Antik Dünyada Afrodizyak olarak on tane tuhaf şeyi derledik. Arzuları harekete geçirmek için takviye almak atalarımızın da aklına gelmiş.
Bugünlerde birinin havaya girmek için biraz yardıma ihtiyacı varsa, muhtemelen şarap, çikolata, istiridye ve hatta belki de bazı ilaçları kullanacaktır. Peki ya atalarımız? Yüzyıllar boyunca ve farklı kültürlerde, insanlar arzularını harekete geçirmek için oldukça alışılmadık yöntemler aramışlar. Bunun sonucunda da akla ve hatta bazen ahlaka meydan okuyan bir afrodizyak listesi ortaya çıkmıştır. Tartışmalı kaplan penisinden kuş yuvası çorbasının egzotik cazibesine kadar, insanların ne kadar uç noktalara gidebileceği şaşırtıcı olabilir. Bunlar, bir noktada aşk ve arzu adına tüketilmiş en tuhaf on şeydir.
Bu makale bir çeviridir ve kısaltılmıştır.
1. Kaplan Penisi: Tartışmalı Bir Erkeklik İksiri
Bu listedeki madellerden en tartışmalı olanı ve öfke uyandıranı kaplan penisidir. Nedenini anlamak oldukça kolay. Kaplanların nesli yıllardır kritik derecede tehlike altındadır. Ancak bu durum insanların yatak odasında kendilerine ekstra bir avantaj sağlamak için bu muhteşem yaratıkları tüketmelerini engellemedi.
Kaplan penisinin afrodizyak özelliklere sahip olduğu inancı, penisin cinsel dayanıklılığı artırma yeteneğine sahip olduğunu iddia eden geleneksel Çin tıbbına kadar uzanıyor. Elbette bu iddialar için bilimsel bir kanıt yoktur.
2. Suaygırı Teri: Antik ve Sıradışı Bir Afrodizyak
Biraz daha az tartışmalı ama çok daha tuhaf bir şeye ne dersiniz? Su aygırı teri kulağa çok seksi gelmeyebilir. Ancak afrodizyak olarak kökenleri eski Mısır inançlarına kadar uzanmaktadır.
Eski Mısır’da su aygırlarına güçlü ve erkeksi yaratıklar olarak tapılırdı. Nil Nehri’nde yaşayan bu hayvanlar, bölgelerini korkusuzca savunurlardı ve Mısırlılar bu özelliklerine saygı duyarlardı. Su aygırlarına duyulan bu hayranlık, su aygırı teri tüketmenin ya da kendini onunla yağlamanın bu özelliklerin bir kısmını insanlara aktarabileceği, böylece kendi erkekliklerini ve cinsel güçlerini artırabilecekleri inancına yol açmıştır.
“Su aygırı teri “nin ne olduğu konusunda da bazı karışıklıklar vardı. Bu hayvanlar, Hipposudorik asit adı verilen kırmızı mukus benzeri bir sıvı salgılarlar. Bu sıvı genellikle kırmızı terle karıştırılır. Mısırlılar bu kırmızı salgıyı tanrı Set’in kanıyla ilişkilendirmişlerdir. Mısırlılar için Set sadece kaos ve çatışmanın değil, aynı zamanda cinsel gücün de tanrısıydı. Kırmızı madde ile erkeklik tanrısı arasındaki bu ilişki, su aygırı terinin afrodizyak özelliklerine olan inancı daha da sağlamlaştırdı.
3. İspanyol Sineği: Zehirli Bir Tutku İksiri
İspanyol Sineği, afrodizyak olarak kötü bir üne sahiptir. Öncelikle, bu isim oldukça yanıltıcıdır. “İspanyol Sineği” aslında kabarcık böceğinden elde edilen bir maddeyi ifade eder. Sadece İspanya’da değil, tarih boyunca çeşitli kültürlerde kullanılmış ve uzun süredir kullanılmaktadır. Böceğin afrodizyak olarak kullanımı, en azından Roma’da Yaşlı Pliny’nin (MS birinci yüzyılda ölmüştür) performans artırıcı güçlerini yazdığı zamana kadar uzanmaktadır.
Lakin içerdiği madde genitalde tahrişe sebep olabilir. Hatta fazla tüketilirse ölüm de dahil olmak üzere ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Kısacası, organ yetmezliğinden ölmek, tutkulu bir gecenin tadını çıkarmayı zorlaştırabilir. Bu da çoğu tıp uzmanının bunu sadece afrodizyak olarak etkisiz değil, aynı zamanda tehlikeli bulduğu anlamına gelir.
4. Kuş Yuvası Çorbası: Romantik Bir Dokunuşa Sahip Bir Lezzet
Bu alışılmadık afrodizyakın kökleri Çin mutfak geleneklerine, özellikle de imparatorluk Çin’inin üst düzey mutfağına dayanmaktadır. Kuş Yuvası Çorbası söz konusu olduğunda, herhangi bir kuş yuvası yeterli değildir. Çorbanın ana malzemesi bir tür küçük kuş olan ebabil kuşlarının yuvalarıdır. Ebabil kuşu yuvasını kendi tükürüğünü kullanarak yapar. Bu da sıvı içinde çözündüğünde jelatinimsi bir doku ortaya çıkarır.
Yuvaların nadirliği ve benzersiz dokusu, lüks ve zenginlikle ilişkilendirilmelerine yol açmıştır. Bu durum, Kuş Yuvası Çorbası’nın yüzyıllardır refah ve huzurun sembolü olarak saygı görmesine ve genellikle düğünlerde ve diğer önemli törenlerde servis edilmesine yol açmıştır. Düğünlerle, evlilik mutluluğuyla ve düğün gecelerinde yaşananlarla olan yakın ilişkisi, yıllar içinde çorbanın afrodizyak olarak ün kazanmasına neden olmuştur.
Ne yazık ki, Kuş Yuvası Çorbası daha lezzetli ve öncekilere göre daha az tartışmalı olabilir. Ancak bu bilim insanlarının eğlenceyi bozmasını engellemedi. Çorbanın romantik iddialarını destekleyen bilimsel kanıtlar sınırlı kalmaktadır.
5. Gergedan Boynuzu: Yıkıcı Sonuçları Olan Efsanevi Bir Afrodizyak
Gergedan boynuzunun sözde afrodizyak olarak uzun ve trajik bir geçmişi vardır ve aynı zamanda cinsel gücü arttırmak için güçlü bir ilaç olarak kabul edildiği eski Çin tıbbı ve folkloruna kadar izlenebilir.
Burada sembolizm oldukça açıktır. Gergedanlar, kafalarından çıkan fallik görünümlü boynuzları olan güçlü ve heybetli yaratıklardır. Tabii ki, insanlar boynuzlarını tüketmenin bu nitelikleri insanlara, özellikle de cinsellik alanında aktarabileceğine inanmaya başladılar.
Bu inanç yüzyıllar boyunca devam etti ve hatta dünyanın diğer bölgelerine de yayılarak günümüzde gergedan popülasyonlarını tehdit eden yasadışı kaçak avcılık krizine katkıda bulundu. Afrodizyak olarak algılanan özellikleri nedeniyle gergedan boynuzuna olan talep, yaygın katliamlara yol açmış ve bu muhteşem hayvanları yok olmanın eşiğine getirmiştir.
Sanki söylememize gerek varmış gibi, afrodizyak olarak etkinliğini destekleyen hiçbir bilimsel kanıt yoktur. Aslında, bunu çürütmek neredeyse acı verici derecede kolaydır. Gergedan boynuzu çoğunlukla keratinden oluşur, bu da tanıdık gelebilir çünkü saçlarımızı ve tırnaklarımızı oluşturan şey budur.
6. Timsah Gübresi: Eski Ama Kanıtlanmamış Bir Afrodizyak
Su aygırı teri gibi, bu garip inancın kökeni de timsahların Nil Nehri boyunca korkunç varlıklarıyla hem saygı gördüğü hem de korkulduğu Mısır’ın eski kültürlerine dayanmaktadır.
Timsah dışkısının afrodizyak olarak tüketilmesi, eski Mısırlıların benzeyen benzeyeni çeker şeklindeki sempatik büyü inancına dayanmaktadır. Timsahlar büyük, erkeksi ve güçlü yaratıklar olarak görülüyordu ve bu yüzden onların dışkılarını tüketerek bireylerin bu erkeklikten bir miktar yararlanabilecekleri ve kendi cinsel güçlerini artırabilecekleri bir tür anlam ifade ediyordu. Ne yersen osun sonuçta.
Ne yazık ki bu durumda, ne yerseniz osunuz demek timsah gübresiyle dolu olmak demektir. Ve bununla dolu olmak, ciddi sağlık risklerine yol açabilecek zararlı bakterilerle dolu bir mideye sahip olmak anlamına gelir. Timsah dışkısının afrodizyak olarak kullanılmasının bilimsel bir dayanağı olmadığı gibi, nefesinizde timsah dışkısı olması ve kötü bir gıda zehirlenmesi vakasının cinsel yaşamınızı iyileştirmesi de pek olası değildir.
Neyse ki, hijyen ve tıp anlayışımız geliştikçe bu uygulama zaman içinde gözden düşmüştür.
7. Maca Kökü: Modern Çekiciliğe Sahip Antik Bir Peru Afrodizyağı
Kökleri antik Peru kültürüne dayanan bir afrodizyak olan Maca Kökü, And Dağları’na özgü bu turpgillerden bitkidir. Libido ve cinsel dayanıklılığı artırma potansiyeli nedeniyle binlerce yıldır yetiştirilmekte ve tüketilmektedir.
Geçmişi İnka uygarlığına kadar uzanan Maca, sözde afrodizyak özellikleri nedeniyle değerliydi. İnsanlar Maca yemenin doğurganlığı artırdığına, enerjiyi yükselttiğine ve cinsel performansı geliştirdiğine inanıyordu. O kadar değerli bir üründü ki bazen İnkalar arasında para birimi olarak bile kullanılıyordu.
Bazı modern bilim insanları bile aynı fikirde. Çalışmalar, Maca’nın muhtemelen vücudun strese uyum sağlamasına yardımcı olan adaptojenik özellikleri nedeniyle cinsel işlevi iyileştirme ve libidoyu artırma potansiyeline sahip olabileceğini göstermiştir. Araştırma henüz ilk aşamalarında olsa da Maca kökü geleneksel, daha rahatsızlık verici afrodizyaklara doğal bir alternatif olarak popülerlik kazanmıştır.
8. İstiridye: Denizden Gelen Zamansız Bir Afrodizyak
Bunu hepimiz duymuşuzdur. İstiridye nispeten sıradan bir seçim gibi görünebilir, ancak romantik bir lezzet olarak tüketilmesi çok eskiye dayanır.
Romalılar istiridyeyi aşkın bir sembolü olarak görmüş ve romantik ruh halini güçlendirmek için genellikle lüks ziyafetlerde (ya da seks partilerinde!) servis etmişlerdir. Yunanlılar da istiridyenin hayranıydı ve onu Yunan mitolojisindeki aşk tanrıçası Afrodit ile ilişkilendiriyorlardı. İstiridyenin afrodizyak özelliklerine olan bu inanç yüzyıllar boyunca ve farklı kültürlerde devam etmiştir.
Ama neden istiridye? Sümüksüdürler ve tatları deniz gibidir. İstiridye ve romantizm arasındaki ilişki kısmen, belirli kadın vücut parçalarını anımsatan şehvetli doku ve şekillerinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca istiridyeler, libidoda rol oynayan testosteron üretimi için gerekli bir mineral olan çinko açısından da zengindir.
Bu onların iyi bir afrodizyak olduğu anlamına gelmez, istiridyelerin afrodizyak olduğunu destekleyen bilimsel kanıtlar sınırlıdır. Yine de romantik akşam yemekleri için popüler bir seçim olmaya devam etmektedir.
9. Çikolata: Tatlı Bir Tarihe Sahip Baştan Çıkarıcı Bir Afrodizyak
Hepimizin arkasında durabileceği bir afrodizyağa ne dersiniz? Bu listedeki bazı afrodizyaklar kadar egzotik veya sıra dışı olmasa da, çikolatanın aşk ve arzu ile ilişkilendirildiği zengin bir geçmişi vardır. Afrodizyak ünü, kakao çekirdeğinin sarhoş edici özellikleri nedeniyle saygı gördüğü eski Mezoamerikan uygarlıklarına kadar uzanmaktadır.
Aztekler, kakaonun bilgelik ve doğurganlıkla ilişkilendirilen tanrı Quetzalcoatl’ın bir hediyesi olduğuna inanıyordu. Çikolatayı “xocolātl” olarak bilinen, genellikle vanilya ve acı biberle tatlandırılan ve evlilik törenleri ile diğer romantik ritüeller sırasında içilen acı bir içecek hazırlayarak afrodizyak olarak kullandılar.
Aztek İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra çikolata, romantizm ve lüksle ilişkilendirilmeye devam ettiği Avrupa’da giderek daha popüler hale geldi. Avrupa aristokrasisi çikolatayı zenginlik ve tutkunun bir sembolü olarak benimsedi. XVIII. yüzyılın ünlü aşığı Casanova’nın çikolatayı şehvetli nitelikleri nedeniyle tercih ettiği söylenir.
Ve çikolata severler için iyi haberler de var. Bilimsel çalışmalar, çikolatanın aşk ve zevk duygularını uyarabilen bir bileşik olan feniletilamin içerdiğini göstermiştir. Çikolatanın arzu üzerindeki gerçek etkisi kişiden kişiye değişse de, romantizmle olan ilişkisi hala güçlüdür.
10. Ginseng: Derin Kökleri Olan Bitkisel Bir Afrodizyak
Sağlıklı, bitkisel ve tartışmaya açık olmayan bir şeyle bitirelim. Geleneksel Çin tıbbının önde gelen bitkilerinden biri olan ginseng, afrodizyak olarak binlerce yıllık bir geçmişe sahiptir. Enerji, canlılık ve cinsel performansı artırma potansiyeli nedeniyle saygı duyulan ginsengin afrodizyak ünü, eski Çin folkloru ve bitkisel tıbbında yer almaktadır.
Çin tıbbı, ginsengi maca kökü gibi bir adaptojen olarak sınıflandırır, yani vücudun strese uyum sağlamasına ve genel sağlığı desteklemesine yardımcı olduğuna inanılır. Bu adaptojenik nitelik, ginsengin artan dayanıklılık ve buna bağlı olarak gelişmiş cinsel işlev ile ilişkilendirilmesine yol açmıştır. Basitçe söylemek gerekirse, stres bir ruh hali katilidir ve Ginseng de bir stres katilidir.
Ginsengin afrodizyak olarak tarihsel kullanımı, erkekliği artırmak ve arzuyu güçlendirmek için bir tonik olarak tanımlandığı eski Çin metinlerine kadar uzanmaktadır. Kökün afrodizyak özelliklerine olan inanç, imparatorlar ve soylular tarafından benimsendiği Ming hanedanlığı döneminde önem kazanmıştır.
Ginsengin cinsel sağlık için potansiyel faydaları olabileceğini öne süren bilimsel araştırmalar bile vardır. Bazı çalışmalar, ginsengdeki aktif bileşikler olan ginsenosidlerin erektil fonksiyonu ve libidoyu iyileştirebileceğini göstermiştir.