Bodrum beldesinin tarihi aslında çok eskilere dayanıyor. Beyaz-mavi uyumu ve ege sahillerinin güzel tatil beldesi Bodrum’da gezilecek yerlere birlikte göz atalım. Listedeki gezilecek yerlerin hepsi şehir merkezinde bulunmaktadır. Dolayısıyla, yürüyerek ulaşabilirsiniz. Sadece Antik Tiyatro şehrin dışında otoban kenarında yer almaktadır. Gezerken Bodrum sokaklarında kaybolarak bu mekanları bulmanız öneririm. Başlamadan önce, peki Bodrum sözcüğü nereden geliyor? Murat Bardakçı‘nın bir yazısında belirttiği gibi:
1. Halikarnas Mozelesi (Mausoleion)
Heredot tarafından M.Ö. 5. yüzyılda dile getirilmiş, ardından M.Ö. 2. yüzyılda Sidonlu Antipatros’un “Dünyanın Yedi Harikası üzerine” adlı eseriyle bu hayranlık uyandıran eserler listelenmiştir. Bu eşsiz yapıtların her biri, insan elinin ve zekasının sınırları zorlayarak ortaya koyduğu muhteşemlikler olarak tarih sahnesindeki yerlerini almışlardır. İşte bu yapıtlardan biri de Ege’nin incisi Bodrum’da, antik Halikarnas kentinde yükselen ve tüm zamanların en görkemli mezar anıtlarından biri olarak kabul edilen Halikarnas Mozolesi‘dir.
“Mozole” terimi, özellikle büyük ve görkemli yapıda olan anıt mezarlara verilen isimdir. Genelde önemli veya zengin kişilikler için inşa edilen bu tür yapılar, mimari ve sanatsal açıdan dikkat çekici özellikler taşır ve genellikle kişinin veya halkın o kişiye olan saygısını yansıtır.
Ayrıca bakabilirsiniz: Antik Dünyanın Yedi Harikasına Ne Oldu?
Bu öykünün baş kahramanı Kral Mausolos, Güneybatı Anadolu’da, Karya bölgesinin Pers valisi olarak tarihte yerini alır. Pers hükümdarına bağlı olsa da, sergilediği bağımsız liderlik özellikleriyle dikkat çeker. İsmi, kendisi için inşa edilen görkemli mezar anıtı sayesinde binlerce yıl sonrasına taşınmıştır.
Karısı ve kız kardeşi Artemisia tarafından, ünlü mimar Pytheos‘a yaptırılan Halikarnas Mozolesi, döneminin mimari ve sanatsal anlayışını bir araya getiren muhteşem bir birleşimdir. Yunan sütunları ve Mısır piramitlerinin özelliklerini harmanlayan bu yapı, Antik Yunan ve Mısır mimarisinin en iyi örneklerinden biri olarak kabul edilir.
Ayrıca bakabilirsiniz: Tanımanız Gereken 7 Büyüleyici Antik Yunan Kadını
Antik yazarların aktardıklarına göre, mozole dört ana bölümden oluşur:
- Kaide (Podyum): Mozolenin en alt katmanını oluşturan ve yüksekliği ile dikkat çeken kısım.
- Sütunlu Tapınak: 36 İon sütunu ile çevrili, tapınak şeklindeki bu orta bölüm mozolenin ana hatlarını belirler.
- Piramit Çatı: Üzerinde 24 basamak bulunan piramit şeklinde bir çatı yapısı.
- Üst Anıt: Mozolenin en tepesinde, Mausolos ve Artemisia’nın heykellerinin bulunduğu dört atlı bir arabayı tasvir eden bir anıt.
Mozole, M.S. 12. yüzyılda yaşamış Piskopos Eustathios tarafından son kez görülmüş ve bir depremle yıkıldığına inanılıyor. Yıkıntıları ise 1402’de Bodrum Kalesi’ni inşa eden Saint Jean şövalyeleri tarafından keşfedilmiştir. 16. yüzyılda kaleyi güçlendirmek isteyen şovalyeler, mozolenin harabelerini kullanmışlar ve bu süreçte kralın mezarını da açmışlardır. Şovalyelerden birinin anıları, bu tarihi anın tanıklığını günümüze taşır.
İngiliz araştırmacı Charles Newton‘un 1856-1857 yıllarında yaptığı kazılar, mozolenin kalan birkaç parçasını gün ışığına çıkarmıştır. Bulunan eserler arasında kabartmalar, Mausolos ve Artemisia’nın heykelleri ve dört atlı araba bulunmaktadır. Bunlar şimdi British Museum‘da sergilenmektedir.
Günümüzde mozolenin yer aldığı Bodrum’da, geçmişten kalan eserlerin alçı kopyaları sergilenmektedir. Danimarkalı araştırmacıların daha sonraki kazılarında, antik dönemde gerçekleştirilen kurban törenlerine ait hayvan kemikleri (boğa, koyun, keçi, horoz ve kumru kemikleri) bulunmuştur. Bu bulgular, mozolenin sadece bir mezar olmadığını, aynı zamanda kutsal bir alan olduğunu göstermektedir.
Halikarnas Mozolesi, tarihin sadece maddi kalıntılarını değil, aynı zamanda kültürel ve dini pratiklerin izlerini de taşımaktadır. Müze kartınızla ziyaret edebileceğiniz bu tarihi mekan, geçmişin derinliklerinden gelen bir ses gibi, bizi binlerce yıl öncesine, efsaneler dünyasına davet ediyor.
2. Bodrum Kalesi ve Sualtı Arkeoloji Müzesi
Bodrum Kalesi, Türkiye’nin en önemli tarihi yapılarından biri olarak, Ege’nin mavilikleri içinde bir zamanlar denizleri gözetleyen mağrur bir yapı olarak karşımıza çıkar. UNESCO‘nun “Korunması Gerekli Kültür Varlıkları Aday Listesi”nde yer alması, bu yapının dünya kültür mirası açısından taşıdığı önemi göstermektedir.
Efsanelere ve tarihi belgelere göre, kale önceleri adacık olan ve daha sonra doğal süreçlerle kente bağlanarak yarımada haline gelen bir konumda inşa edilmiştir. Bodrum Kalesi‘nin temelleri ve duvarlarının bir kısmı, dünya tarihine ismini yazdırmış olan Halikarnas Mozolesi‘nin kalıntılarından sağlanmıştır. Bu, mozolenin antik dönemdeki görkemini bir nevi günümüze taşır.
1406 ile 1523 yılları arasında St. Jean Şövalyeleri tarafından inşa edilen bu etkileyici yapı, sadece bir savunma kalesi olmanın ötesinde, döneminin mimari ve kültürel anlayışını da yansıtmaktadır. Kalenin içinde farklı ülkelerden esinlenerek adlandırılmış kuleler mevcuttur. Her biri kendine has özellikleriyle dikkat çeker. Deniz seviyesinden 47,50 metre yükseklikteki Fransız Kulesi, kaledeki en yüksek noktadır ve muhteşem bir manzaraya ev sahipliği yapar. İtalyan Kulesi, Alman Kulesi, Yılanlı Kule ve İngiliz Kulesi gibi diğer kuleler de kaleye çeşitlilik ve zengin bir tarihsel dokunuş katmaktadır.
19. yüzyılın sonlarında Osmanlı İmparatoru II. Abdülhamit döneminde kalenin hapishane olarak kullanılması ve bir hamamın inşa edilmesiyle kale, Osmanlı mimari özellikleri de kazanmıştır. Bu kullanım değişikliği, kaledeki uzun tarihsel süreç boyunca meydana gelen fonksiyonel dönüşümü gözler önüne sermektedir.
3. Bodrum Antik Tiyatrosu
Bodrum Antik Tiyatrosu, Ege’nin sıcak güneşi altında tarih sahnesinde dimdik ayakta duran bir kültürel miras parçasıdır. M.Ö. 4. yüzyılda, kral Mausolos zamanında inşa edilen bu tiyatro, Helenistik dönemin sanat anlayışını yansıtır.
O zamanlarda binlerce izleyiciyi ağırlayan tiyatro, 1960’daki restorasyonla birlikte bugün 13 bin kişilik bir kapasiteye kavuşmuştur. Sahne, orkestra ve oturma alanları olmak üzere üç ana kısımdan oluşan yapı, günümüzde hâlâ kültürel etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır.
Oturduğu yerden yüzyıllara meydan okuyan bu antik yapı, bugün otoban kenarında, zamana karşı direncini koruyarak ziyaretçilerini selamlıyor. Bir geçmiş zaman parçası, modern dünyanın hızına kontrast bir dinginlik sunar. Tiyatro, geçerken uğramak ve hikayesine kısaca “merhaba” demek için açık; hatta bir gösteri sırasında yaşamak isteyenler için Biletix üzerinden bilet temin edilebilir.
4. Zeki Müren Sanat Müzesi
Zeki Müren Sanat Müzesi, Türk sanat müziğinin unutulmaz sesi Zeki Müren’in anısını yaşatmaktadır. Onun Bodrum’daki evi ziyaretçilere kapılarını açmaktadır. Ev, 2000 yılında Kültür Bakanlığı tarafından müze olarak düzenlenmiştir.
Müze, Zeki Müren’in sahne ışıltısını yansıtan kostümleri, kişisel yeteneğinin izlerini taşıyan desenleri, hayranlarının sevgisini hissettiren mektupları, başarılarının kanıtı ödülleri ve günlük hayatından kesitler sunan eşyalarıyla donatılmış. Müren’in şıklığını ve zarafetini simgeleyen Buick Regal marka arabası da sergilenenler arasında yer alıyor.
Evin duvarlarını süsleyen Zeki Müren şarkıları, ziyaretçilerine sanatçının ruhunu hissettiren bir arka plan oluşturur. Mütevazi yaşamının izlerini süren müze, sanatçının hem sanatını hem de kişisel hayatını keşfetmek isteyenler için ideal bir mekân. Bahçesi ve konumuyla da misafirlerini büyüleyen ev, özellikle Zeki Müren’in İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun olduktan sonra yaptığı suluboya çalışmaları ile dikkat çekiyor. İkinci katında sergilenen bu eserler arasında “Ağlama, Gülme, Düşün” isimli çalışma da ziyaretçilerin ilgisine sunuluyor.
—–
Son olarak Bodrum’a sürgüne gönderilip, Bodrum’a aşık olan yazar ve şair Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir) şiirini buraya bırakmadan gitmeyelim:
Ege’yi ve Ege kültürlerini didik didik araştırmış efsanelerini, mitlerini, tarihini, coğrafyasını kaleme almış Halikarnas Balıkçısı’nın kitaplarından “Anadolu Efsaneleri”ni özellikle öneririm.