Berlin Gezi Rehberi, kaç günde gezeceğinizi, önemli turistik noktaları, müze fiyatları ve kültürel detayları aktarmak için hazırlandı.
Berlin, Almanya’nın başkenti ve en büyük şehridir. Uzun tarihi boyunca birçok önemli olaya tanıklık etmiş olan Berlin, II. Dünya Savaşı’ndan sonra dört işgal bölgesine ayrılmıştır. Soğuk Savaş sırasında Berlin Duvarı ile Doğu ve Batı Berlin olarak ikiye bölünmüştür. 1989’da duvarın yıkılmasıyla şehir yeniden birleşmiş ve kültürel çeşitliliği, sanatsal faaliyetleri, müzeleri ve canlı yaşam tarzıyla dünyaca ünlü bir metropol haline gelmiştir. Berlin, aynı zamanda Almanya’nın siyasi merkezi olup, federal hükümet ve birçok yabancı büyükelçiliğe ev sahipliği yapar. Modern mimarisi, tarihi siteleri ve dinamik gece hayatıyla ziyaretçilerine geniş bir yelpazede deneyimler sunar.
Berlin Kaç Günde Gezilir?
Berlin kaç günde gezilir sorusunun yanıtı, bence en az 1 haftada gezilir. Çünkü çok büyük şehir ve çok önemli müzelere ev sahipliği yapıyor. Ama aşağıdaki yerlerin çoğunu tempolu bir şekilde gezmek isterseniz 3-4 güne sığdırılabilir.
Berlin Ulaşım
Yürüyerek gezmek imkansız! Bu yüzden ulaşım kartı almanız şart! Bunun için bu siteyi ziyaret edebilirsiniz. Hem müze hem de ulaşım bileti olarak geçen biletler mevcut.
Eğer Almanya’da birden fazla yeri ziyaret edecekseniz ya da uzun süre kalacaksanız Deutcshland Ticket alarak sadece 50 Euro‘ya birçok ulaşım aracına (şehirlerarası dahil) binebilirsiniz. Böylece S-Bahn ve U-Bahn gibi merkezin dışına çıkan ulaşım araçlarını gönül rahatlığı ile kullanabileceğiniz gibi Potsdam gibi 1 saat mesafedeki şehirlere trene atlayıp gidebilirsiniz.
Berlin’de Ne Yenir?
Gemüse Kebap! Mecbursunuz ama kesinlikle doğru yerde yerseniz değecek! Biz Mustafa’s Gemüse Kebap gibi çok ünlü yerlere sıra korkusundan gitmedik. Yarım saat ila bir saat arasında bekleyebiliyormuşsunuz. Onun yerine Döner Kebab Restaurant TERAS’a gittik. Boy boy, yaş yaş Merkel’in ziyaretlerini gösteren fotoğraflarla duvarları süslemişler.
1- Brandenburg Tor
Brandenburg Kapısı, Berlin’in simgelerinden biri olarak 1788-1791 yılları arasında inşa edilmiştir. Neoklasik tarzda tasarlanan bu yapı, Prusya Kralı Friedrich Wilhelm II tarafından, Batı’daki barışı temsil etmek amacıyla yaptırılmıştır. Napolyon’un 1806’da Berlin’i ele geçirmesinin ardından kapının üstündeki dört atlı zafer arabası (Quadriga) Paris’e götürülmüş, ancak 1814’te Prusya’nın zaferiyle Berlin’e geri getirilmiştir. Soğuk Savaş sırasında Doğu ve Batı Berlin arasında bir bölünme noktası olarak kalan kapı, 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra birleşmenin ve özgürlüğün güçlü bir simgesi haline gelmiştir.
2- Reichstag
Reichstag binası, 1894 yılında Alman İmparatorluğu’nun parlamentosu olarak kullanılmak üzere Berlin’de inşa edilmiştir. Paul Wallot tarafından tasarlanan bu yapı, neo-Rönesans tarzındadır. Üzerinde “Dem Deutschen Volke” (Alman halkına) yazısı bulunur ki bu, 1916 yılında eklenmiştir. II. Dünya Savaşı sırasında ciddi hasar gören Reichstag, uzun süreli ihmalin ardından, 1990’larda Almanya’nın yeniden birleşmesi sonrası Norman Foster tarafından yeniden tasarlanmış ve modern bir cam kubbe ile taçlandırılmıştır. Reichstag bugün Almanya’nın federal parlamentosu olan Bundestag’a ev sahipliği yapmaktadır ve siyasi açıdan büyük önem taşımaktadır.
Ayrıca binayı ücretsiz ziyaret edebilirsiniz. Ancak bunun için önceden rezervasyon yapmanız gerekiyor. Bunun için siteyi ziyaret edebilirsiniz. Yoğunluk sebebi ile önceden rezerve etmeniz şart!
3- Memorial to the Murdered Jews of Europe
Memorial to the Murdered Jews of Europe, Berlin’in merkezinde, II. Dünya Savaşı sırasında Nazi rejimi tarafından öldürülen Avrupa Yahudileri anısına inşa edilmiş bir anıttır. Peter Eisenman tarafından tasarlanan bu yapı, 2005 yılında halka açılmıştır.19.000 metrekarelik bir alanda 2.711 beton blok (stelae) içerir. Her biri farklı yükseklikte olan bu gri bloklar, ziyaretçilere sıra dışı bir görsel ve duygusal deneyim sunarak Holokost’un getirdiği karmaşa ve yitimi temsil eder. Anıt kompleksi, ziyaretçilere Yahudilerin yaşadığı dehşeti anlama fırsatı veren yer altında bir bilgi merkezi de içermektedir. Bu merkez, kurbanların kişisel hikayelerini ve tarihi belgeleri sergileyerek, anma ve eğitim amacını pekiştirir.
4- Tiergarten
Tiergarten, Berlin’in merkezinde, yaklaşık 210 hektarlık alanı kaplayan geniş bir şehir parkıdır. Şehrin en büyük yeşil alanı olarak bilinir. 16. yüzyılda av alanı olarak kullanılan bu park, 18. yüzyılda Prusya kralları tarafından halka açık bir parka dönüştürülmüştür. Tiergarten, Berlin’in yoğun şehir yaşamından kaçış sunan, göletler, yürüyüş yolları ve geniş çimenlik alanlar içeren bir rekreasyon ve dinlenme alanıdır. Ayrıca, parkın içinde Berlin Hayvanat Bahçesi, Zafer Sütunu ve birçok anıt bulunur. Ayrıca, Berlin Maratonu gibi önemli etkinliklere ev sahipliği yapar.
Tiergarten’daki Zafer Sütunu, Prusya’nın 19. yüzyıldaki üç önemli zaferini kutlamak amacıyla 1873 yılında inşa edilmiştir. Sütun, altınla kaplı bir melek heykeli olan Victoria ile taçlandırılmıştır ve 67 metre yüksekliğindedir. Başlangıçta Reichstag’ın önünde yer alan sütun, 1938-1939 yıllarında Naziler tarafından şu anki konumuna, Tiergarten’ın merkezine taşınmıştır.
5- Potsdamer Platz
Potsdamer Platz, Berlin’de, 19. yüzyılın sonlarında Avrupa’nın en işlek kavşaklarından biri olarak gelişmiştir ve 20. yüzyıl başlarında modernizasyonun bir simgesi haline gelmiştir. II. Dünya Savaşı sırasında yoğun bombardıman sonucu harabeye dönmüştür. Ardından Berlin Duvarı’nın inşasıyla ikiye bölünen bu alan, 1990’ların başında Berlin’in yeniden birleşmesiyle büyük bir yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Bugün Potsdamer Platz, Renzo Piano ve Helmut Jahn gibi mimarların tasarımlarıyla modern ofis binaları, alışveriş merkezleri, eğlence mekanları ve Sony Center gibi çarpıcı mimari yapıları barındırır. Burası Berlin’in modern yüzünü temsil eder.
Potsdamer Platz’da, Berlin Duvarı’nın orijinal parçaları sergilenmektedir. Bu parçalar Soğuk Savaş döneminin simgesel anıtlarından biri olarak kabul edilir.
Duvar parçalarının üzerindeki sakızlar dikkat çekicidir. Bu ilginç gelenek, duvarın tarihine modern bir dokunuş katmakta ve dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilerin küçük bir iz bırakmasına olanak tanımaktadır. Bu sakızlar, zamanla duvarın üzerinde renkli bir mozaik oluşturarak, tarihi bir anıt üzerinde çağdaş bir topluluk sanatı eseri gibi bir görünüm sunmaktadır.
6- Topography of Terror
Topography of Terror, Berlin’de, Nazi rejiminin en korkunç suçlarının işlendiği yerlerden biri olan eski Gestapo ve SS merkezinin bulunduğu alanda kurulmuş bir müze ve belge merkezidir. 1987 yılında halka açılan bu açık hava müzesi, II. Dünya Savaşı sırasında burada yürütülen ve Avrupa genelindeki terör faaliyetlerinin merkezi olan bu alanda, Nazilerin işlediği suçlara dair belgeler, fotoğraflar ve anlatılar sergilenmektedir. Ayrıca, alanda Nazi dönemine ait kalıntılar korunarak ziyaretçilere sunulmuş ve bu kapsamlı sergi, Nazi zulmünün boyutlarını ve etkilerini detaylı bir şekilde ele almaktadır.
- Müzeye giriş ücretsizdir.
- Müzede Türkçe rehber mevcuttur. Kulaklığınızı yanınızda getirerek, QR kod üzerinden rehbere ulaşabilirsiniz.
- 3-4 saat ayırmak gereklidir.
- Saat akşam 8’e kadar açıktır.
7- Checkpoint Charlie
Checkpoint Charlie, Berlin Duvarı döneminde, Doğu ve Batı Berlin arasındaki üç geçiş noktasından biri olarak kullanılmıştır. Bu nokta özellikle ABD ve Sovyet güçleri arasındaki önemli bir gerilim merkezi olmuştur. 1961’de kurulan bu kontrol noktası, yabancı diplomatlar, askeri personel ve turistlerin geçiş yaptığı bir sınır kapısı olarak işlev görmüş, Soğuk Savaş’ın simgelerinden biri haline gelmiştir. Checkpoint Charlie, 1990 yılında Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla fonksiyonunu yitirmiş olsa da, bugün bir müze ve turistik çekim merkezi olarak varlığını sürdürmektedir.
ABD Başkanlarından John F. Kennedy’nin 1963 yılında Berlin’e yaptığı ziyaret sırasında, Kennedy, “Ich bin ein Berliner” (Ben bir Berlinliyim) ünlü konuşmasını burada yapmıştır. Böylece, Batı Berlinlilerin moralini yükseltti. Ayrıca, Amerika’nın Doğu Bloğu karşısında Batı Berlin’e olan desteğini ifade etti.
8- Jewish Museum Berlin
Jewish Museum Berlin, Almanya’nın başkentinde Yahudi toplumunun Alman tarihi ve kültüründeki deneyimlerini anlatan, 2001 yılında açılan bir müzedir. Daniel Libeskind tarafından tasarlanan bu dikkat çekici yapı, zigzag biçimli mimarisi ve keskin açıları ile bilinir. Holokost’un anlatıldığı karanlık koridorlar ve boşlukları içeren tasarım, ziyaretçilere tarihin trajedilerini somut ve etkili bir biçimde hissettirir. Müze aynı zamanda, sürekli ve geçici sergilerle Yahudi sanatı, tarihi ve Almanya’da Yahudi yaşamı üzerine derinlemesine bilgiler sunar.
- Müzeye giriş ücretsizdir.
- 1-2 saat ayırmanız yeterlidir.
9- Kreuzberg
Kreuzberg, Berlin’in merkezine yakın, kültürel olarak çeşitli ve dinamik bir semttir. Tarihsel olarak işçi sınıfına ev sahipliği yapan bu bölge, 1960’lar ve 70’lerde alternatif kültürün ve politik aktivizmin merkezi haline gelmiştir. Kreuzberg, özellikle Berlin Duvarı’nın varlığı sırasında Batı Berlin’in izole edilmiş bir parçası olarak kalmış ve bu dönemde çok sayıda göçmenin yerleşmesiyle çok kültürlü bir yapıya bürünmüştür. Bugün, sanat galerileri, uluslararası restoranlar, bağımsız mağazalar ve canlı sokak sanatı ile bilinen Kreuzberg, şehrin genç nüfusu ve sanatçı toplulukları için popüler bir buluşma noktasıdır.
Kreuzberg, Türk semti olması ile ünlenmiştir. Günümüzde bir hipster cennetine dönmeye başlamıştır. Yeni nesil kahveciler ve her kesimden insana hitap eden yeme/içme yerleri ile cazibe merkezidir.
Mustafa’s Gemüse Kebap, Rüyam Gemüse Kebab ve Burgermeister popüler yeme/içme yerlerindendir.
10- East Side Gallery
East Side Gallery, Berlin Duvarı’nın ayakta kalan en uzun parçası üzerine kurulmuş bir açık hava sanat galerisidir. 1990 yılında duvarın yıkılmasından hemen sonra oluşturulmuştur. Toplamda 1.3 kilometre uzunluğundaki bu galeri, Berlin Duvarı’nın doğu tarafında yer alır. Dünya genelinden 118 sanatçı tarafından yapılan 100’den fazla graffiti ile kaplıdır. Bu eserler, özgürlük, barış ve dönemin siyasi değişimlerine dair duyarlı mesajlar içerir ve en bilinenleri arasında Dmitri Vrubel’in “Kardeşlik Öpücüğü” ve Birgit Kinder’in “Testere” resmi bulunur. East Side Gallery, Berlin’in hem tarihi hem de kültürel mirasını koruyan önemli bir simge olarak, sanatın ve tarihin etkileşimini gözler önüne serer.
“Kardeşlik Öpücüğü” (My God, Help Me to Survive This Deadly Love), Sovyetler Birliği lideri Leonid Brezhnev ile Doğu Almanya lideri Erich Honecker‘in 1979 yılında Doğu Berlin’deki 30. yıl kutlamalarında gerçekleştirdikleri sembolik öpüşmeyi betimler.
11- Müzeler Adası
Museumsinsel (Müzeler Adası), Berlin’in Spree Nehri üzerinde yer alan ve beş dünya standartlarında müzeyi barındıran tarihi bir ada kompleksidir. 1830 yılında Prusya Kralı Friedrich Wilhelm III tarafından “sanat ve bilimin halka arzı” vizyonuyla başlatılan bu projenin amacı, eğitimi ve kültürel zenginliği teşvik etmektir. Adadaki müzeler; Altes Museum, Neues Museum, Alte Nationalgalerie, Bode Museum ve Pergamon Museum’u içerir ve bu koleksiyonlar arkeoloji, sanat tarihi ve Bizans sanatı gibi çeşitli alanlarda önemli eserler sunar. 1999 yılında UNESCO Dünya Mirası olarak ilan edilen Müzeler Adası, Berlin’in kültürel mirasını korumak ve sergilemek için özel olarak tasarlanmış bir kültür ve eğitim merkezidir.
- Bilet fiyatları hakkında bilgi almak için tıklayınız.
- Günlük bilet: 24€
Pergamon Museum ve Pergamon, Das Panoroma:
Ne yazık ki 2037 yılına kadar kapalı. Bunun yerine Pergamon, Das Panoroma‘yı ziyaret edebilirsiniz. Alacağınız günlük bilet ile müzeyi ziyaret edebilirsiniz.
Müzede 6 tane salon var ve bu salonlarda Pergamon Müzesi’ndeki önemli eserlerden bazıları sergileniyor. Aralarında Telefos frizi ve Athena heykeli bulunmaktadır. Ayrıca Panoroma, Hadrian’ın Bergama’yı ziyaret ettiği günü betimlemektedir. Kesinlikle ziyaretinize değecektir.
- Single bilet: 12€, Günlük bilet geçerli
- Ücretsiz TÜRKÇE sesli rehber mevcuttur.
- En az 2-3 saat ayırmanızı öneririm.
- KESİNLİKLE UĞRAYIN!
Altes Museum
Altes Museum, Berlin’in Müzeler Adası’nda yer alan ve 1830 yılında açılan bir sanat müzesidir. Karl Friedrich Schinkel tarafından neoklasik tarzda tasarlanmış olan bu yapı, antik sanat eserlerini sergilemek amacıyla kurulmuştur. Müze, özellikle Yunan ve Roma eserlerine odaklanmış geniş bir koleksiyona sahiptir. Salonların ilk 2-3 tanesi Türkiye’deki ören yerlerinden getirilmiş eserlerle doludur.
Dairesel bir merkezi salon (Rotunda) ile çarpıcı bir mimariye sahiptir. Altes Museum, Berlin’deki ilk halka açık müze olma özelliği taşır ve düzenlediği kalıcı ve geçici sergilerle ziyaretçilere antik dünyanın sanatını ve kültürünü keşfetme fırsatı sunar.
- Single bilet: 14€, Günlük bilet geçerli
- En az 2-3 saat ayrılmalı. Hakkını vermek için yarım gün ayrılabilir.
- Ücretsiz sesli rehber mevcuttur.
Neues Museum
Neues Museum, Berlin’in Müzeler Adası’nda bulunan ve 1859’da tamamlanan bir müzedir. Friedrich August Stüler tarafından tasarlanmış bu yapı, II. Dünya Savaşı sırasında ciddi hasar görmüş ve uzun yıllar harabe halinde kalmıştır. 2009 yılında İngiliz mimar David Chipperfield tarafından yeniden tasarlanarak restore edilen müze, özellikle Mısır, Ön Asya ve erken tarih dönemlerine ait eserlerin sergilendiği zengin bir koleksiyona ev sahipliği yapar. Neues Museum, Nefertiti Büstü gibi dünyaca ünlü eserleri barındırmasıyla bilinir. Heyecanlanmayın, çünkü büstün fotoğrafını çekmeye izin vermiyorlar!
- Single bilet: 14€, Günlük bilet geçerli
- En az 2-3 saat ayrılmalı. Hakkını vermek için yarım gün ayrılabilir.
- Ücretsiz sesli rehber mevcuttur.
Alte Nationalgalerie
Alte Nationalgalerie, Berlin’in Müzeler Adası’nda yer alan ve 1876’da açılan bir sanat galerisidir. Friedrich August Stüler tarafından tasarlanmış olan bu yapı, Yunan tapınağı tarzında inşa edilmiştir.19. yüzyıl Alman ve Avrupa sanatına odaklanır. Galeri, özellikle Romantik, Biedermeier, İzlenimci ve erken Modern dönemlerden eserler sergiler.
Alte Nationalgalerie, Caspar David Friedrich, Édouard Manet ve Claude Monet gibi sanatçıların başyapıtlarını içeren geniş bir koleksiyon sunar. Alman sanatının altın çağını ziyaretçilere gösterir.
- Single bilet: 12€, Günlük bilet geçerli
- En az 2-3 saat ayrılmalı.
- Ücretsiz sesli rehber mevcuttur.
Bode Museum
Bode Museum, Berlin’in Müzeler Adası’nda bulunan ve 1904 yılında açılan bir müzedir. Ernst von Ihne tarafından tasarlanan bu neobarok yapı, önceleri Kaiser-Friedrich-Museum olarak biliniyordu. Daha sonra müzenin kurucusu olan Wilhelm von Bode‘un onuruna adlandırıldı. Müze, özellikle Bizans sanatı, Orta Çağ heykelleri, Rönesans sanat eserleri ve sikke koleksiyonu ile tanınır. Sikke koleksiyonunun içinde Fatih Sultan Mehmet’in madalyonu da bulunmaktadır. Ayrıca zengin heykel koleksiyonu ile dikkat çeker.
- Single bilet: 12€, Günlük bilet geçerli
- En az 2-3 saat ayrılmalı. Hakkını vermek için yarım gün ayrılabilir.
- Ücretsiz sesli rehber mevcuttur.
12- Berliner Dom
Berliner Dom (Berlin Katedrali), Berlin’in en büyük kilisesi olup, bir Protestan katedralidir. 1905 yılında tamamlanan bu yapı, orijinal olarak 15. yüzyılda inşa edilmiş bir kilisenin yerine, İmparator II. Wilhelm‘in emriyle ve Julius Raschdorff‘un tasarımları doğrultusunda yeniden inşa edilmiştir. Barok ve Rönesans mimari öğelerinin harmanlandığı görkemli yapısıyla dikkat çeken katedral, Hohenzollern ailesinin mezarına da ev sahipliği yapar. Katedralin içi, zengin süslemeler, büyük bir org ve muazzam bir kubbe ile donatılmıştır. Berlin Katedrali, II. Dünya Savaşı’ndan sonra önemli ölçüde zarar görmüştür. 1993 yılına kadar süren restorasyon çalışmalarıyla eski ihtişamına kavuşturulmuştur.
- Müzeler Adasında bulunur.
- Müze hakkında detaylı bilgi için tıklayınız.
- Giriş ücreti: 10€
13- Humboldt Forum
Humboldt Forum, Berlin’in tarihi merkezinde yer alan kültürel bir komplekstir. 2020’de açılmıştır. Bu yapı, eski Doğu Berlin’de bulunan ve II. Dünya Savaşı’nda yıkılan Berlin Kraliyet Sarayı‘nın (Berliner Schloss) yerine inşa edilmiştir. Forum, adını ünlü Alman bilginler Alexander ve Wilhelm von Humboldt‘tan almaktadır. Müzeler, sergi alanları ve eğitim faaliyetlerine ev sahipliği yapmaktadır. Mimari olarak, tarihi sarayın bazı dış cephe özelliklerini modern tasarım ile birleştirilmiştir.
Müzede 2 kattan oluşan Etnografya müzesi mevcuttur. Ayrıca bir salonda eski saraydan kalan parçalar sergilenmektedir. Kompleksin ortasında bulunan restoran dinlenmek için güzel bir seçenektir.
- Giriş ücretsizdir.
- Binanın çatısına çıkmak 5€
- Etnografya müzesine 1 gün bile ayrılabilir
14- Alexanderplatz ve Televizyon Kulesi
Alexanderplatz, Berlin’in merkezinde yer alan ve şehrin önemli toplu taşıma merkezlerinden biri olan tarihi bir meydandır. Adını, 1805 yılında Prusya kralı IV. Friedrich Wilhelm‘in Rus Çarı I. Alexander‘ı onurlandırmak amacıyla verdiği bu meydan, 1960’larda Doğu Almanya döneminde sosyalist mimari anlayışıyla yeniden tasarlandı. Meydan, Fernsehturm (Televizyon Kulesi) gibi simgesel yapıları barındırır ve Berlin’in en işlek alışveriş ve ticaret bölgelerinden biridir. Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra meydan, şehrin yeniden birleşme sürecinde önemli bir buluşma noktası olarak kalmıştır.
Günümüzde her milletten insanı bulabileceğiniz gece bile canlı bir meydandır. Ama gezerken dikkatli olun. Berlin’de haftasonu ya da gece açık mekan bulabileceğiniz nadir yerlerden olabilir.
Son olarak çok yakındaki Neptun Çeşmesini ziyaret etmeyi kesinlikle atlamayın!
15- Gemäldegalerie
Gemäldegalerie, Berlin’de bulunan ve Avrupa resim sanatının öne çıkan eserlerini barındıran bir sanat müzesidir. Müze, özellikle 13. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar olan döneme ait Batı Avrupa resimlerine odaklanır. Rembrandt, Caravaggio, Raphael ve Botticelli gibi sanatçıların çalışmalarını içerir. 1998 yılında açılan şimdiki bina, Kulturforum kompleksinin bir parçası olarak yer almaktadır. Heinz Hilmer ve Christoph Sattler tarafından tasarlanmıştır. Müzenin koleksiyonu, yaklaşık 1,800 tablo içerir.
- Müze hakkında detaylı bilgi için tıklayınız.
- Giriş ücreti: 12€
16- Charlottenburg Palace
Charlottenburg Palace, Berlin’in en büyük sarayı olup, 1695 yılında Prusya Kraliçesi Sophie Charlotte için yazlık konut olarak inşa edilmiştir. Saray, Barok ve Rokoko mimari stillerinin harmanlanarak inşa edilmiştir.
Kraliçe Sophie Charlotte’nin ölümünün ardından saraya onun adı verilmiştir. Zamanla Prusya krallarının ana ikametgahlarından biri haline gelmiştir. II. Dünya Savaşı’nda ciddi hasar gören saray, savaş sonrası restore edilmiş ve bir sanat ve kültür müzesi olarak halka açılmıştır. Bugün Charlottenburg, tarihi mobilyaları, sanat eserleri koleksiyonları ve etkileyici mimarisi ile ziyaretçilere Prusya krallığının ihtişamını sergilemektedir. Berlin’in önemli tarihi mekanları arasında yer almaktadır.
- Müze hakkında detaylı bilgi için tıklayınız.
- Giriş ücreti: 19€
17- Kaiser Wilhelm Memorial Church
Kaiser Wilhelm Memorial Church, Berlin’de, II. Dünya Savaşı sırasında bombalanarak harabeye dönüşen orijinal kilisenin kalıntıları üzerine inşa edilmiş bir anıt kilisedir. 1895 yılında tamamlanan bu kilise, Kaiser Wilhelm I anısına adanmıştı. Savaşın yıkıcı etkilerini somut bir şekilde sergilemek amacıyla harabe hali korunmuştur. 1961’de, yanına modern bir kilise ve çan kulesi eklenmiştir. Bu yeni yapılar Egon Eiermann tarafından tasarlanmıştır. Modern kilisenin dış cephesi, mavi cam panellerle kaplıdır ve içeride etkileyici bir ışık oyunu yaratır. Anıt kilise, savaşın yıkımını hatırlatmak ve barışın önemini vurgulamak amacıyla ziyaretçilere açıktır.
18- Bunkerler
Berlin’deki bunkerler, II. Dünya Savaşı sırasında şehrin Nazi Almanyası’nın başkenti olması nedeniyle yoğun hava saldırıları altında kalması üzerine inşa edilmiştir. Bu yapılar, sivil halkı ve önemli askeri ve politik liderleri bombalardan korumak amacıyla tasarlanmıştır. En bilinen bunkerlerden biri, Hitler’in son günlerini geçirdiği Führerbunker’dir. Savaş sonrası birçoğu yıkılmış ya da kapatılmış olmasına rağmen, bazıları günümüzde sanat galerileri ve müzeler gibi çeşitli amaçlar için kullanılmaktadır. Örneğin, Boros Koleksiyonu, bir savaş dönemi bunkerine kurulmuş özel bir çağdaş sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapmaktadır.
- Fichtebunker
- Boros Foundation
- Flakturm Humboldthain
BONUS
- Botanical Garden and Botanical Museum
- Potsdam Şehri ve Sanssouci Park
- Prenzlauer Berg
- Berlin Underworld
- Memorial and Museum Sachsenhausen (Toplama Kampı)