Antik Atina Tarihi Yükselişi ve Çöküşü

Mitolojik Hikayeler Antik Atina Tarihi
Spread the love

Antik Atina Tarihi, demokrasinin doğuş yeri olarak ön plana çıkar ve M.Ö. 5. yüzyılda yaşanan “Altın Çağ” ile zirveye ulaşır. Bu dönemde, felsefe, sanat ve bilim alanlarında büyük ilerlemeler kaydedilmiş, Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi düşünürler insanlık tarihini derinden etkilemiştir. Antik Atina, aynı zamanda Pers Savaşları’nda elde ettiği zaferlerle askeri bir güç olarak da kendini kanıtlamıştır.

Antik Atina, Yunanistan’ın Attika bölgesinin merkezinde yer alan bir şehirdi. Atina şehri binlerce yıl öncesine uzanan zengin ve karmaşık bir tarihe sahiptir.

Bu makalede, ilk sakinlerinden ilk Atina demokrasisinin yükselişine kadar antik Atina’nın erken tarihini inceleyeceğiz.

Bu dönemde meydana gelen büyük siyasi ve sosyal değişimlerin yanı sıra Atina toplumunu şekillendiren önemli figürleri ve olayları inceleyeceğiz.

Bu yazıdan çevirilmiştir.

Atina Mitolojisi

The Daughters of Cecrops discovering the infant Erichtonius, Peter Paul Rubens, Antik Atina Tarihi Yükselişi ve Çöküşü
Antik Atina Tarihi Yükselişi ve Çöküşü – The Daughters of Cecrops discovering the infant Erichtonius, Peter Paul Rubens

Efsaneye göre Atina Kralı Kekrops Atina’nın ilk hükümdarıydı. Yarı insan, yarı yılan benzeri bir yaratıktı. Hükümdarlığı sırasında, Atina’nın koruyucu tanrısının kim olacağını belirlemek için Akropolis’teki tanrılar arasında bir yarışma düzenlendi.

Deniz tanrısı Poseidon, üç dişli mızrağıyla yere vurdu ve bir su kaynağı yarattı. Bilgelik ve savaş tanrıçası Athena bir zeytin ağacı dikti ve büyüttü. Kekrops, zeytin ağacının kent için en üstün armağan olduğuna karar verdi. Çünkü zeytin ağacı yiyecek, ilaç olarak kullanıldığı gibi yağı da lambalarda yakıt olarak değerlendirilebilirdi.

Bu nedenle Athena, Atina’nın koruyucu tanrıçası olarak adlandırıldı. Akropolis’teki Parthenon adı verilen ana tapınak Athena’ya adanmış ve kentteki en önemli dini yapı haline gelmiştir.

Ayrıca Bakabilirsiniz: Zeytin Ağacı Efsanesi: Atina İçin Yarışma

Arkeolojik kanıtlar

Atina şehrinin bulunduğu yerde en azından Neolitik dönemden, yaklaşık MÖ 3000’den itibaren insanlar yaşamaktaydı. Ancak arkeologlar tarafından bulunan en eski yapılar Geç Tunç Çağı‘nda, yaklaşık MÖ 1400’lerde inşa edilmiştir.

Bu dönemde Akropolis’in (‘yüksek şehir’ anlamına gelen bir kelime) etrafına Miken sakinleri tarafından savunma duvarları inşa edilmiştir.

Atina kenti, su kuyularının ve evlerin keşfedildiği Akropolis’in bulunduğu yerde gelişmiştir.

Yunan Karanlık Çağı sona erdikten sonra, MÖ 800 civarında, Atina ve çevresindeki Attika bölgesinin nüfusu önemli ölçüde artmıştır.

Ekonomi

Atina şehrinin bulunduğu Attika bölgesi nispeten fakir tarım arazilerine sahipti. Bu da Atinalıların nüfusları çok arttığında yiyecek elde etmek için diğer şehir devletleriyle ticaret yapmak zorunda kaldıkları anlamına geliyordu.

Attika’nın çevresi sadece zeytin ağaçları ve üzüm asmaları için değil, aynı zamanda tahıl ürünleri için de elverişliydi. Ticaret önemli ölçüde büyümeden önce yerel nüfusun geçimine yardımcı oluyordu.

Atina’nın yiyecek karşılığında ticaretini yaptığı en önemli ürünlerden biri, Atina’nın güneydoğusunda Laurium adı verilen bir bölgede çıkarılan gümüştü.

Gümüş madenleri Atina aristokrasisi tarafından kontrol ediliyordu ve bu madenlerden elde edilen kârlar tapınaklar ve Atina donanması gibi kamu işlerinin inşasını finanse etmeye yardımcı oluyordu.

Fakir topraklara rağmen Attika’da zeytin, incir ve üzüm gibi bazı tarımsal ürünler verimli bir şekilde yetişiyordu. Bu ürünler de ham halleriyle ya da zeytinyağı ve şarap gibi ürünler olarak Atina’nın önemli ihraç malları haline gelmiştir.

Siyasi değişiklikler

Akademi önündeki Athena Heykeli, Antik Atina Tarihi Yükselişi ve Çöküşü
Akademi önündeki Athena Heykeli, Antik Atina Tarihi Yükselişi ve Çöküşü

Atina’nın erken tarihi, Yunanistan’da demokrasinin gelişimiyle yakından bağlantılıdır. Ancak Atina demokratikleşmeden önce güçlü aristokrat aileler tarafından yönetiliyordu. Yunan tarihçiler, bu ailelerin siyasi güçlerini adaletsiz yasalar yoluyla şehrin yoksul vatandaşlarını ezmek için kullandıklarını iddia etmişlerdir. Bu nedenle, daha adil kurallar yaratmaya çalışmak için bir dizi kanun koyucu seçildi.

Atina’nın ilk büyük kanun koyucusu Draco adında bir adamdı. MÖ 621 civarında o kadar sert bir dizi yasa getirdi ki bunlar “Draconian kanunu” olarak bilinmeye başladı. Onun kanunlarına göre çoğu suçun cezası ölümdü. Draco’nun kanunları pratik olmadığı düşünüldüğü için kısa sürede terk edildi. Ancak, herkes için geçerli olan bir kanun sistemine sahip olma kavramı hala popülerliğini koruyordu.

Solon, MÖ 7. yüzyılın sonları ile 6. yüzyılın başlarında yaşamış ve şehrin ikinci büyük kanun koyucusu olan Atinalı bir devlet adamıydı. Solon, Draco’nun yasalarının sertliğini azaltmayı denedi ve en çok daha adil bir toplum yaratmayı amaçlayan yasal reformlarıyla tanındı. Ayrıca Solon’un yasal reformları, borç için köleleştirmenin yasaklanması gibi yoksullar üzerindeki borç yükünü hafifletecek önlemleri de içeriyordu.

Tiranlar

Karyatidler Akropol
Karyatidler Akropol, Antik Atina Tarihi

Solon’un ardından Atina, en ünlüsü Pisistratus olan bir dizi tiran tarafından yönetildi. Pisistratus MÖ 561 yılında iktidara gelmiş ve Atina’yı uzun yıllar boyunca yönetmiştir. Çocukları da Atina’nın yönetimini ele geçirdi ve ailesi Peisistratidler olarak tanındı.

Peisistratus’un iktidarda olduğu dönem genellikle barışçıl olarak kabul edilir. Tapınakların inşası ve zeytin ağaçlarının dikilmesi gibi bir dizi bayındırlık projesi başlatmıştır. Şehirde üstün güce sahip olması bakımından bir tiran olmasına rağmen, Atinalılara çok sert davranmadı. Ancak bu durum değişecekti.

Peisistratus’un oğlu Hippias, Peisistratus’un MÖ 528’de ölümünden sonra babasından görevi devraldı. Hippias babasından çok farklı bir yöneticiydi. Atina’yı demir yumrukla yönetti. Atinalılar tarafından giderek daha az sevilir oldu. MÖ 510 yılında, şehir halkı Hippias’tan kurtulmak istediği için Atina’da bir isyan başladı.

Atinalılar, bir orduyla yakınlarda bulunan Sparta kralı I. Kleomenes‘ten askeri yardım istediler. Kleomenes’in yardımıyla Atinalılar Hippias’ı Atina’dan kovmayı başardılar. Hippias, Atina’ya dönmek için bir ordu toplama umuduyla Pers İmparatorluğu’na kaçtı.

Hippias gittikten sonra Kleomenes Atina’nın başına Isagoras adında Sparta yanlısı bir tiran getirdi.
Ancak İsagoras kısa sürede sevilmez oldu. Atinalılar Sparta’nın şehrin kontrolünü ele geçirmesinden korkmaya başladılar.

Bunun üzerine şehir halkı Kleomenes, İsagoras ve adamlarını şehri tamamen terk etmeyi kabul edene kadar üç gün boyunca Akropolis’te sıkıştırdı. Kleomenes ve İsagoras Atina’yı terk ettikten sonra, Atinalılar kendilerine liderlik etmesi için başka bir kişiye başvurdular: Kleisthenes.

Demokrasinin doğuşu

Akropolis Manzarası, Antik Atina Tarihi
Akropolis Manzarası, Antik Atina Tarihi

Kleisthenes bir aristokrattı. Ama aynı zamanda bir reformcuydu. MÖ 508 civarında Atina’da demokrasinin doğmasına öncülük ettiği kabul edilir.

“Demokrasi” kelimesi Yunanca “halk” anlamına gelen demos ve “iktidar” anlamına gelen kratos kelimelerinden gelmektedir. Yani demokrasi kelimenin tam anlamı ile “iktidar halka aittir”.

Demokrasi altında, tüm erkek vatandaşlar şehrin yönetiminde eşit söz hakkına sahiptir. Kararlar oy çokluğuyla alınır ve herkesin siyasi sürece katılma hakkı vardır. Demokraside güçlü siyasi tartışmalar teşvik edilir.

Sonuç olarak, ‘agora’ olarak bilinen pazar yeri, fikir alışverişinde bulunan herkesin bulunduğu şehrin önemli bir parçası haline geldi. Agora, Akropolis’in kuzey batısında yer alan, idari binalarla çevrili halka açık bir meydandı. Şehir hayatının hem siyasi hem de ticari merkezi olarak hizmet vermiştir. Varlıklı Atinalı erkekler günlerinin çoğunu agorada geçirebilirdi. Çünkü birçok insan mal satın almak için orada toplanıyordu.

Kleisthenes Atina’da halkın gücünü artıran bir dizi reform gerçekleştirdi. “Demes” adı verilen yeni idari birimler oluşturdu. Demeler, her biri Atina meclisine kendi temsilcilerini seçmekten sorumlu olan küçük topluluklardı.

Kleisthenes’in reformları Atina meclisinin halkı daha iyi temsil eder hale gelmesi ve sıradan vatandaşlara siyasi süreçte daha büyük bir rol verilmesi anlamına geliyordu. Ancak Atina’da sadece erkek vatandaşlar meclise katılabiliyordu, bu da kadınların, metiklerin (Atina’da yaşayan yabancı tüccarlar) ve kölelerin katılamayacağı anlamına geliyordu. Gerçekte bu, Atina nüfusunun çoğunun bu demokrasinin bir parçası olmadığı anlamına geliyordu.

Demokratik siyasi yapılar

Pnyx, Dünyanın en eski parlementosu, Atina Akropol
Pnyx, Dünyanın en eski parlementosu, Atina Akropol

Özgür yetişkin erkek vatandaşlar demokrasiye üç ana siyasi organın parçası olarak katılabilirdi: Meclis ( ecclesia olarak da bilinir), Konsey ( boule olarak da bilinir) veya hukuk mahkemeleri.

Meclis şehirdeki en önemli gruptu. Her yurttaş yeni yasaların önerilmesine katılabilir ve bunların uygulanması için oy kullanabilirdi. Meclis her dokuz günde bir Atina’nın güney doğusundaki Pnyx denilen yerde toplanırdı. Pnyx, yasa öneren ya da yasalara karşı çıkan farklı konuşmacılar için kullanılan yükseltilmiş bir platformdu. Sonuç olarak, ikna edici bir şekilde konuşabilen politikacılar şehirdeki en etkili kişilerdi.

Meclis tarafından alınan kararlar Atinalılar için bağlayıcı yasalar haline geliyordu. Meclis, agoranın batı ucunda bulunan Bouleuterion adlı binada her gün toplanan 500 vatandaştan (10 kabilenin her birinden 50 kişi seçiliyordu) oluşan bir organdı. Konsey’in ana görevi Meclis’in tartışacağı konuları hazırlamak ve Atina’nın günlük idaresini denetlemekti. Meclis üyelerine çalışmaları karşılığında para bile ödenirdi. Yani fakir insanlar bile meclise katılabilirdi. Meclis’in bir başkanı olsa da, bu görevi üstlenen kişi, herhangi bir kişinin çok fazla güce sahip olmasını önlemek için her gün değişirdi.

Hukuk mahkemeleri, Atinalı vatandaşların adalet aramak için hukuki sorunlarının bir jüri tarafından dinlenebildiği yerlerdi. Jüri, katılmaları için para ödenen diğer vatandaşlardan oluşuyordu. Hangi vatandaşların jüri üyesi olacağının seçimi kleroterion adı verilen bir düzenek tarafından yapılırdı. İnsanların isimleri bu düzenekten rastgele seçilirdi. Kişi sayısı her zaman tek sayı olurdu, böylece hukuki davalardaki oylamalarda asla eşitlik olmazdı.

Atina mahkemelerinde yargıçlar ya da avukatlar yoktu. Bu yüzden insanlar kendi adlarına konuşmak zorundaydı. Suçlara verilecek cezalara karar verirken, hem savcı hem de sanık uygun bir ceza önerebilir ve mahkeme hangisinin uygulanacağına karar verirdi.

Atina’da hiç kimsenin bir daha tiran olamayacağından emin olmak için bir ‘dışlama’ sistemi getirildi. Ostrakizm, Meclis’in tehdit olarak gördüğü herhangi bir politikacının on yıllığına Atina’dan sürgün edilmesini oylamasına izin veriyordu.

Bu dönemde bir diğer önemli grup da generallerdi (strategoi). Meclis, Atina’yı ve çıkarlarını savunmak için gerekli deneyimi kazanabilmeleri amacıyla ordu ve donanmaya komuta etmek üzere her seferinde birkaç yıl görev yapabilecek 10 lider seçerdi. Askeri deneyimi olan her yurttaş bu görevlere seçilebilirdi. Zaman içinde on general etkili kişiler haline geldi ve sık sık yeniden seçildiler.

Yunan-Pers Savaşları

Marathon Savaşı, bir Roma lahit kabartmasından detay, 2. yüzyıl
Marathon Savaşı, bir Roma lahit kabartmasından detay, 2. yüzyıl

MÖ 490 yılında Pers İmparatorluğu Yunanistan anakarasını işgal etti. Persler bilinen dünyanın büyük bir kısmını zaten fethetmişlerdi. Simdi dikkatlerini Yunanlılara yöneltmişlerdi.

Persler, Atina önderliğinde Yunan şehir devletlerinden oluşan bir koalisyon tarafından karşılandı. Yunanlılar sayıca çok üstündü ve Marathon Savaşı‘nda Persleri yenmeyi başardılar.

Persler on yıl sonra, MÖ 480’de geri döndü. Bu kez karşılarında Sparta önderliğinde daha büyük bir Yunan kuvveti vardı. Yunanlılar yine sayıca üstündü. Ancak bu kez Thermopylae Savaşı‘nda Persler tarafından yenilgiye uğratıldılar.

Persler daha sonra Atina’yı ele geçirdi, yağmaladı ve yakıp yıktı. Ancak Atinalılar pes etmeyi reddettiler. Salamis Deniz Muharebesi‘nde Persleri bir kez daha yendiler. Bu, Yunanlıların güçlü Pers İmparatorluğu’nu yenebileceğini göstermesi açısından savaşta bir dönüm noktasıydı.

Salamis’teki zaferlerinden sonra Yunanlılar MÖ 479’da Plataea Savaşı‘nda bir başka büyük zafer daha kazandılar.

Delos Birliği

Salamis, Antik Yunan Savaşçıları Anıtı
Salamis, Antik Yunan Savaşçıları Anıtı, Antik Atina Tarihi

Perslere karşı kazandıkları zaferin ardından, bazı Yunan şehir devletleri Delos Birliği (Delian League) adı verilen askeri bir ittifak kurdu. Birlik başlangıçta Yunanistan’ı Pers egemenliğinden kurtarmak için kurulmuştu. Ancak kısa süre sonra birliğin başka bir amacı olduğu anlaşıldı.

Atinalılar birliği kendi güçlerini ve nüfuzlarını arttırmak için kullandılar. Bunu, Yunanistan’ın etrafındaki denizleri kontrol etmek için kullandıkları büyük bir donanma inşa etmek için birliğin fonlarını kullanarak yaptılar. MÖ 470 yılına gelindiğinde Atina, Yunanistan’daki en büyük deniz gücüydü. Bu durum Atina’yı Akdeniz dünyasının en güçlü imparatorluklarından biri haline getirdi. Aynı zamanda onları çok zenginleştirdi.

Atinalılar zenginliklerini Parthenon da dahil olmak üzere antik dünyanın en etkileyici binalarından bazılarını inşa etmek için kullandılar. Atina’nın tarihindeki bu dönem ‘Altın Çağ‘ olarak bilinir. En ünlü antik Yunanlılardan bazıları bu dönemde şehirde yaşamıştır. Bunlar arasında Sokrates, Herodot ve Perikles de bulunmaktadır.

Böylece Yunanistan’a yönelik Pers tehdidi nihayet sona ermiş ve Yunan şehir devletlerinin hayatta kalması sağlanmıştır.

Ayrıca bakabilirsiniz: Delos Birliği Pers İmparatorluğu’na Karşı

Peloponez Savaşı

Attalos Stoası, Atina, Antik Atina Tarihi
Attalos Stoası, Atina, Antik Atina Tarihi

Perslere karşı kazandıkları zaferden sonra Yunanlılar bir barış ve refah dönemine girdiler. Ancak bu uzun sürmeyecekti. Zenginliklerine ve güçlerine rağmen Atinalılar imparatorluklarının kontrolünü sürdüremediler.

Atina ve Sparta arasındaki gerginlik ve anlaşmazlıklar bir süredir devam ediyordu. Her iki şehir de nihayetinde çatışmaya yol açan saldırgan dış politikalar izliyordu.

MÖ 431’de Atina ve Sparta, Peloponez Savaşı olarak bilinen savaşta birbirlerine karşı savaşa girdiler.

Savaş, Atina’nın müttefikleri ile Sparta’nın müttefikleri arasındaki bir anlaşmazlığa müdahale etmesi nedeniyle başladı: Korint ve Korcyra. Korintliler yardım için Sparta’ya başvurdular ve Sparta Atina’ya savaş ilan etti. Savaş iki ittifak arasında gerçekleşti: Atina’nın liderliğindeki Delos Birliği ve Sparta’nın liderliğindeki Peloponez Birliği.

Savaş 27 yıl sürdü ve Atina’nın yenilgisiyle sona erdi.

Peloponez Savaşı’ndan sonra Atina, demokrasi yeniden tesis edilmeden önce kısa bir süre için ‘Otuz Tiran’ olarak bilinen Sparta yanlısı bir oligarşi tarafından yönetilmiştir.

Antik Atina’nın Mirası

Peloponez Savaşı’ndaki yenilgilerine rağmen Atinalılar kalıcı bir miras bırakmışlardır.

Demokrasi, felsefe ve tiyatro gibi birçok önemli yeniliğin yaratıcısı olmuşlardır.

Ayrıca sanat, edebiyat ve bilime de önemli katkılarda bulunmuşlardır. Antik Atina’nın mirası modern zamanlarda hala varlığını sürdürmektedir ve Batı medeniyetinin gidişatını şekillendirmiştir.

Önerilen makaleler