İlyada Yirmi İkinci Bölüm Özet #22

Mitolojik Hikayeler İlyada Homeros
Share the article 👇

İlyada Yirmi İkinci Bölüm Özet – Akhilleus ve Hektor sonunda karşı karşıya gelir. Zeus’un terazisinde Hektor’un ölümü ağır basar. Akhilleus, onu öldürür ve cesedini surların etrafında sürükler. Bunu gören kral Priamos, annesi Hekabe ve karısı Andromakhe üzüntüden kendilerini kaybederler.

Troyalılar akın akın kente sığınırken, Akhalar ise onlara yaklaşmaktadır. İlyon’un dışında Batı Kapıları önünde, Hektor olduğu yerde durur.

Apollon, Akhilleus’a seslenir — kendisini ne diye kovaladığını, kendisinin bir tanrı olduğunu anlamadığını mı sorar. O kendisini kovalarken, Troyalılar şehre sığınmaktadır ve Akhilleus’un ölümsüz bir tanrıyı öldüremeyeceği kesindir.

Akhilleus kendisini kandırdığını söyler ona. Öldürebileceği bir sürü kişi varken onu kovalamıştır. Gücü yetse, ona da gününü göstermek ister. Sonra döner ve kente doğru koşar.

Onu Priamos görür, yaz sonu karanlık gecede görünen Orion’un köpeği isimli yıldız gibi parlamaktadır. Bu yıldız gökte parladığında, insanlara sıtma getirirmiş.

Hektor, kapının önünde Akhilleus ile savaşmak için yanıp tutuşmaktadır. Priamos ona bağırır. Akhilleus’un ondan üstün olduğunu söyler ve kaçması için bağırır. Akhilleus nice oğullarını öldürmüştür. Bugün de Lykaon ile Polydoros’u görememiştir. Eğer oğulları hala sağ ise, altın ve tunç vererek onları satın alabileceğini söyler. Ölülerse, büyük acılar beklemektedir kendisi ile çocuklarının anasını. Hektor’a surların içine girmesi için bağırır. Zeus, kendisini yaşlılığın eşiğindeyken yok edecektir. Oğullarının öldürüldüğünü, kızlarının esir alınıp yerde sürüklendiğini, gelinlerinin kaçırıldığını, torunlarının küçük yaşta öldürüldüğünü görmüştür. En sonunda kendisini de öldüreceklerdir.

Peter Paul Rubens — Akhilleus Hektor'u Öldürürken, 1630–1635
Peter Paul Rubens — Akhilleus Hektor’u Öldürürken, 1630–1635

Sonra avuç avuç saçlarını yolar. Hektor’un anası da yanda ağlamaktadır. Bir eliyle göğsünü açıp, memesini kaldırır. Oğluna memesine saygı göstermesi için yalvarır. Oğlunun içeri girmesini ister; aksi halde, gemilerin orada köpeklere yem olacağı için ne kendisinin ne gelinin ağlayabileceği bir bedeni bile olmayacaktır.

Hektor dimdik durmaktadır. Kendi kendine düşünür. Pulydamas, orduyu Troya surları içine almayı önerdiğinde, onu dinlememiştir. Çılgınlık edip halkını yok etmiştir. Şimdi surlarına içine gitmek ayıp olacaktır. Ya kendisi Akhilleus’u öldürecektir ya da onun elinden kenti önünde şanıyla ölecektir.

Direk onun karşısına çıkıp, Helene’i ve Aleksandros’un getirdiği tüm malları Atreusoğullarına geri vermeyi teklif etmeyi düşünür. Üstüne bir de kentte neleri var neleri yoksa, bütün malı mülkü de ikiye bölüp teklif etmeyi düşünür.

Ama böyle düşüncelere dalmanın saçma olduğunu fark eder ve Zeus’un ünü kime bağışlayacağını merak eder.

Akhilleus ona yaklaşmaktadır. Ancak yaklaştıkça Hektor korkar ve kaçmaya başlar. Akhilleus ise onun peşine düşer. İncir ağacını geçerler, surlardan uzaklaşırlar, Skamandros Nehri‘nin iki kaynağının fışkırdığı yere gelirler. Bu kaynaklardan birinden, yaz ortasında bile buz gibi su akmaktadır. Bir zamanlar Troyalı kadınlar buraya gelip çamaşır yıkarlarmış. İşte Hektor ve Akhilleus buradan geçerler koşa koşa.

Böylece biri kovalayıp biri kaçarken, üç kere dolanırlar Priamos’un kentini. Tanrıların hepsi de onları izlemektedir. Zeus konuşmaya başlar. Hektor için yüreği sızlamaktadır. Hektor, İda Dağı doruklarında kendisi için bir sürü sığır budu yakmıştır. Şimdi ise Akhilleus onun peşindedir. Tanrılara sorar; Hektor’u kurtaracaklar mıdır yoksa Akhilleus’un alt etmesine izin verecekler midir?

Athena söze karışır — Hektor bir ölümlüdür ve eğer onu ölümden kaçırırsa, diğer tanrılar bunu onaylamayacaktır. Zeus ona aşağıdaki gibi karşılık verir.

“Korkma kızım, Tritogeneia, konuşmadım açık yürekle,
yumuşak davranmak isterim sana.
Gecikme bari, yap düşündüğün gibi.”

İlyada – 22.Kitap

Böylece Athena, bir sıçrayışta Olimpos’tan aşağı iner. Bu esnada Akhilleus, hala Hektor’u kovalamaktadır.

Apollon, Hektor’un dizlerine çeviklik katar ve böylece Akhilleus’a yakalanmaktan kurtulur. Bir yandan Akhilleus adamlarına kargı atmamalarını emreder.

Ama pınarlara, yunaklara dördüncü gelişlerinde,
bir altın terazi kurdu baba tanrı,
acıklı ölümün iki tanrıçasını koydu kefelere,
biri Akhilleus’unkiydi, biri at sürücüsü Hektor’unki,
ortasından tuttu kaldırdı teraziyi,
ağır bastı Hektor’un kara günü,
kefe düştü yuvarlandı Hades’e dek.

İlyada – 22.Kitap
Hektor'un Ölümü, Gavin Hamilton (1723-1798)
Hektor’un Ölümü, Gavin Hamilton (1723-1798)

Hektor’un ölümü Zeus’un terazisinde ağır basınca; Apollon, Hektor’u kaderine terk eder. Athena ise Akhilleus’a seslenir. Artık Hektor’u öldürmenin zamanın geldiğini belirtir. Hektor’u kandırarak, yüz yüze savaşa ikna edecektir. Böylece Akhilleus olduğu yerde durur.

Tanrıça ise Hektor’a doğru yürür ve kendisini Deiphobos’a benzetir. Hektor’a, Akhilleus’a karşı birlikte savaşmayı teklif eder.

Hektor, Priamos ile Hekabe’nin çocukları arasında, Deiphobos’un en sevgili kardeşi olduğunu söyler. Şimdi de surların dışına çıkıp kendisine yardıma gelmiştir.

Athena, Deiphobos kılığında Hektor’u kandırmaya devam eder. Annesi ve babasının dışarı çıkmaması için yalvardıklarını, korkudan tir tir titrediklerini belirtir. Ama sırf Hektor için gelmiştir.

Böylece, Hektor tolgasını çıkarır ve Akhilleus’un karşısına çıkar. Üç kere şehri dönmüştür ama şimdi yüreği, Akhilleus’a karşı savaşmayı emrediyordur. Eğer Hektor yenerse, Akhilleus’u silahlarından soyacaktır ama ölüsünü Akhalara verecektir. Onun da aynısını yapmasını ister.

Akhilleus, Hektor’un düşmanı olduğunu ve böyle bir anlaşma yapılamayacağını belirtir. Ona kendisini toplamasını söyler, çünkü Athena onu Akhilleus’un kargısı ile öldürecektir.

Der demez, Akhilleus kargısını fırlatır. Hektor çömelerek kaçar ve kargı toprağa saplanır. Athena, Hektor’a göstermeden kargıyı çıkarıp Akhilleus’a verir.

Hektor, kendisini vuramadığını, ölüm saatini bilmediğini söyler. Böyle yalan söylemesinin amacı Hektor’u korkutmak mıdır? İşte onun üzerine yürüyecektir. Akhilleus, Hektor’u öldürmeyi deneyebilecektir ama Akhilleus ölürse Troyalılar için savaş çok daha kolay olacaktır.

Pietro Testa (1611–1650), Aşil, Hektor'un cesedini Truva surlarının etrafında sürüklüyor.
Pietro Testa (1611–1650), Aşil, Hektor’un cesedini Truva surlarının etrafında sürüklüyor.

Hektor, kargısını atar ancak Akhilleus’un kalkanına saplanır. Başka kargısının kalmadığını fark eder. Deiphobos’a seslenmek ister ama o an olup biteni anlar.

Tanrılar onu ölüme çağırmaktadır! Athena‘nın Deiphobos kılığına girip kandırdığını anlar. Zeus ile Apollon, bir zamanlar Hektor’u korurken, şimdi ölüm dibindedir. En iyisi yiğitlik göstererek ölmektir.

Hektor kılıcını çekerek atılır. Akhilleus ise ona doğru koşar. Hektor, Patroklos’tan soyduğu silahları giymektedir. Bu yüzden Akhilleus onu neresinden öldürebileceğini hesaplar. Hektor’un sadece köprücük kemiğinin omzu boyundan ayırdığı yer açıktır. Akhilleus kargısını oraya sokar.

Hektor yere yıkılır. Akhilleus, ölmekte olan Hektor’a seslenir. Patroklos’un silahlarını soyarken Akhilleus’a aldırış etmemiştir. Ama şimdi Patroklos için bir ölü töreni düzenlenecekken, Hektor’un cesedini kuşlar köpekler yiyecektir.

Hektor bitkin bir sesle altın ve tunç karşılığı cesedini ailesine vermesini ister.

Buna karşılık, Akhilleus ona “köpek” diye bağırır. Gönlü onu burada parçalayıp, etini çiğ çiğ yemesini söylemektedir. Ailesi istediği kadar kurtulmalık getirebilir, Hektor’un ağırlığınca Darnadanosoğlu altınları verebilir ama yine de onun bedenini kuşlar köpekler yiyecektir.

Hektor can verirken ona bir kez daha seslenir. Akhilleus’un yüreğinde taş bir kalp olmalıdır. Ama bir gün o da tanrıların lanetine uğrayacaktır. Paris ile Apollon, Akhilleus’u Batı Kapıları önünde öldüreceklerdir.

Bunu söyler söylemez, Hektor’un canı gövdesinden çıkar ve Hades’e uçar. Akhilleus, Hektor öldüğünde kendi kaderine boyun eğeceğini belirtir. Zaten yakında ölümsüzler onun ömrüne de son vereceklerdir.

Ardından Hektor’u silahlarından soyar. Akhalar yardıma gelir. Hektor’un güzelliğine, boyuna bosuna şaşırırlar. Her biri onun bedenine vurur.

Akhilleus silahları soyduktan sonra Akhalara seslenir. Tanrılar Akhaların başına çok dert açan Hektor’u öldürmeye izin verdiklerine göre artık Patroklos’un yanına gemilere dönecektir.

Sonra Hektor’un iki ayağını topukla bilek arasından deler, kayışlar geçirir ve arabasına bağlar. Hektor’un başı yerde sürüklene sürüklene, toz toprak içinde gemilere sürer arabayı Akhilleus.

Hekabe saçlarını yolmakta, dövünmektedir. Babası ise acıklı acıklı inlemektedir. Troya halkı hıçkırıkla ağlamaktadır. Priamos, Dardanos kapılarından dışarı çıkmaya çalışır. Onu tutanlara bağırır. Akhaların gemilerine gidip, zorba adama yalvarmak istediğini söyler. Akhilleus’un da babası vardır, adı Peleus’tur. Akhilleus onu nice oğullarından etmiştir. Ama Hektor’un ölümünün verdiği acı, topunun acısını geçmektedir.

Hekabe kadınlar arasında uzun bir ağıda başlar. Onsuz nasıl yaşayacaktır?

Ancak Hektor’un karısı henüz bir şey duymamıştır. Saray odasında kumaş dokumaktadır, bir yandan da hizmetçisine Hektor savaş dönüşü yıkansın diye sıcak su kaynattırmaktadır. Surlardan bağırışma, inleme duyunca elindeki mekik yere düşer. Hizmetçilerine hitap ederek, kaynanasının sesini duyduğunu, ne olduğuna bakmaya gideceğini ve onlarında kendisi ile gelmesini ister. Priamos oğullarının başına bela gelmektedir. Hektor’un öldüğünü duyacağından korkmaktadır.

Andromakhe, deli gibi koşmaya başlar. Surlara varınca kalabalığı ve ardından, Hektor’un kentin önünde sürüklendiğini görür. Dörtnala koşan atlar, kocasını gemilere doğru sürüklemektedir. Can verir gibi düşer Andromakhe.

Gelin olduğu gün Afrodit’in verdiği yaşmağı, tacını, saçındaki şeritleri çıkarır atar. Görümceleri, eltileri ona koşar ve tutmaya çalışırlar. Andromakhe kendinden geçmiştir.

Nasıl bir kaderle doğmuştur onlar. Hektor, Priamos’un sarayında Troya’da doğmuştur. Kendisi Plakos’un eteğinde Eetion’un sarayında doğmuştur. Dünyaya gelmemiş olmayı diler. Şimdi dul kalmıştır. Daha yeni dünyaya gelen çocukları konuşmayı bilmeden, babası ölmüştür. Yetim kalmıştır oğulları. Oğulları Astyanaks, bir zamanlar baba kucağında ilikle, koyun yağıyla beslenirken şimdi itilip kakılacaktır. Evinde Hektor’un o kadar çok rubası vardır ki! Madem artık Hektor’un işine yaramayacaktır, hepsini yakacaktır Andromakhe. Çünkü onları giydirip de Hektor’u döşeğe bile yatıramayacaktır.

Bir önceki bölüm için tıklayınız.

Bir sonraki bölüm için tıklayınız.

Önerilen makaleler