Nartlar, Kuzey Kafkasya halkları arasında yaygın olan ve antik kahramanlar, tanrılar ve mitolojik yaratıklar hakkındaki efsaneleri içeren bir halk destanıdır.
Kafkaslarda yaşayan Osetler, diğer halklardan farklı olarak Hint Avrupa dil kökenli İrani koluna mensuptur. Etnokültürel olarak kendilerini İskit ve Alanların soyu olarak kabul ederler. MÖ. 8. yüzyılda İskitler Kafkaslarda kabilelerden oluşan bir birlik kurdular. Alan-Asetinler, İskit etnik gelişiminin sonraki aşamasında yer alırlar.
Nart destanları kuzey Kafkas halkının ortak ürünüdür. “NART” sözcüğü Adıge dillerinde gözünü budaktan esirgemeyen, Asetince’de iri yapılı, güvenilir kahraman anlamına gelir. Bir destanın bir ulusa ait olması yerine birçok halka ait olması az rastlanılan bir durumdur.
Yapılan araştırmalar Nart mitosunun, İskitlere kadar uzandığını göstermiştir. Öte yandan MS 13-14. yy’da Moğollarında mitler üzerindeki etkisi olduğu kuşkusuzdur. Nart sözcüğünün bu dönemde ortaya çıktığı düşünülmektedir.
Bir Rus bilgini olan V.B.Pfaf 1871 yılında Nartlarla ilgili topladığı belgeleri “Kafkas Haber Bülteni”nde yayınlamıştır. Başka bir Rus bilgini V.F.Miller ise bu metinleri Rusça bastırmıştır. Böylece 1880-1890 arasında Asetin halk yapıtlarına ilgi duyan bir topluluk oluşmuş ve buldukları eserleri basmaya başlamışlardır. Sovyetler döneminde geniş çaplı araştırmalarla sözlü gelenekteki eserler toplanmaya başlanmış ve yayınlanmıştır. 1940 yıllarında Osetya’ya gönderilen araştırmacılar sadece söylenceleri değil, halk kültürüne dair önemli bilgileri de toplamışlardır.
Nartlar Asetin Halk Destanı Özet -2 için bakınız.
Ayrıca ilginizi çekebilir: İskit Şamanları: Anaryalar
1. Bore Donbettırlar’da
Sweşse, Nartların atasıdır. Yiğitlikte birbirinden üstün üç oğlu vardır: Bore, Dzılew ve Bolatberjey. Bir gün Bore avlanmaya gider ve kumsalda bir canavarın izine rastlar ve karanlık basmasına rağmen izleri takip eder. Sonunda ateş kazanı gibi kaynayan bir gölün yakınında dinlenmeye karar verir. Ancak gölün dibinin ışığa boğulduğunu görünce şaşırır.
O esnada Donbettırlar (sualtı halkı) şölen yapmaktadır. Yedi uşak dur durak bilmeden et kızartmasına rağmen etleri, şaşlıkları ve birayı yetiştiremezler. Mağaraya bir ulak girer ve gölün kıyısına bir yeryüzü konuğunun geldiğini haber verir. En yaşlı Donbettır, altın kayığı göndererek konuğu davet etmeyi önerir. Kötü niyetlerinin olmadığını göstermek için yanlarına silah almamalarını tembihler. Yaşça küçük yedi kişi yola çıkar. Ancak Bore, onları görünce silah kuşanır ve gürlerç Ama iyi niyetli olduklarını fark edince konuşmaya başlar. Donbettırlar, Bore’yi şölene davet ederler. Bore, şafak sökmeden yurduna varması gerektiğini, yoldaşlarına söz verdiğini belirtip daveti reddeder.
Donbettırlar geri dönünce olan biteni anlatırlar. Bu sefer yaşlı Donbettır, onlarla birlikte bilge bir kadını geri yollar. Güzeller güzeli bilge kadın, Bore’ye seslenir. Erkeklerin ricasını geri çevirebileceğini ama bir kadını reddetmenin yakışık almayacağını söyler. Bore, kadının sunduğu kupayı içer. Sonra bir boru çıkarıp, tüm gücüyle üfler. Ormandan gelen dişi geyiklerin sütünden sağıp kıza ikram eder. Hep birlikte kalkanlarını ve mızraklarını toprağa saplarlar. Ardından şölene dönerler.
Hep birlikte yiyip içtiktikten sonra Bore dönmesi gerektiğini söyler. Donbettırlar, onun yanına bir kılavuz delikanlı verirler. Böylece birlikte yola koyulurlar. Yol boyunca Bore’nin avladığı geyikleri, Donbettır genç ırmağın akıntısına bırakır. Sonra, Donbettır borusunu çıkarıp kuvvetlice üfler. Dalgalar gelip Bore’yi ve onu, Nart yurduna götürür. Geyiklerde dalgalarla sürüklenerek gelir. Böylece evine vaktinde dönen Bore ve dostu Donbettır, geyiklerden pişirdiği nefis şaşlıklarla karınlarını doyurur.
2. Bore Kutsal Ormanda
Bore, avlanmak için ormana gider ama günlerce yabani hayvana bile rastlamaz. Sonunda beyaz bir güvercin görür. Ancak onu vurmak istediğinde yayının kirişi kopar, taş atmak ister ama taşı kaldıramaz. Böylece kuş kaçar gider. Bore, avsız eve dönmenin yakışık almayacağını bilir. Bu yüzden aç susuz kuşu aramaya devam eder. Gece olunca uykuya dalar. Uyandığında çevre aydınlık ve sevinç doludur. Birden bire doğa sessizliğe gömülür ve beyaz güvercin çıkagelir. Güvercin göğe yükselince çok güzel bir kıza dönüşür. Bore, kızın güzelliği karşısında sersemler. Kız, adama gülümser ve tekrar güvercine dönerek yok olur. Doğanın sesi yeniden yükselmeye başlar. O günden gari, Bore bir umuttur içinde her gece ormanın yolunu tutar.
3. Bore’nin Düğünü
Yedinci gün gelip çattığında göklerin habercisi kırlangıç gelir ve Nart için şarkı söylemeye başlar. Nart kırlangıcın öğütlerini dinler ve gün batmadan eve döner. Davetliler için bir koç kesip, şaşlıklar hazırlar. Savaşlarda pişmiş Nartlardan biri ziyafeti kutsayarak Wastırci‘nin sunuları kabul etmesi için dua eder. Sonra Nart’a nereye gideceklerini sorar. Nart kırlangıcın bildirdiği gibi gitmeye istekli beş kişi ile yola çıkacaklarını ve kutsal ormandaki pınarda yıkandıktan sonra ipek kıyafetler giyip kutsal adak yerine yaklaşacaklarını anlatır. Ardından hep birlikte dua edecekler ve şafak sökerken herkes her şeyi öğrenecektir.
Tan yeri ağarınca yola çıkarlar. Denildiği gibi pınarı bulunup yıkanırlar, ipeklere bürünüp kutsal adak yerinde dua ederler. Böylece gök kubbe açılıp bir altın merdiven ve çizmeler çıkar önlerine. Çizmeleri giyip tırmanırlar. Günbatımına kadar gökte kalır ve sofraya otururlar. Dünürcüler konuyu görüşürler ve Nart davetlileri getirir. Yedi gün yedi gece ziyafet verirler. Tanrının yeğeni gelini alıp yedinci gün yola çıkarlar.
Nart köyüne döner dönmez ulaklar gönderir. Jedler ve Dawegler daveti kabul edip yeryüzüne inerler. Birlikte eğlendiler ama rong [baldan yapılan içki] içmediler. Şimd [bir tür dans] oynayan gençleri izlediler.
4. Dzılew Avda
Bir gün Dzılew avlanmaya çıkar ve etrafı gözler. Dövüşen geyikler sık çalılıklara girince boynuzları takılır. Dzılew, iki geyiği ağaç dalları ile birbirine bağlayıp üzerlerine biner. Geyikler ormanın içinde hızla Dzılew’i günlerce uçurur. Nart diyarı çoktan geride kalır ve birden devlerin korkunç kalesi çıkar karşılarına. Geyikler duvarı aşmaya çalışırken Dzılew ile birlikte yere kapaklanır. Dzılew’in gözleri kararır, kendinden geçer. Bu yüzden yüksek kuleden merakla bakan yedi başlı devlerin kardeşini fark etmez. Kız hemen aşağı iner ve suyla Nart’ın yarasını temizler. Dzılew konuşmak ister ama kız ürküp hemen kulesine döner. Sonra oradan Dzılew’e seslenir. Kendisini yedi kardeşinin koruduğunu ve duvarları aşmanın çok zor olduğunu anlatır. Yine de tehlikeyi göze alıp ip ve ağ atar ona. Dzılew böylece kaçmış geyikleri yakalar ve yurduna dönmek için yola çıkar. Yolda kayanın üzerinde hoplayıp zıplayan bir oğlana rastlar. Çocuk ondan tarlayı sürmesini ister. Nart durur ve meşeden tırmık yapar. Çocuk ona teşekkür eder ve bir gün tekrar karşılaşacaklarına söz verir. Böylece Nart yaşadıklarını düşünerek evine döner.
5. Dzılew Avdseronlar’da [Yedi Başlı Devler]
Dzılew, devlerin kardeşine aşık olmuştur. Onunla evlenmeyi kafaya koymuştur. Ama devlerin kalesi ve kapıyı koruyan vahşi köpekleri nasıl atlatacağını bilemez. Sonunda Çelik Ense olarak da anılan kardeşi Bolatberjey‘e konuyu açmaya karar verir. Devlerin kalesine bir dost olarak gitmeleri gerektiğini, kızı kaçırırken kapılar gıcırdamasın diye menteşeleri yağlamak gerektiğini ve köpekleri yatıştırmak için derisi yüzülmüş öküzler götürmeleri gerektiğini anlatır. Kızı aldıktan sonra kardeşine verecek ve Bolatberjey de kızı alıp arkasına bakmadan kaçmalıdır.
Bir an önce hazırlanıp yola çıkarlar. Kaleye varınca Dzılew, devleri uyandırır ve gece vakti evlerine yolu düştüğünü ve konuk olmak istediğini söyler. Weyiglerin yani devlerin kız kardeşi çıkışır. Korktuklarından mı kapıyı açmadıklarını merak eder. Eğlenceler ve sohbetler yerine bu kalenin duvarları arasında yaşamalarına anlam veremez. Böylece devler, Dzılew’i konuk ederler ve birlikte sofraya otururlar. Devlerin geleneğini bilen Dzılew, üç kişilik et yiyince, devler ona hayran kalır. Devler de aşağı kalmadıklarını kanıtlamak için soluk bile almadan etleri yerler. Sonra Dzılew’e samandan bir döşek hazırlarlar ve yataklarına geçip derin bir uykuya dalarlar.
6. Avndersonlar’ın Kız Kardeşinin Kaçırılışı
Dzılew, zifiri karanlıkta kapı menteşelerini yağlar. İçi içine sığmayarak, uyuyan Avndersonların kardeşini alır ve pencereden kendi kardeşinin kollarına bırakır. Ancak kendisi pencereden çıkmaya çalışırken, geniş omzu pencerenin kepenkine takılır. Weyigler çıkan gürültü yüzünden uyanırlar. Konuklarının bir dost olmadığını anlayınca öfkelenirler. O esnada Dzılew, içkiyi fazla kaçırdığından olsa gerek köpekleri güç bela atlatır. İzlendiğini anlayınca dövüşmek için bir kayanın yanına çöker. Devler ve Dzılew birbirlerine taş fırlatmaya başlar. Dzılew’in köprücük kemikleri kırılır çarpan taşla. Dzılew koşmaya başlar, bir yandan ağaçları koparıp devlere atar. Devler tek tek uçurumdan aşağı düşer. Dzılew de olduğu yere yığılır.
Gözlerini açınca kendini samandan bir döşekte bulur. Korkunç acılar çekmektedir. Dzılew’in kardeşi Bolatberjey, kızla birlikte çıkagelir. Kız, sevgilisinin başında ağlar. Bir süre sonra Dzılew’in tüm endişeleri onu terk eder ve öğleye doğru ölür. Bolatberjey, kamçısını (pelerin) çıkarıp üzerine örter. Kız, kardeşi devlerin yanına dönmektense Bolatberjey ile maceraya atılmayı yeğlediğini belirtir. Böylece ikisi birlikte naaşı Nartlara taşırlar. Dzılew için bir hişt [dans] düzenlerler ve atlar kurban ederler. Dzılew’in anası, oğlunun vasiyetine uyup gelini için bir ev inşa eder.
7. Devlerin Savaşı
Bolatberjey‘e kardeşinin kılıcı bir süre huzur vermez. Uykusuz geçirdiği geceden sonra kızın yanına gider. O uğursuz gece, Dzılew‘in ata yadigarı bulat kılıcını ocağın yanında bırakmıştır. Bu kılıcı geri getirmek için nerede olabileceğini kıza sorar. Silahların bulunduğu yeri kız tarif ettikten sonra akşam üzeri devlerin kalesine geri döner. Elindeki demiri silah gibi kullanarak azgın köpekleri öldürür. Ardından çevreden saman toplayıp evin çevresine döşer ve tutuşturur. Böylece devlerin çıkmasını bekleyerek pusuya yatar ve kılıcını bilemeye başlar.
Evlerinin tutuştuğunu gören yedi dev söndürmek için hemen atılır. Bolatberjey, saklandığı yerden çıkıp kopardığı kayaları devlerin üzerine atar. Bütün gün çatışma devam eder. Gece olunca yanyana uyurlar. Devler uyandığında soğuk su ile yaralarını temizler. Güneş doğunca Bolatberjey, bu sefer kılıcı ile çatışmaya başlar. Devler, Meliklere [devlerin tarafındaki prensler] yardım için bağırırlar.
8. Nozoğlu Barhun’un Ölümü
Nartlardan Nozoğlu Barhun, Melikler[devlerin tarafındaki prensler] ve Weyigler[devler] haber gönderirler. Devlerin kalesinin yandığını söylerler. Barhun hemen dörtnala gider ve çatışmayı izler. Geri döndüğünde köylere pınar başında toplanmaları için haber salar. Gelmeyenleri cezalandıracağına yemin eder.
Gün doğumunda ordu toplanır ama öteki köylerden birinin gelmediğini öğrenir. Bu yüzden köyü basar ve herkesi öldürüp yakar. Sonra ordusuyla birlikte savaşa gider. Çetin yolda ordusunun bir kısmını kaybeder. Aç susuz savaşırlar. Sonunda perişan birlik savaşı bitirip deniz kıyılarına kadar geri döner.
Bu esnada, Barhun’un cezalandırdığı köye yakın yaşayan Dargavşer kızı, kadınları bir araya toplar ve onları intikam almaları için körükler. İlk önce köyden geriye kalanlar için bir cenaze töreni düzenlerler. Sonra kadınların hepsine birer at bulur ve yol boyunca onları eğitir. Böyle bir yıl geçirdikten sonra, eğitilmiş kadın ordusu Barhun’un karşısına çıkarlar. Kadınlar ordusu üstün gelir ve Barhun’u öldürürler. Böylece intikam almış olurlar.
9. Bolatberjey’in Ölümü
Yedi tepenin devleri Bolatberjey‘e saldırır. Kıyasıya bir savaş sürer. Devler Bolatberjey’i pusuya düşürüp bir mağaraya çekerler. Sonra mağaranın çıkışını dev kayalarla kapatıp, onu hapsederler.
O esnada Bore, kardeşi Bolatberjey’i aramaktadır. Yolda babasına rastlar ve kardeşinin nerede olduğunu sorar. Her yerde gövdesi olmayan kelleler görmüştür ve endişelidir. Babası Swaşse, devlerin oyunu olduğundan şüphelidir. Eski bir Nart geleneğine göre, aynı düşmanla ikinci kez savaşıldığında eski kılıcı evde bırakıp, yeni dövülmüş kılıçla savaşıldığını anlatır.
Bore, yola koyulur ve devlerin kapısına gidip meydan okur. Oysa küçük bir dev çıkar karşısına. Bore, yaşlı devleri galeyana getirmek için dalga geçer. Aşağılamaya dayanamayan yaşlı bir dev, kızgın bir demirle saldırır. Bore, onun demirini kılıcıyla parçalar ve kapılara saldırıp çatışmaya girer. Yaşlı devlerin hepsini öldürünce, genç devlerden biri durması için ona yalvarırlar. En azından öldürmeden önce kendisine yedi gün vermesini ister ve Bore’ye kardeşinin yerini söyler. Böylece Bore deve söz verir ve mağaraya hapsedilmiş Bolatberjey’i kurtarır. Ardından devlerin hazinelerini ele geçiren iki kardeş yola çıkarlar.
Yedi gün ömür bağışlanan dev döşeme taşlarının altında gizlediği oğlunu çıkarıp, Meliklere götürür. Çıkan tartışmayı ve altı kardeşinin öldürülüşünü anlatır ağlayarak. Kendisi de yarın ölecektir ama oğlunu Meliklerin korumasını ister. Melikler hemen Weyiglerden oluşan bir ordu toplar. Dargavşer’ kızı ve kadınlar ordusu da savaşa katılır. Gecenin karanlığında devlere saldırınca, orduyu dağıtır. Nartlar, Dargavşer kızına hayranlık besler. Ancak şafak sökünce apansız savaş tekrar başlar. Dargavşer kızı savaş meydanının her yerinde savaşır. Bolatberjey, onun bir erkek olduğunu sanar ve hayran kalır. Ama savaş sırasında kadının tolgası düşüp sarı saçları açığa çıkınca bir kadın olduğunu anlar ve şaşırır. Savaş o günlük bitince herkes bir kenara çekilir ama Bolatberjey, kadını hayal ettiği için bir türlü uyuyamaz.
Ertesi gün savaş başlayınca, Dargavşer kızı yaralanır. Bolatberjey onu hemen bir çadıra taşır, içi sevgi dolar. Savaşa geri döndüğünde devler tarafından pusuya düşürülür. Çelikten bir kafatası ve ensesi olduğu için, devler kürek kemiklerinin arasına mızrak saplayarak onu öldürür. Bedenini delik deşik ederler.
10. Teke Tek Savaş
Dargavşer kızı günbatımına doğru silahlarını kuşanıp kadın ordusunu toplar. Yanyana savaştıkları Bolarberjey’in cesedini kurtarıp ona cenaze düzenlemek için savaşacaktır. Tek gözlü devin karşısına çıkar ama dev, küçük devleri ardından savaşa sürükler. Dargavşer kızı, andını bozacak olan taşa dönsün diye lanet okuyunca küçük devler kaçar. Böylece baş başa kalırlar. Yedi başlı Avdseron devin kafalarını teker teker keser. Devi öldürünce doğa aydınlanır sevinç içinde. Bolatberjey’i saplandığı mızraktan kurtarır. Altın sarısı saçlarından bir tutam koparıp, ölünün koynuna koyar. Sonra onu yurduna götürüp defnederler. Ayaklarının ucuna geleneğe uygun olarak silahlarını koyarlar ve başucuna içkiler bırakırlar.