Mitolojik Müzik Yarışmaları

Mitolojik Hikayeler Apollon ve Pan Müzik Yarışması
Share the article 👇

Mitolojik Müzik Yarışmaları, Yunan Mitolojisindeki önemli hikayelerdendir ve ilginç olmayan bir şekilde bizim topraklarımızda geçerler. Bugün Manisa’yı ziyaret eden biri, güzel doğasına ve dağlarına baktığında, dünyanın en eski müzik yarışmasının burada gerçekleştiğini hatırlamalı.

Olimposlu Apollon, Zeus ile Leto’nun oğluydu. Zeus’un Maia’dan doğan oğlu Hermes henüz bir bebekken, abisi Apollon’un sürülerini çalar. Apollon öfkeyle sürüsünü geri almaya gittiğinde, bebek Hermes’in yeni icat ettiği müzik aletinin sesinden öylesine etkilenir. Böylece, Hermes’e olan kızgınlığını unutur. Kardeşine sürülerinin karşılığında aleti kendisine vermesini teklif eder.  Hermes’in kabul etmesi üzerine Apollon ünlü müzik aleti lirine kavuşmuş olur. Tanrılar tarafından duyulmuş en güzel müziği çalmayı öğrenir.

Apollon’un dahil olduğu iki farklı müzik yarışması vardır ve ikisi de Manisa’da gerçekleşmiştir. 

Pan ve Apollon’un Müzik Yarışması

Çobanların ve doğanın tanrısı Pan, aynı zamanda Pan Kavalını icat eden ve çalan muhteşem bir müzisyendi. Kendi yetenekleri konusunda o kadar kibirliydi ki, Apollon’u müzik düellosuna davet etti. Yarışmanın galibini belirlemek için Tmolos Dağı‘nı [Bozdağlar, Manisa] seçtiler. Çünkü ikisi de hiç kimsenin tepeler kadar yaşlı ve bilge olmadığı konusunda hemfikirdi.

İki tanrının takipçileri yarışmaya tanıklık etmek için geldiler. Aralarında Midas adında çok dindar bir ölümlü Pan takipçisi de vardı. Pan yarışmayı başlattı. Çaldığı müzik o kadar yabani bir nitelik taşıyordu ki, kuşlar yaklaşmak için ağaç tepelerindeki tüneklerinden uçuyor, sincaplar deliklerini terk ediyordu. Hatta ağaçların kendileri bile sanki müzikle dans ediyormuş gibi sallanıyordu.

Sıra Apollon geldi. Tanrı altın lirine dokunduğunda çıkardığı müzik şimdiye kadarki en muhteşem eseriydi. Çevredeki her şey, vahşi yaratıklar, şırıl şırıl akan dere, bitkiler ve hatta hava bile hareket etmeyi bıraktı. Tanık oldukları kutsal müziği kaçırmamak için ses çıkarmak istemediler. Müzik nihayet durduğunda, tüm dinleyiciler sanki kendi anne ve babalarına sonsuza dek veda etmişler gibi bir keder hissine kapıldılar.

Böylece Tmolus Apollon’u galip ilan etti ve orada bulunan Midas hariç herkes onun ayaklarına kapandı. Midas’ın Pan’a olan sadakati o kadar güçlüydü ki yarışmayı kaybettiğini kabul edemedi. Apollon bu duruma şaşırarak Midas’a, “Eğer kulakların bu kadar sağırsa ölümlü, kendilerine en uygun şekli alacaklar” dedi. Midas’a dokundu ve kulakları bir eşeğin kulaklarına dönüştü.

Marsyas ve Apollon’un Müzik Yarışması

Marsyas bir satirdi. Yüzü ve vücudu insan, bacakları, kulakları ve kuyruğu keçi olan bir orman tanrısıydı. Bir gün yürüyüş yaparken, yanaklarını şişirip kızarttığı için çalmaktan hoşlanmayan tanrıça Athena tarafından atılmış bir flüt buldu. Flüt böylesine güçlü bir tanrıçanın dudaklarına dokunduğu için, Marsyas onu çaldığında o güne kadar duyduğu en güzel müziği yapabileceğini fark etti.

Çıkardığı ses o kadar iyiydi ki, büyük müzisyen Apollon’u bile alt edebileceğine inandı. Hemen kendisinden daha üstün olan tanrıya bir müzik yarışmasında meydan okudu. Apollon böylesine küçük bir tanrının kendisine meydan okuma cüretini göstermesine çok kızdı. Bu yüzden yarışmayı kabul etti ve kazananın kaybeden için istediği cezayı seçebileceğini belirtti. Ayrıca müzik, şarkı ve dans tanrıçaları olan Musaların, bilgileri ve adil tutumları iyi bilindiği için yarışma için en iyi hakemler olacağına karar verildi.

Yarışma birkaç tur sürdü. Her ikisi de o kadar güzel müzik yapıyordu ki kazananı belirlemek olanaksızdı. Sonunda Apollon kazanmak için bir taktik buldu ve kutsal melodisine kendi tatlı sesinin tınılarını ekledi. Öte yandan Marsyas, flüt çalmak için ağzına ihtiyaç duyduğundan, aynısını yapamazdı. Bu yüzden Musalar zaferin Apollon’un olduğunu ilan ettiler.

Hikayenin başka bir varyasyonunda üç kişilik jüride kral Midas da vardır. Midas’ın oyu iki puan sayılmaktadır. Yarışma başladığında Apollon’un kutsal müziği dinleyenleri etkiler ve herkes ona eşlik eder. Ama Marsyas çalmaya başladığında, Apollon’dan aşağı kalmaz ve dinleyenler tempo tutup onu alkışlar. Apollon’un gazabından korkan diğer jüri üyeleri oyunu Apollon’a verirken, Midas adil davranarak Marsyas’ı seçer. Böylece Apollon ve Marsyas yarışmada berabere kalırlar. Apollon kazanmak için müzik aletini tersten daha iyi çalanın galip gelmesini önerir. Apollon liri tersten çalabilirken, Marsyas çalamaz ve yarışmayı kaybeder. Bunun üzerine Apollon, Midas’ın kulaklarını eşek kulağına çevirir.

Her iki durumda da, rakibinin kendisine meydan okuma cüretini göstermesinden dolayı hâlâ öfkeli olan Apollon, onun için korkunç bir ceza tasarladı. Hemen oracıkta Satir’in canlı canlı derisini yüzdürdü. Talihsiz müzisyen arkadaşları tarafından o kadar çok seviliyordu ki, onun korkunç kaderine tanık olduktan sonra hepsinin gözyaşları birleşerek bugün bile Marsyas adıyla bilinen bir nehir oluşturdu. [Çine Çayı]

Önerilen makaleler