Femme Fatale Karakterler: Helen ve Klytaimnestra

Mitolojik Hikayeler Femme Fatale Karakterler
Spread the love

Femme Fatale karakterler, edebiyat ve mitolojinin en etkileyici ve gizemli figürlerindendir. Bu güçlü ve baştan çıkarıcı kadınlar, kaderleri ve kararlarıyla sadece kendi hayatlarını değil, etraflarındaki dünyayı da şekillendirirler. Klytaimnestra ve Helen, bu karakterlerin en ikonik örneklerinden ikisidir. İlki, bir kraliçenin intikam dolu hikayesiyle; diğeri ise tarihin en ünlü güzelliklerinden biri olarak tüm bir savaşın sebebini teşkil eder.

Kızkardeşlerin Doğumu

Yunan Mitlerinde, “erdemli kadınlar” konuşmaz, fikir beyan etmezler ve her durumda kocalarına sadıktırlar. Kocalarını sonsuza dek sever ve desteklerler. Hemen hemen hiçbiri, kocaları tarafından aldatılmalarına rağmen onları terk etmeyi düşünmez. Tanrılar katında bile böyledir. Belki de en çok aldatılan kadın figürü Hera, Zeus’tan boşanmayı düşünmez.

Leda’nın iki kızı Klytaimnestra ve Helen, Yunan kültürünün sıklıkla yücelttiği “sadık eş” kavramına karşı gelir. Aksine, sevdikleri erkeklerinden peşinden gitmeyi tercih ederler. Bu yüzden de “femme fatale” yani “kötü kadın” olarak suçlanırlar.

Peki Yunan mitlerine göre bu kız kardeşlerin öyküsü nasıldır?

Sparta kraliçesi Leda, bir gölün kenarındayken, peşindeki kartaldan can havli ile kaçan bir kuğu kendisine sığınır. Kraliçe, kuğuyu korumak için kolları arasına alır. Ancak kuğu Zeus’un kendisidir ve beraber olurlar. Öte yandan Leda, aynı gece kocası Tyndareos ile de beraber olur. Böylece Helen ve Polluks’a Zeus’tan, Klytaimnestra ve Kastor’a kocası Tyndareos’tan olmak üzere toplam dört çocuğa hamile kalır. Zeus’un birçok illegal ilişkisinde Hera, kadını cezalandırır ama bu hikayede Leda, hiçbir çile çekmeden kurtulur. Ancak kızları Klytaimnestra ve Helen’in öyküsü, özgür iradeleri ile karar aldıkları için anneleri Leda’nınki kadar kısa olmayacaktır.

Leda ve Kuğu, Michelangelo'nun resminin 16. yüzyıl kopyası
Femme Fatale karakterler, Leda ve Kuğu, Michelangelo’nun resminin 16. yüzyıl kopyası

Spartalı Helen’den Troyalı Helen’e

Helen’in güzelliği ülkenin sınırlarını aştığında, birçok kral değerli hediyelerle birlikte gelerek Helen’e talip olurlar. Üvey babası Tyndareos, bir talibi seçse, diğerleri kendisine düşman olacaktır. Cin fikirli Odysseus, Helen’in talipleri arasındadır ama Helen’in kuzeni Penelope’a aşık olur. Bu yüzden kral Tyndareos’a zor durumdan çıkarak fikrinin karşılığında Penelope ile evlenmeyi talep eder. Tyndareos kabul eder. Odysseus, Helen’in damadını kendisinin seçmesini ve diğer taliplerinde bu evliliği koruyacaklarına yemin etmesini önerir. Fikir, tüm talipler tarafından olumlu karşılanır. Böylece, Helen, Menelaos’u eşi olarak seçer. Tüm talipler de bu evliliği koruyacaklarına yemin ederler.

Ayrıca bakabilirsiniz: Helen’in Talipleri

Menelaos, Sparta kralı olur. Yıllar sonra Troyalı Paris, Afrodit’in yönlendirmesi ile Sparta’ya gelir ve dünyanın en güzel kadını Helen’e aşık olur. Uzak diyarlardan gelen bu çapkın adam, Helen’i etkiler. Menelaos, babasının vefatı üzerine cenaze törenine katılmak için Sparta’dan ayrılınca, ikisinin buluşmak için fırsatları olur. İki genç birbirlerine tutkuyla aşık olurlar. Helen, yıllar önce, hiçbir kadının elde edemediği bir fırsat ile talipler arasından kocasını seçme şansı elde etmiştir. Ve şimdi aşkı ile evliliği arasında bir seçim yapmalıdır. Helen, aşkı seçer. Böylece Troya Savaşı’na sebep olan kadın olarak tarihe adını yazdırır. Kutsal evlilik bağını yok sayan, sevdiği adamın peşinden giden bir kadın olarak “kötü kadın”ın sembolü olacaktır.

Koca Katili Klytaimnestra

Klytaimnestra’nın Agamemnon ile evliliği hakkında iki farklı öykü vardır. Birincisine göre, Agamemnon ve Menelaos sürgün ediliğinde, Tyndareos’un ülkesine konuk olurlar ve burada Agamemnon ve Klytaimnestra evlenir. İkinci hikayeye göre, Klytaimnestra başka bir adam ile evlidir ve yeni doğmuş bir bebeği vardır. Ancak Agamemnon, Klytaimnestra’yı çok beğenir ve kocası ile bebeğini öldürerek, Klytaimnestra ile evlenir. İki durumda da Klytaimnestra, Agamemnon’un karısı ve Miken ülkesinin kraliçesi olur. Birlikte İphigenia, Elektra ve Orestes isimli çocukları olur. Helen, Paris ile birlikte Troya’ya kaçtığında; Helen ve Menelaos’un evliliğini korumaya yemin etmiş bütün krallar birleşerek Troya’ya savaş açarlar.

Agamemnon, bütün ordunun yöneticisi seçilerek “kralların kralı” ünvanını alır. Karısını ve çocuklarını ülkesinde bırakarak, Yunan ordusunu Avlis sahillerinde toplamak için yola koyulur. Yunan krallarının birlikleri Avlis’te toplanırlar ama Troya’ya açılmak için bir türlü elverişli rüzgarlar çıkmaz. Bunun üzerine, kahin Kalkhas’a danışırlar. Kalkhas, Agamemnon’un tanrıça Artemis’i gücendirdiğini ve kızı İphigenia’yı tanrıçaya kurban etmezse Troya’ya yelken açamayacaklarını duyurur. Agamemnon zor durumdadır. Toplanan orduya kızını kurban etmeyeceğini söylese, Troya’ya saldırmak yerine kendi ülkesi Miken’e saldırmalarından korkar. Bu yüzden, cin fikirli Odysseus’un önerisi ile İphigenia’yı Akhilleus ile evlendirmek için Avlis’e getirir. Klytaimnestra olan bitenden habersiz kızını gelin olarak hazırlar ve onunla birlikte Avlis’e gelir. Agamemnon, Klytaimnestra’nın gözü önünde kızını Artemis’e kurban eder ve Troya Savaşı’nı başlatır. Ancak karısı ile de büyük bir savaşı başlattığından habersizdir. Klytaimnestra, Agamemnon’un ihanetini asla unutmayacaktır. 

Truva Savaşı on yıl sürer. Agamemnon’un bu uzun yokluğu sırasında Klytaimnestra kocasının kuzeni Aigisthos ile aşk yaşamaya başlar. Böylece, Klytaimnestra ve Aigisthos, Agamemnon’un ölümünü planlamaya başlarlar. Klytaimnestra hem ilk kocasını ve bebeğini öldürerek kendisi ile zorla evlendiği için hem de kızları İphigenia’yı öldürdüğü için Agamemnon’a öfkelidir. Öte yandan Aigisthos ise ailevi kavgalardan ötürü, Agamemnon’dan nefret etmektedir. 

Yunanlılar Troya’yı yıkmayı başarır ve Agamemnon, dönerken yanında Troyalı prenses Kassandra’yı cariyesi olarak getirir. Klytaimnestra artık kararlıdır ve kocasından kurtulacaktır. Aigisthos ile birlikte seneler sonra ülkesine dönen Agamemnon’u karşılarlar. Kassandra araba kalır; Agamemnon ise kendisi için hazırlanan ziyafete katılmak üzere saraya girer. Klytaimnestra kocası banyoya girene kadar bekler. Sonra Agamemnon’u ağa benzer bir kumaşa sarar ve bıçaklar. Ağın içinde sıkışıp kalan Agamemnon ne kaçabilir ne de karşı koyabilir. Kassandra kehanet yeteneği sayesinde geleceği görmüştür ve öleceğini bilmektedir. Bu yüzden kararlılıkla saraya doğru yürür ve Kassandra’yı da öldürürler. Böylece Klytaimnestra kocasından intikamını alır ve sevdiği adama kavuşur. Ancak Yunan kültüründe bir kadının kocasını öldürmesi korkunç bir eylemdir. Bu yüzden çağlar boyu “kötü kadın” olarak anılacak ve diğer kadınlara kötü örnek teşkil etmesin diye özoğlu Orestes tarafından öldürülecektir. 

Sonuç

İki kız kardeş, kendileri için çizilmiş kaderin dışına çıkıp özgür tercihler yaptıkları için birçok tragedya ve hikayeye konu olacaklar ve “kötü kadın” olarak anılacaktır. Klytaimnestra, kocasının zorbalığına zorbalıkla yanıt verdiği için cezalandırılacak; Helen, sevdiği adamın peşinden gittiği için iki uygarlığı birbirine düşmesine sebep olan kadın olacaktır.

Femme Fatale karakterler, Agamemnon'un Öldürülüşü, Pierre-Narcisse Guérin (1817)
Femme Fatale karakterler, Agamemnon’un Öldürülüşü, Pierre-Narcisse Guérin (1817)

Önerilen makaleler