Heroides – Kadın Kahramanların Aşk Mektupları 1

Mitolojik Hikayeler - Heroides - Kadın Kahramanlar
Spread the love

Heroides ya da Kadın Kahramanların Aşk Mektupları, Romalı şair Ovidius tarafından yazılmış, mitolojik hikayeleri baz alan şiirsel mektuplardan oluşur.

Antik Roma’da, Augustus dönemindeki en verimli şairlerden olan Publius Ovidius Paso, güçlü kalemi ile binlerce yılı aşmış ve günümüze ulaşmıştır. Ovidius’un Heroides adlı eseri, mitolojideki kadın kahramanların sevgililerine yazdıkları aşk mektuplarından oluşur ve “Kadın Kahramanlar” ismiyle anılır. Bu aşk mektuplarında, kadının her tonunu bulabildiğiniz için evrensel bir üne kavuşmuştur. Ars Amortia yani Aşk Sanatı adlı eserinde de hem kadına hem de erkeğe aşk hakkında bildiklerini, etik kuralları bile hiçe sayarak anlatmaktan çekinmeyen Ovidius, Heroides eserinde ise aşkın farklı boyutlarını yaşayan kadınları dillendirir.

Mitolojik hikayelerde ya da tiyatro sanatı ile anlatılagelmiş kadın figürleri, erkek yazarlar tarafından silik birer karaktere dönüştürülürken, Ovidius onları baş kahramanı yapar. Hatta daha ileri gider, kadınlar, varlıkları ile “suçlu” değildir; yaşayan, hisseden bireylerdir. Üvey oğluna aşık olan Phaedra örneğin, kalıplaşmış ahlak kurallarına göre yargılanmaz. Onun bakış açısı ile öğreniriz duygularını. Briseis, efendisine aşık olmuş köle kadındır. Ya da Helen, kocasını terk edip ünlü savaşı çıkarmadan önce ahlaki ikilemler yaşamış bir kadındır. Kısacası, bildiğimiz hikayeleri, gerçek baş kahramanların ağzından dinleriz. Adeta tüm hikayelerde yardımcı karaktere dönüşmüş bu kadınların, iç dünyalarına yol alırız. Hem de şairane bir ton ile. Belki de bu yüzden Heroides, neredeyse eksiksiz metin olarak günümüze ulaşmıştır. 

Eser 21 adet mektuptan oluşur. İlk 15 mektup, kadınların uzaktaki sevgililerine yazdıkları şiirlerdir. Son 6 mektup ise aşıkların birbirlerine yazdığı şiirlerden oluşur. 

Diğer Mektuplar İçin Bakınız

Bu mektupların içeriklerini, toplam 5 bölümde sırası ile yayınlayacağım. Keyifli okumalar.

6-10 arasındaki mektuplar için tıklayınız.

11-15 arasındaki mektuplar için tıklayınız.

16-21 arasındaki mektuplar için tıklayınız.

1. Penelope’tan Odysseus’a

İthake Kralı Odysseus, Troya Savaşı’nda katılır ve İlyon’u yıkmak tam on sene sürer. Kenti yağmaladıktan sonra, Yunanlı komutanlar eve dönüş yoluna koyulur. Ancak Odysseus, tanrı Poseidon’u gücendirdiği için, denizlerde bir on sene daha macera yaşar. Bu esnada, kocası Odysseus’a sadık kalan Penelope, onun yolunu gözler. Ancak Odysseus’un öldüğüne inanan çevredeki soylu adamlar, Penelope’a talip olurlar. Talipleri oyalamak için dokuduğu bezi bitirdiğinde onlardan birini seçeceğine söz verir. Ancak, gündüzleri dokuduğu bezi akşamları geri sökerek, talipleri üç sene oyalar. Kurduğu düzen açığa çıkınca, talipler birini seçene kadar, sarayın mallarını yemeye başlarlar. Neyse ki Odysseus döner ve taliplerin hepsini alt eder. Penelope, Yunan Mitolojisinde saygı değer bir kadındır. Diğer soylu kadınların aksine, Odysseus’u sevmekten hiç vazgeçmez ve onu tam yirmi sene bekler.

Penelope, sadakatin timsalidir.

2. Phyllis’tan Demophon’a

Phyllis, Trakya prensesidir. Demophon, Troya Savaşı’na katılmış Atina komutanıdır. Savaşın dönüşünde, Phyllis’in ülkesine uğrar ve birbirlerine aşık olurlar. Evlendikten bir süre Demophon ülkesinde işlerini yoluna koyma gerekçesi ile Trakya’dan ayrılır. Söz verdiği süre zarfında dönmez. Phyllis, sevgilisini her gün kıyıda bekler ve dönmeyince, yavaş yavaş umudunu tüketir. Sonunda intihar eder ve badem ağacına dönüşür.

Phyllis, karşılık bulamadığı aşkı yüzünden depresyona sürüklenir ve canına kıyar.

3. Briseis’ten Akhilleus’a

Briseis, Lyrnesus kentinden bir kadındır. Akhilleus, Troya Savaşı esnasında, bu kenti yağmalar. Ve Breseis’in kocasını, kardeşlerini ve babasını öldürür. Ardından onur payı olarak, Briseis’i cariye olarak alır. İlyada’nın konusu olduğu üzere, Agamemnon’un onur payı olan cariyesi elinden alınınca, Akhilleus’un cariyesi Briseis’e göz koyar. Bunun üzerine, Akhilleus, savaşmayı reddeder ve Yunan Birlikleri, Troya karşısında yenilmeye başlar. Agamemnon, hatasını anlar ve kumandanları Akhilleus’a göndererek, çeşitli armağanlar ile birlikte Briseis’i geri vermeyi teklif eder. Akhilleus hala öfkeli olduğundan, teklifi geri çevirir. Briseis, bir köle olarak Akhilleus ile beraber olmasına rağmen, kahramana aşık olmuştur. Akhilleus’un öfkesi yüzünden kendisine sahip çıkmamasına sitem eder. Kendisini değersiz bir mal gibi hissettiği için ölmeyi diler.

Briseis, kendisini kaçıran adama aşık olmuş ama aşkının karşılığını bulamamış bir kadındır.

Heroides Briseis'in Akhilleus'un Çadırından Kaçırılması, Johann Heinrich Wilhelm Tischbeino
Heroides Briseis’in Akhilleus’un Çadırından Kaçırılması, Johann Heinrich Wilhelm Tischbeino

4. Phaedra’dan Hippolytus’a

Theseus, Atina kralıdır ve yarı boğa – yarı insan canavar Minotor’u öldürmek için Girit kralının kızı Ariadne’den yardım almıştır. Theseus’a aşık olan Ariadne, onunla birlikte ülkesini terk etmiştir; ancak Theseus, Ariadne’yi Nakşa Adası’nda terk etmiştir. Memleketine tek başına dönen Theseus, Amazon kraliçesi ile evlenmiş ve ondan Hippolytus adında oğlu olmuştur. Ancak karısını bilinmeyen bir sebeple öldürmüştür. Sonuncu evliliğini, Ariadne’nin kız kardeşi, Girit prensesi Phaedra ile yapmıştır. Ancak Theseus, en yakın arkadaşı Perinthos ile maceralara atılmayı, ailesi ile zaman geçirmeye yeğler. Phaedra, Hippolythus’un üvey annesidir ve oğluna karşı derin bir aşk beslemeye başlar. Mektup boyunca, Hippolytus’a aşkı yüzünden nasıl değiştiğini anlatır ve dünyevi zevklerin, ahlaki normlardan üstün olduğunun altını çizer. Hissettiği duygu o kadar kuvvetlidir ki, yasak aşkı için her şeyi göze almaya hazırdır.

Phaedra, Hippolytus’a açılır ancak üvey oğlu tarafından reddedilir. Theseus olayları öğrenince, Hippolytus’un tecavüz etmeye kalktığını söyleyerek iftira atar. Theseus, dolaylı yollardan oğlunun ölümüne sebep olunca, Phaedra intihar eder.

Phaedra, yasak aşkı yüzünden acı çeken bir kadındır.

5. Oenone’den Paris’e

Paris, Troya prensi olarak doğmuş olmasına rağmen, ülkenin sonunu getireceği kehaneti yüzünden ailesi tarafından terk edilmiş ve çobanlar tarafından yetiştirilmiştir. Oenone ise İda Dağlarındaki bir pınarın perisidir. İki genç birbirlerine aşık olurlar. Paris fakir bir çoban olmasına rağmen, Oenone, onunla evlenir. Tanrılar katında güzellik yarışması çıkınca, Paris’i hakem seçerler. Athena, Hera ve Afrodit, Paris’e çeşitli armağanlar sunarak, en güzeli belirlemesini isterler. Paris, “dünyanın en güzel” kadını hediyesini teklif eden Afrodit’i seçer. Böylece, Oenone’u terk edip, Helen’i Sparta’dan kaçırır ve Troya Savaşı’nın çıkmasına sebep olur. Oenone, Paris’e öfkelidir. Hain bir kadın olan Helen için kendisini terk etmesine kızgındır. Kendisi önemli bir peri iken, Paris gibi bir çobanla evlenmiştir ve karşılığı terk edilmek olmuştur.

Yıllar sonra, Paris, Troya Savaşı’nda yaralanır ve Oenone’un yardımını ister. Ancak Oenone, yardım etmeyi reddeder ve onu kovar. Paris, yarası yüzünden ölünce; Oenone, çok üzülür ve Paris’in cenaze ateşine atlayarak intihar eder.

Oenone, sevgilisini çok sevmesine rağmen aldatılmanın acısını yaşayan bir kadındır.

Önerilen makaleler