Sisifos Kimdir diye soracak olursanız, onun ölümü bir kere değil iki kere kandıracak kadar kurnaz olduğunu bilmelisiniz. Lakin, tanrıların ilahi planına böyle müdehale etmek, tanrıları öfkelendirir. Bu yüzden sonsuz bir işkenceye maruz kalır. Hayatı boyunca tekrar tekrar aşağı yuvarlanan bir kayayı tepeye taşımak!
Sonsuz yaşam arayışı insanoğlunun düşüncelerini her zaman büyülemiştir. Buna ulaşma tutkusu o kadar yoğundur ki birçok efsane, destan ve mitos, sonsuz yaşama olan arzu etrafında şekillenmiştir. Dikkat çekici bir şekilde, en eski edebi eserlerden biri olan Gılgamış Destanı da aynı özlem ve umut üzerine kuruludur. Maceracı bir kahraman olan Gılgamış, sonsuz yaşamın anahtarını bulmak için ürkütücü bir yolculuğa çıkar ve sonunda arayışının kaçınılmaz bir hayal kırıklığı olduğunu fark eder. Öte yandan, Yunan mitolojisinde Sisifos adında bir ölümlü, ölümü bir değil iki kez aldatmayı başarır. Sisifos efsanesi, Albert Camus‘un varoluşçu felsefesinde de özel bir yer bulmuştur.
Homeros‘un “insanların en kurnazı” olarak tanımladığı Sisifos, Korinth ülkesinin kurucusu ve ilk kralıydı (İlyada 6.153). Yunan ölüm tanrısı Thanatos, Sisifos’u götürmeye geldiğinde; Sisifos, tanrıdan taşıdığı prangaların nasıl kullanıldığını göstermesini istemiştir. Ölümlü Sisifos, gösteri sırasında Thanatos’u zincirlemeyi ve insanlığı ölümden kurtarmayı başarmıştır. Ölümlülerin artık ölmemesine öfkelenen Zeus, Thanatos‘u serbest bırakması için Ares‘i yeryüzüne gönderir. Ares, Yunan savaş tanrısı olmasının yanı sıra acımasızlık ve insan öldürmenin korkunç yönlerinin temsilcisidir. Ayrıca, bu görev için son derece niteliklidir.
Ancak Sisifos bu kadar kolay umutsuzluğa kapılmaz. Ölümün onu yeniden tuzağa düşürmek için geri geleceğini bildiğinden, karısı Merope‘ye, öldüğünde bedenini gömülmeden bırakması için ayrıntılı talimatlar verir. Ayrıca, herhangi bir cenaze töreni yapmasını yasaklar. Böylece, Sisifos öldüğünde doğruca ölüler diyarının tanrısı Hades‘e gider. Ardından kendisine uygun bir cenaze töreni yapılmadığından yakınır. Hades, karısını cezalandırmak ve cenaze törenini düzenlemek için ona dünyaya dönme hakkı verir. Sisifos Korinth’e döndüğünde karısıyla yeniden bir araya gelir. Üstüne üstlük, Hades’e verdiği sözü bozarak, ikinci kez ölmeden önce bir kez daha dolu dolu bir hayat yaşar.
Ünlü Yunan epik şiiri Odysseia‘da Homeros, İthaka kralı, ünlü kahraman Odysseus hakkında yazar. Evine dönemeyen Odysseus, Tiresias adında kör bir biliciye danışmak için yeraltı dünyasına gider. Yeraltı dünyasındayken Odysseus günahkâr Sisifos’la karşılaşır. Onun aldatmacasına öfkelenen Zeus, Sisifos’a ebedi bir ceza vermiştir. Yeraltı dünyasındaki bir tepenin zirvesine devasa bir kayayı itmeye mahkûm edilmiştir. Kaya tepeye ulaşır ulaşmaz geri yuvarlanır. Sisifos, bu boş işe sonsuza dek mahkûm olduğunu bilerek görevine yeniden başlamak zorunda kalır. Homeros, destanında (Odysseia 595-600) Sisifos’un çektiği acıları ayrıntılı olarak anlatır.
Tepe ve kayayı yuvarlayan Sisifos imgesi popüler kültürde kabul görmüştür. Genellikle Sisifosvari bir görev olarak bilinen durmaksızın ve zorlayıcı bir görevi tanımlamak için kullanılır. Bu tür imgeler uzun zamandır tartışılmaktadır ve Homeros’tan Camus’ya kadar yorumlara yol açmıştır. Camus’un en iyi felsefi eserlerinden biri olan Sisifos Söylencesi, bu muammaya karşı oldukça iyimser bir tavır sergiler ve felsefe dünyasına önemli bir katkı sağlar.
En temel felsefi sorulardan biri kuşkusuz şudur. Varoluşumuzun anlamı nedir? Bu soru, Camus’yu birçok eserinde rahatsız etmiştir. Ona göre, bu soruyu yanıtlamaya yönelik her türlü girişim boşunadır. İnsanın varoluşu olası acılar ve kesin ölümle karakterize edilir. Yine de insanlar kaderlerini kabullenmeyi reddeder ve anlam aramaya devam eder. Camus, uygun bir şekilde Absürdizm olarak adlandırdığı bu arayışta dikkat çekici derecede saçma bir şey olduğunu keşfetmiştir. Hayatta düzen ve mutluluk ararız, ancak evren bunları vermeyi reddeder. Bundan kaynaklanan gerilim Absürdizmi yaratır.
Peki Albert Camus’a göre Sisifos Kimdir? Sisifos’un Hades’te çektiği acı ebedidir ve ona verilen görev anlamsızdır. Ancak iradesi, yaptığı işin anlamsızlığını kabul etmesine rağmen, kayayı durmaksızın tepeye doğru itmeye teşvik eder. Camus absürdün ancak bu kabulden doğabileceğini fark etmiştir. Sonra, temel bir soru ortaya atmıştır: Dünyanın rasyonel olmadığı gerçeğiyle yüzleştiğimizde ne yapmalıyız? Hepimiz Sisifos gibi hayatın anlamını sormaya devam etmeye mahkûm muyuz? Yoksa tüm olası cevaplarımızın kaçınılmaz olarak geri teptiğini mi göreceğiz?
Sisifos, kayayı almak için tepeden aşağı inerken bu cezanın sertliğinin ve acı kaderinin tamamen bilincindedir. Bazen keder, bazen de sevinç ona eşlik eder. Kayayı tepeye doğru iterken, kayayı hareket ettirmek için gereken güç ve konsantrasyonla o kadar meşguldür ki talihsizliğine odaklanamaz. Camus, Sisifos’un absürd bir kahraman olduğunu belirtir. Hatta, inatçılığı ve umutsuzluğa kapılmadığı için takdir edilmesi gerektiğini söyler.
Kaynak için tıklayınız.