İlyada Üçüncü Bölüm Özet – Paris ve Menelaos düello yapar. Kazanan Helen’i alacaktır. Helen, surlardan Troya kralı Priamos’a Yunan ordusunu tanıtır. Paris yenileceği sırada Afrodit onu kaçırıp, Helen’in yanına götürür. Helen, Paris’e kaçtığı öfkelidir.
Troya ve Akha ordusu karşılaşır. Böylece, Aleksandros (Paris) ile Menelaos karşı karşıya gelir. Menelaos sevinçliyken Paris korku içindedir ve adamlarının arasına karışmaya çalışır.
Hektor, Paris’in gerilediğini görünce sinirlenir ve sövüp saymaya başlar. Paris bir başbelasıdır ve her şey onun başının altından çıkmıştır, şimdi böyle korkakca davranması onları küçük düşürmektedir.
Paris, Hektor’un dediklerine hak verir ve Menelaos ile birebir dövüşmeyi önerir. Kim kazanırsa kızı alacaktır ve ülkeler yine dost olacaktır.
Hektor, kardeşinin dediklerine sevinir ve hemen ordusunu durdur. Agamemnon da Hektor’un bir diyeceği olduğunu anlar o da Akhaları durdurur.
Hektor, Aleksandros’un kararını açıklar ve kazananın Helene ile malını ülkesine götürebileceğini söyler.
Menelaos kabul eder, karşılıklı savaşmadan önce Troyalıların iki koyunu güneşe ve toprağa, Akhaların ise bir tane koyunu Zeus’a adayarak ant içmeyi önerir, Priamos da gelmeli ve bu töreni yönetmelidir.
İki taraf öneriyi kabul ederler; böylece Akhalar ile Troyalılar silahlarını bırakırlar. Agamemnon Talthybios’u (habercisi) koyun almaya gönderir.
O esnada tanrıların habericisi İris; Priamos’un kızı Laodike’nin kılığına girer. Laodike, Homeros’a göre Priamos’un kızlarından en güzelidir ve Antenor’un oğlu Helikaon ile evlenmiştir.
Laodike kılığındaki İris, Helene’yi savaş resimlerini kumaşa dokurken bulur. “Menelaos ile Aleksandros senin adına savaşacaklar; sen de yenenin karısı olacaksın” diye olan biteni Helen’e haber verir.
Helene, haberi duyunca eski kocasına ve memleketine özlem duyar. Pittheus’un kızı Aithre, dana gözlü Klymene isimli hizmetçileri ile odadan çıkar.
Helene kuleye vardığında Priamos ve çevresindeki yaşlıları bulur. Çevresindeki yaşlılardan biri böyle tanrıçaya benzer bir güzellik için yıllardır savaşılmasının normal olduğunu söyler ama yine de Helene’in gemiye binip gitmesinin daha iyi olacağını ekler.
Priamos, bu savaşın sebebinin tanrılar olduğunu belirtir ve kalabalıkta gördüğü uzun boylu adamın kim olduğunu sorar. Helene, Priamos’a yakınır; Truva’ya gelip de bu olaya sebep olduğu için pişmandır. Üzüntü onu günden güne eritmektedir. Sonra Priamos’un sorusuna yanıt verir; işaret ettiği adam Agamemnon’dur.
Priamos oldukça şaşırır; ne şanslı kişidir, buyruğunda bir sürü adam vardır. Bir zamanlar Phrygia’ya gittiğini Otreus’un ve Mygdon halkının Sakarya kıyısındaki ordusunu gördüğünü hatta o gün Amazonların da geldiğini ama onların bile Akhalar kadar kalabalık olmadığını söyler. Sonra da başka bir adamı işaret ederek kim olduğunu sorar.
Helene, adamın Laertes’in oğlu İthake’nin kralı Odysseus olduğunu; akıllı ve kurnaz olmasıyla bilindiğini söyler.
Antenor sözü alır. Bir zamanlar Menelaos ile Odysseus; Helene için görüşmeye elçi olarak geldiklerinde Antenor ağırlamıştır onları. Sonra da Odysseus hakkındaki izlenimlerini anlatır.
Ardından Aias’ın kim olduğunu sorarlar. Helene de onun Akhaların kalesi olan Aias olduğunu belirtir. Sonra Giritlilerin arasındaki İdomeneus’u gösterir ve Menelaos’un bir zamanlar onu evlerinde ağırladığını söyler. Ardından gözü kardeşleri Kastor ile Polydeukes’i arar ama göremez. Lakedaimon’dan (Sparta) gelmediler diye endişelenir.
Ancak Helene, kardeşlerinin Lakedaimon’da vefat ettiğini bilmemektedir.
O esnada tanrılara ant töreni başlamıştır. Truvalı haberci İdaios, Priamos’un yanına gelir. Onu ant törenine çağırır ve aşağıdaki dizeleri söyler.
“Hadi bakalım, Laomedon’un oğlu, kalk,
İlyada 3. Kitap, Homeros
Troyalıların, tunç zırhlı Akhalarm uluları
çağırıyorlar seni ant törenini yapmaya, ovaya.
Aleksandros’la Menelaos, Ares’in sevdiği,
vuruşacaklar uzun kargılarıyla, bu kadın için.
Kim üstün gelir kazanırsa zaferi,
alacak bütün malını, kadını götürecek evine.
Ant içecek, dost olacak ötekiler de.
Biz toprağı bereketli Troya’da kalacağız,
onlar da at besleyen Argos’a dönecekler,
güzel kadınlı Akha topraklarına.”
Böylece Priamos ile Antenor, savaş alanına giderler. Agamemnon tanrılara ant içer. Tören sonrası Priamos bu dövüşü izleyemeceğini söyler ve meydandan Antenor’la ayrılır.
Hektor ile Odysseus dövüş alanını ölçer ve kuralları belirler. Aleksandros ile Menelaos da zırhlarını giyerek hazırlanırlar. Sonunda dövüş başlar. Paris kargısını atar ama Menelaos’un zırhını delemez. Menelaos ise önce Zeus’a yakarır. Kendisini dostça ağırladığı bu adamın yaptıklarından sonra onu öldürmesine izin vermesini ister ve kargısını sallayarak Aleksandros’un zırhını deler. Aleksandros ölümden kaçar, sonra Menelaos kılcıını çeker ve Aleksandros’un tolgasına vurunca kılıcı kırılır. Menelaos Zeus’a, Aleksandros’u şuracıkta öldürmek için yalvarır. En sonunda Aleksandros’un tolgasından yakalar. Ama Afrodit müdahale eder, tolganın kayışını açar ve Aleksandros’un kafası kurtulur. Ardından Afrodit bir duman ile Aleksandros’u sararak kaçırır; gider onu yatak odasına bırakır.
Afrodit, hemen sonra, Helene’e onun eskiden tanıdığı yaşlı bir kadın gibi görünür. Aleksandros’un yatak odasında olduğunu haber verir. Helene tanır tanrıçayı ve yakınır. Tanrıça hep Helene’yi baştan çıkarmaya çalışmaktadır. Menelaos tam Aleksandros’u yenip Helene’i eve götürecekken hem de. Paris’i kendisine almasını teklif eder tanrıçaya. Helene, Truvalılara rezil olmaktadır sürekli.
Afrodit kadının dediklerine çok kızar ve onu, Akhalar ile Truvaları birbirine daha fena düşüreceğine dair tehdit eder. Bu yüzden Helene’in ödü kopar ve Aleksandros’un yanına gider.
Helene, Paris’i görünce onu azarlar. Eski kocasının onu ezmesini diler. Paris, böyle ağır konuşmamasını tembih eder. Menelaos’u Athena destekliyorsa, Paris’i de destekleyen tanrılar vardır elbet. Onu Lakedaimon’dan kaçırıp da kayalık adada seviştiklerinden beri, hiç bu kadar istememiştir tekrar. Böylece döşeğe geçerler.
Menelaos ise sinirlidir. Truvalılar ölümden tiksinir gibi Aleksandros’tan tiksinmektedir. Agamemnon sözü alır; zafer görünüşte Menelaos’undur. Helene’i ve mallarını Truvalılara vermeyi teklif eder, Akhalar da komutanlarına hak verir.
Bir önceki bölüm için tıklayınız.
Bir sonraki bölüm için tıklayınız.