Karadağ (Montenegro) vizesiz ve uygun gezilebilecek en güzel ülkelerden biri. 2017’deki verilere göre nüfusu 622.471 kişi. Podgoric resmi dili olmasına rağmen 5 dil konuşuluyor. Halkın büyük çoğunluğu İngilizce bildiği için sıkıntı yaşamıyorsunuz.
Tam da adı gibi gerçekten dağlık, Adrayatik Denizine kıyısı bulunan ve müthiş doğa güzelliklerine sahip bir ülke. Biz Arnavutluk üzerinden arabayla Karadağ’a gittik ve sınır kapısında hiçbir problem yaşamadan geçtik.
Ülke Avrupa Birliğine henüz girmemiş olsa da Euro para birimini kullanıyorlar. Ancak 2019 yılında euronun şu anki değerine göre bile ülke yine ucuz kalıyor. Aşırı turistik yerlerde bile 10–15 euro yemek yiyebilirken, lokal yerlere giderseniz çok daha uygun yerler bulabiliyorsunuz. Üstelik porsiyonlar baya baya büyük.
Karadağ Sahil şeridi Adriyatik kıyısında ve yüzlerce denize girilebilecek güzel plajlar var. Karadağ güzel kıyıları deniz tatili ne imkan sağladığı gibi, doğa güzellikleri ile doğa sporlarına, antik şehirleri ile turistik gezilere de imkan sağlıyor.
1. ULCINJ (ÜLGÜN)
İşkodra (Arnavutluk)’tan 45km mesafede Adriyatik kıyısında bir şehir Ülgen. Arnavutluk’a çok yakın olduğu için Arnavutların akın ettiği bir tatil yeri burası. 2500 yıllık Old Town’ı ve sahilinin güzelliği ile göz kamaştırıyor. Biraz yukarı kurulmuş ve kale içerisinde kalan Old Town sokakları gerçekten gezmeye değer. Birçok otel ve kafenin bulunduğu Old Town sokakları daracık ve Adriyatik Denizine tepeden bakıyor. Kale içerisinde bir de aynı isimli bir müze bulunmakta. Giriş 2.5 euro. Biz girmedik, bazı arkeolojik eserler sergileniyormuş ve üst tarafına çıkarak daha yukarıdan şehri izleyebiliyorsunuz. Her yerini yürüyerek rahatlıkla gezebilirsiniz.
Sahillerinde denize girip rahatlayabilirsiniz. Yol üzerinde uğrayıp devam edebileceğiniz bir yer olabileceği gibi, keyfinize göre bir gün konaklayabilirsiniz de. Biz yol üzerinde birkaç saat gezip yolumuza devam ettik.
Şehrin en aşağısına inmeden (Rr. Hafiz Ali Ulqinaku caddesi üzerinde) yol üzerinde bulduğunuz yere park edebiliyorsunuz. Ancak Kiosklar’dan kaç saat kalacaksanız ona göre bilet alıp, bu bileti de elinizle dolduruyorsunuz. Saati 1 euro civarında.
2. BAR
Bar şehri Yeni Bar ve Eski Bar olarak ikiye ayrılıyor. Yeni Bar yerli halkın geldiği bir tatil bölgesi olmuş. Çok da müthiş güzelliklere sahip değil.
Şehrin adı düzenli arabalı vapurlu seferlerinde olduğu tam karşı kıyısında olan İtalya’nın Bari şehrinden geliyor. Bar ve Ülgün arası 30km mesafede.
Konaklamak için Ülgün’e göre daha uygun tabiki. Şehrin yukarılarına doğru (E851 otobanının üstünde) yol kenarına ücretsiz park edecek yerler bulabilirsiniz. Biz kaldığımız binanın önüne park ettik. Araba ile geliyorsanız park yeri olan yerlerde kalmak bence çok önemli.
Stari Bar (Eski Bar) dedikleri yerleşim yeri ise bir müze. Yeni Bar sahil kenarından çok da yürünebilecek bir mesafe olmadığı için araç ile burayı ziyaret etmeniz gerekiyor. Müze girişi kişi başı 2 Euro.
Kalenin çevresi turistik bir yer. Kafeler, hediyelik eşya dükkanları çevrede var.
Kale içerisinde ise oklarla yollar çok güzel tarif edildiği için her yerini gezerek turunuzu tamamlayabiliyorsunuz. 9.yy’da Bizans tarafından yapılmış, Venedik, Sırbistan Krallığı ve Osmanlı Döneminde de kullanılmış bir kaledir. 1878 Balkan Savaşları sırasında İbrahim Bey Kaleyi iyi savunmasına rağmen, su kemerleri patlatılarak halk susuz bırakılmış ve teslim olunmak zorunda kalınmıştır. Ardından ise Kale Karadağ’ın eline geçmiştir. 1979 yılında yaşanan depremle çok zarar almıştır. İçerisinde saat kulesi, enfes manzaralı surları, hamamı, yıkılmış camiisi ile gezilmesi gereken güzel noktalardan biridir.
3. BUDVA
Budva gerçekten çok turistik bir yer. Budva ile Bar arası yaklaşık 40 km mesafede. Old Town (Stari Grad) tamamen yerleşime açık ve her yerde bir sürü dükkan var.
Oldukça küçük bir Old Town olmasına rağmen sokaklarında yürümek, karşına çıkabilecek küçük meydanlarda oturup bir bira içmek oldukça keyifli.
Old Town’ın hemen dışında bulunan Dans Eden Kadın Heykeli ise şehrin simgesi.
Her gün yüzlerce kişi buraya gelip fotoğraf çekilmekte. Bu Heykel’in hemen kenarındaki iskele yoldan devam ederseniz Mogren Beach’e geleceksiniz. Minik bir koy olan bu plajın manzarası dev Karadağ dağları. Hem halk plajı hem de özel plaj olarak kullanılıyor. Ben manzarasını ve denizini enfes buldum. Bunun dışında şehir tam bir plaj bölgesi. Diğer en ünlü yerler ise Jaz Beach ve Becici Beach.
Old Town’ın diğer tarafında ise sahil uzanmakta. Bir sürü tekne turları, kafeler, restoranlar, açık büfeler hep yanyana. Buradaki mekanları tercih ederseniz, Old Town’a göre daha ucuz olacaktır. Otopark şehir içerisinde gerçekten problem.
Her yer ücretli. Old town’a yakın birkaç otopark var ve saatlik 2.5 euro alıyorlar. Onun için eğer burada konaklayacaksanız otoparkı olan bir yerde konaklamanızı tavsiye ederim. Biz Apartments Buba adlı bir yerde kaldık ve gerçekten çok memnun kaldık. Bu apartment’in bulunduğu sokakta ücretsiz park edebilirsiniz. Ancak old town’a 1.5 km yürüme mesafesinde.
Biz burada 2 gece kaldık. Çünkü çevrede gezmek istediğimiz bir sürü yer vardı. Eğer sadece Budva’yı görecekseniz Old Town’ın oldukça küçük olduğunu belirteyim. Çevredeki yerleri göreyim hem de Budva’da kalayım diyorsanız biz 2 gece konaklamayı seçtiğimizden gayet memnun kaldık. Tamamen sizin nasıl gezmek istediğinize bağlı bir süre.
Sveti Stefan, Budva’ya 10 km mesafede ve çok güzel bir ada. James Bond filmlerinin çekildiği 15.yy’dan kalma bir köy. Türklere ve korsanlara karşı savunmak için çevresi surlarla kaplı bu köy Tito zamanında yerli halk karaya taşınarak, otele verilmiş. 60–80’li yıllar arasında Sofia Loren, Marliyn Monroe, Orson Welles, Kirk Douglas ve Liz Taylor gibi ünlülerin uğrak yeri olmuş. Aynen her yerde okuyacağınız bilgiler bunlar. Köy şu an otelin özel mülkü. Günde 2 kere bölgeye tur düzenleniyor, onun dışında bu otelde kalmıyorsanız adaya giremiyorsunuz. Turlar 12:00 ve 16:00’da ve 20 euro. Bence yukarıdan güzel fotoğraf çekilip Budva yönüne devam edebilirsiniz.
Budva’da deniz kenarına giderseniz bir sürü tur şirketi görebilirsiniz. Bu şirketler genelde 5 Euro, 10 Euro, 15 Euro gibi çeşitli turlar önermekte. Örneğin bunlardan biri Ploce Beach adı verilen havuz ve denizin beraber olduğu popüler bir plaj. Genelde sizi belli saatlerde Budva sahilden alıp buraya götürüyorlar ve yarım saat ya da saatte bir yine buradan geçen tur teknelerine binerek Budva Sahil’e geri dönebiliyorsunuz. Özellikle partilemeyi sevenler için Ploce Beach güzel bir plaj gibi görünüyor.
Ayrıca Blue Cave (Mavi Mağara) adlı bir lokasyona da turlar düzenlenmekte. Bu Mağara baya ünlü bir mağara ve içinde yüzmenize izin veriyorlar. Mağaraya ulaşmak için diğer destinasyonlar Herceg Novi, Kotor ya da Zanjic Beach (Burası en yakın plaj ancak araba yolu gerçekten kötü). Aynı zamanda Budva’dan kalkan bu turlar ile Sveti Stefan Adası’nın açıklarında yüzebiliyorsunuz ve Sveti Nikola Adası‘na da yine bu turlarla gidebiliyorsunuz.
VirPazar ve Skodar Nehri Tekne Turunu KESİNLİKLE YAPIN! Benim unutamadığım en güzel deneyimlerden biri oldu. Virpazar eski bir balıkçı köyüymüş. Google Maps’te Virpazar ya da Lake Skadar National Park Visitor yazdığınızda çıkan lokasyona giderseniz doğru yerdesiniz.
Burası Budva’ya 45km uzaklıkta. Girişinde misafirler için ayrılmış ücretsiz otoparklar mevcut. Zaten girer girmez hemen sizi oraya yönlendiriyorlar. Çok küçük bir kasaba, minik meydanında 15–20 tane tur firması stand açmış sizi bekliyor olacak.
Skodar(İşkodra) gölünde 2 saat grup ya da özel tekne turu fiyatları 10euro olarak veriyorlar. Ben kesinlikle burada ya sabah ya da akşam sunset turlarına katılmanızı öneriyorum-gündüzleri çok sıcak. Sunset turları saat 6 civarında yani 6’dan sonra tur bulamayabilirsiniz. Hemen bütün firmalar aynı fiyatları söylüyor. Eğer 10 euro bulduysanız çok da aranmayın. 2 saatlik turda nilüfer çiçeklerinin arasından müthiş dağ manzaraları ile çevrili gölde tur atıyorsunuz, uygun bir yerde durunca gölde suya girip yüzebiliyorsunuz ve hatta size şarap ikram ediyorlar. Ayrıca kasabanın yukarısındaki bir dağda yürüyerek çıkabileceğiniz bir kale var. Tabiki kale girişi ücretli. Kale tabelasından değil de diğer yoldan devam ederseniz aynı müthiş manzarayı izleyerek yukarı tırmanabilirsiniz. Kale yeni restore edilmiş ve adeta Sünger Bob Kalesi gibi. Yerli bir amcanın da dediği gibi “Brand new castle” tepeden tüm heybetiyle çok güzel görünüyor:)
Paragliding, Budva’da baya yaygın bir spor olarak yapılmakta. Sahilde standlardan bilgi alabilirsiniz. Denizin üzerinde müthiş bir heyecanla turlayabilirsiniz. Tripadvisor’da da aratırsanız firmalar ve deneyimler hakkında önceden bilgi alabilirsiniz.
4. PODGORICA
Karadağ’ın başkenti burası. Yerli halk Podgoritsa olarak telafuz ediyor. Şehir için Osmanlı döneminde “Böğürtlen” ve Arnavutçadan alınan “Burguriçe” isimleri, Yugoslavya döneminde ise “Titograd” ismi kullanılmıştır. Şehrin nüfusu ise 150.000 kişi.
Havalimanı da buraya yakın olduğu için, uçakla gelecekseniz ilk göreceğiniz şehir muhtemelen burası olacaktır.
Şehrin ortasından Moraca ve Ribnica nehirleri geçmektedir. Stara Varos, eski Osmanlı Mahallesidir. Eski evler, saat kulesi, Natural History Museum bu bölgede bulunmaktadır. Doganjska ve Osmanagic Camiileri de yine Osmanlı döneminden kalmıştır.
Old Ribnica River Bridge Köprüsü şehirde görülmeye değer yerlerdendir. Dvorac Petrovica ise modern sanat müzesidir ve çevresindeki parkta yürüyebilir ve ağaçlar altında serinleyebilirsiniz.
The Cathedral of Christ’s Resurrection şehrin büyük kilisesi ve sembolüdür. İç kısmındaki ülkenin önde gelen Komünist liderlerinin cehennemde yandığını simgeleyen freski nedeniyle büyük tepki almış.
St.George Ortodoks Kilisesi ve Gorica Park diğer ziyaret edebileceğiniz yerlerden olabilir. Hercegovacka Caddesi alışveriş için uygun bir lokasyondur.
Kısacası Podgorica şehri aslında pek gezmeye değer eğlenceli bir yer değil. Hele yaz aylarında sıcak o kadar bunaltıcı ki… Küçük bir sokakta bir bira içip, bir saatte gezilebilecek kadar küçük bir şehir. Başkent olmasından da kaynaklı sanırım zaman olabildiğine ağır akıyor burada.
Biz arabayı Stara Varos’ta sokak arasında bıraktık. Ana cadde üzerindeki yerlerde otopark ücretli. Ara sokaklara bırakıp yürüyerek rahatlıkla gezebileceğiniz bir şehir burası.
Eğer araba ile geldiyseniz Vodopad Nijagara (Niagara Şelalesi)’ya gitmenizi kesinlikle tavsiye ediyorum. Podgorica’ya 8 km’de bulunan bu şelale gerçekten müthiş bir deneyim. Yanında aynı isimle restorant da bulunmakta. Arabanızı ücretsiz olarak şelalenin üzerindeki yola park edebilirsiniz.
Ardından çekin mayolarınızı koşa koşa şelale’de suya girebilirsiniz. Eğer şelalenin düştüğü yerden daha ilerilere giderseniz ki doğa şekilleri inanılmaz güzelleşiyor, daha güzel suya girilebilecek yerler de göreceksiniz. Bizce kesinlikle buraya uğrayın. Ördekler, şelale, tertemiz nehir müthiş bir doğa deneyimi sunuyor size.
NOT: Podgrorica ve Virpazar’a Budva üzerinden gidecekseniz 2.5 euro otoban parası tek yön ödeyeceksiniz.
5.ÇETINJE
Podgorica’nın 50 km batısında yer alan bu şehir aslında eski başkent.
Bu yüzden eski şirin evleri ile, heybetli konsolosluk binaları ile gerçekten nostaljik bir yer. Ihlamur ağaçlarının kokusu ve gölgesi altında sessiz sakin bir şehir artık. Cetinje Manastrı ziyaret edilmesi gereken yerlerin başında geliyor. Hemen yanında da Ulusal Tarih Müzesi bulunmakta. Cadde üzerlerinde araba park yerleri ayrılmış ve ücretsiz park edebiliyorsunuz. Njegoseva Caddesi hem canlı hem de yemek yemek yerleri bulunuyor. Bu caddenin sonunda ise eski konsolosluklar yer alıyor. Bu konsolosluk binaları günümüzde eğitim kurumlarına ait ya da kütüphane olarak kullanılmaktadır.
Lipa Cave bölgede gezilebilecek diğer lokasyonlardan. Cetinje’ye 6 km mesafede olan bu mağara 10:00–16:00 arası her gün ziyarete açık. Mağaranın giriş ücreti 11 euro, bunun içinde otopark, mağaraya giden tren yolculuğu, mağara turu, rehber ve sigorta dahil.
İçerisinde sıcaklık 8–9 derecelere düştüğü için yanınızda bir ceket olmadan girmemenizi tavsiye ederim.
Lovcen Milli Parkı ise Cetinje’ye yakın diğer destinasyonlardan. Cetinje’ye 20 km uzaklıktaki milli parka giden yol gayet iyi durumda.
Dolambaçlı yollardan tırmanırken müthiş dağ manzaralarına tanık olacaksınız. Biz biraz havanın serin olduğu bir gün gittik ve bu serinlikle birlikte daha bir güzel göründü yollar bize. Yaz mevsiminde olsanız da yanınıza ceket almanızı öneririz. Yolu takip edip en tepeye varmadan önce kişi başı 2 euro milli parka giriş ücreti ödemeniz gerekiyor. Bu ödemeyi yaptıktan sonra birkaç km içinde en tepeye varıyorsunuz ve sizi yuvarlak bir meydan karşılıyor. Otopark ücretsiz.
Yuvarlak meydanın altında bir tane restoran işletilmektedir. Yuvarlak meydanın bir tarafından dağın tepesinde baya bir basamak çıkarak Petar II.Petrovic-Njegos Mozole müzesine ulaşılıyor. Müzeye giriş ücreti ise kişi başı 2.5 euro. Biz girmedik. Yuvarlak meydanın diğer bir tarafından ise yürüyüş parkuru bağlanıyor. Manzara enfes ancak bence yol üzerinde de enfes manzaralar görebiliyorsunuz. Dolayısıyla belki yarım saat bulunabileceğiniz bir yer için bu kadar para verip vermemek size kalmış.
Milli parka gelmeden yol ayrımı geliyor ve Njegusi Köyü tabelasını görüyorsunuz. 12 km mesafedeki bu köyde hiçbir şey olmamasına rağmen bu alana bir zipline kurmuşlar. 10 euroya zipline (Njegusi Zipline) yapabiliyorsunuz ve harika bir Boka Körfezi manzarasına karşı birkaç saniye sürecek aksiyon sizi ele geçiriyor. Eğer Njegusi’ye gidip ordan Kotor ya da Budva’ya inecekseniz (geldiğiniz yoldan değil, daha kısa başka bir yol sunuyor maps) acayip virajlı tek şerit çift yön yollardan iniyorsunuz AMA böyle manzaralar yok.
Boka Körfezi (Kotor’unda kıyısında bulunduğu körfeze Boka/Kotor Körfezi deniyor) resmen ayaklarınızın altında bulutlarından altında birkaç gün önce gezdiğiniz minik Old Townlar daha da minikleşmiş. Doğa manzaralarını seviyorsanız gerçekten az rastlanır manzaralarla karşılaşıyorsunuz bu yolda ama tekrar uyarayım — azıcık tehlikeli yollar. Njegusi aslında Kotor tarafından daha yakın olduğunu da belirtelim.
6. KOTOR
Karadağ’ın en turistik yerlerinden biri Kotor. Cruise gemilerinin de akını altında, Boka Körfezinin kenarında surlarla çevrilmiş güzel bir Old Town, son zamanlarda da oldukça popüler.
Anlatmadan önce arabayla gelenlere ön bilgi vereyim: SAKIN OTOPARKI OLMAYAN BİR TESİSTE KALMAYIN! Çünkü araba park edecek yer yok ve otoparklar çok pahalı! Biz Monte Kristo Oteli’nde kaldık,Old Town içerisindeydi ve Old Town dışında kendilerine ait otopark alanı mevcuttu. Çok da memnun kaldık. Birkaç otoparkın fiyatına baktım saati 0.80 cent en ucuzuydu.
Kotor Old Town’ı da aslında oldukça küçük olmasına rağmen taştan binaları, dar sokakları ile gezmesi keyifli bir yer. San Giovanni Kalesi şehirde en çok ziyaret edilen yerlerden biri. Buraya ulaşmanız için 1300 basamak çıkmanız gerekiyor. Bunun için iki yol var: birincisi Old Town içinden Kale’ye çıkan yol, bu yolu kullanmanın ücreti 8 euro, ancak biletçi görevli 08:00–20:00 arasında bulunuyor. Bu saatler dışında gişe de kimse olmadığı için, ücretsiz Kale’ye tırmanabiliyorsunuz. Uyarayım aşırı kaygan taşlar var, düzgün bir ayakkabı giymeden çıkarsanız çok dikkatli olmanız lazım. İkinci yol ise Old Town dışından çıkılıyor.
Old Town’ın nehir geçen kapısından çıkarsanız bu yolu göreceksiniz. Baya bir tırmanış gerektirdiği ve yollar kötü olduğu için ayakkabı seçiminize dikkat etmelisiniz, ayrıca çok sıcak olan öğle vakitlerinde de çıkmamanızı tavsiye ederim.
Şehrin kapısına da Yugoslavya’yı uzun süre bir arada tutan temel prensiplerinden biri olan sözü yazılı: “Size ait olmayanı istemeyin, size ait olandan da vazgeçmeyin”, bu Tito’nun sözü olarak geçiyor. Piazza of the Arms (Ordu Meydanı), Saat Kulesi, Utanç Sütunu (Saat kulesinin dibinde üçgen uçlu bir sütun göreceksiniz. Kotor’da onur çok önemli bir müesseseymiş, hala da öyle. Suç çok nadir işlendiğinden şehire hapishane yapmamışlar. Onun yerine birisi bir kusur ettiğinde bu sütunda getirilip herkesin önünde utandırılırmış.), Northern Gate, St. Tryphon Katedrali, St. Nicholas Kilisesi, Maritime Museum, Kedi Müzesi gezilecek yerler arasında.
Kotor’u aslında rahatlıkla bir günde gezebilirsiniz. Ancak çevresindeki yerleri de ziyaret edeyim derseniz bu konaklamayı uzatmanız gerekebilir.
Ayrıca Perast’ı ziyaret edebilirsiniz. Kotor’dan araba ile 15 dakikada gidebileceğiniz gibi yine Kotor’dan Perast’a tekne turları var. Araba ile gidiyorsanız şehrin girişinde ve çıkışında iki tane otopark mevcut, günlük park 2 euro. Tekne ile gidiyorsanız sahilde 15 euro’ya turlar bulabilirsiniz. (Kotor-Lady Of the Rocks-Perast-Kotor) UNESCO koruması altında bir orta çağ köyü olan Perast, Venedik Gotik Mimarisi yapılardan oluşuyor. Birkaç km uzunluğundaki kıyı şeridinde bulunan Perast’ta Saat Kulesi (1 Euro) şehrin güzel detaylarından.
Açıklarda ise 2 tane ada bulunuyor.
Biri Our Lady Of the Rocks Adası, öteki ise St.George Adası (Bu ada hala aktif manastır olarak kullanıldığı için ziyarete kapalı). Our Lady Of The Rocks ise 600 yıl önce insan eliyle yapılmış bir ada. Yapay adanın olduğu yer ise kayalıklardan ibaret. Burada balıkçılar kayıklarıyla gelip balık tutuyor. 12. yy’da günlerden bir gün, balıkçılar kayalıklarda balık tutarken denizin içinde Meryem Ana figürlü bir ikon bulunuyor. İkon Benedikten Manastırı’na götürülüyor, fakat manastırın rahibi ertesi gün balıkçılara getirdikleri ikonun kaybolduğunu söylüyor. Balıkçılar aynı ikonu yine denizin içinde görüyor ve ikonu alarak yeniden manastıra götürüyor. Sahilden gidiş-dönüş 5 euroya tekne ile bu adayı ziyaret edebilirsiniz.
Adanın ortasında bir de kilise bulunmakta. Kiliseye giriş ise 2 euro.
Dobrota, Kotor’dan çıkıp Perast’a giderken sahil kenarındaki bölge. Bütün Kotor/Boka Körfezi gibi taştan eski evlerle bezenmiş çok güzel bir bölge. Hatta Perast’a giderken yukarı otobanı kullanmak yerine şehir içinden giderek Dobrota sahillerinden gidebilirsiniz. Yol tabi ki de daha dar ve kıvrımlı olmasına rağmen göreceğiniz manzaralar için değecektir. Ayrıca sessiz bir tatil yapayım bol bol denize gireyim diyorsanız da burada otel tutmayı bir düşünün derim.
Tivat; Google’da burayı aratıp giderseniz ultra lüks bir yerleşim yeriyle karşılaşacaksınız. Yatlar katlar, golf sahaları, her yerinden zenginlik akan insanlar. Ancak Tivat üzerinden Kotor’a giderken, otobandan değil de sahil kenarından giderseniz şirin mi şirin bir sürü kasabadan geçeceksiniz.
7. HERCEG NOVİ
Sahil kesiminde en üstte bulunan ve Hırvatistan/Dubrovnik’e sınırı olan eski bir yerleşim yeri Herceg Novi. Yine güzel bir Old Town’a sahip, taştan binaları ile göz kamaştırıcı.
Kanlı Kale gezilmesi gereken noktalardan bir tanesi. Osmanlı burayı almaya çalışırken 2000 kadar askeri şehir oluyor ve adına bu yüzden Kanlı Kale deniyor. Karadağlılar ise Kanlı Kula adını vermişler. Kanlı Kula’ya çıkış ücreti 2 euro. Şehir bir yamaca kurulduğu için çok yokuş ve merdiven mevcut.
Sıcaklar altında yürümek hayli zor. Church of Herceg Stephan- Aziz Mikail Kilisesi, Stari Grad’da bulunan en önemli kilisedir.
Ayrıca Mavi Mağara-Mamula Adası-Zanjice Beach-Herceg Novi tekne turları düzenleniyor. 2–3 saat süren bu turlar kişi başı 15 euro.
Sabah saatlerinde giderseniz hem serinlikte hem de rahat rahat turlara katılabilirsiniz. Öğleden sonra aralıkları seyreliyor.
Zaten 1–2 firma bu işi yaptığı için fazla bir rekabet yok.
Eğer buradan Dubrovnik’e gitmeyi planlıyorsanız Vitaljina adlı kapıyı kullanın.
Önünüzde neredeyse hiç kuyruk olmadan geçebilirsiniz. Google maps Dubrovnik’e başka bir kapı üzerinden çizdiriyor, bu kapıyı bize bir Karadağlı önermişti 🙂
Otopark önerisi: şehir merkezine park etmek yine sıkıntılı ve pahalı. Biz yukarıda bir mezarlığın önüne park edip aşağı şehre doğru yürüdük. Sıcakta geri dönerken tırmanmak zordu orası ayrı 🙂
BONUSLAR:
- Krapina
- Orstrog Manastrı
- Tara Kanyonu
- Rijeka Crnojevića
- Godinje