Thetis ve Peleus’un Düğünü

Mitolojik Hikayeler Thetis ve Peleus'un Düğünü
Share the article 👇

Thetis ve Peleus’un Düğünü, Yunan Mitolojisindeki birçok hikaye için önemli bir mittir. “Paris’in kararı” olarak da bilinen mitolojik güzellik yarışmasına ve dolaylı olarak Troya Savaşı’na sebep olmuştur. Gelin bu miti detayları ile inceleyelim.

Dünyadaki birçok mitolojik hikayede görebileceğimiz önemli bir motif vardır: Erkek iktidarlar oğullarından korkarlar. Bunun muhtemelen en önemli sebebi, oğullarının büyümesi ve başarılı olması, babalarının iktidarının da sonu olmasıdır. Yunan Mitolojisinde bu motif, ilk önce yaradılış mitinde karşımıza çıkar. Evrenin ilk sahibi Uranos, oğlu Kronos tarafından alt edilir. Kronos ise Zeus tarafından… Böylece, iktidarı uzun süre elinde tutmak isteyen Zeus, soyunun geçmişinden de önemli dersler almıştır! Kendisinden daha güçlü olabilecek herhangi bir oğul istemez. Lakin Zeus, kadınları ve cinselliği çok sever . Yeni gözdesi bir anda suyun tanrıçası, Nereus’un kızı Thetis olur.

Ama bazılarına göre ihtiyar deniz tanrısı Proteus, bazılarına göre adalet tanrıçası Themis ya da ünlü kör bilici Kalkhas tarafıdan bir kehanet gelir. Kehanete göre, tanrıça Thetis’ten doğacak olan oğlan, babasından çok daha güçlü olacaktır. Kehaneti öğrenen Zeus’un en derin korkuları kamçılanır. Kendisinden güçlü bir oğul demek, onun iktidarının sonu demektir. Böylece, aşkını ve tutkusunu, istemeye istemeye dizginlemek zorunda kalır. Sadece Zeus’tan doğacak bir çocuk değil, Thetis’in herhangi bir ölümsüzden çocuk doğurmasından dahi çekinir. Böylece, Thetis’i, ölümlüler arasında dindarlığı ile nam salmış, torunu Peleus ile evlendirmeye karar verir. Üstüne üstlük kehanet bir nevi doğru çıkacaktır. Çünkü Peleus ve Thetis’in oğlu Akhilleus, nesiller boyunca anılacaktır. Hatta, Homeros‘un destanı İlyada‘ya can verecek ve Troya Savaşı’nın ünlü kahramanı olacaktır. Kısacası Zeus korkmakta haklıdır.

Ovidius, bu olayı şiirsel bir dille aşağıdaki dizelerle anlatır.

Çünkü yaşlı Proteus, Thetis’e “Ey suyun tanrıçası” demişti;
“anla, bir gencin anası olacaksın, cesur eylemleriyle
babasınınkileri geçecek
ve ondan daha büyük olarak adlandırılacak olan.”
Bu yüzden Dünya, Jupiter’den
daha büyük bir şeye sahip olmasın diye,
Jupiter yüreğinde hiç de hafif olmayan aşk ateşleri hissettiği halde,
deniz tanrıçası Thetis’le evlenmekten kaçındı
ve Aeacus’un oğlu olan torununa, kendi muradını almasını
ve deniz bakiresinin kucağına gitmesini buyurdu.

– Ovidius, Metamorfozlar, 11.Kitap – 221

Güzeller güzeli bir tanrıça ile evlenme lütfuna kavuşan Peleus, tanrıçanın sık sık ziyaret ettiğini bildiği Haemonia’da bulunan orak şeklindeki kıyıda pusuya yatar. Thetis, çırılçıplak yunusuna binerek sahili ziyarete gelir. Kıyının yakınında bulunan mağarada tatlı bir uykuya dalar. Peleus, tanrıça uykuya teslim olunca ona saldırır. Ancak Thetis, önce bir kuşa, sonra bir ağaca ve ardından benekli bir kaplana dönüşür. Saldırgana karşı koyar. Tanrıçanın şekil değiştirme yeteneğine aşina olmayan Peleus pes eder. Kıyıya geri döner. Şarap ve sığır bağırsakları ile deniz tanrılarına adak adayıp kendisine yardım etmeleri için yalvarır. Böylece denizden bilici Proteus’un sesi gelirir aniden. Biliciye göre, Peleus, Thetis’i mağarada uyurken yakalamalı, zincirlerle bağlamalıdır ve Thetis, kendi gerçek şekline dönene kadar pes etmemelidir. Peleus, aldığı taktiği kısa süre sonra uygular ve yeterince bekleyince, Thetis kendi formunda Peleus’a görünür. Peleus’un tanrılardan yardım aldığı apaçıktır. Böylece, tanrıça Thetis, Peleus ile evlenmeye razı olur.

Thetis ve Peleus’un düğünü, Pelion Dağı‘nda, daha sonraları oğulları Akhilleus’u yetiştirecek olan bilge kentor Kheiron‘un mağarası önünde olur. Bu düğüne Olimposlu tanrılar ve tanrıçalar da katılır. Düğün boyunca, Apollon lir çalar ve ilham periler Musalar şarkılar söyleyerek davetlileri eğlendirirler. Ayrıca, gelin ve damat, ilahi hediyelerle onurlandırılırlar. Bilge kentor Kheiron, çifte Hephaistos tarafından dövülmüş, Athena tarafından parlatılmış bir mızrak hediye eder. Afrodit, üzerinde Eros kabarması olan bir kase, Hera chlamys isimli giysi, Athena ise flüt armağan eder. Peleus’un kayınbabası, deniz tanrısı Nereus, iştah ve sindirim için kullanılan ilahi tuzdan bir sepet verir. Zeus ise tanrıça Arke’nin kanatlarını armağan eder. Bu kanatları, Thetis daha sonra oğlu Akhilleus’a verecektir. Poseidon ise Peleus’a ölümsüz atlar Balius ve Xanthos’u verir. Bu ölümsüz atlar, Peleus’un oğlu Akhilleus tarafından Troya Savaşı esnasında kullanacak, görenleri şaşkına çevirecek ve birçok kişi tarafından savaş ganimeti olarak istenecektir.

İşte düğün böyle mutluluk içinde, şen şakrak geçmektedir. Ancak uyumsuzluk tanrıçası Eris, düğünün huzurunu bozmasın diye neredeyse bütün tanrı ve tanrıçaların davetli olduğu düğüne çağrılmamıştır. Dışlandığı için intikam almaya kararlı olan Eris, hızlıca sinsi bir plan yapar. Düğüne gizlice sızar ve şölen masasının üstüne, üzerinde “tanrıçaların en güzeline” yazılı not olan, altın bir elma bırakır. Böylece, Paris’in Kararı ya da Üç Güzeller Yarışması olarak anılacak mitolojik öyküye ve dünyanın unutmayacağı Troya Savaşı’na neden olur.

Thetis ve Peleus’un düğünü, resim sanatında işlenmiş popüler konulardan biri olmuştur. Ölümsüzlerin katılımı ile gerçekleştirilen bu şölende, genelde masa üzerine bırakılmış elma da görülebilir.

Önerilen makaleler