Londra Seyahat Rehberi ile Londra şehrinin turistik lokasyonlarını keşfedebilirsiniz. Londra, İngiltere’nin başkenti ve en büyük şehri olarak dünya çapında tanınan bir kültürel merkezdir. Bu rehberde, Londra’da gezilecek önemli yerler, tarihi yapılar, müzeler, alışveriş bölgeleri ve daha fazlası hakkında bilgi bulacaksınız. Ayrıca, şehirdeki ulaşım, yeme-içme ve konaklama konularında da öneriler sunulacaktır. Londra’yı keşfetmeye başlamadan önce bu rehberi inceleyerek seyahatinizi planlayabilirsiniz.
Londra’nın kısa tarihi:
Londra seyahat rehberimizde şehrin tarihi kökenlerine bir göz atalım. Şehre ilk gelenlerin Kelt’ler olduğu tahmin edilmektedir. Ardından Roma İmparatorluğu, MÖ. 43 yılında buraya gelerek “Londonium” adını vermiştir, ki bu ad Akan Nehir anlamına gelmektedir. Ancak Roma İmparatorluğu’nun 5. yüzyılda çökmesi sonucu, 11. yüzyılda Viking saldırılarının etkisiyle yavaş yavaş terk edilmiş ve harap olmuştur. Londra’nın canlanışı ise 960 yılında yapımına başlanan Birleşik Krallık’ın en görkemli dini yapısı olan Westminster Abbey ile başlamıştır. Bu yapı, şehri hızla canlandırmış, ticaretin gelişmesine ve nüfusun artmasına sebep olmuştur.
1. Big Ben
Londra’daki ünlü turistik noktaların bir araya geldiği bölgeye hoş geldiniz! Westminster Kilisesi, Sarayı ve Big Ben, aynı bölgede bulunmaktadır. Big Ben, 1834 yılında inşa edilmiş olup dünyanın en büyük ikinci saat kulesi olarak ün kazanmıştır. Saat kulesinin çanı, kilometrelerce öteden duyulabilen etkileyici bir ses çıkarır. Ayrıca, Big Ben aynı zamanda “Elizabeth Kulesi” olarak da bilinir ve 96.3 metre yüksekliği ile dikkat çeker. Bu muazzam yapının tasarımı Agustus Pugin’e aittir. Victoria Gotik stiline sahiptir. Westminster bölgesinde bu tarihi yapıları keşfetmek unutulmaz bir deneyim sunacaktır.
2. Parlamento Binası – Wensminster Sarayı
Londra’nın tarihî zenginliklerinden biri olan bu önemli yapı, 1016 yılında saray olarak inşa edilmiştir. Ancak 1512’de meydana gelen büyük bir yangın, binaya büyük hasar vermiştir. Yangının ardından yapı tamir edilmiş ve Parlemento Binası olarak kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde hala 1110 odadan oluşan bu binada Parlemento faaliyetleri devam etmektedir. Londra’nın tarihini ve politik geçmişini yansıtan bu önemli yapının ziyaret edilmesi, şehrin kültürel mirasının bir parçasını keşfetmek isteyenler için harika bir fırsattır.
3. Wensminster Kilisesi – Wensminster Abbey
Westminster Abbey, Birleşik Krallık tarihinde önemli bir yere sahip olan ve pek çok ünlü kişinin mezarının bulunduğu bir yapıdır. İçinde Isaac Newton ve Charles Darwin gibi önemli şahsiyetlerin mezarlarına rastlamak mümkündür. Bu yapı, aslında bir manastır olarak inşa edilmiştir, ancak artık manastır olarak kullanılmamaktadır.
İngiltere Kralı Günah Çıkarıcı Edward tarafından St. Peter’s Abbey adını almıştır. Ayrıca, romanesk stilinde tasarlanmış bir manastır olarak 1042 yılında inşa edilmeye başlanmıştır. Bu inşaat 10 yıl sürmüştür. VIII. Henry, manastırların zenginliklerine el koymak amacıyla bir dizi kanun çıkarmış, ancak Westminster Abbey’e dokunmamak için 10 yıl süreyle bu yapıyı katedrale dönüştürmüştür.
I. Elizabeth, Westminster Abbey’e İngiltere hükümdarlığına bağlı dini bir yapı statüsü vermiştir. Pek çok hükümdarın taç giyme töreni ve evlilik töreninin burada gerçekleşmesine öncülük etmiştir. Bu tarihi katedral, son olarak Kraliçe’nin torunu Prens William ve Kate Middleton’ın düğün törenine ev sahipliği yapmıştır.
Westminster Katedrali’ni ziyaret etmek isteyenler için bilgi: Kilise girişi, ayin olmadığı sürece ücretli olup 20 pounddır.
4. Londra Kalesi – Tower of London
Thames Nehri’nin kuzey kıyısında yer alan Londra Kulesi, 1078 yılında başlangıçta saray suçlularının cezaevi olarak inşa edilmiştir. İngiltere’nin bu tarihi mekanı, bir dönem idamların ve işkencelerin yaşandığı yer olarak da kullanılmıştır.
Londra Kalesi, tarih boyunca farklı amaçlar için kullanılmıştır. Bu amaçlardan biri, hayvanat bahçesi ve gözlemevi olarak kullanılmasıdır. Özellikle yapının en eski üyesi olan Beyaz Kule, İngiltere Kralı I. William’ın emriyle, Norman istilalarına karşı Londra halkını korumak amacıyla Fransa’dan getirttiği Caen taşlarıyla inşa edilmiştir. İnşaatın mimarlık görevi Piskopos Rochester’a verilmiştir.
Londra Kulesi, Salı’dan Cumartesi’ye kadar 09:00 ile 17:30 saatleri arasında ziyaretçilere açıktır. Pazar ve Pazartesi günleri ise 10:00 ile 17:30 saatleri arasında ziyaret edilebilir. Yetişkinler için giriş ücreti £17.00 GBP, çocuklar için ise £9.50 GBP’dir. Bu tarihi mekan, ziyaretçilere İngiltere’nin geçmişine dair önemli bir bakış sunmaktadır.
5. Tower Bridge
Londra’nın simgesi haline gelmiş olan Tower Bridge, etkileyici bir yapıdır. İnşası tam 8 yıl süren bu köprü, toplamda 283 metre uzunluğunda ve iki kuleden oluşmaktadır. Ayrıca, nehri trafiğini engellememek için hidrolik sistemlerle açılıp kapanabilir bir tasarıma sahiptir. 19. yüzyılın sonlarına doğru, ticaretin gelişmesi ve araç ulaşımının yetersizliği gibi nedenlerle Tower Bridge’in yapımı gerekliliği doğmuş ve bu eşsiz yapı inşa edilmiştir. Bu köprü, Londra Köprüsü ve Londra Kalesi’ne zarar vermemek amacıyla özel bir yarışma düzenlenmiş ve kazanan proje sayesinde hayata geçirilmiştir.
Tower Bridge, hem yaya hem de araç trafiğine açıktır ve şehrin sembolik yapılarından biri olarak günümüzde ziyaretçileri ağırlamaktadır.
6. Buckingham Sarayı
Buckingham Sarayı, 1703 yılında Buckingham Dükü için inşa edilmiş bir saraydı. Ancak 1837’de Kraliçe Victoria’nın tahta çıkmasıyla birlikte Kraliyet Ailesi’nin resmi ikamet adresi haline gelmiştir. Bu büyüleyici saray, tam 775 odadan oluşmaktadır, ancak sadece 19 odası ziyaretçilere açıktır. Günümüzde Buckingham Sarayı, resmi törenler ve önemli etkinlikler için de kullanılmaktadır.
Buckingham Sarayı’nın orijinal girişi olan Wellington Arch (Wellington Kemeri) de dikkat çekici bir yapıdır. Ayrıca, sarayın yakınında bulunan bir diğer önemli aktivite, saati denk getirip (temmuz ayında sabah 11:30’da) asker nöbet değişimlerini izlemektir.
Bu tarihi ve görkemli sarayı ziyaret etmek isteyenler için giriş ücreti 35.60 pound olarak belirlenmiştir. Buckingham Sarayı, İngiltere’nin kraliyet tarihine ve kültürel mirasına önemli bir pencere sunar.
7. Trafalgar Meydanı – National Gallery
National Gallery, Michelangelo‘dan Botticelli‘ye, Solari‘den Morisot‘a kadar birçok ünlü sanatçının eserlerini içeren 2300’den fazla eserin sergilendiği bir sanat müzesidir. Bu müze, 13. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar yaratılmış olan en önemli sanat eserlerine ev sahipliği yapmaktadır. National Gallery, ziyaretçilere ücretsiz olarak açıktır ve bu muazzam sanat koleksiyonunu keşfetmek için harika bir fırsattır.
Müze, Trafalgar Meydanı’nda bulunmaktadır ve bu meydan Londra’nın en işlek ve büyük meydanlarından biri olarak bilinir. Dolayısıyla, hem sanatseverler için hem de şehirdeki hareketliliği deneyimlemek isteyenler için keyifli bir ziyaret noktasıdır. National Gallery, sanatın zengin dünyasına kapı açar ve tarih boyunca yaratılmış önemli eserleri sunar.
Trafalgar Meydanı’nın ilginç hikayesi, Amiral Lord Nelson adına 1805 yılında inşa edilen 50 metrelik sütun ile başlar. Bu etkileyici sütun, meydanın tam ortasında yükselir ve adını İspanya’nın Trafalgar Burnu’nda gerçekleşen Trafalgar Deniz Savaşı’ndan alır. Trafalgar Deniz Savaşı, 1805 yılında Büyük Britanya’nın Fransa ve İspanya’ya karşı kazandığı büyük bir zaferle sonuçlanmıştır.
Yıllarca Birleşik Krallık hükümdarlarının atlarının ahırı ve eğitim alanı olarak kullanılan bu meydan, IV. George döneminde Buckingham Saray’a taşınan ahırlar nedeniyle boşalmıştır. Boşalan alan, National Gallery gibi önemli bir sanat kurumuna tahsis edilmiştir. Ayrıca, yılbaşı kutlamaları ve protestoların da merkezi olmuştur.
Her yıl noel zamanı, Oslo’nun İngiltere’ye duyduğu minnettarlığın bir göstergesi olarak Trafalgar Meydanı’na bir çam ağacı hediye edilir ve meydanda kurulur. Bu meydan, tarihi ve sembolik önemiyle Londra’nın en önemli ve canlı meydanlarından biridir.
8. London Eye
London Eye, Londra’nın ünlü bir turistik cazibesi olan ve ilginç bir hikayeye sahip olan dev dönme dolaptır. Tam bir turu 20 dakika sürer ve en yüksek noktası 135 metredir. Bu dev dönme dolap, 32 yolcu kapsülüne sahiptir ve her kapsül 25 kişiyi taşıyabilir.
London Eye, 2012 Londra Olimpiyatları için tasarlanmıştır. Ancak ilk inşa edildiğinde şehrin dokusunu bozduğu için büyük tepki almıştır. Daha sonra ise turistik bir mekana dönüşmüş ve Londra’nın sembollerinden biri haline gelmiştir.
Giriş ücreti 14.5 pounddır ve 2000 yılında ziyarete açıldığından beri yılda yaklaşık olarak 3.500.000 kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Bu sayı, Taç Mahal ve Mısır Piramitleri’nin ziyaretçi sayısını geride bırakmaktadır.
London Eye’ın yapımı tam olarak 75.000.000 Sterline mal olmuş ve Londra’yı ziyaret eden sevgililerin nişanlanmak için tercih ettiği yerlerden biri haline gelmiştir. Bugüne kadar yaklaşık 5000 kişi, bu romantik mekanda nişan yüzüğünü takmıştır.
9. Hyde Park
Speaker’s Corner, Londra’nın ünlü Hyde Park’ında bulunan bir mini miting alanıdır. Bu alanda isteyen herkes, bir taburenin üstüne çıkıp dinleyicilere konuşma yapma hakkına sahiptir. Tarihsel olarak, birçok ünlü isim, Marx, Lenin, Orwell gibi önemli düşünürler ve liderler bu alanda konuşma yapmıştır. Ancak günümüzde daha çok din ve ekonomik düzen gibi konular üzerine toplantılar düzenlenmektedir.
Birçok kişi, Speaker’s Corner’da yapılan konuşmaların kanundan muaf olduğunu düşünse de, bu bir yanılgıdır. Şikayet olduğu takdirde, polisin konuşma yapan kişiyi tutuklama yetkisi bulunmaktadır. Ancak genellikle polis, bu alanda hoşgörülü bir yaklaşım sergiler ve sadece ciddi bir rahatsızlık veya yasa ihlali olduğunda müdahale eder.
Speaker’s Corner, ifade özgürlüğünün bir sembolü olarak kabul edilir ve Londra’nın kültürel mirasının bir parçasıdır. Bu alan, demokratik bir toplumun temel değerlerinden birini yansıtır ve insanlara fikirlerini özgürce ifade etme fırsatı sunar.
10. Leicester Meydanı
National Gallery’nin hemen arkasındaki yaya yolunu takip ederek, Londra’nın hareketli meydanlarından biri olan Leicester Meydanı’na ulaşabilirsiniz. Bu meydan, çeşitli etkinliklere ve canlı aktivitelere ev sahipliği yapar.
Leicester Meydanı’nda, Odeon Sineması’nın hemen önünde sokak sanatçıları sıklıkla gösterilerini sunarlar. Bu renkli ve canlı performanslar, meydandaki atmosferi daha da zenginleştirir.
Ayrıca, Londra’da kültür, sanat ve tiyatro etkinlikleriyle ün salmış bir meydan olarak bilinir. Burada ünlü filmlerin galaları düzenlenir ve kültürel etkinlikler sıkça gerçekleştirilir. Leicester Meydanı, Londra’nın dinamik ve eğlenceli bir yüzünü yansıtır ve ziyaretçilere birçok farklı deneyim sunar.
11. China Town
Leicester Meydanı’nın hemen arkasında Shaftesbury Caddesi üzerinde Londra’nın Çin mahallesi bulunmaktadır. Burada vitrinlerinde nar gibi kızarmış ördekleri görebileceğiniz pek çok Çin restoranı, Çin marketi, hediyelik eşya dükkanlarına rastlayabilirsiniz. Asya dışındaki en görkemli Çin Yeni Yılı kutlamalarının Londra’daki Çin Mahallesi’nde gerçekleşmektedir.
12. Soho
Çin Mahallesi’nden batıya doğru ilerlediğinizde Londra’daki yeme içmeve eğlence hayatının kalbi olan Soho bölgesine adım atmış oluyorsunuz.
13. Piccadilly Circus/Oxford & Regent Street
Londra’nın kültürel aktivitelerine ev sahipliği yapan müzikallerin çoğunun bu bölgedeki tiyatrolarda sahnelenmesi nedeniyle Leicester Meydanı stratejik bir konumda bulunur. Ayrıca, Oxford Street’e komşu olması da alışveriş meraklıları için cazip bir noktadır.
Marble Arch ise tarihi bir öneme sahip bir yapıdır. Saray kapılarından biri olarak tasarlanmış ve daha sonra yer değiştirmiştir. Bu yapının özelliklerinden biri, ünlü Oxford Street‘in başlangıç noktası olmasıdır. Oxford Street, Marble Arch’dan başlayarak Park Lane’e kadar uzanan 1.9 kilometre uzunluğundaki caddeyle ünlüdür. Ayrıca, Avrupa’nın en yoğun caddesi olarak kabul edilir.
Oxford Street’in kökenleri Roma İmparatorluğu dönemine kadar uzanır. Orta Çağ’da Tyburn Yolu olarak adlandırılmış ve Newgate Hapishanesi’ne götürülen mahkumlar bu yoldan geçirilmiştir. 18. yüzyılda adı Oxford Caddesi olarak değiştirilmiş, ancak 19. yüzyıla kadar elit kesimin tercih etmediği bir yerleşim yeri olmuştur. Ancak 19. yüzyıldan sonra mağazaların açılmasıyla cadde büyük bir değişim geçirmiş ve lüks mağazaların merkezi haline gelmiştir. 2. Dünya Savaşı sırasında ağır hasar alan cadde hakkında George Orwell günlüğünde harap halinden bahsetmiştir. Her yıl Noel ışıklarıyla süslenen cadde, ünlü isimlerin katıldığı ışık açılış törenleriyle ünlenir. Marble Arch durağından geçen bir metro ya da otobüsle bu bölgeye kolayca ulaşabilirsiniz.
14. British Museum
British Museum, dünya çapında önemli bir koleksiyona ev sahipliği yapan ünlü bir müzedir. Müzede 13 milyonun üzerinde eser bulunmaktadır. Bu eserler dünyanın dört bir yanından gelmektedir.
British Museum, 1753 yılında bilim insanı Sör Hans Sloane’nin koleksiyonlarıyla kurulmuş bir müzedir. Zamanla koleksiyonlar çoğaldı ve müze bugünkü binasına taşındı. Müze, tarih, arkeoloji, sanat ve kültür alanlarında geniş bir yelpazede eserlere ev sahipliği yapmaktadır ve ziyaretçilere dünya tarihini ve kültürlerini keşfetme fırsatı sunar.
Museum Tavern, British Museum’un karşısında bulunan bir pubdır ve söylenene göre Karl Marx’ın sık sık gittiği mekanlardan biriydi. Bu pub, tarihi ve kültürel öneme sahip bir bölgede bulunur ve müze ziyaretçileri için dinlenmek ve bir şeyler içmek için ideal bir mekan olabilir.
15. Nothing Hill ve Portobello Yolu
Portobello Road, Londra’nın ünlü semti Notting Hill’de yer alır. Julia Roberts ve Hugh Grant’ın başrollerini paylaştığı ünlü film “Notting Hill”in çekildiği semttir. Portobello Road, bu filmdeki pazar sahnelerine ev sahipliği yapmıştır.
Portobello Sokağı ise Notting Hill bölgesinde bulunan ve her cumartesi günü canlanan bir pazar sokağıdır. Cumartesi günleri, Portobello Sokağı Londra’nın en büyük ve en kalabalık pazarlarından birine dönüşür. Portobello Pazarı, yiyecek, içecek, antika eşyalar, eski kıyafetler, plaklar, kasetler, kitaplar ve daha birçok farklı ürünün sergilendiği geniş bir pazardır.
Bu canlı pazar, hem yerel halkın hem de turistlerin ilgisini çeker. Portobello Sokağı’nda dolaşmak, farklı kültürlerin ve ürünlerin bir araya geldiği renkli bir deneyim sunar. Ayrıca, Notting Hill bölgesindeki sokakların ve çevrenin güzelliğiyle de ünlüdür.
16. Camdentown
Camden Town, Londra’nın farklı ve canlı bir semtlerinden biridir. Bu bölge, eskiden at ahırlarının bulunduğu bir alan olarak başlamıştır, ancak günümüzde Hint, Çin, Tayland gibi Uzakdoğu mutfaklarına ait yemeklerin pişirildiği ve satıldığı bir merkez haline gelmiştir.
Camden Town, Londra’nın kimliğinden oldukça farklı bir atmosfere sahiptir. Sokaklarında dolaşırken etnik çeşitliliği ve alternatif kültürü hissedebilirsiniz. Renkli duvarlar, dükkanlar ve sokak sanatı, bu semtin özgün karakterini yansıtır.
Bu bölgeyi ziyaret ederken özellikle gündüz saatlerinde gitmek tavsiye edilir. Gündüz, pazarların açık olduğu ve çeşitli dükkanların hizmet verdiği bir zamandır. Camden Town’da alışveriş yapabilir, farklı mutfaklardan lezzetler deneyebilir ve sokakları keşfedebilirsiniz. Bu semt, Londra’nın dinamik ve eşsiz bir yüzünü sunar.
17. St. Paul Katedrali
Saint Paul Katedrali, 1710 yılında tamamlanan etkileyici bir yapıdır. Birçok yangın geçirmiş ve onarılmış olmasına rağmen, 111 metre yüksekliğindeki kubbesiyle Dünya’nın en büyük katedrallerinden biri olarak bilinir.
Bu katedral, aynı zamanda Kraliyet Ailesi’nin önemli günlerine de ev sahipliği yapmıştır. Prens Charles ve Lady Diana’nın düğün töreni gibi özel anlar bu tarihi mekanda gerçekleşmiştir.
Saint Paul Katedrali’ni ziyaret etmek isteyenler için giriş ücretli olarak uygulanır. Bu büyüleyici yapı, Londra’nın tarihi ve kültürel mirasının önemli bir parçasıdır ve mimari güzelliği ile ünlüdür.
18. Borough Market
Perşembe, Cuma ya da Cumartesi günü ise bu pazara mutlaka uğramalısınız. Borough Market’in girişinde Southwark Katedrali vardır. Bu kilise, Londra’daki ilk Gotik kilisedir ve 1400 yaşındadır.
19. Millenium Köprüsü
Söz konusu köprü, sadece yaya trafiğine açık olan bir köprüdür. Bu nedenle, arabaların veya diğer motorlu taşıtların geçişine izin verilmez.
Bu köprü, aynı anda 5000 kişiyi taşıyabilme kapasitesine sahiptir. Yüksek kapasitesi sayesinde yoğun saatlerde bile rahatlıkla kullanılabilir.
Modern bir mimari tasarıma sahip olan köprü, ziyaretçilere çevresindeki manzarayı seyretme fırsatı sunar. Özellikle Thames Nehri, London Eye, Parlamento Binası, Big Ben gibi Londra’nın önemli yapıları bu köprüden görülebilir. Bu nedenle köprü, turistler için popüler bir manzara noktasıdır ve Londra’nın güzelliklerini keşfetmek isteyenler için ideal bir yerdir.
20. Natural History & Science Museum
Londra’daki Natural History Museum (Doğa Tarihi Müzesi), içeriğiyle oldukça ilgi çekici bir müzedir. Bu ünlü müze, dinazorlardan insan evrimine kadar birçok doğa tarihi konusunu eğlenceli bir şekilde anlatır.
Natural History Museum, haftanın her günü ziyaretçilere kapılarını açar ve genellikle sabah 10:00’dan akşam 17:45’e kadar açıktır. Ancak her Çarşamba ve ayın son Cuma günü, akşam saat 20:00’ye kadar ziyaretçilere hizmet verir. Bu, müzenin daha fazla ziyaretçiye erişim sağlamak için uzun açık saatlere sahip olduğu anlamına gelir.
Ayrıca, müzenin girişi ücretsizdir, bu da ziyaretçilerin doğa tarihine ve bilime ilgi duyan herkes için erişilebilir bir deneyim sunar. Natural History Museum, Londra’da keşfedilecek birçok ilginç sergiye ve etkinliğe ev sahipliği yapar ve bilimsel keşiflere ilgi duyan herkes için harika bir mekandır.
21. Madame Tussauds Müzesi
Madame Tussauds, balmumu heykel ustası Marie Tussaud tarafından kurulmuş bir müzedir. Marie Tussaud, 1761-1850 yılları arasında yaşamış ve ünlü balmumu heykelleriyle tanınmıştır. Bu müze, dünyanın farklı şehirlerinde şubeleri bulunan uluslararası bir zincirdir. Örneğin, Amsterdam, Hong Kong, New York City, Los Angeles, Hollywood ve Shanghai gibi şehirlerde Madame Tussauds müzeleri bulunur.
Madame Tussauds müzesinde birçok ünlü kişinin balmumu heykelleri sergilenir. Bu heykeller, gerçek kişilerin inanılmaz derecede gerçekçi balmumu kopyalarıdır. Müze, yılda neredeyse 2 milyon turist tarafından ziyaret edilir ve ünlü kişilerin balmumu heykellerini yakından görmek isteyenler için popüler bir turistik mekan haline gelmiştir.
Madame Tussauds müzesini ziyaret etmek ücretlidir. Bu müze, ziyaretçilere ünlülerle bir araya gelme ve fotoğraf çekme fırsatı sunar, bu da onu dünya genelinde ilgi çeken bir yer haline getirir.
BONUS
- Ripley’s Believe or Not Museum’u ziyaret edebilirsiniz.
- Victoria & Albert Museum — Ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz.
- London Transport Museum — Londra Ulaşım Müzesi — 15pound ücret ödeyerek ziyaret edebilirsiniz.
- Museum of London — Londra Müzesi — Ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz.
- Shakeaspeare Globe ziyaret edebilirsiniz.
- London Dungeon(Londra Zindanı): Londra tarihinde yer alan korkunç cinayetler, katiller ve korkutucu hikayeler ve olaylarlardan esinlenerek yapılmış korku tünelidir.
- Waterloo Grafiti Street ziyaret edebilirsiniz.
- Tate modern — giriş ücretsizdir
- Abbey Road: Beatles’ın 11. albümü olan ve 1969’da yayınlanan Abbey Road’un kapak fotoğrafı burada çekilmiştir.
- Karındeşen Jack Turlarına katılabilirsiniz.
- Fish and chips yemelisin!
- The breakfast club’ta kahvaltı yapmalısınız!
- Çift katlı otobüse binmelisiniz!
- Poundland’i ziyaret edip, bir milyoncu keyfini yaşamalısınız!
