Biga Yarımadası efsaneler ve mitlerin, gerçeklerle hikayelerin birbirine karıştığı çok eski, çok güzel bir coğrafya. Adım adım keşfedilecek yerleri hikayeleri ve önemli turistik merkezleri ile bir araya getirdim.
1- Truva
Yol alırken “Hektor…” diye bağırmayı unutmayın surların çevresinde. Kim bilir belki çıkıverir karşınıza.
Truva Antik Kenti‘ne gitmeden önce Truva Müzesi‘ni ziyaret etmek kentin hem mitolojik hem de arkeolojik tarihine dair bilgi edindikten sonra ziyaret edeceğiniz için daha anlamlı olabilir. Truva Müzesi’ne kesinlikle 2-3 saat ayırmalı ve her şeyi zevkle okumalısınız! Yine burayı ziyaret etmeden önce şansınız varsa İstanbul Arkeoloji Müzesi‘nin ikinci katını ziyaret ederseniz, Truva katmanlarına dair akılda kalıcı ve bilgilendirici güzel detaylar öğrenebilirsiniz.
Etnoköy Çıplak Arkeoloji Evi ise Truva Savaşı’nın ünlü karakterlerinin büstlerinin olduğu bir verenda ve küçük bir müze ile yarım saat içinde ziyaretinizi tamamlayabileceğiniz, hem müzeye hem de kente çok yakın bir köy.
Alexandria Troas Harabeleri, Truva’nın yaklaşık 35 km güneyinde Dalyan’da bulunan harabeler. Oldukça küçük bir alan olmasına rağmen harabe gezmeyi seviyorsanız uğramanızı tavsiye ederim.
Bu lokasyonları aynı gün içerisinde ziyaret edebilirsiniz.
- Truva Antik Kenti (müzekart geçerli)
- Truva Müzesi (müzekart geçerli) – saatlar için bakınız
- Etnoköy Çıplak Arkeoloji Evi (ücretsiz)
- Alexandria Troas Harabeleri (ücretsiz)
- Geyikli Plajı
Ziyaret etmeden önce okumanızı tavsiye ederim: İlyada Özeti ve Homeros Kimdir ve Neden Önemlidir yazılarımızı okumanızı tavsiye ederim. Hatta Femme Fatale Karakterler: Helen ve Klytaimnestra yazımızda Helen’i daha yakından tanıyabilirsiniz.
2- Babakale ve Ayvacık
Babakale, Biga Yarımadasının en uç noktasında yer alır. Osmanlı Dönemi’nden kalma bir kale ve çevresinde ufak işletmeler ile küçük bir beldedir.
Buraya 10km mesafede Gülpınar’da bulunan Apollon Smintheion Kutsal Alanı kesinlikle uğramanızı tavsiye ettiğim bir antik yerleşimdir. Müzekart’ın geçerli olduğu kutsal alan oldukça küçük olmasına rağmen, çevre düzenlemesi ile çok güzel vakit geçirebileceğiniz bir rota.
Mitolojik hikayesine gelirsek, Tanrı Apollon, müzik ve güneş tanrısı olmasının yanı sıra salgın hastalıkların da tanrısıdır. Apollon Smintheus, “Farelerin Efendisi” anlamına gelir. Homeros‘un ünlü destanı İlyada, Apollon rahibinin kurtarmalık karşılığında (değerli hediyeler) esir düşen kızını Yunan komutanı Agamemnon‘dan istemesi ile başlar. Agamemnon adamın teklifini reddedince, rahip Apollon‘dan yardım etmesi için dua eder. Bunun üzerine Apollon, Yunan ordusuna veba salgınını gönderir. Ordu hastalıktan kırılınca bir konsey toplanır. Konseyde ünlü savaşçı Aşil ve Agamemnon anlaşmazlığa düşer ve olaylar gelişir. Tapınağın merdivenlerine eklenmiş olan fare figürlerine dikkat etmeden geçmeyin.
- Babakale
- Apollon Smintheion Kutsal Alanı
- Ayvacık Merkez
2- Behram ve Assos Antik Kenti
Biga Yarımadası güneyinde bulunan Behram ve Assos Kenti, bölgedeki en önemli turistik merkezlerden biri.
Assos Antik Kenti harika bir manzaraya sahip ama tahmin edersiniz çok sıcak olduğu için çıkacağınız saat oldukça önemli. Öğle saatlerinde bu maceraya atılmamanızı şiddetle tavsiye ederim 🙂 Sadece Athena Tapınağı’nı değil, Antik Tiyatro’dan şehir manzarasını izlemeyi ihmal etmeyiniz. Kesinlikle inip çıkacağınız merdivenlere değecek bir manzara sunuyor. Daha fazla bilgi almak için Assos Antik Kenti Rehberi yazımıza bakabilirsiniz.
Kentin dışında Behram Köyü bulunuyor. Osmanlı döneminde kurulmuş eski bir köydür. Burada yemek yiyebilir, sokaklarında hoşça vakit geçirebilirsiniz.
Köyde bulunan Aristotales Heykeli‘ni görmeden es geçmeyin sakın! Ünlü filozof bir zamanlar bu kentte yaşamış. Assos Antik Kentinin ünlü insan yiyen lahitlerini araştıranlardan biriymiş ayrıca.
- Assos Antik Kenti
- Behram Köyü
- Kadırga Koyu
3- Adatepe, Yeşilyurt ve Küçükkuyu
Kazdağları denildiğinde akla ilk gelen yer Adatepe Köyü oluyor. Ama Adatepe’ye en son gittiğimde ne yazık ki muhtarlık zorla araç giriş ücreti almaya başlamıştı. Hakikaten ne için bize zorla bağış yaptırıyorsunuz? Adatepe, Osmanlı döneminde zengin bir köydür ama mübadele sonrası terk edilmiştir. 1980lerde bir arkadaş gurubu köyü keşfeder ve evleri satın alıp restore ederek turizme kazandırırlar. Köyün meydanında dondurmacı ve kafe işletmelerinde zeytinyağlı güzel yemekler yiyebilirsiniz. Maksimum yarım saatinizi alacak küçük bir köy burası.
Ayrıca köyün girişinde Zeus Altarı‘na giden patika bir yol var. Bu yoldan yaklaşık 10-15 dakika yürüyünce Altar’a ve mükemmel manzarasına ulaşıyorsunuz. Efsaneye göre, Zeus Truva Savaşı’nı Gargaros Tepesi’nden izlemiş. İşte bu tepenin Zeus Altarı olduğu rivayet edilir. İlyada’da, Zeus Truvalılara destek olunca Hera öfkelenir. Afrodit’ten takanı cezbedeci yapan memeliğini ödünç alır ve Zeus’un yanına Gargaros Tepesi’ne gider. Orada kocasını baştan çıkarır. Zeus çevrelerini bir bulutla örter sevişirken. Sonra da tatlı bir uykuya dalar. Zeus’un yokluğunu fırsat bilen ve Yunanlıları destekleyen diğer tanrılar, hemen Yunanlılara yardım etmek için savaşa dahil olurlar. İşte belki de burası Zeus ve Hera’nın seviştiği o tepedir. Ayrıca bakabilirsiniz: Adatepe Köyü Rehberi
Adatepe Köyünün yakında bir de Yeşilyurt Köyü bulunuyor. Tıpkı Adatepe gibi taş evlerden oluşan güzel bir köy. Girişinde ücretli otoparkı mevcut. Köyün tarihi 500 yıl öncesine dayanıyor. Oğuzlardan Çetmi boyu bu köyü kurmuş. Otuz yıl önce adı Yeşilyurt olarak değiştirilmiş. Bence Adatepe Köyü’nden daha güzel bir köy burası. Meydanında kafeler ve restoranlar mevcut. Sanırım en ünlü mekanlardan biri de Manici Kasrı Otel ve Restoranı. Ben denemedim ama lüks mekan sevenler için güzel görünüyor. Benim burada size önereceğim yer Sevgi Kahvaltı Evi. Hem harika manzarası var, hem görece daha tenha hem de fiyatlar uygun. Burada deneyebileceğiniz şeyler: Manlama, patila ve Çetmi tatlısı.
Küçükkuyu ise küçük bir deniz kenarı beldesi. Otopark zorlayıcı. Çay bahçeleri sahil kenarına şezlong atmış. Kapalı bir beach işletmesi gibi değil de çay bahçelerinin işletmesi gibi sahil kenarı. Buraya gelmişken Adatepe Zeytinyağı Müzesi‘ne uğramadan geçmeyin. Bu müzeye giriş ücretsiz. Küçük maksimum yarım saatinizi alacak bir müze ama beldenin zeytinyağı geçmişine ışık tutuyor. Ayrıca topraklarımız için çok değerli olan zeytinyağının tarih boyunca nasıl üretildiğine dair bilgilenmenizi de sağlıyor. Alt katında küçük bir kafe işletmesi ve dükkan var. Ayrıca Adatepe Zeytinyağları’nın amblajındaki kadın resminin nereden geldiğine dair güzel ve ilginç hikayeyi öğrenebilirsiniz.
- Adatepe Köyü
- Yeşilyurt Köyü
- Adatepe Zeytinyağı Müzesi
- Zeus Altarı
- Mıhlı Çay Köprüsü (İnstagramda çok paylaşılan ama lokasyonun yorumlarına bakınca gitmekten vazgeçtiğim yer. Gidenler hem yolun çok kötü olduğundan bahsetmişler hem de işletmenin yüksek fiyatları dolayısıyla şikayet etmişler.)
- Yüzülecek yer önerim yok. Sahil kamp işletmelerinin işgali altında. Deniz dalgalı olduğunda pis. Fahiş fiyatlar isteniyor.
4- Altınoluk
Altınoluk Merkez, İstanbul’a yakın olduğu için belki de şehirleşmiş deniz tatili beldelerinden biri. Sahilinde denize girebilir, pansiyonlarında kalabilir ve çarşısında gezinebilirsiniz. Ancak gezerken mitoloji severlerin gözden kaçırmaması gereken bir yer var! Bir döner kavşağın ortasına koyulmuş Paris ve Üç Güzeller Yarışması’nın Heykeli. Mitolojik öykülere göre dünyanın ilk güzellik yarışması tam buranın arkasında bulunan Kazdağları‘nda gerçekleşmiş. Bu yüzden okumanız gereken hikaye: Üç Güzeller Yarışması ve Paris’in Yargısı yazımız. Kısaca özetlemek gerekirse, üç tanrıça Afrodit, Hera ve Athena kim daha güzel diye tartışmaya başlar. Zeus‘a sorarlar ama Zeus akıllıdır. Yarışmanın hakemi olarak İda Dağları‘nda çobanlık yapan Paris‘i belirler. Üç tanrıça teker teker Paris’in karşısında soyunur ve tüm güzelliklerini sergilerler. Bir yandan ona rüşvet teklif etmekten de geri kalmazlar. Athena ona ünlü bir komutan olma sözü verir. Hera ise onu kral yapacaktır. Bunlara karşılık Afrodit dünyanın en güzel kızının aşkını vaat eder. Paris, Afrodit’in hediyesini beğenir ve “en güzel” olarak onu seçer. Böylece dünyanın en güzel kadını Helen‘i kaçırır ve Truva Savaşı‘nın başlamasına neden olur.
Altınoluk Cam Teras, bence civardayken kesinlikle uğranması gereken bir yer. Giden yol virajlı ve tehlikeli. Lakin kesinlikle değiyor. Yukarıda anlattığım hikaye, bu manzaraya bakınca adeta gerçekmiş gibi geliyor. Burada en tepede belediye işletmesi var. Kesinlikle yiyecek almamanızı öneririm. Onun yerine yukarı çıkmadan önce Cemal Usta’nın Yeri‘ne uğrayıp gözlemenizi yemenizi tavsiye ederim. Mekanın olduğu yer birkaç çay bahçesinin olduğu bir meydanda, ağaçların altında ve gölgelik. Cam Teras’ın orada ayrıca ATV kiralayarak araç ile gidemeyeceğiniz turistik noktalara uğrayabilirsiniz. Benim zamanım olmadığından yapamadım ama güzel bir aktivite olurdu.
Şahindere Kanyon‘una giriş ücretsiz, otopark ücretsiz. Buna karşılık tabi ki kalabalık ve pis. Kanyon boyunca 15-20 dakika suya gire çıka yürüyorsunuz ve sonunda bir şelaleye ulaşıyorsunuz. Mayonuzu giymeyi, su geçirmez çantanız varsa telefonlar için yanınıza almayı ve kaydırmayan bir deniz ayakkabısı giymenizi tavsiye ederim.
Gelelim Antandros Antik Kenti’ne… Ben beldeye tam üç kere geldim, tam üç kere buraya uğramayı denedim ve üçünde de kapalıydı. Yol üzerinde girişi, tabelalar bir anda bitiyor ve siz çoktan geçmiş oluyorsunuz. Yol kenarına bırakıp da ziyaret etmeniz gereken bir yer. Yorumlarda okuduğuma göre çalışanlar çok ilgiliymiş ve anlatarak size harabeyi gezdiriyorlarmış. Ben gezemedim ama hikayesini ve önemini anlatmak isterim. Romalı yazar Virgil’in Aenaid Destanı’nda anlattığı üzere Truva düştükten sonra Truvalı prens Aeneas ve yanındaki diğer Truvalılar bu kente gelip bir süre kalırlar. Donanmalarını kurup buradan denize açılırlar ve Roma’yı kurmak üzere ünlü maceralarına atılırlar.
Bu dağların bu coğrafyanın hikayesi, destanı bitmez…
- Şahindere Kanyonu (ücretsiz)
- Altınoluk Cam Teras (2024 – kişi başı 35 TL)
- Antandros Antik Kenti (ücretsiz)
- Altınoluk Merkez (plajında yüzebilirsiniz, halk plajı var)
5- Edremit-Akçay
Gelelim Edremit bölgesinde gezilecek yerlere… Tahta Kuşlar köyü civardaki en ünlü yerlerden. Burası Alevi-Türkmen köyü. Lakin köy sakinleri şaman kültürünü hala devam ettiriyor ama düzenledikleri şaman ayinlerine dışarıdan kimseyi kabul etmiyorlar. Köyde bir Alibey Kudar Etnografya Müzesi mevcut. Eğer köye uğradıysanız kesinlikle ziyaret etmenizi öneririm. Ayrıca oyuncu Tuncel Kurtiz bu köye gömülmek istemiş ama köylüler kabul etmeyince yakındaki Çamlıbel Köyü’ne gömülmüş. Bence zamanınız yoksa Tahtakuşlar Köyü kesinlikle ilk sırada değil. Varsa civardaki popüler turistik yerlerden biri.
Güre’de bulunan Güre Kazdağları Müzesi, beldeyi ve tarihi anlatan bir arşiv niteliğinde. Güre merkezde yer alan müze’ye bence uğrayıp 30-60 dakika ayırmanızı öneririm. Güre sahilinde bir yürüşe çıkmanızı ya da çay içip manzarayı izlemenizi tavsiye ederim.
Hasanboğuldu Gölü ve Sütüven Şelalesi yanyana. Lakin en son gittiğimde piknikçilerin favori mekanıydı. Oksijen oranını yaktıkları mangallarla yarı yarıya düşürüyorlardı adeta. Tabi ki giriş ücreti ve park ücreti de vardı. Civardaki en ünlü yerlerden oldukları için uğramanızı tavsiye ederim.
Gelelim acıklı hikayesine. Hasan’ın babası vefat etmiş, annesine bakmak için baba mesleği olan bahçıvanlığa devam etmektedir. Yetiştirdiği sebze ve meyveleri Edremit pazarında satarken bir gün güzel bir kız görür. Kız gelip konuşunca afallar. Kızın adı Emine’dir ve obalıdır Hasan kıza en güzel sebzelerinden ve meyvelerinden verir. Kız da buna karşılık ürettikleri peynirin, sütün, balın en iyisini ona getirir. Bir süre böyle flört ederler, sonunda evlenmeye karar verirler. Ancak Emine’nin ailesi ovalı olan Hasan’ın obada yaşayamacağını söyleyerek karşı çıkar. Emine ısrar edince eğer Hasan kırk kilo tuz çuvalını sırtında obaya çıkarırsa damat olarak kabul edileceğini söyler ailesi. Hasan karşı çıkamaz ve aşkı için göze alır, başlar tırmanmaya. Ama yolun yarısında yorulur. Emine’ye birlikte kaçmak için yalvarır. Emine bunu kabul etmez. Kendisinin taşıyabildiği çuvalı Hasan taşıyamadığı için utanır. Sütüven Şelalesi’nin orada onu terk eder ve çuvalı alıp obaya varır. Ama bunu yaptığına pişman olur. Geri dönmek ister, lakin fırtına çıkınca ailesi izin vermez. Ertesi günü zor eder Emine. Geri döndüğünde hiçbir yerde Hasan’ı bulamaz ve oradaki gölde boğulduğunu anlar.
Sarıkız Zirve’ye ise bireysel çıkmanız biraz zor. Onun yerine turlara katılarak jeep safari yaparak bu zirveye ulaşabilirsiniz. Sarıkız hikayesi ise oldukça acıklı ve bölgenin sembolü. Bu yüzden Edremit merkezde Sarkız Heykeli’ni görmeden en azından geçmeyin.
Gelelim Sarıkız Efsanesine… Sarıkız’ın annesi çok küçük yaşta vefat eder. Babası ile birlikte yaşar ve çobanlık yaparak geçinirler. Sarıkız büyüyünce çok güzel bir kadın olur. Babası ise yaşlanmıştır ve hep hacca gitmek istediği için ölmeden önce vazifesini yerine getirmek üzere yola çıkar. Babası gittikten sonra köylü delikanlılar kıza talip olur ama Sarıkız kimseye yüz vermez. Babası döndükten sonra kıza iftira atılır, hiçkimse babanın yüzüne bakmaz. Babası namusunu temizlemek için kızını Kazdağlarının zirvesine götürüp bırakır. Orada vahşi hayvanlara yem olacağını umut eder. Aradan yıllar geçer. Bölgeden geçip yolunu kaybedenler, sarı bir kızın kendilerine yol gösterdiğini ve kazlarının olduğunu anlatırlar. Bu söylentileri duyan baba, bahsedilenin kendi kızı olduğundan şüphelenir. Zirveye vardığında kızının hala yaşadığını görür ama o artık ermiş biridir.
Son olarak Altınkum plajı yerine Ören’i tercih edebilirsiniz. Ören plajı bence bölgedeki en güzel plajdı denize girmek ayrıca. Ayrıca Edremit Antik Kenti’nin kalıntıları da burada yer almaktadır. Antik Kentten çıkan paralarda, pegasus sembolü kullanıldığı için Ören merkez’de bir de Pegasus Heykeli bulunmaktadır. Görmeden geçmeyiniz 🙂
- Tahtakuşlar Köyü
- Güre Kazdağları Müzesi (2024 – 40 TL giriş ücreti)
- Güre sahili
- Hasanboğuldu Gölü ve Sütüven Şelalesi
- Sarıkız Zirve (Safarilerle gidebilirsiniz)
- Altınkum Plajı
- Ören Plajı (Pegasus Heykeline bir bakın)