Truva Savaşı Mitolojisi ve Tarihi

Mitolojik Hikayeler Truva Savaşı
Spread the love

Truva Savaşı Mitolojisi ve Tarihi için öncelikle şunu belirteyim: uzun ve karmaşık bir hikaye olacak. Aşağıda verdiğim bilgileri birçok kaynak ve kitaptan derleyerek oluşturdum. Dünyaca bilinen Truva Savaşı’nı öncesi ve sonrasıyla mitolojik hikayelerden beslenerek; karakterleri tanıtarak yer yer dallandırarak anlattım. Bu hikayeler birçok yerde bölük pörçük bulunmasına rağmen baştan sona uzun uzadıya bir kaynak bulunmadığı için böyle bir çalışma yapma gereksinimi duydum. Umarım beğenirsiniz.

TRUVA HANEDANI

1. Titan Atlas ve Kızları

Gaia ve Uranos’un çocukları titanları bilirsiniz. İçlerinden en ünlüsü olan Atlas, Olimposlu tanrıların ve titanların savaşında, titanların tarafını tutmuştur. Bu yüzden tanrılar savaşı kazandıktan sonra, onu, dünyayı sırtında taşımakla cezalandırılmıştır.

Atlas’ın karısı ise Plaides’tir ve yine titan olan Oceanus ve Tethys’in kızıdır. Derler ki Atlas ve Plaides’in Hesperidler isimli 3 kızı, Hyades isimli 6 kızları, Pleides isimli 7 kızları, Callypso isimli bir kızları, Hyas isimli okçu bir oğulları ve Dione isimli bir kızları olmuş.

Şimdi Hesperidleri hatırlarsınız. Herakles(Herkül)’in 12 görevinden biri altın elmayı getirmekti ve altın elma Hesperidler tarafından korunuyordu. Hatta Herakles, yardım için Atlas’a gitmişti; Atlas’ta dünyayı tutarsa altın elmayı getirebileceğini söylemişti. Ancak altın elma ile döndüğünde dünyayı geri taşımak istememişti. Ancak Herakles kurnazca davranarak, dünyayı omzuna düzgünce oturtmasına yardım etmesini istemiş bu esnada yine dünyanın yükünü Atlas’ın omuzlarına bırakıp, altın elmayı alarak kaçmıştı.

Bu altın elmaların hikayesi ise Zeus ve Hera’nın düğününe kadar gider.

Bir diğeri de Hyades (Hyadlar)’dır. Zeus, oğlu Dionysos’u bebekken Hyadlara vermiş, ona bakmalarını istemişti. Atlas’ın kızları bebeğe öyle iyi baktılar ki Zeus armağan olarak onları yıldızlar arasına yerleştirdi. Şimdi boğa burcunun kafasında yer alırlar.

Diğeri ise Pleides isimli 7 kız kardeşler. Bunlardan birisinin adı Elektra’dır. Zeus daha sonraları bu yedi kız kardeşi de yıldıza çevirerek boğa burcuna eklemiş. Şimdileri bu yıldızlar Ülker Yıldızları olarak anılırlar.

İşte Truva hikayesine dönersek, Zeus ile Elektra’ya dayanır bu soy. Hatta rivayete göre Elektra, bir zamanlar Ülker Yıldızları’nın en parlayığmış. Ancak Truva kenti Yunanlılar tarafından zapt edildiğinde, Elektra o acıklı manzarayı görmemek için arka tarafına dönmüş ve bir daha da parlaklığı yer yüzünden bir daha görülmemiş ve Ülker yıldızları 6 adet kalmışlar.

Titan Atlas’ın kızı Elektra ve Zeus’un, Dardanos ve Iasion isimli iki oğlu olur. Bu iki oğul Arkadya kralıdırlar. Arcadia, Yunanistan’ın Mora yarımadasında (Peloponnesos) bir bölgedir.

Tauros Yıldıztakımı
Truva Savaşı – Tauros Yıldıztakımı

2. Dardanos ve Oğulları

Bazı rivayetlere göre Arkadya büyük bir selle zarar gördüğünde insanlar dağlara kaçmıştır ve Dardanos ile Iasion, bir gemi yaparak Arkadya’dan ayrılmışlardır. Bu seferleri esnasında Samothraki (Semadirek) Adasına yerleşirler.

Bu ada, aslında oldukça ünlüdür ve arkasında bir sürü mitolojik hikaye barındırır. Kimsenin sırrına vakıf olamadığı mistik ayinler düzenlenirmiş.

Şimdi Iasion’a kısaca değinelim. Iasion, Kadmos ve Harmonia’nın düğününe katıldığında (Kadmos Thebai kralı, Harmonia ise Ares’in kızıdır; bahsedilen düğün ise ünlü mitolojik bir hikayedir), tanrıça Demeter Iasion’u görüp ona aşık olur. Iasion’u alır ve onu bir tarlaya götürerek onunla berber olur. Bu birleşmenin ardından üstlerine başlarına çeki düzen vermeden düğüne geri dönerler ve davetlilerin onların yaptığı eylemi anlayıp kızmalarına sebep olur. Özellikle tanrıçaların ölümlülerle beraberliğinden hoşlanmayan Zeus bu birlikteliğe karşı çıkar ve Iasion’u gök gürültüsüyle öldürür. Demeter ile bu ilişkiden Ploutos(zenginlik) doğar.

Ana konuya geri dönersek, Iasion ve Dardanos Samothraki Adası’na yerleşirler. Bazı hikayeye göre Iasion öldükten sonra, bazılarına göre ise Iasion ve Dardanos kavga ettiği için, Dardanos Samothraki Adası’ndan ayrılır ve Küçük Asya’ya yani Anadolu’ya gelir. Burada Frig Kralı Teucer’e misafir oldu ve Teucur’ın kızı Bateia ile evlendi. Böylece Truva Hanedanı’nın da kurucusu olmuştur.

Dardanelles ve Hellespontos Çanakkale’nin bilinen en eski adlarıdır ve bugün Çanakale’de Dardanos isimli bir köy bulunmaktadır. Hellespontos isminin nereden geldiğine bu yazımda değinmeyeceğim. Zira çok uzun ve çok ünlü başka bir hikayedir. Altın Post ile Argonotlar hikayeleri ile ilişkilidir.

Dardanos, artık bu civarda Dardania adını verdiği şehri kurmuş ve yöneticisi olmuştur. Dardanos ve Bateia’nın iki oğlu olur: İlos ve Erichthonius. Erichthonius’un oğlu ise TrosTruva sözcüğü işte Tros’tan gelir.

Laomedon'un Poseidon ve Apollon'a Ödeme Yapmayı Reddetmesi, Laomedon Refusing Payment to Poseidon and Apollo — Joachim von Sandrart (1606–1665)
Laomedon’un Poseidon ve Apollon’a Ödeme Yapmayı Reddetmesi, Laomedon Refusing Payment to Poseidon and Apollo — Joachim von Sandrart (1606–1665)

3. Kaçırılan Truvalı Prens Ganymedes

Tros, Dardanos’un torunudur, Erichthonius’un ise oğludur.

Tros’un Ganymedes adında bir oğlu daha vardır. Ancak Ganymedes olağanüstü bir güzelliğe sahiptir. Bu güzelliğinden etkilenen Zeus, kartala dönüşerek onu kaçırır. Olimpos’ta şarap sunucusu olarak hizmet ettirir. Buna çok üzülen Tros’a ise, tazminat olarak ölümsüz/büyülü atlar hediye eder.

Bu hikayeyi, Halikarnas Balıkçısı, Anadolu Efsaneleri kitabından şöyle anlatır:

Eros, Ganimedes’i severek onu pembe güllerden yapılma döşeğine çekmiş. Zeus, oğlanı oradan alıp kendi yatağına taşımış. Zeus Ganimedesle geçirdiği gecelerin hatırası olarak onu “Akvarius” (yani su taşıyıcı) adıyla gecenin koynuna yıldız diye takmış. Patriyarkal bir toplumda erkeğin kadına ihtiyacı olmadığını göstermek için uydurulmuş bir efsane.

Yunanistan’da bu Ganimedes efsanesinden dolayı erkeklerin bir delikanlıya cinsel eğilimi dinsel nitelikte sevap sayılırdı. Gılman sevgisi aldı yürüdü.

Anadolu’da felsefe o sıralarda kadınların da katıldıkları entellektüel bir konu idi. Hatta Yunanistan’da Perikles’in sevgilisi Anadolulu ve Miletoslu Aspasya idi . Oysa Yunanistan’da gılmanseverliğin gelişmesi üzerine kadınlar “ginese”lerde (bir çeşit harem dairesi) kapatılıyordu. Sözde temiz ahlakın avukatı Sokrates ise “sokratvari sevgi” diye püser düşkünlüğüne kendi adını veriyor. Platonik aşkın icatçisi Platon ise Phaidros adındaki eserinde genç öğrencisine sulanmasını mazır göstermek için direniyor, Ganimedes efsanesinde yinelerek duyruyordu.

Anadolu Efsaneleri, Halikarnas Balıkçısı
Ganymedes
Truva Savaşı – Ganymedes

4. Truva Kralı İlos

Tros’un bir diğer oğlu ise İlos’tur. İlos gençliğinde, Frig kralının düzenlediği oyunlara katılır ve güreş yarışmasını kazanır. Kral ödül olarak ona 50 erkek ve kadın köle verir. Bir kahinin önerisi üzerine ayrıca benekli bir inek hediye eder. Efsaneye göre bu ineğin durduğu yerde İlos kendi şehrini kurabilecektir. İnek bir tepelikte durur ve İlos şehrini buraya inşa ederek adını İlion koyar. Burası bugünkü Truva şehridir. İlyada ingilizce İlliad ismi de buradan gelir.

Bu inek hikayesinin bir benzeri, Kadmos’un ünlü Thebai şehrini kurduğu hikayede de geçmektedir. Aynı şekilde ineğin durduğu yerde Thebai şehrini kurar. Thebai şehri, Yunan Mitolojisinde çok fazla hikaye ile ilintilidir.

5. Dönek Bir Kral: Laomedon

İlos’un oğlu Laomedon’dur ve İlos’tan sonra kral olur.

Laomedon, çok bereketli bir toprakta bulunduğunun farkındadır ve şehrin çevresine sur yapmak ister. Bir mitolojik hikayeye göre Apollon ve Poseidon, Zeus’a ayaklandığı için ceza olarak, diğer bir hikayeye göre sırf Laomedon’un ahlaksızlığını test etmek için surların yapımına yardımcı olmayı teklif ederler.

Ancak yardımları karşılığında Zeus’un bir zamanlar Ganymedes’i kaçırmasından kaynaklı olarak, Tros’a verdiği büyülü atları talep ederler.

Laomedon, Apollon ve Poseidon’a eğer surları yapmasına yardım ederlerse büyülü atları vereceğine söz verir. Ancak surlar bittikten sonra Laomedon sözünde durmaz.

Buna çok sinirlenen Apollon şehre veba salgını gönderir, Poseioden ise Truva’yı yerle bir etmesi için bir deniz canavarı yollar. Kahinler bu canavardan kurtulmak için, Laomedon’a kızı Hesione’u adak vermesini söylerler. Böylece Laomedon, kızını deniz kenarındaki kayalıklara bağlar.

Tesadüf budur ki, Amazonlar ile savaştan dönen Herakles, Hesione’u görür ve Laomedon’a canavarı öldürüp, kızı kurtarabileceğini ancak karşılığında ölümsüz/büyülü atları istediğini söyler. Laomedon teklifi kabul eder, yine Herakles canavarı öldürdükten sonra anlaşmayı yerine getirmez.

Bunun üzerine Herakles bir ordu toplayarak Truva’ya saldırır. Bu savaşa I.Truva savaşı denmektedir. Şehri ele geçiren Herakles, Laomedon ve bütün oğullarını öldürür, biri hariç: Podarces.

Ayrıca Laomedon’un kızı Hesione’u savaşta ona yardım eden Telamon’a verir. Daha sonraları Hesione ve Telamon’un Teucros isimli bir oğlu olacaktır ve üvey kardeşi Aias ile birlikte Truva Savaşına katılacaktır.

Herakles, Hesione’a isterse bir tane tutsak kendisine alabileceğini söyler bunun üzerine Hesione, kardeşi Podarces’i ister. Herakes bunun için önce Podarces’in köle olması gerektiğini ardından da fidye ile onu alabileceğini söyler. Podarces satıldıktan sonra, Hesione altın duvağını kafasından çıkarıp fidye olarak verir ve Podarces’i kurtarır. Podarces böylece “Priam” olarak anılmaya başlar. Priam “satın alınmak” benzeri bir anlama gelmektedir. Böylece Truva’nın yeni Kralı Priamos olur. Priamos’un, Hekabe ile evliliklerinden bir sürü çocukları olur. Bunların en önemlileri HektorParis ve Kassandra’dır.

Truva Soyağacı
Truva Savaşı – Truva Soyağacı

6. Paris’in Seçimi ve Üç Güzeller Yarışması

Priamos’un eşi Hekabe, Paris’e hamileyken bir rüya görür. Rüyasında alev alev yanan bir odun parçası doğurduğunu ve bu odun parçasının bütün Truva ve İda Dağlarını yok ettiğini görmüştür. Bunun üzerine Priamos kahine danışır ve kahin doğacak çocuğun Truva’yı yok edeceğini söyler. Böylece doğan çocuk, Angelos isimli bir çobana öldürülmek üzere verilir. Bazı rivayetlere göre Angelos çocuğa kıyamadığı için bazı rivayetlere göre annesi Hekabe oğluna kıyamadığından Angelos’a rüşvet verdiği için, Paris İda Dağlarına bırakılır. Yine burada rivayetler ikiye ayrılır. Paris dağa bırakıldıktan sonra onu çobanlar bulur ve büyütür. Diğer bir hikayeye göre bir dişi ayı onu bulur ve 5 gün emzirir. Ardından Angelos yaptığına pişman olur ve çocuğu bularak, Paris’i o büyütür.

Çobanların öldürülmek için gönderilen çocuğa kıyamaması ve büyütülmesi Yunan Mitolojisi dahil, birçok mitolojide yaygındır. Yine benzer ve ünlü mitolojik hikaye Oidipus’tur. Kadmos’un şehri Thebai ile ilintilidir.

Paris gençliğinde bir grup sığır hırsızını takip ederek çalınan hayvanları geri almış, bu yüzden ona, “koruyucu/korunan” anlamına gelen Aleksandros adı verilmiştir. Bu isim Grekçe değildir.

Paris, büyüyüp genç bir adam olduğunda ise İda Dağının nymphası Oinone ile sevgili olmuştur. Daha sonraları Paris, Helen’i kaçırdığında Oinone’yi bırakır. Truva Savaşı’nın sonunda zehirli okla yaraladığında Oinone’ye koşar ancak nympha ona ilk önce yardım etmez. Daha sonra Paris’e acıyıp ona yardım etmek ister ama onun öldüğünü görür. Böylece kendi canına kıyar.

Daha sonraları Paris, Truva kentine giderek buradaki oyun ve yarışmalara katılmıştır. Kral ve kraliçe onun başarılarından çok etkilenmiştir ve kim olduğunu merak ederek araştırdıklarında oğulları Paris olduğunu öğrenirler. Böylece Paris, saray döner ve prens olarak yaşamaya başlar.

Sandro Botticelli, c. 1485–1488 “Judgement of Paris”
Sandro Botticelli, c. 1485–1488 “Judgement of Paris”, Paris’in Yargısı

Sonra günlerden bir gün Zeus, Olympos’ta deniz nymphası Thetis ve Peleus için (Peleus, Telamon’un kardeşi ve Truva Savaşı’nın ünlü kahramanı Akhilleus’un da babasıdır) için düğün düzenler.

Buraya bir not girelim. Kehanete göre deniz nymphası Thetis’in oğlu aşırı güçlü olacaktır. Zeus Thetis’i çok beğenmesine rağmen bu kehanetten korkar. Çünkü kendisi babası Kronos’u öldürmüştür. Babası Kronos da kendi babası Uronos’u. Dolayısıyla güçlü bir erkek tanrının doğmasını istemez. Bu yüzden Thetis’i zorla aşırı dindar olduğundan dolayı ödüllendirmek istediği ölümlü Peleus ile evlendirir. Bu evlilikten Akhilleus doğacaktır. Akhilleus bildiğiniz üzere Truva Savaşında önemli bir karakter.

Joachim Wtewael, (1566–1638) The Wedding of Peleus and Thetis, c. 1612, Thetis ve Peleus'un Düğünü
Joachim Wtewael, (1566–1638) The Wedding of Peleus and Thetis, c. 1612, Thetis ve Peleus’un Düğünü

Konuya geri dönersek; Peleus ve Thetis’in düğününe bir sıkıntı yaşanmaması için Kavga Tanrıçası Eris davet edilmez. Bunu öğrenen Eris, düğün masasının üzerine altın bir elma bırakır ve üzerine “Tanrıçaların en güzeline…” yazar. (Bu altın elma, Atlas’ın kızları Hesperidlerin koruduğu altın elmalardandır.) Bütün tanrıçalar elmaya sahip olmak istese de en sonunda Hera, Aphrodit ve Athena kalır. Tartışmalarını bir sonuca bağlayamayınca, kimin en güzel olduğuna karar vermesi için Zeus’a sorarlar. Ancak Zeus, tanrıçaların kavgasının arasına girmek istemediğinde akıllıca bir yöntem bulur ve İda Dağlarının yakışıklı çobanı Paris’e bu altın elmayı verme görevini verir.

Tabi tanrıçalar Paris’e çeşitli rüşvetlerde bulunur. Hera ona Asya’nın hükümdarlığını teklif eder, Athena bütün savaşlarda şan ve şöhret vereceğini söyler, Afrodit ise ona dünyanın en güzel kadını Helen’i vereceğini söyler. Paris en çok Afrodit’in teklifini beğenir ve elmayı ona verir.

Bu efsane Paris’in Seçimi ya da Paris’in Yargısı ya da Üç Güzeller Yarışması olarak geçer.

Bu da Truva Savaşı’nın başlangıcı olur ve tanrılar katında da savaşın taraftarları belli olmaya başlar.

Bir sürü The Judgement of Paris tablosu vardır. Ayrıca bu tablolarıda inceleyebilirsiniz.

7. Dünyanın En Güzel Kadını Helen

Mitolojik hikayeye göre Leda, Aetolia kralı Thestios’un kızı ve Sparta Kralı Tyndareos’un eşidir. Zeus, Leda’yı görünce çok beğenir ve kuğu şeklinde Leda’ya görünerek onunla beraber olur. Ancak aynı gece Leda, kocası Tyndareos ile de birlikte olur.

Zeus ile beraberliğinden Pollux ve Helen’e, Tyndareos ile beraberliğinden Castor ve Klytemnestra’ya hamile kalır.

Castor ve Pollux, ünlü Argonotlar seferine katılırlar. Biri ölümlü biri ölümsüzdür. Bu iki kardeşi ayırmak istemeyen Zeus onları yıldıza dönüştürür. İkizler burcununda temsilcileridirler.

Klytemnestra ise Agamemnon ile evlenecektir. Helen ise Agamemnon’un kardeşi Menelaos ile evlenecektir. İkisininde bedbaht kaderleri olacaktır.

Helen daha çocukken Yunan kralı Theseus tarafından kaçırılır ancak daha evlenecek yaşta olamadığı için kral onu annesinin yanına gönderir ancak Helen’in abisi, onu kurtarır.

Burada yine bir kısa not geçmek istiyorum: Theseus mitolojik hikayelerde önemli bir karakterdir. Theseus, Kral Egeus’un oğludur ve Minotor’u öldüren kahramandır.

Helen büyüyüp evlenme çağına geldiğinde, Tyndareos, Helen’e talip olan bütün herkesi sarayına kabul eder. Yunanistan’ın bütün güçlü kralları Helen’e taliptir ve bir sürü önemli hediye getirmişlerdir. Ancak Tyndareos kimi seçse, diğerlerini gücendirip kendine düşman edinecektir. Helen’e talip olmaya gelmiş zeki İthaka Prensi Odysseus, Helen’e talip olmaktan vazgeçmiş onun yerine Helen’in kuzeni Penelope’e aşık olmuştur.

Tyndanreos’a bu işten sıyrılması için bir fikrinin olduğunu söyler ancak karşılığında Penelope ile evlenmek istemektedir. Tyndanreos teklifi kabul eder. Odysseus, damadı Helen’in seçmesini ve diğer bütün taliplerinde bu seçimi kabullenip, ileride bu evliliği yıkacak kişiyi cezalandıracaklarına dair yemin etmelerini önerir. Teklif herkes tarafından kabul edilir. Böylece Helen Agammemnon’un kardeşi, Atreusoğlu Menelaus’u seçer ve onunla evlenir. Menelaos Sparta Kralı, Helen ise Sparta Kraliçesi olur. Hermione adında da bir kızları olur.

Dante Gabriel Rossetti (1828–1882), Helen of Troy (1863), Hamburger Kunsthalle, Hamburg, Germany
Truva Savaşı – Dante Gabriel Rossetti (1828–1882), Helen of Troy (1863), Hamburger Kunsthalle, Hamburg, Germany

8. Agamemnon’un Soyu

Agamemnon'un Soyu
Agamemnon’un Soyu
  • TANTALOS

Burada kısaca Menelaos ve Agammemnon’un soyuna değinmek istiyorum. Soyları Tantalos’a dayanmaktadır. Tantalos, Zeus’un oğlu ve güçlü bir kraldır. Diodeme’den olma iki çocuğu vardır: Pelops ve Niobe. Manisa Spil Dağında hüküm süren aç gözlü Tantalos tanrıları test etmek için, onları ziyafete çağırır ve özoğlu Pelops’u öldürerek etini, tanrılara yemek olarak sunar. Bunu fark eden tanrılar Tantalos’u cezalandırır, krallığını yok ederler ve ona Tantalos İşkencesi adı verilen cezayı verirler.

Bir başka söylenceye görede Tantalos tanrıların sırlarını insanlara açıklıyor ve Tanrıların yiyeceği olan ambrosiya’yı çalarak insanlara içirdiği için cezalandırılmıştır. Ambrosiya sonsuz hayat veren bal rengi bir yiyecektir.

Sonsuza kadar bir havuzun içinde duracak ama sudan asla içemeyecektir. Ne zaman sudan içmeye kalksa, su çekilecek fakat sonrasında geri yükselecektir. Islak parmakları ile dudaklarına dokunursa susuzluğu artacaktır. Tepesinde uzanan çeşit çeşit meyvelerin dalları o almaya çalıştığında göğe doğru yükselecek ve Tantalos içinde yüzdüğü nimetlere asla ulaşamayacaktır.

Birçok kaynak Tantalos’un şehrinin bir zelzele ile yok olduğunu kaydeder. Antik çağda bile hangi dönemden kaldığı bilinmeyen ve büyüklüğünden dolayı Kral Tantalos Mezarı olarak adlandırılan mezar yapısı Yamanlarin Bornova eteklerine inen egiminde bulunan 30–40 dolayindaki tümülüs ile birlikte eski Izmir’deki mezar kalıntısıdır.

Tantalos Mezarı, Manisa
Tantalos Mezarı, Manisa
  • NIOBE AĞLAYAN KAYA

Pelops’un soyuna devam etmeden önce Niobe hakkında kısa bir bilgi vermek istiyorum. Niobe Thebes kralı Amphion ile evlenir ve yedi kız yedi oğlu olur. Çocuklarının sayısıyla Artemis ve Apollon’un annesi Leto’ya karşı böbürlendiği için, Niobe’nin bütün çocukları Artemis ve Apollon’un okları ile öldürülür. Evlat acısından kahrolan Niobe, giysileri parçalanana, saçlarını yolana dek ağlar. Tanrıların acımasıyla Spil Dağında taş kesilir. Bugün hala Manisa’da Spil Dağının eteklerinde Ağlayan Kaya ismi verilen taşlar bulunmaktadır.

Halikarnas balıkçısı, kitaplarında Tantalos ve Niobe’nin matriyarkal(ana erkel) toplumdan geldikleri için, patriyarkal (babaerkil) toplumlar tarafından başlarına korkunç şeyler gelerek cezalandırılmıştır.

Spil Dağı, Ağlayan Kaya Niobe
Spil Dağı, Ağlayan Kaya Niobe
  • PELOPS MORA YARIMADASI

Geri dönelim Pelops’a. Tanrılar Pelops’a acır ve onu birleştirirler. Anadolu’lu Pelops Spil’den ayrılır. Yunanistanda Elis Kralı Oenamaos’a konuk gider ve kralın kızı Hippodamia’ya aşık olur. Ancak kral kızını ancak kendisini araba yarışında yenecek adama vereceğine ant inçmiştir. Kral, daha önceden danışdığı bir kahin ona damadı tarafından öldürüleceğini söylediği için böylesine zor koşullar öne sürmektedir. Çok mükemmel atlara ve Mursilius (atları yetiştiren anlamına gelir) adında seyise sahip olduğundan her seferinde yarışta yenmektedir. Kral, zırhını kuşanıp arabasına biniyor, rakibin ilerlemesine izin veriyor ardından da onun arkasından yetişip yarışı kazanmadan önce rakibini mızrakla arkasından vurarak öldürüyordu. Bundan önceki on üç talibi de bu şekilde öldürmüştü. Ancak Pelops’a seyis Mursilius acır ve yarıştan önce at takımlarının bir kısmını keserek zedeler. Koşu başlayınca da kralın arabası parçalanır ve düşerek ölür. Böylece Pelops, Hippodamia ile evlenir ve Elis Kralı olur. (Sonsuzluk Sessiz Büyür, Halikarnas Balıkçısı)

  • ATREUS VE LANETİ

Mora Yarımadası’nın Batı dillerindeki ismi olan Peloponnese, Pelops’un isminden gelir ve Pelops’un adası anlamındadır. Pelops ve Hippodamia’nın iki oğlu olur: Atreus ve Thyestes.

Atreus ve Thyestes, üvey kardeşleri Khrysippos’u öldürünce, babaları Pelops onları kovar ve lanetler. Sürülen iki kardeş Miken ülkesine gitmiştir. Buradaki kralın çocuğu olmamaktadır. Bu yüzden kahin, Miken halkına Atreus veya Thyestes’i hükümdar olarak seçmelerini söylemiştir. Başlangıçta iki kardeş ülkeyi birlikte yönetselerde aralarında anlaşmazlıklar çıkmaya başlamıştır.

Birgün Atreus, sürüsündeki en güzel kuzuyu Artemis’e adayacağını söylemiştir ancak sürüsünde altın bir kuzu bulunca bu sözünden dönmüş ve hayvanı kesip postunu eşi Aerope’ye vermiştir.

Aerope de postu alıp, aşığı Thyestes’e verir. Thyestes, Atreus’u altın kuzu postuna kim sahipse, tahtın onun olacağına ikna eder. Böylece altın postu getirir ve tahttaki hakkını ister.

Atreus, Hermes’ten aldığı tavsiyeleri kullanarak tahtı yeniden aldı. Thyestes, güneş gökyüzünde geriye doğru hareket ettiğinde tahtı geri vereceğine söz verdi. Zeus’un yardımıyla güneş gökyüzünde geri hareket etti ve Atreus tahtı geri alarak Thyestes’i sürgün etti.

Atreus daha sonra eşi Aerope ile Thyestes’in zinasını öğrendi ve intikam planı yaptı. Thyestes’in oğullarını öldürüp, Thyestes’e yemek olarak sunmuştur. Kendi oğullarını yediğini öğrenen Thyestes, Atreus’u lanetleyerek kaçmıştır.

Daha sonra Thyestes, bir kahinin önerisiyle kendi öz kızı Pelopia ile evlendi. Aegisthus bu evlilikten doğdu ancak Pelopia ensest ilişkisinden utandığı için çocuğu terk etti. Çocuk bir çoban tarafından bulundu ve Atreus’a verildi. Atreus, çocuğu kendi oğlu gibi büyütür. Daha sonra Thyestes, çocuk büyüdüğünde onu bulur ve gerçeği anlatır. Daha sonra çocuk gidip Atreus’u öldürür. Bu hikaye Atreus Laneti olarak geçmektedir. Çeşitli versiyonları da bulunmaktadır.

Atreus’un Aerope’den 2 oğlu vardır: Agamemnon ve Menelaus. Yani bu kardeşler hem Lanetli Tantalos’un hem de Lanetli Atreus’un soyundan gelmektedirler.

9. Truva Savaşının Başlaması

Şimdi hikayeye geri dönelim. Helen, Menelaos ile evli ve Spartadır. Paris ise Afrodit’i en güzel seçerek, Helen’in aşkını almıştır. Athena’nın öğüdü ile Paris, Sparta Kralı Menelaos’a misafir olur. O esnada Menelaos’un babası vefat ettiği için, törene katılmak üzere gider. Bazı rivayetlere göre Helen de Paris’e aşık olduğu için, bazılarına göre Afrodit tarafından aşık edildiği için tüm değerli eşyalarını ve kölelerini alarak Paris’le birlikte Truvaya kaçarlar. Bu da Truva Savaşının başlangıcı olur.

Jacques-Louis David’s “The Loves of Paris and Helen”,1788
Jacques-Louis David’s “The Loves of Paris and Helen”, Helen ve Paris’in Aşkı, 1788

10. Efsanevi İda Dağları

İda Dağları mitolojide oldukça önemlidir. Zeus’un annesi Rhea, Zeus’u babası Kronos’tan kaçırdığında, kayınvalidesi Gaia’nın yardımıyla onu İda Dağlarına saklar ve burada büyütür.

Yine Zues, İlyada’da Truva Savaşını İda Dağındaki Gargaros’tan izleyecektir. Hatta burada bugün Zeus Sunağı diye anılan bir yer vardır,- Adatepe Köyüne yakın — İlyada’da bahsedilen Gargaros’un burası olduğu söylenir.

Skamandros (Küçük Menderes) İda Dağlarından akmaya başlar. Bir efsaneye göre yolu buraya düşen Herakles çok susamıştır. İda dağının eteğini kazmış ve işte o zaman Skamandros nehri akmaya başlamıştır.

Skamandros’un suyunda ayışığında yıkanan kadınların saçları altın sarısı olurmuş. Truva bölgesinin kızları gerdek gecesi arifesinde bu nehirde yıkanırlarmış. (Halikarnas Balıkçısı, Anadolu Efsaneleri)

10. Truva Savaşı Kahramanı Akhilleus

Peleus Yunanlıların en dürüstü, en dindarı olarak bilinir ve bunun ödülü olarak deniz nymphası Thetis ile evlendirilir. Unutmayalım, Peleus Argonotlarla seferlere katılmış, Telamon’un kardeşi ünlü bir savaşçıdır ve Phthia’nın da kralıdır. Bu evlilikten Ahkilleus doğar. Efsaneye göre annesi Thetis oğlunu ölümsüzlük nehri Styx’de yıkarken elini suya değdirmemesi öğütlendiği için onu sol topuğundan tutup suya batırmıştır. Yalnızca oradan vurulursa öleceğine inanılır.

Akhilleus Phthia’da büyür, Kronos’un oğlu sentorların en akıllısı Kheiron’dan dersler alır. Özellikle şifa konusunda uzman olan Kheiron, Asklepios’u da eğitmiştir.

Menelaus, Helen’in kaçırıldığını öğrendiğinde Miken Kralı abisi Agememnon’dan yardım ister ve Agamemnon bütün Yunanları savaşa çağırır. Akhilleus ve babası Peleus, Helen’i isteyip yemen edenler gurubunda olmamalarına rağmen onları da savaşa davet ederler.

Kehanete göre, Akhilleus savaşa katılırsa ölecektir ama ünlü bir kahraman olacaktır. Thetis, kehaneti bildiği için, Akhilleus’un savaşa katılmasını istemez ve onu kaçırır ve Sykros Adasına, kral Lycomedes’e gönderir. Burada Akhilleus’u kadın kılığına sokarak saklar.

Şimdi bu hikayeye devam etmeden önce çok zeki Odysseus’tan bahsetmiştik. Fikri sayesinde Helen’in kuzeni Penelope ile evlenip, İthaka’ya geri dönmüştü. Ancak o gün, bu evliliğe zarar gelirse, savaşacağına yemin edenler arasında Odysseus da vardı. Agememnon’un adamı Palamedes onu savaşa çağırır. Ancak bu durumdan kaçmak için Odysseus, deli numarası yapar ve öküzün yerine sabanı kendisi koşarak tuz ekmeye başlar. Palamades, Odysseus’un numarasını anlar ve Odysseus’un daha yeni doğmuş oğlu Telemakhos’u alıp sabanın önüne koyar. Böylece Odysseus deli numarasını bırakır ve savaşa katılır. Ancak Palamedes’ten intikamını savaş esnasında alır, Palamedes’in çadırına altın gömer ve onu kendilerine ihanet edip Troyalılarla iş birliği yapmakla suçlar ve onu öldürtür. Bu Odysseus’un lanetlenmesine yol açan ve evine dönememesine sebep olan lanetlerden biridir.

Odysseus savaşa katıldıktan sonra Akhilleus’u bulmak için Sykros’a gider ve o da Akhilleus’a bir oyun oynar. Lycomedes’in kızlarına armağanlar getirmiş gibi yapar ve ortaya bir sürü hediye çıkarır. Kadınların ilgisini çeken süs eşyalarının içine bir adet de bıçak koyar. Akhilleus dayanamaz ve bıçağı alır. Böylece Odysseus, Akhilleus’un foyasını açığa çıkarır ve onu savaşa davet eder.

Böylece annesi Thetis, Akhilleus’a gerçeği açıklar ve ünlü kehaneti söyler. Eğer Truva Savaşına giderse asla dönemeyecektir ancak tarihler boyunca hatırlanacaktır. Gitmezse sağlıklı ve mutlu bir hayat sürecek ancak hatırlanmayacaktır. Akhilleus tercihini yapar ve savaşa katılır.

Akhilleus, Sykros’ta kaldığı sürede Lykomedes’in kızı Deidamia ile beraber olur ve bu birliktelikten Neoptolemos isimli çocuk doğar. Bu çocuk kızıl saçları nedeniyle bazen Pyrrhus (“alev rengi”) olarak anılır. Bu çocuk daha sonra Truva Kralı, Priamos’u vahşice öldürecektir.

Zeugma, Akhilleus Mozaği — Akhilleus’un kadın olmadığı ortaya çıktığı an
Truva Savaşı – Zeugma, Akhilleus Mozaği — Akhilleus’un kadın olmadığı ortaya çıktığı an

Akhilleus’un Patroklos isimli yol arkadaşı vardır. Patroklos da aslında bir prenstir ancak küçükken bir çocuğu öldürdüğü için ülkesinden sürülmüştür ve Peleus’un ülkesine gelmiştir. Burada Akhilleus ile tanışmıştır. İlyada da aralarındaki ilişki net olarak belirtilmese de, başka kaynaklarda arkadaşlık ötesi bir ilişkileri olduğu belirtilmektedir. Bu o dönemin sosyal yapısında oldukça normaldır. Daha sonraları Patroklos, Truva Savaşı’nda kilit bir rol oynayacaktır.

11. İphigenia Aulis’te

Truva’ya yol almadan önce savaşa katılacak Yunan gemileri Aulis’te toplanırlar. Ancak günlerce uygun rüzgar çıkmaz. Bunun üzerine bir kahine danışırlar. Kahin Agamemnon’un Artemis’e adanmış bir hayvanı öldürdüğü için, tanrıça Artemis’in rüzgar çıkarmadığını söyler ve tanrıçanın öfkesini kızı İphigeneia’yı ona kurban ederse yatıştırabilecektir.

İphigeneia, Agamemnon ve Klytemnestra’nın (Aynı zamanda Helen’in kız kardeşi) kızıdır. Agamemnon, kızını Akhilleus ile evlendireceği yalanını söyleyerek Miken’den getirir ve kızı tanrıçaya kurban eder. Böylece uygun rüzgarlar gelir.

Daha sonra kızının kurban edildiğini öğrenen Klytemnestra, Atreus’un kardeşi Thyestes’in oğlu olan Aegisthus ile (AegisthusAtreus’u öldürmüştü) öcünü almak için plan yapar ve Truva Savaşından galibiyetle dönen Agamemnon’u uykusunda öldürür. Sofokles’in Elektra tragedyasında bu olaydan sonrası anlatılır. Agamemnon ve Klytemnestra’nın kızı Elektra, babasının bu bahtsız ölümünden dolayı annesinden nefret eder ve kardeşi Orestes’in öz annesi Clytemnestra’ı ve sevgilisi Aegisthus’u öldürmesine yardım eder.

François Perrier’s The Sacrifice of Iphigenia (17. yy), İphigenia'nın Kurbanı
François Perrier’s The Sacrifice of Iphigenia (17. yy), İphigenia’nın Kurbanı

12. İlyada Destanı

Truva savaşına geri dönersek, Artemis’in rüzgarları göndermesi ile Akhalar, krallar kralı Agamemnon liderliğinde Truva’ya varır ve savaş başlar. Savaş tam 10 sene sürer. Homeros’un İlyadası ise savaşın 9. yılındaki 51 günlük bir dönemi anlatmaktadır.

Savaşta onur payı olarak Agamemnon, bir Apollon rahibinin kızı Khryseis’i kendine almıştır. Apollon rahibi olan kızın babası Khryses, Akhaların ordugahına gelir ve kurtarmalık karşılığında kızı Khryseis’i geri ister. Kurtarmalık aslında değerli hediyelerdir. Ancak Agamemnon adamı reddeder, kızı vermeyerek gönderir. Bunun üzerine Khryses’in bedduaları ile Apollon’a yalvarır, Apollon da ceza olarak Akhalara veba salgınını gönderir. Akhilleus, bu salgını önlemek için kahin Kalkhas’ı çağırır ve salgının sebebini sorar. Bunun üzerine kahin, Apollon kızdığını ve Khryses ile birlikte kurbanlar gönderilirse ancak bu lanetten kurtulabileceklerini söyler. Agamem­non kızı vermeye razı olur, ancak onun yerine Akhilleus’un tutsağı Briseis’ i alacaktır. Agamemnon, Briseis’ i alır, ama Akhilleus da bara­kasına çekilir, savaşa artık katılmayacaktır. Anası Deniz Tanrıçası Thetis’ ten öcünü almasını ister. Thetis Olympos’a çıkıp Zeus’a yalva­rır: Akhilleus savaştan uzak durdukça, Akhalar zaferi kazanamasınlar diye, Zeus söz verir, Akhalardan yana olan karısı Tanrıça Hera ile kavga ederler. Hephaistos Tanrı onları yatıştırır.

Chryses Vainly Soliciting the Return of Chryseis before the Tent of Agamemnon, Jacopo Alessandro Calvi (1740–1815)
Chryses Vainly Soliciting the Return of Chryseis before the Tent of Agamemnon, Jacopo Alessandro Calvi (1740–1815)

Burada savaştaki tanrısal tarafları söyleyelim: Hera, Athena, Poseidon, Hephaistos ve Hermes, Akhaların tarafı olarak kendilerini bu savaşta konumlandırırken, Artemis, Aphrodite, Leto, Ares ve Apollon Troyalılar tarafını tutmuştur.

Savaşa devam edersek, 9 yıllık savaştan sonra iki orduda yıpranmıştır. Paris, Menelaos’a teke tek dövüş önerir. Kazanan Helen’i alacak ve savaşı bitirecektir. Menelaos kabul eder ama Paris tam dövüşü kaybetmek üzereyken Afrodit tarafından kurtarılır.

Bu arada Zeus bu savaşı İda Dağında bulunan Gargaros isimli bir zirveden izlemektedir. Bugün Adatepe köyünde, Zeus Altar’ının Gargaros olduğuna inanılmaktadır.

Akhilleus savaşı bıraktığından beri Akhaların durumu çok kötüdür. Bunun üzerine Hera, Afroditten cinsel istek uyandıran memeliğini alır, süslenir püslenir ve Gargaros’a Zeus’un yanına gidip, onu baştan çıkarır. Sevişmeden sonra Zeus, uykuya dalar; o sırada Poseidon Akhaların yardımına koşar.

Hera, dosdoğru yürüdü Gargaran doruğuna,
İda’nın en yüksek tepesiydi bu.
Bulutları devşiren Zeus, onu gördü.
Görür görmez aşk sardı düşünceli kafasını.

Yine de bu yardım çok işe yaramaz ve Truvalılar, Akhaları gemilerin olduğu yere kadar püskürtür. Patroklos gelir Akhilleus’ a bu korkunç durumu bildirir; Akhilleus savaşa gitmeyecekse, kendi gidip dövüşmeye kararlıdır. Akhilleus’tan silahlarını ister. Patroklos, Ak­hilleus’un silahlarıyla Truvalıların karşısına dikilince, Troyalılar önce bozguna uğrar; sonra Hektor, Patraklos’u öldürür. Akha yiğitleri Patroklos’ un ölüsünü Hektor’un elinden kurtarmak için dövüşürler, ama Hektor ölüyü silahlarından soymayı başarır. Haber Akhilleus’a ulaştığında, Akhilleus çılgına döner ve annesi Thetis’ten yardım ister. Thetis demirci tanrı Hephaistos’ a giderek oğlu için yeni zırhlar dövdürtür. Bu esnada Akhaların toplantısında Akhilleus ile Agamemnon barışırlar.

Gavin Hamilton (1723–1798) — Achilles Lamenting the Death of Patroclus
Gavin Hamilton (1723–1798) — Achilles Lamenting the Death of Patroclus

Diğer bir kehanete göre, eğer Akhilleus, Hektor’u öldürürse, o zaman kendisi de kısa sürede ölecektir. Zeus, bütün tanrılara istediği tarafa yardım etmesi için izin verir. Böylece tanrılar Akhilleus ve Hektor tarafının galibiyetini belirlemek için uğraşırlar. Akhilleus’un gözü o kadar dönmüştür ki önüne çıkan Truvalıyı acımadan öldürür. Troya Ovasında akan Skamandros kızıla dönmüştür. Irmak-tanrı Skamandros öfkelenir ve yatağından çıkarak Akhilleus’u kovalar, ancak Hephaistos Irmak-Tanrıyı durdurur.

Akhilleus Truvalıları püskürte püskürte, Truva surlarının önüne gelir ve dışarıda bir tek Hektor kalır. Priamos ile Hekabe, Hektor’a yalvarırlar içeri girmesi için ama Hektor ne yapacağını bilemez. Sonunda Zeus, kader tartısını kaldırır; Hektor’un ölümü ağır basar. Tanrıça Athena’nın hilesi ile Hektor, Akhilleus’un karşısına çıkar ve çarpışmada Hektor ölür. Akhilleus, Hektor’un ölüsünü yedi kez Truva surları çevresinde sürükler.

Ardından Akhilleus, Patroklos için cenaze töreni ve yarışmalar düzenler. Bu yarışmaların ardından bir gece, Kral Priamos, gizlice Akhaların kampına girer ve doğruca Akhilleus’un çadırına gider. Ondan oğlunun cesedini ister. Akhilleus ona cesedi verir ve dokuz gün boyunca Hektor’un ateş yığını için odun taşınır. Onuncu gün cenaze yapılır.

İlyada Truva Savaşı’nın bu bölümünü konu almaktadır.

Priam Pleading with Achilles for the Body of Hector, Gavin Hamilton 1723–1798
Priam Pleading with Achilles for the Body of Hector, Gavin Hamilton 1723–1798

13. Akhilleus’un Ölümü

Truva Kralı Priamos ve Kraliçesi Hekabe’nin kızı Polyxena ve oğulları Troilus bir çeşmeden su getirmek için gittiklerinde, Akhilleus tarafından pusuya düşürülürler. Troilus, Akhilleus tarafından öldürülür.

Polyxena ise Akhilleus tarafından tutsak olarak alınır. Ancak Akhilleus, Polyxena’ya aşık olur. Ve ona savunmasız olan tek yerinin topuğu olduğundan bahseder.

Polyxena ile Apollo Tapınağında buluşmaya gittiğinde ise, Paris ile birlikte onu pusuya düşürürler. Paris, Akhilleus’u, Apollon’un yönlendirdiği ve zehirle dolu olduğu varsayılan bir okla topuktan vurur.

Böylece kehanet gerçekleşir ve Akhilleus ölür.

Truva Savaşı bittikten sonra, Akhilleus’un ruhu Akhalardan kendi mezarı için insan adağı ister. Bunun üzerine bakire Polyxena, Akhilleus’un oğlu Neoptolemos tarafından Akhilleus’un mezarında kurban edilir.

Hatırlayın, savaş, Agamemnon’un kızı İphigenia’yı kurbanı ile başlamıştı. Polyxena’nın kurbanıyla da bitecektir.

14. Aias Trajedisi

Akhilleus öldükten sonra, Akhilleus’un silahları Akhalar arasında paylaşılacaktır. Akha ordusunda, Akhilleus’tan sonraki en büyük kahraman, yine onun kuzeni olan Aias’tır. (Telamon’un oğlu)

Silahların paylaşımı için Akhalılar oylama yapar ancak oylamada hile yapılır ve silahları Odyseus alır.

Sofokles’in Aias trajedisi buradan sonrasını anlatır. Buna çok sinirlenen Aias, onları öldürmek için çadırından çıkar ama Athena’nın müdahalesi ile Akhalar yerine delirerek Akha ordusunun sürülerini öldürür.

Daha sonra aklı başına geldiğinde, yaptığından utanç duyar. Ve kendini öldürür.

Kendini Hektor’un ona verdiği kılıç ile öldürmüştür. Truva Savaşı esnasında Hektor ile karşılaşmış ve ikisi de birbirini yenemediği için birbirlerine hediye vermiştir. Hektor’un hediyesi ise Aias’ın kendini öldürdüğü kılıçtır. Yunanlılar düşmandan alınan hediyenin yarar getirmeyeceğine inanırlar.

15. Truva Atı

Hektor ölmesine rağmen, Truva henüz düşmemişti. Etiyopya Prensi Memnon, Truvalılara yardıma gelmişti. Savaş tüm şiddetiyle devam ediyordu. Sonra Akhilleus, Prens Memnon’u öldürmüştür. Truva surlarına doğru koşarken, Paris’in attığı zehirli okları Apollon’un yönlendirmesi ile topuğundan vurularak öldürülmüştür. Akhilleus’un bedeni daha sonra Akha’ların tarafına taşınmış ve Patraklos’un külleriyle beraber gömülmüştür.

Savaşın bir kazananı olmayınca Yunanlılar Truva kahini Helenus’u kaçırır ve ona nasıl Truva’yı ele geçirecelerini sorarlar. Helenus onlara Troya’yı ancak savaşta Aeacus’un soyundan gelen savaşçıları dahil ederlerse ve Herakles’in zehirli oklarını getirirlerse ele geçireceklerini söylemek zorunda kaldı . Akhileus çoktan ölmüştü, topuğundan zehirli bir okla vurulmuştu. Böylece Akhileus’un oğlu Neoptolemos (Pyrrhus)’u getirirler.

Bunun üzerine, Yunanlılar Odysseus’u Neoptolemos’u Sykros’tan almak için gönderirler. Daha sonra Neoptolemos ve Odyseus, Filoktetes’i almak için Lemnos Adasına giderler. Herakles’in zehirli okları Filoktetes’tedir. Yıllar önce Truvaya giderlerken, Philoctetes bir yılan tarafından ısırılmıştı ve yarının iltihaplanın kötü kokması sebebi ile Agamemnon onu geride bırakmıştır. Philoctetes’in savaşa tekrar dahil edilmesi Sofokles’in Filoktetes tragedyasında işlenmiştir.

Daha sonra Filoktetes Paris’i öldürür. Troyalılar Paris’in ölümüne hiç üzülmediler çünkü bütün olanların suçlusu günahkar olan Paris’ti. Hatta Hektor, İlyada’da Paris’e şöyle demişti:

Seni alçak, seni parlak oğlan, seni çapkın,
Seni ırz düşmani seni!
Hiç doğmaz olaydın keşke,
ya da kalaydın ölümüne dek evlenmeden,
Ne baş belası kesilirdin o zaman
Ne de yüz karası olurdun başkalarına

The Wounded Philoctetes, N. A. Abildgaard, 1775.
The Wounded Philoctetes, N. A. Abildgaard, 1775.

Paris’in ölümünden sonra da savaş devam etti. Truva surları bu kadar sürede zarar bile görmemişti. Akhaların en akıllısı, Athena’nın gözdesi Odysseus’un aklına zekice bir plan geldi ve komutanlara bu planı anlattı. Bir tahta at yapacaklardı, Akhaların en cesurlarını bu ata yerleştirecekler ve Akhalar Truva kenti önünden ayrılarak saklanacaklardı. Geride bıraktıkları asker hikayeler uyduracak ve Truvalılar kazandıklarını düşünerek şenlikler düzenleyip sarhoş olacaktı. Böylece atın içine gizlenen Akhalı askerler, kentin kapılarını geri kalanlara açacaktı.

Gerçekten de atı inşa ederler. Bir sabah Truvalılar uyanır ve Akhaların gittiğini fark eder. Geriye bir tek Sinon isimli asker kalmıştır. Sinon’u alıp kral Priamos’un karşına çıkarırlar. Kral’a hikayeyi anlatmaya başlayan Sinon ağlayarak, Yunanlılara olan nefretini anlatır , Akhalıların geriye dönebilmek için kendisini kurban etmek istediklerini ancak kaçarak çamurluk alana sakladığını . Şehrin ön kapısındaki tahta at Tanrı Athena’ya bir kutsal sunak olarak yapılmıştır. At Truvalılar tarafından yakılırsa Athena Truvaya lanetler yağdıracaktır. Ama Truvalılar atı içeri alarak korurlarsa Tanrı Athena’nın lütfuna ve hediyelerine boğulacaklardır.

En sonunda rahip olan Laokon ve Hektor’un kız kardeşi Kassandra hariç tüm Truvalılar zafer kazandıklarına inandılar. Rahip Laokon’un konuşmasından korkan Deniz Tanrısı Poseidon denizden iki yılan göndererek rahibin iki oğlunu öldürttü ve susturdu. Kassandra’nın hikayesi ise bambaşkadır ve hemen aşağıdadır.

Truva atı şehrin içerisine alınır ve Truvalılar şölenler düzenleyerek sarhoş olurlar. Gecenin ilerleyen saatlerinde atın içinden çıkan Akhalı savaşçılar, kentin kapılarını açar ve katliamı başlatırlar. Sabah olmadan Afrodit’in oğlu Aeneas hariç bütün Truvalılar öldürülür. Aeneas ise kaçar ve daha sonradan Roma impartorluğunun kurucusu olur.

Domenico Tiepolo — The Procession of the Trojan Horse in Troy, 1760
Domenico Tiepolo — The Procession of the Trojan Horse in Troy, 1760

16. Kimsenin Dinlemediği Kahin Kassandra

Kısaca özet geçmek gerekirse Appolon rahibesi olmak isteyen Kassandra, geleceği görmeyi çok istemektedir. Kızın güzelliğinden etkilenen Apollon, eğer onunla birlikte olursa kıza geleceği görme yetisi bahşedeceğini söyler. Kassandra teklifi kabul eder ve Apollon, kızın ağzına tükürerek kıza geleceği görme yetisi verir. Ancak Kassandra, Apollon ile beraber olmak istemez. Bunun üzerine Apollon onu lanetler. Geleceği görecektir ama anlattıklarına kimse inanmayacaktır.

Savaşın bütün gidişatını gören Kassandra’ya kimse inanmamıştır. Truva atının sonucunu söylemesine rağmen yine kimse onun dediklerini dinlememiştir. Truva düştükten sonra Kassandra, Athena tapınağına sığınmıştır ve tahta Athena heykeline sarılarak koruma istemiştir. Ancak Ajax the lesser onu bularak, süreklemiş ve Kassandra’ya tecavüz etmiştir. Böyle bir saygısızlık yaptığı için, Odysseus, Yunanlılara onu taşlayarak öldürmeyi önersede kimse onu cezalandırmaya cesaret edememiştir. . Kaynaklar Ajax’ın ölüm şekli konusunda farklılık gösterse de Truva’dan dönüş esnasında Athena kendisi Ajax’ı korkunç bir şekilde öldürdü.Agammemnon’un onur ödülü olur ve Miken’e gitmek üzere yola açılır. Bunu öğrenen Agammemnon’un karısı Clytemnestra onu öldürür.

Ajax and Cassandra, Johann Heinrich Wilhelm Tischbein, 1806
Ajax and Cassandra, Johann Heinrich Wilhelm Tischbein, 1806

17. Peki Ya Andromakhe?

Truva düşerken Akhilleus’un oğlu Neoptolemos (Pyrrhus), Truva kralı Priamos’u ve Hektor ve Andromekhe’nin bebek oğlunu öldürür. Onur ödülü olarak Hektor’un eşi Andromakhe’yi alır.

Bundan sonrası Euripides Andromakhe isimli tragedyasında anlatır.

Akhilleus’un memleketi Phytia’ya dönen Neoptolemos, Peleus’tan tahtını almıştır ve kral olmuştur. Andromakhe ona bir çocuk doğurmuştur.

Daha sonra, Neoptolemos; Sparta Kralı Menalous ve Helen’in kızı Hermione ile evlenir. Ancak Hermione’nin çocuğu olmaz ve bunun için Andromakhe’yi suçlar.

Neoptolemos, babası Akhilleus’un öldürülmesine yardım eden Apollon’dan babasının ölümünü sorma densizliği ettiği için; Delphoie’ye ondan özür dilemeye gitmiştir.

Böylece korumasız kalan Andromakhe’yi ve oğlunu, Menelaos ile Hermonie öldürmeye çalışır. Ancak eski ve yaşlı kral Peleus buna engel olur.

Aslında Hermonie, kuzeni Orestes ile evlenecekken; Menelaos Neoptolemos’a verir kızı. Orestes, Neoptolemos’u vazgeçirmeye çalışsa da kabul etmez. Bu yüzden Neoptolemos, Delphoie’ye ziyarete gittiğinde Orestes orada kargaşa çıkararak onu öldürtür.

Sonra da Phytia’ya gider. Hermonie, Andromakhe’yi öldürmeye çalışıp Peleus buna engel olduğundan dolayı korku içindedir. Neoptolemos’un dönüp onu öldüreceğinden korkar. Bu yüzden Orestes’ten kendisini kaçırmasını ister.

18. Peki Ya Helen?

Peki Helen’e ne oldu? Paris öldükten sonra Paris’in kardeşi Deiphobos ile evlendirildi. Şehir düştüğünde ve Truva yağma edilirken, onu kızgın Yunanlıların eline bıraktılar.

Homores’un Odysseia’sına göre, Helen Menalaus ile Sparta’ya döner ve hayatını onunla geçirir. Euripides’e göre gerçek Helen’in Truva’ya hiç gitmedi. Gerçek Helen tanrılar tarafından Mısır’a götürüldü ve burada onunla evlenmek isteyen Theoclymenus krallığında kaldı. Helen, Truva’dan dönüş yolunda Menelaus tarafından kurtarılıncaya kadar bu Mısır kralına yıllarca direndi. Bazı kaynaklara göre ise Menalaus’un ölümünden sonra Helen, Rodos’a gitti ve oradaki hizmetçiler Helen’e saldırarak onu öldürdüler. Daha bir sürü hikaye var aslında Helen hakkında.

Bir de Helen ile Menalaus’un Hermione adında kızları vardı. Menalaus, savaş esnasında Akhilleus’un oğlu Neoptolemus’a kızını vereceğine dair söz verir. Savaş bitince de kızını Phthia’ya gönderir. (Phthia, Peleus’un ve Akhilleus’un memleketidir) Neoptolemus ve Hermione evlenirler. Neoptolemus, kısa süre sonra babasının ölümüne neden olan Apollo’dan intikam almak için Delphi’ye gitti, ancak tanrının okuyla vuruldu. Neoptolemus ölünce, Hermione, annesi Clytemnestra’ı öldüren, Agamemnon’un oğlu Orestes ile evlenir ve Tisamenus isimli bir oğulları olur.

Not: Birden fazla The rape of Helen ya da Abduction of Helen tablosu vardır.

Francesco Primaticcio, (1505–1570), Abduction of Helen, c. 1530–1539
Francesco Primaticcio, (1505–1570), Abduction of Helen, c. 1530–1539

19. Peki Ya Hekabe?

Euripides Truvalı Kadınlar ve Hekabe isimli iki trajedide onu anlatır. İki hikayede hemen hemen aynı anlarda geçmektedir ve Truvalı Kadınların sefaletini anlatır.

İlk önce kızı Kassandra’nın Agamemnon’a onur payı olarak gitmesini sonra gelini Andromakhe’nin Neoptolemos’a onur payı olarak gitmesini izler.

Hekabe, her şeyin sorumlusu olarak Helen’i görmektedir. Helen ile laf dalaşına girerler. Ama Menelaos, Helen’i alır ve onu Sparta’ya götürür.

Hekabe ise, Odyseus’a onur payı olarak verilmiştir.

Truva yıkılmadan önce, Hekabe ve Priamos, diğer bir oğulları Polydoros’u Truva’nın düşeceği korkusu yüzünden yüklü altınlarla birlikte, dostları Polymestor’un yanına yollamışlardır. Ancak Polymestor, Truva’nın düştüğünü öğrenince çocuğu öldürür, denize atar ve altınları alır.

Ardından da Akhilleus’un hayaleti mezarında görülür ve insan adağı talep eder. Adak olarak kızı Polyxena seçilir. Polyxena, köle olmaktansa ölmeyi tercih etmektedir. Başı dimdik adak olmaya gider.

Hekabe aynı saniyeler içerisinde hem kızının ölümünü görür hem de cesedi kıyıya vuran oğlu Polydoros’un öldüğünü öğrenir.

Hekabe, ona saygı duyan Agamemnon’un yardımı ile oğlunu öldüren Polymestor’u çağırtır. Sonra da Polymestor ile oğullarını pusuya düşürür. Truvalı esir kadınların yardımı ile Polymestor’u kör edip, oğullarını öldürürler.

Polymestor, ona sinirle duyduğu kehaneti söyler; Odyseus’un gemisinde kendini öldürecektir ve kızı Kassandra da öldürecektir.

Euripides’in trajedileri daha fazlasını anlatmaz. Ama çoğu kaynak, Hekabe’nin bir köpeğe dönüştüğünü söyler.

20. Odysseus Evine Dönemiyor

Gelelim, Odysseus’a… Eşi Penelope’u çok seven Odysseus, savaş sonrası ganimetleriyle denize açılır. Ancak savaş esnasında işlediği günahlardan dolayı Poseidon’un gazabına uğrar ve 10 sene boyunca evi İthaka’ya dönemez. Bu hikayeler Homeros’un Odysseia’sında anlatılır.

Bu maceralarında Lotos yiyenler adasına gider, Kykloplara gider, Kirke Adasına gider ve orada kalır, Hades’e gider ve Akhilleus’un ruhuyla konuşur, Hades gider, Foça’da bulunan Siren kayalarından geçer ve mürettebat’ın kulağına balmumu tıkayıp kendini geminin direğine bağlayarak Sirenlerin sesini dukar, Syklla ile savaşır, Kalypso’ya tutsak olur, Alkinoos’un Sarayına misafir olur ve en son Poseidon’un laneti kalkar ve İthaka’ya döner.

Bu esnada eşine çok bağlı olan Penelope’a, Odysseus dönmeyince bir sürü talipli gelir. Oğlu Telemakhos talipleri oyalarken annesi de taliplerine dokuduğu bezi bitirmesi için beklemelerini söyler ve ondan sonra evleneceği vaadini verir. Dokuduğu bezi her gece tekrar söker ta ki 3 yıl sonra bu diğer taliplerce öğrenilene kadar.

Odysseus, İthaka’ya döndükten sonra hemen kimliğini açık etmez. Oğlu vasıtasıyla Penelope’a bir öneri de bulunur. Taliplere bir yarışma düzenlesin ve kazanan Penelope ile evlensin. Penelope yarışmayı düzenler ve Odysseus bütün talipleri öldürür.

Odysseus’un gençliğine dair anlatılan iki şey vardır: Akhilleus gibi hekim Kheiron’un yanında geçirdiği süre ve dedesi Autolykos’u ziyareti sırasında katıldığı bir yaban domuzu avında bacağından yaralanması. Daha sonra süt annesi Eurykleia tarafından bu yara izi dolayısıyla fark edilir.

İthaka halkı hem savaşa gidip dönmeyen İthakalılar dolayısıyla — çünkü Odysseus dönüş yolunda tüm ordusunu ve ganimetlerini kaybetmiştir — hem de talipleri öldürdüğü için kızgındırlar. Athena’nın araya girmesi ile bu anlaşmazlık çözülür ve İthaka’ya barış gelir.

Francesco Primaticcio, (1505–1570) Ulysses (Odysseus in Greek mythology) and Penelope, circa 1545
Francesco Primaticcio, (1505–1570) Ulysses (Odysseus in Greek mythology) and Penelope, circa 1545

21. Truva Antik Kenti

Truba Çanakkale Boğazının doğu kıyısında, Çanakkale’nin 30 km güneyindeki Hisarlık adı verilen bir tepede bulunmaktadır. Antik kent 1871’de Alman Arkeolog Heinrich Schliemann tarafından keşfedilmiştir.Schliemann yaptığı kazılarda derin oyuklar açarak kente büyük zararlar vermiş ve yedi kültür katı olduğunu keşfetmiştir. En son kazı yapan Manfred Korfmann’a göre 10 adet kültür katı belirlenmiştir.

Truva 1: M.Ö. 2920–2350: Megaron tipi evlerin olduğu, İlk Tunç Çağına ait yerleşim. Şehrin etrafı surlarla çevrilidir.

Truva 2: M.Ö. 2550–2250: Bu dönemde şehir merkezi krallık haline gelmiştir ve üç büyük yangın geçirmiştir. Schliemann yaptığı kazılarda bu kata ait hazineler bulmuştur ve Priamos’un olduğunu zannetmiştir. Hazineler hala Priamos’un hazinesi olarak anılmaktadır. Bu hazineleri Almanya’ya kaçırmıştır. II.Dünya Savaşı esnasında Rusların eline geçmiştir. Eserlerin bir kısmı Rusya’da Puşkin Müzesinde bir kısmı Almanya’da sergilenmekteid.r

Truva 3: M.Ö. 2250–2200: Kale içinde yapılaşma yoğunlaşmış ve küçük birimlerden oluşmuştur.

Truva 4–5: M.Ö. 2200–1700: İlk Tunç ve Orta Tunç çağını kapsayan bu devirde ev yapıları İç Anadoluda yaygın olan uzunlamasına yapı tarzında yanyana ve bitişik yapılmış ve düz damlardan oluşmuştur.

Truva 6: M.Ö.1700–1300: Orta ve Son Tunç Çağı dönemine ait ve Hititlilerle eş zamanlıdır. Hititliler tarafından (W)İlios, Tarusia, Wilusa olarak adlandırılmış. Bu dönemde önemli bir ticaret merkezidir, surlara iki büyük kale eklenmiştir. Savunma hendeği eklenmiştir. Deprem ile bu kat son ermiştir.

Truva 7: M.Ö. 1300–1000: Yıkılan kent yeniden inşa edilmiş ve savunma sistemi kullanılmaya devam edilmiştir. Bu kültür katında yüksek bir uygarlık yaşamış ve savaşla yıkılmıştır.

Truva 8: M.Ö. 700–85: Arkaik dönemden Helenistik Döneme kadar devam etmiştir. Bu dönemde Truva ve çevresine Yunanlılar yerleşmiştir ve bölge kısırlı olarak kullanılmıştır. M.Ö. 3 yy’da Athena Tapınağı dolaysıyla kutsal bir yer olarak görüşmüştür. M.Ö. 85’de Romalılar tarafından yıkılmıştır.

Truva 9: M.Ö. 85 — M.S.500: Romalılar kendi atalarını Truvalılara dayandırdıklarından bu şehre büyük maddi destek sağlamışlardır. Athena Tapınağı tekrar inşa edilmiş ve şehir yenilenmiştir.

Truva 19: M.S. 13–14.yy: Geç Roma döneminden itibaren Truva psikoposluk merkezi haline gelmiştir. Bizans dönemine ait çok sayıda mezar bulunmuştur.

Homeros’un İlyadasında bahsettiği Truva bazı Arkeologlarca 7. katman bazı arkeologlarca 6. katmandır. Hititlerle Çağdaş olan Truva’da yüksek bir uygarlığın olduğu ve konuşulan dilin Hititçenin Batı Anadolu’da konuşulan bir türü olan Luvi olduğu düşünülmektedir.

Priamos’un Hazineleri — Schliemann’ın eşi
Priamos’un Hazineleri — Schliemann’ın eşi

22. LİTERATÜR — ÖNEMLİ DESTANLAR VE TRAGEDYALAR

23. BONUS: FAZIL SAY TRUVA SONATI

2018 Yılının, “Truva Yılı” ilan edilmesinin ardından Fazıl Say, Çanakkale Belediyesinin ricası üzerine altı ay içerisinde bestelediği eserini, 2018 Ağustos ayında Truva Sonatı’nı seyircileriyle buluşturuyor. Ve eserini çalmaya başlamadan önce şöyle bir bilgilendirme yapıyor:

‘’Benim görevim, bu mitolojinin kısa bir sunumunu yaptıktan sonra, Truvalı Paris’in Sparta Kralı Menelaus’un karısı Helen’i kaçırması sonucunda Akaların, Anadolu’daki Truva kentine saldırmasından başlayıp, şehrin kapısına bırakılan Truva Atı’na uzanan bir özet yapıyorum.’’

Truva sonatı 10 bölümden oluşuyor: Ozan anlatıyor- Homeros, Ege rüzgârları,Troya kahramanları,Sparta, Helen- Aşk,Troya, Aşil, Savaş, Truva Atı, Sonsöz

Fazıl Say, Troya Sonatı
Fazıl Say, Troya Sonatı

Önerilen makaleler