Bremen Gezi Rehberi, kaç günde gezeceğinizi, önemli turistik noktaları, müze fiyatları ve kültürel detayları aktarmak için hazırlandı.
Bremen, Almanya’nın kuzeybatısında yer alan tarihi ve canlı bir şehirdir. Hem bir şehir hem de bağımsız bir eyalet olan Bremen, ülkenin en küçük eyaletlerinden biridir ve Weser Nehri’nin kıyısında konumlanmıştır. Bremen, uzun tarihî geçmişi, zengin kültürü ve dinamik ekonomisi ile bilinir.
Bremen Kaç Günde Gezilir?
Bremen kaç günde gezilir sorusunun yanıtı bence 1 gün. Özellikle Valentin submarine pens ve Bürgerpark’a gitmeyecekseniz 1 gün doya doya yeter. Listedeki geri kalan her yer birbirine yürüme mesafesindedir. Bu yüzden şehiriçi ulaşım için bilete ihtiyacınız olmayacaktır.
Eğer Almanya’da birden fazla yeri ziyaret edecekseniz ya da uzun süre kalacaksanız Deutcshland Ticket alarak sadece 50 Euro‘ya birçok ulaşım aracına (şehirlerarası dahil) binebilirsiniz.
Ayrıca Bremen’e gelmişken, 1 gününüzü 1-2 saat mesafedeki Hannover şehrinde harcamanızı şiddetle tavsiye ederim! Bu yüzden Hannover Gezi Rehberimize göz atabilirsiniz.
Bremen Tarihi
Bremen, Almanya’nın kuzeybatısında yer alan ve zengin bir tarihi geçmişe sahip olan bir şehirdir.
Bremen, 8. yüzyılda bir piskoposluk merkezi olarak kurulmuştur. 787 yılında Büyük Karl tarafından resmi olarak bir piskoposluk şehri olarak ilan edilmiştir. Bu dönemde, şehir hem dini hem de ticari bir merkez olarak büyümüştür. 13. yüzyılda, Bremen, Hanseatic Ligi‘ne katılarak Kuzey Avrupa’daki diğer önemli ticaret şehirleriyle güçlü bağlar kurmuştur.
Hanseatic Ligi, Orta Çağ Avrupa’sında, özellikle 12. yüzyılın sonlarından 17. yüzyılın ortalarına kadar varlığını sürdüren güçlü bir ticaret ve savunma ittifakıydı. Bu lig, Kuzey Avrupa’daki büyük ticaret şehirlerini bir araya getirmiş ve üyeler arasında ticaretin serbestçe yapılmasını sağlayarak, ticari ve ekonomik işbirliğini teşvik etmiştir. Hanseatic Ligi’nin başlıca amacı, ticaret yollarını kontrol etmek, üyelerin ekonomik çıkarlarını korumak ve deniz yoluyla yapılan ticareti güvence altına almak idi.
Hanseatic Ligi’nin bir parçası olarak Bremen, Baltık Denizi ve Kuzey Denizi üzerinden yapılan ticarette büyük bir rol oynamıştır. Bu dönemde şehir, özellikle yün, kumaş ve baharat ticareti ile zenginleşmiş ve büyük bir refah seviyesine ulaşmıştır. Şehrin bağımsızlığı ve özgürlüğü, bu dönemde geliştirilen yasalar ve düzenlemeler ile güçlendirilmiştir.
19. yüzyılda Bremen, endüstrileşme sürecine girmiş ve önemli bir liman şehri olarak daha da gelişmiştir. Özellikle kahve, pamuk ve tütün gibi ürünlerin ticareti şehrin ekonomisine büyük katkı sağlamıştır. II. Dünya Savaşı sırasında Bremen, stratejik bir liman şehri olduğu için yoğun bombardımanlara maruz kalmış ve büyük hasar görmüştür.
Savaş sonrası dönemde Bremen, hızlı bir yeniden yapılanma sürecine girmiştir. 1947 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin himayesine girerek, “Bremen Eyaleti” olarak özerk bir bölge haline gelmiştir. Bu dönemde şehir, modern sanayi ve teknoloji merkezi olarak gelişmeye devam etmiştir.
1- Bremen Market Square
Bremen Market Square (Bremen Marktplatz), Almanya’nın Bremen şehrinde yer alan ve şehrin kalbi olarak kabul edilen tarihi bir meydandır. Orta Çağ’dan bu yana şehrin ana toplumsal ve ticari merkezi olarak kullanılan bu meydan, Bremen’in en önemli turistik ve kültürel buluşma noktalarından biridir.
Bremen Town Hall
UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan bu yapı, 1400’lü yıllarda inşa edilmiştir. Yapının dış cephesi Gotik tarzdadır. Rönesans döneminde binaya eklemeler yapılmıştır. Belediye binası, Bremen’in tarihî ve politik öneminin bir simgesi olarak kabul edilir.
Rathaus, yüzyıllar boyunca Bremen’in özgürlük ve bağımsızlığının bir simgesi olarak kabul edilmiştir. Bu yapı, Hanseatic Ligi‘nin güçlü bir üyesi olan Bremen’in zenginlik ve bağımsızlığını göstermek için inşa edilmişti. Aynı zamanda, şehrin özgürlüğünü simgeleyen ve Almanya’nın en eski hala ayakta duran Roland Heykeli’nin hemen yanında yer alır.
Binanın önemli bir parçası olan tarihi şarap mahzeni, Almanya’nın en eski şarap koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapar ve özel etkinliklerde ziyaret edilebilir.
Roland Heykeli
Roland Heykeli, Bremen’in tarihi merkezi olan Market Square’de bulunur. Şehrin özgürlük ve bağımsızlık sembolü olarak kabul edilir. Bu etkileyici heykel, 1404 yılında dikilmiş olup, o dönemde Kutsal Roma İmparatorluğu içerisinde özgür imparatorluk şehirlerini simgeleyen önemli bir işaret olarak görülmüştür.
Heykel, yaklaşık 5.5 metre yüksekliğinde ve taştan yapılmıştır. Roland’ın zırh giymiş bir şövalye olarak tasvir edildiği heykel, elinde bir kılıç tutar ve diğer elinde bir kalkan bulunur. Kalkan üzerinde Bremen’in amblemi olan iki başlı kartal yer alır. Bu da şehrin bağımsızlık ve özgürlük arzusunu vurgular.
Roland Heykeli, yüzyıllar boyunca sadece Bremen için değil, aynı zamanda genel olarak Almanya’nın özgürlük ve bağımsızlık arayışı için de bir sembol haline gelmiştir. Bu heykel, halk arasında bir buluşma yeri olarak da işlev görür ve şehirdeki önemli kutlamaların ve toplantıların merkezi noktasıdır.
Roland Kimdir? Roland, Orta Çağ Avrupa’sının en ünlü kahramanlarından biridir ve özellikle Frank halk efsaneleri ile “Chanson de Roland” (Roland’ın Şarkısı) adlı destanında yer alır. Roland, Şarlman’ın (Büyük Karl) yeğeni ve en güvenilir şövalyelerinden biri olarak betimlenir. Destan, 778 yılında İspanya’da Müslümanlar ile savaşırken Roncevaux Geçidi’nde (Roncesvalles) gerçekleşen ve Roland’ın öldüğü dramatik bir savaşı anlatır.
Roland figürü, Orta Çağ boyunca Avrupa genelinde bir kahramanlık sembolü olarak benimsenmiştir. Birçok yerde, özellikle de Almanya ve Fransa’da Roland heykelleri dikilmiştir. Bu heykeller, genellikle şehir meydanlarında özgürlük ve adaletin koruyucusu olarak konumlandırılmıştır.
St. Petri Dom (Bremen Katedrali)
St. Petri Dom (Bremen Katedrali), Bremen’in merkezinde, tarihi Market Square’in yanında yer alan etkileyici bir yapıdır. Yaklaşık 1200 yıllık bir geçmişe sahip olan bu katedral, şehrin dini ve mimari tarihinde önemli bir yere sahiptir.
Bremen Katedrali, orijinal olarak 8. yüzyılda inşa edilmiş, ancak mevcut yapı büyük ölçüde 11. ve 13. yüzyıllarda Romanesk ve Gotik tarzlarında yeniden yapılandırılmıştır. Katedral, iki büyük kulesi ve muazzam kemerli girişi ile dikkat çeker. Bu yapı, zaman içinde birçok kez hasar görmüş ve restorasyonlardan geçmiştir, özellikle II. Dünya Savaşı sırasında ciddi hasarlar almıştır.
Bremen Katedrali, çok sayıda değerli sanat eseri ve dini nesneye ev sahipliği yapar. Bunlar arasında, ortaçağ ahşap heykelleri, barok altar parçaları ve eski mezar taşları bulunur. Ayrıca, katedralde çok sayıda önemli kişinin mezarı da yer alır.
Bremen Şehir Müzisyenleri Heykeli
Bremen Şehir Müzisyenleri Heykeli, Bremen Belediye Binası’nın yakınında, şehrin tarihi merkezinde bulunur. Dünya çapında ünlü olan bir anıttır. Bu heykel, Grimm Kardeşler tarafından anlatılan “Bremen Şehir Müzisyenleri” adlı masalın karakterlerini temsil eder: bir eşek, bir köpek, bir kedi ve bir horoz.
Masal, yaşlanmış dört hayvanın (eşek, köpek, kedi ve horoz) kötü muamele gördükleri sahiplerinden kaçmalarını ve Bremen şehrine giderek müzisyen olmaya karar vermelerini anlatır. Yolculukları sırasında, hayvanlar bir grup haydutu korkutup onların evini ele geçirirler. Masal, hayvanların yeni evlerinde mutlu ve özgür bir şekilde yaşamaya devam ettiklerini belirterek sona erer.
Heykel, 1953 yılında sanatçı Gerhard Marcks tarafından tasarlanmıştır. Masalda hayvanların haydutları korkutmak için gece vakti yaptıkları “piramit” düzenini göstermek amacıyla hayvanlar üst üste betimlenmiştir.
Ayrıca, turistlerin heykelin ön ayaklarını ovduğuna dair bir gelenek vardır. Bu, iyi şans getirdiğine inanılan bir uygulamadır.
2- Schütting
Schütting, Bremen’in tarihi merkezinde yer alır. Bu yapı, Bremen’in Ticaret Odası‘nın (Handelskammer Bremen) merkezi olarak kullanılmaktadır.
Schütting, ilk olarak 1537-1538 yıllarında inşa edilmiştir. Hollanda Rönesans mimarisinin etkileyici bir örneğidir. Bina, zaman içinde çeşitli restorasyonlar geçirmiş olup, özellikle 19. yüzyılda önemli bir yenilenme sürecinden geçmiştir. Binanın dış cephesi, Bremen’in tarihindeki önemli kişilikleri ve ticari başarıları simgeleyen heykeller ve oyma detaylarla süslenmiştir. .
Schütting’in iç mekanı, şehrin ticari geçmişine dair birçok eseri barındırır. Bu eserler arasında değerli mobilyalar, tarihi sanat eserleri ve duvar panelleri bulunur. Ayrıca, binada önemli toplantılar, seminerler ve diğer ticari etkinlikler düzenlenmektedir.
Schütting, genellikle halka açık olmamakla birlikte özel günlerde veya düzenlenen etkinlikler sırasında ziyaret edilebilir.
St. Petri Dom (Bremen Katedrali)
St. Petri Dom (Bremen Katedrali), Bremen’in merkezinde, tarihi Market Square‘in yanında yer alan etkileyici bir yapıdır.
Bremen Katedrali, orijinal olarak 8. yüzyılda inşa edilmiştir. Yaklaşık1200 yıllık bir geçmişe sahiptir. Ancak mevcut yapı büyük ölçüde 11. ve 13. yüzyıllarda Romanesk ve Gotik tarzlarında yeniden yapılandırılmıştır. Katedral, iki büyük kulesi ve muazzam kemerli girişi ile dikkat çeker. Bu yapı, zaman içinde birçok kez hasar görmüş ve restorasyonlardan geçmiştir. Özellikle II. Dünya Savaşı sırasında ciddi hasarlar almıştır.
Bremen Katedrali, çok sayıda değerli sanat eseri ve dini nesneye ev sahipliği yapar. Bunlar arasında, ortaçağ ahşap heykelleri, barok altar parçaları ve eski mezar taşları bulunur. Ayrıca, katedralde çok sayıda önemli kişinin mezarı da yer alır.
3- Church of Our Lady
Church of Our Lady (Unser Lieben Frauen Kirchhof) veya Liebfrauenkirche, Bremen şehrinde bulunan tarihi ve mimari açıdan önemli bir kilisedir. Bu kilise, şehrin merkezi olan Market Square’e yakın bir konumda yer alır.
Church of Our Lady, 11. yüzyılın başlarında inşa edilmiştir ve zaman içinde çeşitli restorasyonlar geçirmiştir. Kilisenin mimarisi, Romanesk ve Gotik tarzların etkileyici bir karışımını sunar. Özellikle kilisenin dış cephesi, Romanesk tarzın tipik özellikleri olan yuvarlak kemerleri ve masif duvarları ile dikkat çeker.
4- Böttcherstraße
Böttcherstraße, Bremen şehrinin en ilgi çekici ve özgün sokaklarından biridir. Bu dar sokak, esas olarak 1920’lerde ve 1930’larda, kahve tüccarı Ludwig Roselius tarafından finanse edilen bir sanat ve mimari projesi olarak yeniden tasarlandı. Böttcherstraße, Bremen’in tarihi merkezinde, Marktplatz’dan Weser Nehri‘ne doğru uzanır ve yaklaşık 100 metre uzunluğundadır.
Sokak, Dışavurumculuk (Expressionism) ve yerel kuzey Alman mimari unsurlarının birleşimiyle tasarlanmıştır.
Sokak boyunca yer alan yapılar, farklı sanat eserleri, dükkanlar, kafeler ve müzeler içerir. En dikkat çekici yapılarından biri, “Lichtbringer” adlı rölyef ile süslenmiş Altın Ev (Haus des Glockenspiels)’dir. Ayrıca Bremer Bonbon Manufaktur isimli şeker dükkanına uğramayı da unutmayın!
Haus des Glockenspiels
Haus des Glockenspiels, her gün belirli saatlerde çalan bir çan oyununa ev sahipliği yapar. Bu özgün bina, 1920’lerde, Alman kahve tüccarı ve sanat hamisi Ludwig Roselius tarafından finanse edilen bir sanat ve mimari projenin parçası olarak inşa edilmiştir.
Bina cephesinde yer alan Glockenspiel, 30 porselen çanı içerir. Bu çanlar, çeşitli melodiler çalarak Alman denizcilik tarihi ve kahramanlarından sahneler sunan 10 adet ahşap panelden oluşan bir oyunu harekete geçirir. Genellikle sabah 12:00, öğleden sonra 15:00 ve 18:00’de olmak üzere günde üç kez duyulabilir.
5- Martinianleger
Martinianleger, Bremen şehrinin Weser Nehri kıyısında bulunan popüler bir iskele ve rekreasyon alanıdır. Bu bölge, hem yerel halkın hem de turistlerin nehir boyunca yürüyüş yapmak, dinlenmek ve çeşitli su aktivitelerine katılmak için tercih ettiği bir yerdir.
Martinianleger, Bremen’in tarihi merkezine yakın bir konumda bulunur ve şehir merkezinden kolayca erişilebilir. İskele, Weser Nehri’nin manzarasını sunan geniş bir alana sahiptir ve buradan nehir turları düzenlenmektedir.
6- Wallanlagen
Wallanlagen, bir zamanlar Bremen’i çevreleyen ve şehri korumak için kullanılan eski surların yerinde oluşturulmuş bir parktır. 1800’lerin başında savunma ihtiyacının azalmasıyla surlar yıkılmıştır. Yerine bu park inşa edilmiştir. Wallanlagen, Bremen’deki ilk halka açık park olma özelliğini taşır. İngiliz bahçe tarzında tasarlanmıştır.
Ayrıca şehir Beck’s fabrikasına da ev sahipliği yapar. Bu yüzden Beck’s fabrikasına ait çeşitli restoran/barlar şehrin turistik noktalarında bulunmaktadır. Bunlardan biri olan Beck’s Mühle (Mühle am Wall) Wallanlagen’de uğramanız gereken en güzel noktalardandır. Bir yel değirmeninin altında bulunan mekan hem manzarası hem de menüsü ile dinlenme noktası olarak seçebilirsiniz.
7- Schnoor
Schnoor, Bremen şehrinin en eski ve en büyüleyici mahallelerinden biridir. Ortaçağ’dan kalma bu tarihi bölge, dar sokakları, eğimli kaldırımları ve rengarenk restore edilmiş küçük evleri ile ünlüdür. Schnoor, adını eski zamanlarda bölgedeki evlerde üretilen ve “Schnur” (ip) olarak adlandırılan ürünlerden almıştır. Çünkü bu evlerin sakinleri çoğunlukla balıkçılar ve denizcilerdi. Bu yüzden ipler ve ağlar yapımında uzmanlaşmışlardı.
Schnoor bölgesi, 15. ve 16. yüzyıllardan kalma daracık taş sokakları ve geleneksel Bremen evleri ile ziyaretçilere adeta bir zaman yolculuğu sunar. Bu evler, günümüzde dükkanlar, butikler, sanat galerileri, kafeler ve restoranlar olarak hizmet vermektedir.
8- Kunsthalle Bremen
Kunsthalle Bremen, Almanya’nın Bremen şehrinde bulunan prestijli bir sanat galerisidir. 1849 yılında kurulan bu müze, Avrupa sanatının geniş bir yelpazesini kapsayan zengin bir koleksiyona sahiptir. Eserler, Orta Çağ’dan günümüze kadar uzanan dönemleri kapsar. Resim, heykel, yeni medya ve fotoğrafçılık gibi çeşitli sanat formlarını içerir.
Kunsthalle Bremen’in koleksiyonunda, önemli Alman Romantik ressamlarının yanı sıra, 19. yüzyıl Fransız Empresyonistleri ve Modernist eserler de bulunur. Müze, ayrıca 20. ve 21. yüzyıl sanat eserlerine de geniş yer verir. Eserler arasında, Claude Monet, Vincent van Gogh ve Pablo Picasso gibi dünya çapında tanınmış sanatçıların çalışmaları öne çıkar.
- Müze hakkında detaylı bilgi için tıklayınız.
- Giriş ücreti 10€
9- Overseas Museum
Overseas Museum (Übersee-Museum Bremen), Almanya’nın Bremen şehrinde bulunan ve doğa tarihi, etnoloji ve ticaretin kapsamlı bir şekilde ele alındığı önemli bir müzedir. Bu müze, ziyaretçilere dünya kültürleri ve uzak coğrafyalar hakkında geniş kapsamlı bilgiler sunarak küresel bir bakış açısı kazandırır.
1875 yılında kurulan Overseas Museum, başlangıçta doğal tarih koleksiyonlarına odaklanmışken zamanla etnografik ve ticari sergilerle genişlemiştir. Müze, dünyanın farklı bölgelerinden getirilen zengin koleksiyonlarıyla tanınır. Bu koleksiyonlar arasında Asya, Afrika, Amerika ve Okyanusya’ya ait eserler bulunur.
- Müze hakkında detaylı bilgi için tıklayınız.
- Giriş ücreti 13,50€
10- Bürgerpark Bremen
Bürgerpark Bremen, Bremen şehrinin merkezinde yer alan geniş ve yeşil bir alandır ve şehrin en büyük halka açık parklarından biridir. 1860’lı yıllarda tasarlanan ve inşa edilen bu park, şehir sakinlerine ve ziyaretçilere doğayla iç içe bir kaçamak sunar. Bürgerpark, yaklaşık 200 hektarlık bir alanı kaplar ve çeşitli rekreasyonel faaliyetler için mükemmel bir ortam sağlar.
11- Valentin submarine pens
Valentin submarine pens, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası tarafından Bremen yakınlarındaki Rekum’da inşa edilen devasa bir denizaltı üssüdür. Bu yapı, Alman denizaltılarının (U-Boat) inşası için kullanılmış olup, savaşın sonlarına doğru inşaatı tamamlanamadan terk edilmiştir.
Valentin submarine pens, 1943 yılında inşasına başlanmış ve 1945 yılında tamamlanması planlanmıştır. Yapı, özellikle bombalı saldırılara karşı dayanıklı olacak şekilde tasarlanmıştır. Yapının duvarları ve tavanı, yer yer 4,5 metreye kadar kalınlıkta betonla kaplanmıştır, bu da onu o dönemde dünyanın en büyük ve en dayanıklı denizaltı tesislerinden biri yapmaktadır.
İnşaat sürecinde, çoğunlukla zorla çalıştırılan savaş esirleri, konsantrasyon kamplarından getirilen mahkumlar ve diğer zorla çalıştırılan işçiler kullanılmıştır. Bu işçiler ağır ve tehlikeli koşullar altında çalıştırılmış, birçok kişi bu süreçte hayatını kaybetmiştir. Bu yüzden Valentin, sadece bir askeri yapı olmanın ötesinde, Nazi zulmünün de bir simgesi olarak anılmaktadır.
İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminde, yapı kısmen yıkılmış ve asla tam olarak faaliyete geçirilmemiştir. Savaş sonrası dönemde, yapının bazı bölümleri farklı amaçlar için kullanılmış olsa da, büyük ölçüde terk edilmiş durumdadır. Günümüzde, Valentin submarine pens, savaşın ve zorla çalıştırma politikalarının anlaşılması için önemli bir tarihi site olarak korunmaktadır. Ayrıca, ziyaretçilere yönelik turlar düzenlenmekte ve sergiler aracılığıyla bu dönemin tarihine ışık tutulmaktadır.
Giriş ücretsizdir.
