İlyada Yirmi Birinci Bölüm Özet – Akhilleus, o kadar çok Troyalı öldürür ki, Skamandros Nehri boğulmaya başlar. Bu yüzden nehir, Akhilleus’a saldırır. Hephaistos, ateşleri ile nehri kurutunca durmak zorunda kalır. Bozguna uğramış Troyalılar, surların arkasına kaçar.
Zeus’tan doğma Ksanthos Irmağının sığ yerine geldiklerinde, Akhilleus Troyalıları ikiye böler. Daha bir gün önce Hektor’un Akhaları kovaladığı ovadan, şimdi Troyalılar kente doğru kaçmaktadır. Diğer yarısı ise ırmağın kıyısına yayılmıştır.
Akhilleus, ırmağın kıyılarında insanları balık avlar gibi öldürür. Öldürmekten yorulunca, Patroklos’un ölüsüne kurban edeceği on iki delikanlıyı ırmakta yakalar. Adamların ellerini arkadan bağlar ve arkadaşlarına gemilere götürmeleri için verir.
Sonra Dardanosoğlu Priamos’un oğlu Lykaon’a rastlar. Akhilleus, Lykaon’u bir gece Priamos’un bahçesinde yakalamıştır. Arabasına rampa yapmak için yabaninciri dallarını kesmektedir. Akhilleus onu yakalayıp, Lemnos’ta satmıştır. İeson’un oğlu, delikanlıyı satın almıştır. İmbroslu Eetion ise İeson’a konuk gittiğinde Lykaon’u çok para verip kurtarmıştır. Lykaon en sonunda babasının yanına dönebilmiştir ve döneli henüz on gün olmuştur. Arkadaşları ile günlerdir gönül eğlendirirken, bir tanrı onu yine Akhilleus’un önüne atmıştır. Bu yüzden Akhilleus Lykaon ile dalga geçer. Lykaon, Akhilleus’un ayaklarına kapanır ve ona yalvarır. Döneli daha on iki gün olmuştur ve bir sürü sıkıntı çekmiştir. Yine uğursuz kader onu Akhilleus’un ayakları önüne atmıştır. Zeus ondan tiksiniyor olmalıdır. Altes’in kızı Laothoe, Lykaon’u kısacık bir ömür için doğurmuştur. Altes, Satnioeis kıyısında Pdasos’ta Leleglerin kralıdır. Priamos, Altes ile evlenmiş ve Polydoros ile Lykaon doğmuştur. Akhilleus, kardeşini kargısı ile öldürmüştür. Şimdi kendisi de ölecektir ama Hektor ile anasının bir olmadığını hatırlatır Akhilleus’a.
Akhilleus ise Patroklos ölmeden önce Troyalıları esirgemekten hoşlandığını; yakaladıklarını öldürmek yerine sattığını söyler. Ama şimdi hiçbir Troyalı elinden kurtulamayacaktır. Hele Priamos oğullarının hiçbiri! Kendisini bir tanrıça doğursa bile o da ölecektir. Ares, onun da canını alacaktır. Böylece Lykaon’u öldürür ve ırmağa fırlatır. Balıklar onun yarasını yalayacak, anası döşeğe serip ağıt tutamayacak, Skamandros onu denize taşıyacaktır. En sonunda balıklar cesedini yiyecektir. İlyon’a varana dek önüne gelen herkesi öldürecektir. Irmak falan onları koruyamayacaktır. Patroklos’un ölümünü hepsi ödeyecektir. Akhilleus gemilerde kalırken, ölen Akhaların bedelini hepsi ödeyecektir.
Sonra Pelegon’un oğlu Asteropaios’u görür. Pelegon’u Aksios ile Akessamenos’un en büyük kızı Periboia dünyaya getirmiştir. Akhilleus, Asteropaios’a saldırır. Asteropaios’un gönlüne Ksanthos öfke sokar ve o da saldırır. Karşılaştıklarında Akhilleus ona kim olduğunu sorar.
Asteropaios yanıt verir — Paionia’dan geldiğini anlatır. Bugün İlyon’daki on birinci günüdür. Soyu Aksios’tan gelmedir, Pelegon onun oğludur. Kendisi de Pelegon’un oğludur. Sonra Akhilleus’a meydan okur. Asteropaios iki kargı atar, biriyle kalkanı vurur öteki ile Akhilleus’un kolunu sıyırır. Akhilleus kendi kargısını atar ama Asteropaios’u vuramaz. Asteropaios, Akhilleus’un kargısını saplandığı yerden çıkarmaya çalışır, beceremez. O esnada kılıcını çeken Akhilleus onu öldürür. Akhilleus onu soyarken övünür. Irmaktan gelme olduğunu söyleyen adama karşılık kendisi Zeus soyundan gelmektedir. Myrmidonların kralı Aiakas oğlu Peleus onun babasıdır. Aiakos ise Zeus’un oğludur. Zeus’un soyu, ırmağın soyundan üstündür. Ne Akheloos ne Okeanos, Zeus’a denktir. Tüm kaynakların, denizlerin doğduğu Okeanos bile Zeus’tan korkmaktadır.
Sonra Akhilleus Paionialıların peşine düşer. Thersilokhos’u, Mydon’u, Astypylos’u, Mnesos’u, Thrasios’u, Ainios’u, Ophelestes’i öldürür.
Skamandros Irmak Tanrısı öfkelenir ve Akhilleus’a seslenerek onu durdurur. Akhilleus insanlardan üstündür ama kötü işlerde de üstündür. Zeus ona Troyalıları öldürmek için izin verdiyse de bunu kendisinden uzakta yapmasını ister. Öldürdüğü insanlarla ırmağı yani tanrıyı tıkamıştır.
Akhilleus istediğini yapacağına söz verir ama Hektor’la karşılaşmadan durmayacaktır. Sonra Troyalılara saldırmaya devam eder.
Skamandros, Apollon’a seslenir — Zeus’un buyruğunu unutup unutmadığını sorar ona. Çünkü Zeus, Troyalıları korumasını istemiştir.
Skamandros böyle der ve şahlanarak içindeki dirileri anaforlarının dibine saklar. Bir dalga ile Akhilleus’u sarar ve iter. Akhilleus gürgen ağacının dallarına yapışır ve köklerinden söker. Böylece suyun akıntısını durdurmayı başarır ve karaya çıkar. Yüreğine bir korku saplamıştır.
Skamandros durmaz, dalgaları ile ona saldırır ki Troyalılar başını kurtarsın. Akhilleus kaçar, Kshantos/Skamandros onu kovalar. Akhilleus ne yapacağını şaşırır ve Zeus’a kendisini kurtarması için yalvarır. Annesini suçlar. Çünkü ona Troya surları altında Apollon’un okuyla öldürüleceğini söylemiştir. Hektor’un onu şu an öldürmesini tercih edeceğini söyler Zeus’a. Ama şimdi kaderi azgın bir ırmağa yem olmak gibi görünmektedir.
O böyle der demez, Poseidon ile Athena gelir hemen. Poseidon, Athena ile ona yardıma geldiğini, Zeus’un da onların tarafında olduğunu belirtir. Bir ırmak tarafından kaderinde ölmek yoktur. Birazdan ırmak yatışacaktır. Savaşmaya devam etmeli ve Hektor’un canını almalıdır.
Onlar öyle deyince, Akhilleus yüreğinde gücü bulur. Ova sular altında kalmıştır ve her yerde ölüler yüzmektedir. Ama Skamandros’un öfkesi azalmamıştır; sinirle Simoeis’i yardıma çağırır. Bu adama karşı koymalılardır, yoksa Kral Priamos’un ilini yok edecektir. En iyisi onu burada öldürmektir. Çamura bataklığa gömüp, Akhaların kemiklerini toplamasını bile engellemektedir. Ve dalgaları ile Akhilleus’u kovalamaya devam eder.
Hera’nın ödü kopar Akhilleus ölecek diye. Hephaistos’a seslenir — oğlunu Ksanthos’a denk saymaktadır. Hemen gidip Ksanthos’un kıyılarını ateşe vermesini ister. Kendisi de Zephyros’la akpak Notos’un kasırgalarını çağırıp, yangını tutuşturacaktır.
Hephaistos şaşılacak bir ateş hazırlar. Akhilleus’un kurbanlarını, ırmaktaki ölüleri yakar. Bütün ova baştan başa kurur. Ksanthos, onunla boy ölçüşemeyeceğini anlar ve kavgayı kesmesini ister.
Ksanthos akamaz olur, Hephaistos’un ateşi onu boğmaktadır. Ksanthos, Hera’ya seslenir. Kendi soyuna saldırmamasını ister. Troyalılara yardım eden bir sürü tanrı vardır. Oğlu Hephaistos ateşi keserse, kendisi de savaşmayı bırakacaktır. Troya yansa bile onlara yardım etmeyeceğine ant içebileceğini belirtir.
Hera, Hephaistos’a durmasını emreder. Böylece Hephaistos yakmayı durdurur, Skamandros ise yatağına çekilir. Savaş da durur.
Tanrılar kavga etmeye başlarlar. Zeus bunu görür Olimpos’tan ve neşelenir. İlk önce Ares, Athena’ya saldırır. Ares, Athena’ya Diomedes’i üzerine salıp, kendisini yaraladığı zamanı hatırlatır. Şimdi bunu ödeme zamanıdır.
Zeus’un yıldırımının bile yenemeyeceği Athena’nın kalkanına vurur Ares. Athena geriler. Athena, bir tarlaya sınır olan taşı kaldırır ve Ares’e fırlatır. Ares’i boynundan vurur ve yere yapıştırır. Athena kahkaha atar — kendisi Ares’ten daha güçlüdür, bunu hala anlamamış mıdır? Annesinin, Erinyslere borcunu ödemesini söyler. Çünkü annesine sırt dönüp, Troyalılara yardım etmektedir.
Zeus’un kızı Afrodit, Ares’i götürmeye çalışır. Ares ağır ağır solumaktadır. Hera bunu görünce, Athena’ya — Afrodit’e it sineği diye hitap ederek — Ares’i götürmeye çalıştığını haber verir ve engellemesini ister.
Athena, böylece, Afrodit’in göğsüne eliyle vurur ve Afrodit’in dizleri çözülür. Athena ona da söyler. Argoslulara karşı savaşan kim olursa Ares ve Afrodit’in başına gelen gelecektir. Ares olmasaydı, İlyon’u çoktan yıkacaklarını da belirtir.
Poseidon, Apollon’a seslenir. Ne diye uzak durduğunu sorar. Ötekiler kapışmışken, onların böyle durması yakışmaz. Apollon ondan gençtir, kendisine kavgaya başlamanın yakışmayacağını söyler. Apollon ne aptaldır! Bir zamanlar Zeus, Laomedon’a yardımcı olmaları için bir yıllığına onları kiralamıştır. Poseidon, Troya şehrini surlarla çevirmiştir. Apollon ise İda’da sığırları güdmüştür. Yıl dolup ödeme günleri geldiğinde, Laomedon emeklerinin karşılığını ödememiş, üstüne üstlük onlara meydan okuyup kovmuştur. Hatta, ellerini ayaklarını bağlayıp, kulaklarını kesip, uzak adalara satacağını söyleyerek onları tehdit etmiştir. Bu yüzden Poseidon ve Apollon öfke içinde dönmüştür. Şimdi Apollon, densiz Troyalıları, onları yok etmeyi tasarlamak yerine korumaktadır.
Apollon kendisine akılsız diye hitap ettiğini ama ölümlüler uğruna onunla savaşa girmek yerine; ölümlülerin kozlarını paylaşmasını daha iyi olacağını söyler. Apollon sırtını döner ve gider, çünkü Poseidon ile kapışmaya korkar.
Ama kız kardeşi yabani hayvanlar tanrıçası Artemis çıkışır Apollon’a. Kaçarak zaferi Poseidon’a bıraktığını belirtir. Yayı işe yaramadıktan sonra, yayının bir anlamı yoktur. Bir daha Zeus’un sarayında övünmemesini tembihler.
Hera, kendisine ne cüretle karşı çıktığını sorar ve Artemis’in iki elinden yakalayıp, diğer eliyle okluğunu çıkarır sonra da yüzüne vurur. Artemis ağlayarak kaçar.
Argos’u öldüren haberci tanrı Hermes ise Leto’ya hitap ederek Zeus’un karılarına sataşmayacağını belirtir. İsterse kendisini alt ettiğini söyleyerek, ölümsüz tanrılar arasında övünebileceğini de ekler. Leto kızının okunu yayını toplamaya başlar. Artemis ise Olimpos’a gider ve ağlaya ağlaya babasının dizlerine oturur. Zeus onu kimin üzdüğünü sorar.
Buna karşılık Artemis, Hera’nın yaptıklarını anlatır ve dövüşün kavganın sebebinin o olduğunu söyler.
Apollon o esnada İlyon’a girer. Surlar için endişelenmektedir. Diğer tanrılar ise Olimpos’a döner. Bir yandan Akhilleus insanları öldürmeye devam etmektedir.
Priamos, duvarın üstünden Akhilleus’u ve kaçan Troyalıları görür. İnleye inleye merdivenden iner ve bekçileri kışkırtır. Kapıları kaçan adamlar için sonuna kadar açık tutmalarını emreder. Ama Akhilleus kapıdan içeri girerse ne yapacaklarını bilemediğini söyler.
Kapılar açılır, Apollon Troyalıların başına geçer ve onları korumaya çalışır. İnsanlar kente kaçışır, Akhilleus ise onları kovalamaya devam eder. Apollon, Antenor oğlu Agenor’u öne sürer ve Akhaların Troya’yı almasını engeller.
Agenor, Akhilleus’u görünce düşüncelerle çalkalanır. Eğer kaçanların arasına karışmaya kalkarsa, Akhilleus’un onu öldüreceğini düşünür. Öte yandan adamlarını Akhilleus’u sıkıştırsın diye bırakıp, İlyon Ovasından İda Dağına kaçıp saklanmayı planlar, akşam da ırmakta yıkanıp İlyon’a dönmeyi tasarlar. Ama bu planlar saçmadır. Akhilleus onu görmüştür ve herkesten güçlüdür. Üstüne bir de Zeus ona ün bağışlamaktadır. Böylece kendini toplar ve Akhilleus’u bekler.
Kalkanı kaldırır ve Akhilleus’a bağırır — Troyalıların kentini bugün almayı planlamaktadır ama Troya’da nice yiğitler vardır. İlyon’u sonuna dek savunacaklardır.
Okunu fırlatır ve Akhilleus’u dizinin altından vurur ancak ok, dizliğe saplanır. Akhilleus, Agenor’a saldırır ama Apollon o esnada Agenor’u bulutla örterek onu savaştan uzakta ıssız bir yere taşır.
Sonra Apollon, Agenor’un kılığına girip Akhilleus’a saldırır. Akhilleus kaçar, Apollon onu Skamandros’un kıyılarına sürer. Bozguna uğramış Troyalılar ise kente koşmaya devam ederler. Tabanını kurtaran, kim öldü kim ölmedi bakmadan, kentin içine dalmaya devam eder.
Bir önceki bölüm için tıklayınız.
Bir sonraki bölüm için tıklayınız.