Amazon Kadınları Hakkında 5 Mit

Mitolojik Hikayeler Amazon Kadınları
Spread the love

Amazon Kadınları, Yunan Mitolojisi’ndeki en ilgi çekici konulardan biridir. Onların mitleri, ünlü Yunan kahramanları ile birleşir. Kadın savaşçılar olarak bilinen bu efsanevi kadın kabilesi, Yunan öykülerinde kendilerine kalıcı bir yer edinmiştir. Birlikte ünlü Amazon kraliçelerinin mitlerini inceleyelim.

İnsanlar mitolojide yer alan savaşçıları düşündüklerinde akıllarına Jason ve Argonotlar, Aşil, Herakles, Theseus ve diğer efsanevi kahramanlar gelebilir. Antik hayal gücüne gerçekten de erkek savaşçıların varlığı hakim olsa da, bilinen Akdeniz dünyasının hemen ötesinde bu erkeklerin en iyileriyle boy ölçüşebilecek güçlü kadın savaşçılar vardı. Bu savaşçılar Amazonlardı. Cesaretleri ve savaş hünerleriyle ün kazanan Amazonların hikayeleri, antik Yunan’ın kolektif vicdanında sonsuza dek yer edecekti.

Amazonların savaş tanrısı Ares’in kızları olduğuna inanılırdı. Mecazen Ares’in çocukları olsalar da olmasalar da, Yunan mitolojisinde açıkça ifade edildiği gibi onlar gerçekten de üstün savaş yeteneklerine sahip vahşi kadın savaşçılardı. Yunan dünyasındaki kadınların düzenli olarak karşılaştıkları aşağılanma, baskı, boyun eğme, saldırı ve cinayetten kaçan Amazonlar kendi uluslarını kurdular. Erkeklerin varlığını dışlayan bir ulus… Kadınlara savaşçı olarak sınırsız gelişme potansiyelinin verildiği bir ulus… Karadeniz kıyısında ve bilinen Akdeniz dünyasının ötesindeki Amazon ulusunun adı Themyskira idi. Themiskyra mitolojide en bilinen Amazon şehir devleti olmasına rağmen, onlar tarafından işgal edilen tek yer değildi. Efes, Kyme, Sinope, Priene, Myrina, Lesbos ve Mytilene gibi şehirler de Amazonlara ait olarak gösterilir.

Genellikle savunma halinde olan bu savaşçı kadınlar sürekli olarak erkek saldırganlığının ve fethinin hedefi olurlardı. Bununla birlikte, mit ataerkil bir dünyada kendilerini rahatlatmak için ezilen kadınların dilinden ve zihninden mi türemişti? Yoksa söylenceler, erkeklerin en güçlü kadınlar üzerindeki bile üstünlüğünü gösteren bir masal olarak mı kaleme alınmıştı? Ya da Amazonlar savaşçı kadınlardan oluşan gerçek bir ırk mıydı?

Yunan mitolojisindeki asıl amaçları ne olursa olsun, Amazonlar, kahramanlara, krallara ve uluslara meydan okuyacaktı.

Amazon Kadınları Mitinin daha detaylı incelemesi için bu yazımıza göz atabilirsiniz.

1. Kraliçe Hippolyta ve Herakles

Herakles’in dokuzuncu görevi, kraliçe Hippolyta’nın altın kuşağını almaktı. Bu yüzden Amazon adası Themyskira’ya gitmesi gerekiyordu. Herakles’in gelişiyle ortaya çıkan gerilim, kraliçe Hippolyta’nın Herakles’i şaşırtıcı bir şekilde sevgiyle karşılamasıyla altüst olmuştur.

Hippolyta’nın haberi olmadan, Olimposluların kraliçesi Hera olaya müdahale etmiştir. Hera, kendini bir Amazon savaşçısı olarak gizledi. Sonra, Amazon kadınlarını, Herakles ve arkadaşlarının Hippolyta’yı kaçırmaya çalıştıklarına inandırdı. Kraliçelerine sadakat gösteren kadınlar, Herakles’in gemisine saldırdılar. Hippolyta’nın Herakles’in ellerinde ölümüyle sonuçlanan büyük bir savaş verildi. Amazon kadınları geçici olarak yenilgiye uğratıldı. Herakles elinde Hippolyta’nın kuşağıyla Themyskira’yı ve adanın ölümcül sakinlerini terk etmek için acele etti. Böylece dokuzuncu görevini tamamladı.

Batemen grubundan bir ressamın Herakles ile karşılaşan Amazonlar tablosu, MÖ 530, Metropolitan Sanat Müzesi, New York, Amazon Kadınları
Batemen grubundan bir ressamın Herakles ile karşılaşan Amazonlar tablosu, MÖ 530, Metropolitan Sanat Müzesi, New York, Amazon Kadınları

2. Theseus ve Antiope

Hippolyta’nın öldürülmesinin ardından bir başka tartışmalı hikâye yaşanır. Hippolyta ve Penthesilea’nın kız kardeşi Amazon Kraliçesi Antiope’nin kaçırılması… Bu olayın üç önemli versiyonu vardır.

İlk hikâyeye göre Antiope, Theseus’a aşık olduğu için Hippolyta’nın öldürülmesinden sonra Herakles’in gemisine gönüllü olarak binmiştir. Antiope ve Theseus Atina’da evlenir ve hatta birlikte bir çocuk sahibi olurlar. Ancak Amazonlar, kaçırıldığını düşündükleri kraliçelerini kurtarmak ve Kraliçe Hippolyta’nın kuşağını geri almak için Atina’ya saldırırlar. Çok sevdiği kız kardeşleriyle karşı karşıya gelen Antiope, şehri korumak için Theseus ve Atina ordusunun yanında yer alacaktır.

İkinci hikâyede, Antiope gerçekten de isteği dışında kaçırılmıştır. Amazon kadınlarının gelişi üzerine Antiope’nin kız kardeşlerinin yanında yer alır. Bu yüzden, Theseus’un elinden kurtulmak için Atina’ya saldırdığı düşünülür.

Son önemli hikâye ise Antiope’nin Theseus’a aşık olduğunu ancak Amazon kadınlarının gelişi üzerine onun yanında yer almadığını öne sürer. Bu versiyonda, Antiope Theseus için Amazon arkadaşlarını isteyerek terk etmiştir. Ancak Theseus Girit Prensesi Phaedra ile evlenmek için onu terk etmiştir. Öfkelenen Antiope, Theseus ve yeni sevgili eşi Phaedra’nın düğünündeki tüm konukları öldürmeyi planlar. Antiope’nin haklı öfkesini dindirmek için Theseus, Herakles ve Atina ordusunun yardımına ihtiyaç duyar. Amazonlarla ilgili hikâyelerde alışılageldiği üzere, Antiope her üç varyasyonda da kendi sonuyla karşılaşır.

Jüpiter ve Antiope, Antonie Watteau, 1715, Brooklyn Müzesi, Brooklyn, NY aracılığıyla, Amazon Kadınları
Jüpiter ve Antiope, Antonie Watteau, 1715, Brooklyn Müzesi, Brooklyn, Amazon Kadınları

3. Penthesilea ve Akhilleus

İnsanlar Aşil’i düşündüklerinde, genellikle akıllarına gelen ilk şey onun Truva Savaşı’nın en büyük savaşçısı ve kahramanı olarak sahip olduğu ündür. Gerçekten de Aşil tarihteki en korkulan savaşçılardan biriydi. Ancak onunla zevkle yüzleşmeye ve onu yenmeye cesaret eden bir savaşçı vardı, Kraliçe Penthesilea.

Hektor’un ölümünden sonra Kral Priamos’a yardım eden Penthesilea, Truva Savaşı’nın Amazonların müdahalesine ihtiyacı olduğuna karar verdi. Penthesilea, diğer kız kardeşleriyle birlikte Yunan hatlarına saldırarak önlerine çıkan her askeri katletti. Penthesilea ve Amazonların eylemleri gözden kaçmadı. Aşil ve Penthesilea’nın savaş alanında birbirlerine meydan okumaları an meselesiydi. Destansı bir karşılaşmanın ardından Penthesilea, Akhilleus’u savaşta öldürmeye hazırlandı. Ancak Yunan tanrıları her zaman entrikacıdır, Zeus Aşil’i ölümden kurtarır ve Aşil Penthesilea’yı öldürür. Aşil’in Pentheslea’nın ölümü üzerine kadının cesaretine ve güzelliğine hayranlık duyarak ağladığı öne sürülür. Aşil, onun yasıyla alay etmeye cüret eden Yunan asker arkadaşı Thersites’i bile öldürür.

Exekiaslı bir ressam tarafından Akhilleus ve Penthesilea, MÖ 540, British Museum, Londra
Exekiaslı bir ressam tarafından Akhilleus ve Penthesilea, MÖ 540, British Museum, Londra

4. Thalestris ve Büyük İskender

Savaş ve fetihle tanımlanan bir dünyada, yalnızca en güçlü ve en kurnaz olanlar başarılı olabilirdi. Antik dünyanın sıkıntılarını bilen Kraliçe Thalestris, böyle bir dünyada görece kolaylıkla hüküm sürebilecek bir çocuk soyu yetiştirmek istiyordu. Bir Amazon kraliçesi için bilinen dünyanın çoğunu fetheden Büyük İskender’den daha uygun kim olabilirdi? Efsaneye göre Kraliçe Thalestris, İskender’i 300 Amazon savaşçısıyla karşılamıştır. Onun kadar büyük bir savaşçının babası olmasını ummuştu.

Bununla birlikte, çoğu efsanede olduğu gibi, işin içinde çok fazla spekülasyon vardır. Hem eski hem de modern akademik topluluk bu hikayenin gerçekten yaşandığını reddetmektedir. Yine de, bir İskit kralının kızını İskender’e eş olarak teklif ettiğine dair kanıtlar vardır.

Büyük İskender ve Thalestris, bilinmeyen sanatçı, 1595-1605, Chicago Sanat Enstitüsü, Chicago
Büyük İskender ve Thalestris, bilinmeyen sanatçı, 1595-1605, Chicago Sanat Enstitüsü, Chicago

5. Kraliçe Myrina’nın Fetihleri

Diodorus Siculus’a göre Kraliçe Myrina, adı tüm Yunanistan ve Mısır’a yayılmış bir Amazon’du. Otuz bin piyade, üç bin süvariden oluşan ordusu ve acımasız taktikleriyle şehirler topraklarını Myrina ve Amazonlarına çatışmadan teslim ederlerdi. Efsanevi Atlantis adasına giden Myrina, Cyrenê şehrini yok edecekti. Bu acımasız fetihten sonra Atlantislilerle barış yapan Myrina, Atlantis’e yardım etmeye ve onu komşu Gorgonlardan kurtarmaya çalışacaktı. Diodorus’un Gorgonların, ünlü Gorgon Medusa gibi ölümlüleri taşa çevirebilen, başlarında yılanlar olan canavarlar olduğu fikrini reddetmesi dikkat çekicidir. Bunun yerine, Gorgonların savaşçı kadın kabilelerinden oluşan bir ulus olduğu görüşünü savunmuştur.

Hikayeler Myrina’nın tüm Gorgon’ları yok etmesi ve görevini başaramaması arasında bölünmüştür. Sonunda Myrina ordusunu Mısır’a doğru yönlendirir ve Mısır tanrı-firavunu Horus ile arkadaş olur. Onların ortaklığı Bedevilerin, Suriyelilerin ve Batı Asya’nın yenilgisine yol açacaktır. Tüm fetihlerine rağmen, Myrina savaşta Trakyalılar ve İskitlerin elinde ölecekti.

Perseus Medusa'yı öldürürken, Amasis ressamına atfedilen bir olpten detay, MÖ 550-530, British Museum, Londra aracılığıyla
Perseus Medusa’yı öldürürken, Amasis ressamına atfedilen bir olpten detay, MÖ 550-530, British Museum, Londra aracılığıyla

Amazon Kadınları Miti Gerçek Mi?

Çoğu efsanede olduğu gibi, akademisyenler başlangıçta Amazonların Yunan hayal gücünün bir ürünü olduğunu düşünmüşlerdir. Ancak, Amazon efsanelerinin gerçeğe dayanıyor olması muhtemeldir.

Herodot tarafından aktarılan bir efsaneye göre, Amazonlar günümüz Türkiye’sinde bir nehir olan Thermodon yakınlarında Yunanlılarla karşı karşıya gelmiştir. Amazonları mağlup eden Yunanlılar, bazılarını esir almış ve onlarla birlikte evlerine dönmeye çalışmışlardır. Ancak Amazonlar isyan etmiş ve gemideki tüm Yunan askerlerini öldürmüşlerdir. Amazonlar sonunda İskit kıyılarında karaya çıkmışlardır. İskit savaşçılarıyla kısa süren münakaşalardan sonra Amazonlar ve İskit erkekleri yakın ilişkiler kurmuştur. Bu ilişkilerden doğan çocuklara Sarmatyalılar adı verilir. İskitler sonunda bu güçlü savaşçıları ‘oiorpata’, ‘insan katilleri’ olarak adlandıracaklardır.

Efsanenin hayali doğasına rağmen, arkeolojik kanıtlar Sauromatian kadınlarının gerçekten de tam takım silahları ve kurban edilmiş atlarıyla gömülen savaşçılar olduğunu doğrulamaya devam etmektedir. Modern akademisyenler Amazonları İskit kadınlarıyla özdeşleştirir. Öte yandan, Herodot’un etnografik sözleri ciddiye alınacak olursa, büyük olasılıkla Amazonlar kendilerinin İskit kadınlarına hiç benzemediğine inanıyorlardı. Dolayısıyla, muhtemelen Sarmatyalılar, İskitlerin torunlarıydı. Savaşçı kadınlara verdikleri değerle Amazon hikâyelerine ilham veren bir halktı. Ya da Sauromatyalı kadınlar Amazon efsanelerine tamamen ilham kaynağı olmuştur.

Yine de, sonuçta, Amazonların hikayeleri kadınların tarihteki herhangi bir yiğit erkek kadar vahşi, cesur ve yetenekli olabileceğini göstermektedir.

Kaynak için tıklayınız.

Önerilen makaleler