Antik Dünyanın Yedi Harikasına Ne Oldu?

Mitolojik Hikayeler Antik Dünyanın 7 Harikasına Ne Oldu
Spread the love

Antik Dünyanın Yedi Harikasına Ne Oldu diye merak ediyor olabilirsiniz. Baştan uyaralım. Biri hariç hepsi tarihin puslu sayfalarında kayboldu. İlginç bir şekilde çoğunun nasıl yok olduğu da bilinmiyor.

Antik Dünyanın Yedi Harikası, güzelliğin ve mühendisliğin ürünü olarak hayranlık uyandıran yapılardan oluşan bir koleksiyondu. Diodorus Siculus ve Sidonlu Antipater gibi bir dizi antik yazar, bu ‘görülmesi gereken yerlerin’ listelerini derlemiştir. Listede Büyük Giza Piramidi, Halikarnas Mozolesi, Efes’teki Artemis Tapınağı, Olympia’daki Zeus Heykeli, Rodos Heykeli, İskenderiye’deki Pharos ya da Büyük Deniz Feneri ve Babil’in Asma Bahçeleri yer almaktadır.

Bunlardan biri hariç hepsi o zamandan beri kayıptır. Bu makale bu yedi harikayı ve birçoğunun başına gelen hazin kaderi anlatacaktır.

Bu hikaye TheCollector sitesindeki yazıdan bir çeviridir.

1. Büyük Gizli Piramit: Hala Ayakta Kalan Tek Antik Harika

Antik Dünyanın Yedi Harikasına Ne Oldu - Giza Piramitleri
Antik Dünyanın Yedi Harikasına Ne Oldu – Giza Piramitleri

Günümüze ulaşan tek harika elbette ki Büyük Giza Piramidi‘dir. M.Ö. 2500’lerde Mısır’ın 4. Hanedanlığı döneminde inşa edilmiştir. Büyük Piramit ilk ve en büyük piramittir. Herodot tarafından Keops olarak adlandırılan Khufu tarafından inşa edilmiştir. İkinci büyük piramit, çoğu Mısır bilim insanının Sfenks‘i de inşa ettiğine inandığı oğlu Khafre tarafından, üçüncü ve en küçük piramit ise Khafre’nin oğlu Menkaure tarafından inşa edilmiştir.

Piramitler Gize Nekropolü’nün en görkemli yapılarıdır ve başlangıçta altın kaplamalı beyaz kireçtaşından yapılmışlardır. Firavunlara mezar olarak kullanılmışlar ve yoğun bir dini sembolizmle bezenmişlerdir. Firavun’un piramitleri yaptırmak için gereken malzeme ve insan gücü kaynağı, sahip olduğu üstünlüğün bir göstergesiydi. Araştırmacılar artık bu yapıların inşasının Mısır’ın seferber ettiği muazzam kaynakların ve yetenekli, iyi ücret ödenen işgücünün bir ürünü olduğunu anlıyorlar – ne köle ordularının ne de uzaylıların bir rolü vardı.

2. Halikarnas Mozolesi

Antik Dünyanın Yedi Harikasına Ne Oldu? - Halikarnas Mozolesi
Antik Dünyanın Yedi Harikasına Ne Oldu? – Halikarnas Mozolesi

Halikarnas Mozolesi, Bodrum’da, M.Ö. 4. yüzyılın ortalarında Karya kralı Mausolos ve ailesi için inşa edilmiştir. Ölümünden önce yapımına başlanmış ve ölümünden sonra kız kardeşi-eşi Artemisia II‘nin emriyle tamamlanmıştır. Artemisia’nın kederinin çok büyük olduğu söylenir. Bu keder binlerce yıl boyunca sanat ve edebiyata konu olmuştur, ancak Mausoleum bu kederin mükemmel bir abidesidir.

Anıt Mezar, Yunan dünyasının en iyi heykeltıraşlarından bazılarının 400’den fazla heykelini içeren 45 metrelik devasa bir yapıydı. Tepesinde Mausolos ve Artemisia’nın dört atlı bir arabaya bindiği bir piramit bulunuyordu. Yaşlı Pliny, Strabon, Vitruvius ve diğerleri, Yedi Harika arasındaki yerini sağlamlaştıran güzelliğini anlatmışlardır.

Geriye kalan tek şey bu açıklamalar ve bir avuç heykelin parça parça kalıntılarıdır. Nasıl harabeye döndüğünü bilmiyoruz. Roma döneminde hala ayaktaydı, ancak sonraki bin yılda bir noktada bakıma muhtaç hale geldi. Hiçbir kaynak bunun nasıl ya da neden olduğunu açıklamamaktadır. Kesin olarak söyleyebileceğimiz tek şey, 1402 yılına gelindiğinde Haçlı şövalyelerinin yakındaki Bodrum Kalesi‘ni inşa etmek için kalıntılarını yağmaladıkları zaman Mozole’nin bir harabeden biraz daha fazlası olduğudur.

3. Efes’teki Artemis Tapınağı

Antik Dünyanın Yedi Harikasına Ne Oldu? - Artemis Tapınağı
Antik Dünyanın Yedi Harikasına Ne Oldu? – Artemis Tapınağı

Tapınak, Efes Antik kentinin bir zamanlar göz bebeğidir. Artemis, Yunan av tanrıçası olup ay ve genç kadınlarla güçlü bağları vardı. Dolayısıyla Yunan dünyasında büyük saygı görüyordu. Artemis Tapınağı aslında ayrı zamanlarda inşa edilmiş ve yıkılmış üç tapınaktan oluşuyordu.

İlk tapınağın inşa tarihi bilinmemektedir, ancak M.Ö. 7. yüzyılda bir sel nedeniyle yıkıldığını biliyoruz. Kısa bir süre sonra küçük tasarım değişiklikleriyle daha büyük bir şekilde yeniden inşa edildi. Ancak M.Ö. 356 yılında Herostratus adında bir adam tarafından kundaklandığı için yanmıştır. Bu olay Büyük İskender‘in Makedonya’da doğduğu döneme denk gelmektedir. Plutarkhos‘un anlattığı bir hikayeye göre tapınağın yanmasının sebebi İskender’in dünyaya gelişiyle tanrıların dikkatinin dağılmasıdır.

Tapınağın üçüncü ve son şekli M.Ö. 4. yüzyılın sonlarında inşa edilmiş ve kademeli bir yıkımla karşılaşmadan önce yüzyıllar boyunca ayakta kalmıştır. Tapınağın yedi harika arasındaki yeriyle en çok ilişkilendirilen versiyonu son halidir. MS 3. yüzyılda Gotik akınları nedeniyle ciddi hasar gören tapınak, 4. yüzyılın sonlarında Hıristiyanlar tarafından yıkılmadan önce harabeye dönmüş olabilir. Bir İngiliz keşif heyeti tarafından yeniden keşfedilene kadar yıllarca kayıp olan tapınaktan geriye, alanda bulunan farklı parçalardan bir araya getirilmiş yalnız bir sütundur.

4. Olympia’daki Zeus Heykeli

Antik Dünyanın Yedi Harikasına Ne Oldu - Zeus Heykeli
Antik Dünyanın Yedi Harikasına Ne Oldu – Zeus Heykeli

Olympia‘daki devasa Zeus Heykeli‘ni de benzer bir kötü kader bekliyordu. Heykel, altın ve fildişi levhalarla kaplı ahşaptan yapılmış ve 14 metre boyundaydı. Ancak Zeus’un da benzer şekilde devasa bir tahtta oturduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle figürün kendisi göründüğünden çok daha büyüktü. M.Ö. 5. yüzyılda ünlü Yunan mimar Phidias tarafından inşa edilmiştir. Phidias muhtemelen antik Yunan heykeltıraşlarının en önde geleniydi. Akropolis’te duran Athena Parthenos heykelini de yapmıştı. Olympia’nın kendi gözde koruyucusuna bir heykel dikmesi için onu seçmesinin nedeni de bu olabilir.

Zeus Heykeli’nin akıbeti tam olarak bilinmemektedir ve tarihi kayıtlarda izini sürmesi en zor harikalardan biridir. MS 391 yılında I. Theodosius Roma İmparatorluğu‘ndaki tüm pagan tapınaklarını kapattığında hala oradaydı. Ancak sonrasına dair net bir kayıt yoktur. Büyük olasılıkla 400’lü yıllarda tapınağın kendisi yandığında yok olmuştur. Konstantinopolis‘te gizlice saklandığına ve tekrar yakılmadan önce yeniden bir araya getirildiğine dair çılgınca bir hikaye vardır. Ancak buna dair hiçbir kanıt yoktur. Sanki Zeus Heykeli tarihin içinde kaybolup gitmiş gibi gözüküyor. Tarihçiler ona ne olduğunu hala anlayabilmiş değildir.

5. Rodos Heykeli

Rodos Heykeli
Antik Dünyanın Yedi Harikasına Ne Oldu – Rodos Heykeli

Rodos Heykeli, geleneksel Yunan güneş tanrısı ve Rodos’un koruyucusu Helios‘un 33 metre yüksekliğindeki devasa bronz heykelidir. Denizci bir ülke olan Rodos’un limanı üzerinde yükseliyordu. Tarihçiler limandaki kesin konumundan, tam olarak nasıl yapıldığından ve hatta hangi pozda döküldüğünden emin değildir. Ancak bu durum yüzyıllardır süren hayranlık ve spekülasyonları engellememiştir.

Heykel, M.Ö. 305-304 yılları arasında Rodos Kuşatması sırasında Demetrius Poliorcetes‘in yenilgisini kutlamak için M.Ö. 280’lerde inşa edilmiş ve iddiaya göre düşmanlarının terk edilmiş kuşatma ekipmanlarını satarak ödenmiştir. Yapımı 12 yıl sürmüştür, ancak ömrü yapım süresi kadar uzun olamamıştır. M.Ö. 226 yılında, tamamlanmasından sadece 54 yıl sonra, yıkıcı bir deprem heykeli yerle bir etti. Mısır Ptolemaios hanedanı tarafından yeniden inşa edilmesi için yardım teklif edilmesine rağmen Rodos, yıkımı ilahi hoşnutsuzluğun bir işareti olarak yorumladı ve heykeli asla onarmadı.

Heykel, yüzyıllar boyunca düştüğü yerde kaldı ve ziyaretçilere hayranlık uyandırmaya devam etti. Zeus Heykeli gibi onun da akıbeti tam olarak bir sırdır. Büyük olasılıkla, yerel halk onu başka amaçlar için metal ihtiyacını karşılamak için kullanırken zaman içinde yok oldu. MS 650’lerin sonlarında kesinlikle ortadan kaybolmuştur. Bir kaynak Müslümanları, 653 yılında adayı fethetmelerinden kısa bir süre sonra heykelin kalıntılarını satmakla suçlasa da, muhtemelen o zamana kadar heykelden geriye çok az şey kalmıştır.

6. İskenderiye Feneri (Pharos)

 İskenderiye Feneri
Antik Dünyanın Yedi Harikasına Ne Oldu – İskenderiye Feneri

Harikaların çoğu dini ya da anıtsal amaçlara hizmet ederken, İskenderiye Feneri kent için doğrudan pratik bir kullanıma sahipti. Aynı zamanda deniz fenerinin antik adı olan Pharos Adasında yer alan fener, İskenderiye’nin hareketli denizcilik endüstrisine hizmet etmek için mükemmel bir konuma sahipti.

Ptolemy II‘nin emriyle inşa edilen 100 metre yüksekliğindeki yapı, genç şehrin Akdeniz’in en önemli limanı olma yolundaki hızla yükselişini desteklemek amacıyla inşa edilmiştir. Ünlü İskenderiye Kütüphanesi ve Büyük İskender’in Mezarı da dahil olmak üzere şehri tanımlayan birkaç inanılmaz anıttan biriydi. Deniz Feneri yüzyıllar boyunca kullanımda kalmıştır. Hatta birçok istilaya, depreme ve Mısır’ın yabancı işgalcilerine karşı hayatta kalmıştır.

Ancak, depremler sonunda onun çöküşü olacaktı. İlk büyük yapısal hasar 956 yılında meydana gelmiş ve kent yetkililerini önemli onarımlar yapmaya zorlamıştır. Daha sonra 1303 ve 1323 yıllarında da ciddi hasar görmüştür. Yapının büyük bir kısmı yıkılarak tamamen kullanılmaz hale gelmiştir. Nihayet 1480 yılında Memlüklüler fenerin taşlarını kullanarak Qaitbay Kalesi‘ni inşa ettiklerinde fener ortadan kaybolmuştu. Deniz fenerinin kalıntıları hala bir zamanlar durduğu yerin yakınındaki sığ sularda durmaktadır.

7. Babil’in Asma Bahçeleri

Babil'in Asma Bahçeleri
Antik Dünyanın Yedi Harikasına Ne Oldu – Babil’in Asma Bahçeleri

Babil‘in en iyi krallarından biri olan Nebukadnezar II tarafından M.Ö. 7. yüzyılda inşa edildiği varsayılmaktadır. Kaynaklara göre bu yapı, çok çeşitli bitki türleriyle dolu birden fazla katmanı olan ve özenli sulama çalışmalarıyla ayakta tutulan yüksek bir yapıydı.

Bu güzellik ve mühendislik becerisinin birleşimi, Bahçelere yedi harika arasındaki yerini kazandıran şeydi. Ancak, birçok antik yazar Bahçelerden bahsetse de, bunların hepsi ikinci ağızdan aktarılmıştır; hayatta kalan yazarların hiçbiri Bahçeleri görmemiştir. Bahçelerden, Herodot gibi Babil’den bahseden bir dizi kaynakta ya da başkentini bu şehirde kuran Büyük İskender‘in günümüze ulaşan tarihi anlatılarında bahsedilmemesi ilginçtir. Ayrıca Bahçeler’in varlığına işaret eden hiçbir Babil metni ya da Babil’in modern arkeolojik alanında herhangi bir iz bulunmamaktadır.

Bazıları Bahçelerin şehrin henüz kazılmamış bölümlerinde var olduğuna inanmaktadır. Bir başka teori ise, Mezopotamya’yı hiç ziyaret etmemiş olan Yunanlıların bahsettiği bahçelerin, Asur Kralı Sanherib tarafından Ninova’nın başka bir yerinde inşa ettirilen gerçek bahçelerin bozulmuş bir anlatımı olduğunu öne sürmektedir. Bu Asur bahçesi arkeolojik kanıtlarla desteklenmekte ve muhteşem mühendislik çalışmaları ile bir dizi egzotik bitkiye ilişkin betimlemeleri Asma Bahçeleri’ninkilere uymaktadır.

Bu nedenle Bahçeler ya da başlarına gelenler hakkında somut bir şey söyleyemiyoruz. Eğer var olmuşlarsa, kaderleri muhtemelen Babil kentinin ve diğer harikaların çoğunun kaderine benzer şekilde yok olmuştur.

Önerilen makaleler