Mucit Daidalos ve Eserleri

Mitolojik Hikayeler Mucit Daidalos
Share the article 👇

Mucit Daidalos, Yunan Mitolojinde zamanının en büyük dehasıydı. Otomatlar, labirent ve ilk dans pisti gibi devrim niteliğindeki pek çok icatla tanınan bir sanatçıydı. Daidalos’un icatları muhteşem olsa da, efsanesinin önemli bir kısmı dramla doludur. Söylencenin en ünlü bölümlerinden biri, Daidalos ve İkaros’un güneşe çok yakın uçarak geride yaslı bir baba bırakan oğlu hakkındaki öyküsüdür.

Daidalos “usta işçi” anlamına gelir ve ünlü mucidi çok iyi tanımlar. İsmi onu çok iyi yansıttığı için antik tarihçi Pausanias, Daidalos’un doğuşunda verilen isminin farklı olduğunu ancak Daidalos isminin hayatının ilerleyen dönemlerinde ona bir onur olarak verildiğini öne sürmüştür. Aslında, “Daidalik heykeller” olarak adlandırılan bir dizi Yunan heykeli vardır. Tüm bu sanat yelpazesi onun adını taşır, ancak durum bütün bu sanat eserlerini onun ürettiği anlamına gelmez, aksine sanatçılar eserlerini onun tarzına saygı duyarak yaratmışlardır.

Oğlu İkaros’un adı ise “gökyüzüne ulaşan kişi” anlamına gelir ki bu da İkaros’un süzülerek uçuşunu uygun bir şekilde yansıtır.

Daidalos, birçok kaynağa göre ünlü bir heykeltraş, mimar, mucit, marangoz ve nicesiydi. Hakkında anlatılan eserleri, mitlerin özetleri ile birlikte derledik.

Bu makale TheCollector sitesindeki yazıdan çevrilmiştir.

Girit - Mucit Daidalos ve İkaros Heykelleri
Girit – Mucit Daidalos ve İkaros Heykelleri

ARKAİK KSOANA

Yunanlılar Daidalos’un arkaik ksoana’nın yaratıcısı olduğuna inanırlardı. Bunlar tapınakların içindeki ahşap kült heykelleriydi.

 MS 2. yüzyıl seyahat yazarı Pausanias, Daidalos tarafından yapıldığı söylenen birçok ksoanayı kaydeder. Ahşap üzerine resmedilen arkaik basit imgelerin Pausanias’ın başka yerlerde gördüğü sanat eserleriyle rekabet edemeyeceğini söylemeye gerek yok.

Dahası, Helenistik Dönem’in mermer heykelleri doğayı Daidalos’un naif betimlemelerinden çok daha sadık bir şekilde yakalayabiliyordu ki bu betimlemeler de kullanıldıkları ortam nedeniyle bozulmaya başlamıştı. Yine de Pausanias şunları söyler:

“Bu sanatçının tüm eserleri, bakıldığında oldukça kaba görünse de, yine de bir tür ilhamla ayırt edilir.”

(Yunanistan’ın Tasviri 2.4.5)

Bu çeviri Pausanias’ın sözlerinin ruhunu yakalayamamaktadır. Orijinal Yunancada Pausanias Daidalos’un eserlerini tanımlamak için ‘entheos’ kelimesini kullanmıştır. Bu kelime kabaca ‘tanrıyı içeren’ olarak tercüme edilebilir. Yani insanlar bu heykellerde farklı bir şey görüyorlardı. İlkel doğaları, diğer heykellerin yapamadığı bir şekilde tanrısal olanı yakalamayı başarmıştır.

Ksoana’nın dışında Yunanlılar Daidalos’a bir dizi başka heykel ve nesne ile bir dizi başka icat atfetmişlerdir. Plinius (Doğa Tarihi 7.198) bunların arasında marangozluktan, testereden, baltadan ve daha fazlasından bahseder. Ayrıca Platon’un bahsettiğine göre Daidalos o kadar yetenekli bir heykeltıraştı ki eserleri hayat buluyordu.

Mucit Daidalos ve düşmüş İkaros, Museo Nacional de Bellas Artes in Santiago, Şili
Mucit Daidalos ve düşmüş İkaros, Museo Nacional de Bellas Artes in Santiago, Şili

OTOMATLAR

Daidalos’un en etkileyici icatlarından biri de otomatlarıdır. Antik Yunancada “automatos”, “kendi kendine hareket eden” anlamına gelir ve bunun nedeni heykellerinin canlı gibi görünecek kadar gerçekçi olmasıdır.

Yaşlı Philostratus Daidalos‘u betimleyen bir sanat eserini şöyle anlatır:

“Burası Daidalos’un atölyesidir; ve etrafında heykeller vardır, bazılarının formları belli değildir, diğerleri ise çoktan öne doğru adım atmaya başlamışlardır ve yürümeye hazırdırlar. Daidalos’un zamanından önce, biliyorsunuz, heykel sanatında henüz böyle bir şey düşünülmemişti.”

(Hayaller 1.16)

Bir efsaneye göre, Yunan kahraman Herakles, Daidalos’un atölyesini ziyaret ettiğinde, heykellerden birini kırmış ve heykelin gerçekçiliğine aldanarak gerçek bir insan tarafından saldırıya uğradığını düşünmüştür. Callistratus şöyle yazar:

“Daidalos, eğer Kretan mucizesine inanacak olursak, hareket yeteneğine sahip heykeller inşa etme ve insana özgü duyguları hissetmek için taşı zorlama gücüne sahipti.”

(Betimlemeler 8)

Mitleri rasyonalize eden antik yazar Palaiphatus, Daidalos’un heykellerine hayat vermediğine inanıyordu. Bunun yerine, onları daha canlı hale getiren yeni bir yöntem icat etmiştir. Daidalos’tan önce heykeltıraşların heykelleri ayaklarını birleştirerek yaptıklarını, ancak Daidalos’un heykelleri tek ayak önde olacak şekilde yapmaya başladığını ve bunun da heykellere yanıltıcı bir hareket hissi verdiğini söyler.

Daidalos gerçek bir şahıs mıydı? Yoksa yetenekli bir heykeltıraş mıydı? Gerçek ya da değil, Daidalos’un efsanesi (adı becerikli işçi anlamına gelir) en azından Homeros ve Arkaik Dönem’e kadar uzanır.

Mucit Daidalos Heykeli, Amman Archaeological Museum
Mucit Daidalos Heykeli, Amman Archaeological Museum

İLK DANS PİSTİ

Daidalos, Atina’da yaşarken yeğenini yetiştirmek üzere yanına alır. Ancak yeğenin kendisinden daha yetenekli olduğunu fark edince, duyduğu haset yüzünden çocuğu öldürür. Bu yüzden de Atina’dan sürülür ve Girit’e yerleşir.

Girit Kralı Minos, Daidalos’u sevinçle ve ihtirasla karşıladı. Daidalos’un ünü kendisinden önce gelmişti. Kral Minos onu kişisel teknisyeni olarak işe almaktan büyük mutluluk duydu. Çocuklar için hareketli oyuncaklar ve Prenses Ariadne için ilk dans pistini icat ederek Giritlilerin kalbini kazandı. Ariadne genellikle spiral imgelerle ilişkilendirilir. Birincisi dans pistinin labirentimsi kıvrımlı desenleri, ikincisi ise dansın hareketiyle ilgilidir. Ariadne Girit efsanesinde dans etme becerisiyle ünlüdür. Dans ritüellerine katılımı ona Büyük Tanrıça unvanını kazandırmıştır.

Brewster Ghiselin dans pistini şöyle tarif eder: “Ariadne’nin dans ettiği yerin döşemesine usta inşaatçı Daidalos dansçılara rehberlik etmesi için beyaz mermerden bir mozaik deseni işledi, hareketlerini kısıtlamak için değil ama aynı zamanda üzerinde hareket ettikleri zeminle uyumlu ve hareketlerinin sürekli olarak aşamayacağı düzenin sınırlarını göstermek için….”

İkaros, Solent Airport
İkaros, Solent Airport

DENİZCİLER

Efsaneye göre Daidalos yelkenleri de icat etmiştir. Ondan önce gemilerin hareketi kürekler tarafından yönlendiriliyordu. O, direk ve yelken aracılığıyla rüzgârın gücünden nasıl yararlanılacağını çözdü. Bu, denizcilik teknolojisini büyük ölçüde geliştirdi. Plinius’un Doğa Tarihi adlı eserinde yelkenin icadını İkaros’a, direk ve sereni ise Daidalos’a atfeder. Her iki durumda da, Minos filosunun o dönemde Yunanistan’daki en büyük filolardan biri olduğu varsayılmaktadır.

İNEK KOSTÜMÜ

Daidalos’un Girit’te yarattığı bir başka şey de inek kostümüydü. Kral Minos, Yunan deniz tanrısı Poseidon’dan tanrıya kurban edilmek üzere muhteşem beyaz bir boğa hediye almıştı. Ancak boğanın ihtişamını gören Minos, boğayı aç gözlülükle kendine saklamıştır. Onun yerine tanrıya sıradan bir boğa kurban etmişti.

Bunun üzerine Tanrı Poseidon, Minos’un karısı Kraliçe Pasiphae’yi boğaya duyduğu arzuyla lanetledi. Kraliçe, Daidalos’a boğayla çiftleşmesine yardım etmesi için baskı yaptı. Böylece, Daidalos, Pasiphae’nin içine girip boğayla çiftleşebilmesi için inek derisiyle kaplı içi boş ahşap bir inek yaptı. Bu birleşmenin sonucunda yarı insan, yarı boğa olan efsanevi bir yaratık olan Minotor ortaya çıkmıştır. Minotor daha sonra Daidalos’un bir sonraki icadı olan Labirent’in içine hapsedilmiştir.

Daidalos, Venüs Tapınağı kalıntılarında bronz bir heykel, mavi gökyüzüne karşı, Pompeii kazısı
Daidalos, Venüs Tapınağı kalıntılarında bronz bir heykel, mavi gökyüzüne karşı, Pompeii kazısı

LABİRENT

Ne yazık ki Kral Minos aynı zamanda sadist bir liderdi. Bu yüzden Daidalos’a Minotor’un kafese kapatıldığı, dolambaçlı koridorlardan oluşan Labirenti inşa ettirdi. Minos her yıl Minotor’u on dört gençle besleyerek korkunç bir güç gösterisi yapıyor ve halkın yüreğine korku salıyordu. Labirent tüm zamanların en büyük mimari icatlarından biriydi. Hiç kimsenin çıkış yolunu bulamayacağı kadar karmaşık bir koridorlar silsilesiydi. Daidalos labirentin içinden çıkılamaz olmasını sağlamayı o kadar iyi başarmıştı ki, kendisi de içeride mahsur kaldığında bir çıkış yolu bulmakta zorlanmıştı.

Atina Prensi Theseus, Minotor’a kurban edilecek haraçlardan biri olarak Girit’e geldi. Prens, Kral Minos’un artık çaresiz Atinalı gençleri Minotor’a yem etmemesi için Minotor’u yenmek istiyordu.

Theseus labirentin kafa karıştırıcı düzenini hafife almıştı ama Prenses Ariadne almamıştı. Prenses prensten hoşlanmış ve onunla kaçmak istemişti. Ariadne umutsuzca Daidalos’a gitti. Theseus’u kurtarmak için bir yol bulmasına yardım etmesi için ona yalvardı. Daidalos kıza, Theseus’un Minotor’u öldürdükten sonra kapıya giden yolu bulabilmesi için bir ip yumağı kullanması ve onu girişe bağlaması fikrini verdi. Ariadne Theseus’un dışarı çıkmasına yardım etmek için kapıda beklemiş ve bir gemiye binerek kaçmışlardır.

Daidalos’un prensese yardım etme konusundaki iyi niyetine rağmen Minos onun ihanetini fark etmişti. Bu yüzden, Daidalos ile İkaros’u Labirent’e atmıştır. Neyse ki Minotor öldürülmüştü, ancak oğlu ile birlikte orada uzun süre hapis kaldı.

Daidalos ve İkaros, Antonio Canova, Museo Correr, Venice
Daidalos ve İkaros, Antonio Canova, Museo Correr, Venice

KANATLAR VE İLK UÇUŞ

Daidalos ve İkaros günlerce labirentin tabanından tüy topladılar. Labirentin açık koridorlarına yerleşmiş olan arı kovanlarından balmumu buldular. Balmumu ve tüylerle Daidalos iki çift kanat yaptı. Kanatları İkaros’un sırtına bağladı. Oğluna çok yükseğe uçmamasını, yoksa güneşin balmumunu eriteceğini, ama aynı zamanda çok alçaktan da uçmamasını söyledi. Aksi takdirde, su tüyleri ıslatacak ve onu aşağı çekecekti.

Daidalos ve İkarus özgürlüklerine kavuştuktan sonra labirentten gökyüzüne yükseldiler. Ancak İkaros heyecan verici uçuşta kısa sürede sersemledi ve babasının talimatlarını unuttu. Çıkabildiği kadar yükseğe uçtu. Güneş balmumunu eritti ve İkaros okyanusa düştü, tüyleri suyun üzerine dağıldı. Böylece, Daidalos çok sevdiği oğlunu kaybetti.

İMKANSIZ BULMACA

Minos tarafından hâlâ kovalanan Daidalos Sicilya’ya kaçtı ve orada Kral Cocalus’un koruması altına girdi. Kral Minos intikam almak istediği için her kasabada ve adada Daidalos’u arıyordu. Gittiği her yerde Minos halka bir bulmaca sorardı. Elinde spiral bir deniz kabuğu vardı ve içinden bir ip geçirilmesini istiyordu.

Bulmacayı Kral Cocalus’a sunduğunda, Cocalus onu sahne arkasına götürdü ve çözmesi için Daidalos’a verdi. Daidalos bulmacayı bir karıncaya ip bağlayarak ve ardından ucuna bal damlatarak karıncayı kabuğun içinden geçirmeyi başarmıştır. Daidalos bulmacayı çözdükten ve Cocalus kabuğu Minos’a sunduktan sonra, Minos Daidalos’un kendisine verilmesini talep etti. Bulmacayı çözen kişinin o olduğunu biliyordu.

Cocalus kabul etti, ancak Minos’un önce Sicilya misafirperverliğini deneyimlemesinde ısrar etti. Cocalus, Minos’u kızlarının da katılacağı bir banyo yapmaya ikna etti. Minos kabul etti. Ancak Daidalos’un ya da bazılarına göre Cocalus’un yardım ettiği kızlar Minos’u küvette öldürdüler. Daidalos daha sonra oldukça ileri bir yaşa kadar yaşamış, muhteşem şeyler icat etmeye devam etmişti. Lakin hep oğlunu kaybetmenin yasını tutmuştur.

Fleet Air Arm Memorial (Daidalos),London
Fleet Air Arm Memorial (Daidalos),London

Önerilen makaleler