus sadece ömür boyu bekar kalmak istiyordu. Tabii Afrodit’in bununla bir ilgisi yoksa…

Hippolytus’un hayatındaki olaylara atfedilen bir başka efsane daha vardır. Bu efsaneye göre, Artemis, Hippolytus’un ölümüne o kadar üzülmüştür ki cesedini, ölüleri hayata döndürme gücüne sahip olacak kadar yetenekli bir hekim olan Asklepios‘a götürmüştür. Artemis, Afrodit‘in kıskançlığı yüzünden onun haksızlığa uğradığını düşünüyordu. Artemis, Hippolytus’un zamansız bir ölüm yerine hayattayken onurlandırılmayı hak ettiğine inanıyordu.

Asklepios genç adamı diriltmeyi başardı. Artemis onu İtalya’ya götürdü. Hippolytus orada Aryenlerin kralı oldu ve Artemis için muhteşem bir tapınak inşa ettirdi. Tapınağın içerisine atların girmesine izin verilmedi – belki de ölümünü fazlasıyla hatırlatıyorlardı. Hippolytus geri kalan günlerini Artemis’in rahibi olarak geçirdi ve sonunda hayatını seçtiği uğraşa adayabildi.

Önerilen makaleler