Letoon Antik Kenti, Likya’nın kutsal tapınım merkezidir. Tapınaklar, bölgenin üç ulusal ölümsüzüne yani tanrısına adanmıştır: Leto ve ikiz çocukları Artemis ile Apollon. Ayrıca, Leto’ya aile tanrıçası ve mezarları koruyucusu olarak da tapınılmıştır. Letoon Antik Kenti, Ksanthos’un 10 km güneyinde, verimli bir ovada yer alır. Ksanthos ve Letoon birbirine bağlı şehirlerdir. Ksanthos, Likya Birliğinin merkeziydi. Letoon ve Ksanthos harabeleri UNESCO Dünya Mirası Listesine girmiştir. [kaynak]
Letoon Antik Kenti’nde çalışmalar, 1962’de Fransız arkeologların kazısıyla başlamıştır. Kazılar hala devam etmektedir.
Kente Dair Mitoloji
Latin şair Ovidius’un anlattığına Zeus, Leto’ya aşık olmuştur. Birlikteliklerinden ikiz çocukları Artemis ile Apollon, Delos Adası’nda doğmuştur. Zeus’un kıskanç karısı Hera, Leto’yu ve çocuklarını bugünkü Letoon’un olduğu yere kadar takip etmiştir. Leto, buradaki kaynaktan susuzluğunu gidermeye kalktığında yerel çobanlar onu su kaynağından uzaklaştırmaya çalışmış. İşte bu yüzden çok sinirlenen Leto, çobanları kurbağaya dönüştürmüştür. Bazıları, Leto’nun ikizleri Ksanthos (Eşen Çayı) Nehri’nin kaynağında doğurduğunu söyler. Öte yandan, başka bir hikaye, kurtların, Kanthos Nehri’ni bulması için Leto’ya yardım ettiğini anlatır. Bu yüzden Leto, minettarlığını göstermek adına ülkeye “Likya” adını vermiştir. Çünkü “lykos” Yunanca kurt anlamına gelmektedir.
İkizlerin Doğum Yeri
Apollon’un doğduğu yerin, Likya’daki Patara kenti olduğu da söylenir. Daha sonra, kültü adalar ve Yunanistan’da yayıldığında, tanrının kökeni (Homeros’un anlattığı gibi) Delos Adası’na taşınmıştır.
Mitin anlatımlarında, Apollon ile Artemis’im doğum yerleri dört farklı yerde ve şekilde geçer. Birinci hikayeye göre, Hera’nn gazabından kaçan Leto, onları Ortygia Adası’nda gizlice doğurmuştur. İkinci rivayete göre, Apollon, Artemis’ten sonra Delos’ta doğmuş, kardeşi de doğuma yardımcı olmuştur.
Üçüncü anlatıma göre, Ovidius’un Metamorfozlar adlı eserinden gelir. Leto, su içmek ve çocuklarını yıkamak için verimli Ksanthos Vadisi’ne gelir. Likya’da ona konukseverlik göstermeyenleri kurbağaya çevirerek cezalandırır. Dördüncü anlatım ise, Roma Dönemi’nde Antoninus Liberalis tarafından aktarılmaktadır. Antoninus, bu mitosu Klasik Dönem yazarı olan Ksanthoslu Menekrates’ten alıntılayarak anlatır. Leto’nun ikizlerini Delos Adası’nda (Asteria) doğurur. Ardından, Likya’da öncelikle Melite adı verilen bir ırmağın kenarına gelir. Ancak buradaki çobanlar, tanrıçaya çocuklarını yıkamak için izin vermez. Böylece, Leto, ona yolculuk sırasında yol gösteren kurtlarla birlikte Ksanthos Nehri kıyılarına gelir. Çocuklarını yıkadıktan sonra buradaki kutsal alanı Apollon’a eder. Ayrıca tanrıça çocuklarını yıkamasına izin vermeyen çobanları, ömür boyu suyun içinde geçecek bir yaşamla cezalandırmıştır. [kaynak]
Bölge Tarihi Ve Arkeoloji
Letoon aslında bir şehir değil, kutsal bir bölgeydi. Herhangi bir dönemde büyük bir yerleşim yeri olmadığı bilinmektedir. Ksanthos, birliğin yönetici kentiydi. Bölgenin kutsal alanı olduğu gibi, ulusal bayramların kutlandığı yerdi. Letoon, Likya’ya yapılan Arap saldırıları esnasında tahrip edildiği ve Ksanthos Nehrinin getirdiği alüvyonlarla dolmaya başladığı M.S. 5. yüzyıla kadar pagan kültlerinin merkezi olmuştur. M.S. 7. yüzyılda tamamen terk edildiği düşünülmektedir.
Bölgedeki arkeolojik buluntular M.Ö. 6. yüzyılın sonlarına kadar uzanmaktadır. Arkaik ve Klasik dönemlerde (M.Ö. 7. ve 5. yüzyıllar) bu yerleşim yeri muhtemelen daha önceki bir ana tanrıça kültü için kutsal bir alandır. Daha sonra, bölgede Leto tapınımı başlamıştır.
Ana Tanrıça İdolü
M.Ö. 6. yüzyılın sonlarına ait Letoon’da bulunan bir heykel (aşağıdaki resim, günümüzde Fethiye Müzesi’nde sergilenmektedir) hakkında iki görüş vardır. George Bean, bu heykelin bitmemiş bir eser olduğunu, hatta belki de bir öğrencinin işi olduğunu ileri sürdü. Öte yandan, Patara kazılarının başkanı Dr. Fahri Işık, bu heykelin antik ana tanrıça idolü olduğunu düşünmektedir. Çünkü bu idol, aynı döneme ait Anadolu’nun antropomorfik (insan biçiminde) idol heykellerine benzemektedir. Dolayısıyla, tanrıça Leto kültü büyük olasılıkla, Letoon’da bu antik tanrıçanın yanında ibadet edilmeye başlanmıştır. Lakin bir süre sonra antik tanrıçanın yerini almıştır. Profesör Işık, formun bitmemiş görünümünün bazı heykeltıraşların yeteneksizliğine değil, geleneksel formlara bilinçli bir şekilde tutunmaktan kaynaklandığını ileri sürdü. Ardından Profesör Işık, heykeli MÖ 6. yy’ın üçüncü çeyreğine tarihlendirdi. Eğer, bu tarihleme doğruysa Likya’da bulunan en eski biçim verilmiş eserdir.
Üç Dilde Yazılmış Stel
Letoon Tapınağı’nda, 1973 yılında üç dille yazılmış MÖ. 4. yy’a ait bir yazıt bulunmuştur. Letoon Üç Dilli Stel olarak bilinmektedir. Aramice, Yunanca ve Likçe’de yazılmış anıt, Letoon tapınak kompleksindeki Apollon tapınağının yakınında bulundu. Dahası yazıt, Likya, Pers Ahameniş İmparatorluğu’nun egemenliği altındayken yazılmıştır. Bir kültün kurulmasına yetki veren bir kararname niteliğindeki yazıt, tanrılara atıfta bulunarak ve yeni kültteki memurlar için hükümler içeren kamuya açık bir kayıttır. Likya ve Karya Satrabı Piksodaros’un kararnamesidir. Yazıt, Likçe’nin çözümlesi açısından önemlidir. Likçe 41 satır, Yunanca 35 ve Aramice 27 satırdan oluşur. Bunlar kelimesi kelimesine çeviriler değildir ve her biri diğerlerinde bulunmayan bilgiler içerir. Stel bugün Fethiye Müzesi‘nde sergilenmetedir.
Likçe yazının 1–5. satırları yazıtı Piksodaros hükümeti zamanına tarihlendirir. Sonra gelen 5–8. satırlar, Ksanthoslular “Kaunian Hükümdarı ve Kral Arkesimas” için iki tanrı tapınımı sunarlar. 9–11. satırlarda Simias isimli biri rahip yapılır ve rahipliği kalıtsal yollarla geçecektir. Ardından 12–20. satırlarda tapınağa ait olan bölgenin ve rahibe verilecek maaşın miktarı verilir. Sonra gelen 20–24. satırlarda tapınak adına bir köle serbest bırakıldığında alınacak vergi miktarı belirlenir. 24–30. satırlarda gelirleri bu neden belirli zamanlarda kurbanlara harcanacaktır. Son olarak, 30–36. satırlarda Xanthos vatandaşlarının ve Xanthos bölgesindekilerin bu düzenlemeleri sadakatle yerine getireceklerine ant içerler. [kaynak]
Roma Dönemi ve Yazıt
Roma Döneminde, Likya eyalet olarak küçülmesine karşın, Letoon dini niteliğinden hiçbir şey kaybetmedi. İmprator Hadrian “imparator kültü”nü şehirde başlatmıştır ve anısına büyük anıtsal bir çeşme yapılmıştır. Daha sonra Hıristiyanlık pagan inançların yerine geçmiştir ve MS. 5. yy’da eski tapınağın taşları kullanılarak bir kilise inşa edilmiştir.
Letoon’da bulunan bir yazıt, tapınımın kuruluşunu anlattığı gibi, aylık ve yıllık kurban kurallarından bahseder. Likya’daki Leto kültü, antik Anadolu’da ortaya çıkan ve antik dünyaya yayılan, yaygın ana tanrıça dininin birçok biçiminden biriydi. Dahası, her sonbaharda Letoon’da düzenlenen ulusal meclise, bir kadının başkanlık etmesine izin verilmesi dikkat çekicidir. Belki de Anadolu’daki eski anaerkil geleneklerin bir hatırlatıcısıdır.
Kült Alanının Yerleşimi ve Mimari
Klasik zamanlarda, tepe ile kutsal kaynak arasına sıralı evler inşa edilmiştir. Yunan döneminde tapınaklar ve revaklar ızgara düzeninde inşa edilmiştir. Roma döneminde, Nymphaeum barok tarzda yeniden tasarlanmıştır. Bizans döneminde, sunağın terasına, giderek sularla kaplanan alana hakim bir bazilika inşa edildi. Kutsal alan, bir zamanlar hacıların dinlenebileceği ve mekanı kapatan revaklarla çevriliydi. Tapınakların ve sunakların inşa edildiği platformun aşağısında yer alan propylon’dan (kutsal alana giden anıtsal geçit) Kutsal Cadde’ye çıkan hacılara muhteşem bir manzara sunardı. Alan daha güneye doğru uzanmaktadır, ancak bu alan henüz kazılmamıştır.
Letoon’un üç tanrısına (Leto, Artemis ve Apollon) adanmış üç tapınağın kalıntıları mekanın merkezinde yan yana yer alır. Üç tapınakta muhtemelen klasik zamanlardaki daha eski tapınakların yakınına inşa edilmiştir. Fakat, Artemis ve Apollon tapınakları sönmüş kireç elde edilmek için yakılmıştır. Ancak Leto Tapınağı Antik Çağın sonunda yıkılmıştır. Bu yüzden tapınak bloklarının yüzde sekseni korunabilmiştir. Leto Tapınağı, muhtemelen MÖ. 5. yy’a tarihlenen en büyük ve en iyi korunmuş tapınaktır. 15.75×32.25 metre boyutundadır ve iyonik düzendedir. Tapınak mermer hissiyatı yaratan kireç taşından yapılmıştır. İyonik bir revak, zarif bir angaje korinth sütun dizisi ile dekore edilmiş kült odasını (cella) çevrelemiştir. Ayrıca, Boyutları ve oymalı dekorasyonunun kalitesi nedeniyle bu tapınak, Yunan mimarisinin Türkiye’deki en istisnai örneklerinden ve dünyadaki en iyi korunmuş Yunan tapınaklarından biridir.
Leto Tapınağının doğusunda Apollon tapınağı yer alır. MÖ. 4. yy’a tarihlenir. Bu tapınak dor mimarisindedir. Apollon’u sembollerini betimleyen muhteşem bir zemin mozaği — yay, sadak, lir- görülmektedir. Ayrıca iki tapınağın ortasında Artemis Tapınağı yer alır, bu yapı da MÖ. 4. yy’a tarihlenir. Mükemmel bir duvar ustalığına sahiptir ve diğerlerine göre daha küçüktür. 9.5×8.5 m boyutlarındadır ve iyonik düzende inşa edilmiştir. Öte yandan cellanın tam ortasında basitçe tıraşlanarak bırakılmış kaya ilginçtir. Lakin Anadolu’da tanrıçalar kaya ile ilişkilendirilmektedir ve kayalar tanrıçanın evi gibi algılanmaktadır.
Arruntius Anıtı
Anıt, Roma Senatosuna alınan ilk Likyalı olan Marcus Arruntius Claudianus onuruna inşa edilmiştir. Arruntius bu görevini İmparator Nerva ve Trajan dönemlerinde gerçekleştirmiştir. Apollon Tapınağının hemen yanında yer alan anıt 6.60 metre uzunluğunda ve 1.65 metre genişliğindedir. Oturma sırası şeklinde inşa edilen anıtın her iki ucunda grifon ayaklarını da görebilirsiniz. Yapılan araştırmalara göre anıtın üzerinde bu aileye ait 9 kişinin bronz heykeli olduğu düşünülüyor.
Nymphaeum
Tapınakların güneybatısında Nymphaeum yani anıtsal çeşme bulunur. Nymphaeum, Leto’nun intikam almak için çobanları dönüştürdüğü kurbağa ve kaplumbağaların bulunduğu kaynağa bağlıdır. Belki de dini daldırma töreni için kullanılmıştır ve Helenistik dönemde inşa edilmiştir ve Roma Döneminde yarım daire havuz eklenmiştir. Anıt, havuzla ayrılan iki binadan oluştur. Hadrianus’a ithaf edilen heykel burada bulunmaktadır. Ayrıca kazılarda 2. yy’a tarihlenen bir kadın başı bulunmuştur ve bunun bir prensese ait olduğu düşünülmektedir.
Bizans Kilisesi
Bizans kilisesi kalıntısı olan Bazalika ise MS. 6. yy’da inşa edilmiştir ve muhtemelen o dönemki Arap saldırıları sebebiyle MS. 7.yy’ın ortalarında yıkılmıştır. Kilisenin ortası ve koridoru, geometrik şekiller ve hayvan figürleri içeren yer mozaiği ile süslenmiştir. (bunlar görülemez — şimdi ya örtülmüştür ya da kaldırılmıştır.) Kilise ile ilişkili bir keşiş topluluğu olduğu düşünülmektedir çünkü kazı esnasında çok sayıda içki tası bulunmuştur, daha sonra kazının baş arkeoloğu Martin Harrison, bu üyeleri “sarhoş rahipler” olarak adlandırmıştır.
Tiyatro
Letoon tiyatrosunun Helenistik dönemdeki en güzel tiyatrolardan biri olduğu söylenir. İki yanından tonozlu yapılarla giriş verilmiştir. Günümüze çok iyi bir durumda ulaşmıştır. Sahne kısmı yıkılmış vaziyette ve toprağın 3 metre altındadır. MÖ. 2. yy’da inşa edilmiş ve dini gösteriler için kullanılmıştır. Oditoryumun orta kısmı doğal ana kayadan oyulmuştur ve koridorlar kesme taşlardan yapılmıştır. Tiyatro, bir Likya mezarlığından geçen Ksanthos yolunun sonunda bulunmaktadır. Güney tarafındaki girişte on altı maskeden oluşan ilginç bir oyma vardır. Amfi tiyatronun güney tarafındaki bazı mezarlar, figür kabartmalı ve aslan başlarıyla süslenmiştir. Tiyatro 7800 kişiliktir. [kaynak]
Rhodiapolisli Likya’nın ünlü hayırseveri Opraomas M.S. 2. yüzyılda deprem sonrası hasar gören bu yapılar için Letoon’a bağışta bulunmuştur.
Portikolar yani stolar, şimdi su altındadır ve aynı zamanda yüzergezer hayvanlarla doludur.
Kandiller
Kentteki kazılarda en çok ortaya çıkan buluntu gruplarından biri kandillerdir. Bunlar evlerin ve binaların aydınlatılmasında, mezarlar gömü hediyesi olarak ya da kutsal törenlerde kullanılmıştır. Mum kullanımının artması ile kandiller sembolik olarak kullanılmaya başlanmıştır. [kaynak]