Dionysiaka Destanı, Roma İmparatorluğu döneminde Nonnus tarafından yazılmış bir destandır. Tanrı Dionysos‘un nam-ı diğer Bakkhos’un doğumunu, maceralarını ve tanrıların meclisine kabul edilmesini konu alır.
Tanrı Dionysos‘un Hindistan’a yolculuğunu anlatan epik şiir Dionysiaka Destanı, MS 5. yüzyılda Panopolisli Nonnus tarafından yazılmıştır.
Panopolisli Nonnus, önemli eserlerini Roma İmparatorluğu döneminde Mısır’ın İskenderiye kentinde yazmış Yunanlı bir şairdir. Nonnus’un kendisi de Hıristiyan bir aileden geliyordu. Şairin günümüze ulaşan tek önemli eseri Yuhanna İncili‘nin bir tefsiridir. Tanrı Dionysos hakkındaki epik şiir Dionysiaka, 20.000’den fazla dizeden oluşur. Destanın 48 kitabı o zamanki arkaik Homeros lehçesinde ve daktilik heksametre ile yazılmıştır. Nonnus’un eseri hem Tanrı Dionysos’un efsanelerini bir araya getirmiş hem de Hindistan’ın mitolojik fethi için tek kaynak olmuştur.
Tanrı Dionysos’un Doğumu
Şair, Dionysos mitolojisini bir araya getirirken, işe tanrının doğumuyla başlar. Anlatısında Dionysos üç ayrı doğum yaşar.
Bunlardan ilki, araştırmacılar tarafından Orfik mitolojiye atfedilen bir öyküye dayanır. Nonnus’un anlatımına göre tanrı Dionysos, Zeus ve kızı Persephone’den doğar. Kızının kaçırılıp tecavüze uğramasından korkan Demeter, Persephone’yi bir mağaraya saklar. Demeter, Persephone’ni korumak için yılanları görevlendirir ancak Zeus bir yılan kılığında kızına tecavüz eder. Bu ensest birliktelikten Persephone boynuzlu bir bebek olan Zagreus’u doğurur. Zagreus, epik şiirde Tanrı Dionysos’un ilk kez ortaya çıkışıdır. Özellikle bu isim tipik olarak Persephone’nin oğlu olan Dionysos’a atıfta bulunmak için kullanılır. Öfkeden kuduran Hera, Titanları çocuğu yok etmeye kışkırtır. Titanlar bebek tanrıyı savunmasız bir anda yakalar ve onu parçalarlar.
İkinci doğum anlatısında Zeus, Semele adında ölümlü bir Thebai prensesini baştan çıkarır. Zeus genç kadının yatağını ziyaret eder ve kadın Dionysos’a gebe kalır. Hera Semele’nin hamileliğini sabote etmek için bir kez daha bir plan yapar. Tanrıça kılık değiştirerek Semele’yi ziyaret eder ve Zeus’tan kendisine ilahi formunda görünmesini istemesi için kadını ikna eder. Zeus, Semele’nin isteğine razı olur ve ölümlü kadına gerçek formunu gösterir. Tanrısallığın varlığına dayanamayan Semele hemen alev alarak yanar. Henüz doğmamış olan tanrısal bebek ölümlü annesinin rahminden dışarı çıkar ve bu Dionysos’un ilk doğumu olur. Zeus, bebek oğlunu kucağına alıp kalçasına yerleştirir. Bebek tamamen geliştikten sonra Zeus doğum sancıları çeker ve tanrı Dionysos’u ikinci kez doğurur.
Epik Şiirdeki Dionysos Mitleri
Epik şiirdeki kapsamlı doğum anlatısının yanı sıra, şair tanrının daha küçük ve daha az bilinen çeşitli mitlerine de yer verir. Bu mitlerin çoğu Dionysos kültünün Yunanistan’ın farklı bölgelerine yayılmasını içerir. Diğerleri ise tanrının kendisine karşı çıkanları nasıl cezalandırdığını anlatır. Bunlardan bazıları Dionysos’un çocukluk ve ergenlik yıllarına ve tanrının bu yıllardaki çeşitli ilişkilerine dair öykülerden oluşur. Buna iyi bir örnek, tanrı Dionysos’un genç Ampelus’la olan dostluğu ve ona duyduğu aşkın hikâyesidir. Ani ölümü üzerine Dionysos sevgilisi için yas tutar ve onu, ilk şarabı yaptığı asmaya dönüştürür.
Dionysiaka Destanının 13. Kitabı
Dionysiaka’nın 13. kitabında Zeus, Dionysos’a Hindistan’ın dinsiz yerlilerine karşı savaşmaya hazırlanması emrini verir. Çocukluğunda Dionysos’a bakmış olan Rhea’ya tanrı tarafından fetih için birlikler hazırlaması emredilir. Şair, tipik Homeros üslubuyla okuyuculara kahraman ve ilahi birliklerden oluşan bir liste sunar. Büyük bir Bakkhant ya da maenad birliğinden oluşan Dionysos ordusu, Astraeis önderliğindeki Hint birlikleriyle karşılaşır.
Hint ordusu Bakkhos güçleri tarafından yok edilir ve Dionysos düşmanlarına acır. Tanrı, sempati duyarak yakındaki Astacid gölünü şaraba dönüştürür. Bunun üzerine Hintliler susuzluklarını gölde giderir ve ilk kez şarabı tadıp sarhoş olarak uykuya dalarlar. Kendinden geçmiş Hintli askerler daha sonra Dionysos’un güçleri tarafından bağlanır ve hapsedilir.
Dionysos ve Periler
Destan şairi ayrıca Dionysos’un su perileriyle olan ilişkilerine dair ilginç ayrıntılar da sunar. Bunlardan ilki Dionysiaka’nın 15. kitabında yer alır ve Nicaia adlı bir orman perisiyle ilgilidir. Bakire Nicaia, tanrıça Artemis’in bir hizmetkârıdır. Hikayenin bir bölümünde Nicaia bir nehirden şarap içer. Daha sonra tanrı, baygın kadından faydalanır ve onu hamile bırakır. Bu birleşmeden tanrının kızı Telete doğar. Adı Dionysos gizemleriyle bağlantılı olan Telete, babasının hizmetkârlarından biri olur. Nicaia, Artemis’in yoldaşı olarak görevinden ayrılmak zorunda kaldığında, Dionysos onun onuruna kente ‘Nicaea’ adını verir.
Benzer şekilde, epik şiirin son kitabında başka bir su perisi de aynı muameleye maruz kalır. Artemis’in hizmetindeki bir titan olan Aura da Dionysos tarafından kovalanır ve hamile bırakılır. Ancak, kadın hamile olduğunu kabul etmez ve iffetinden ödün vermesine rağmen diğer su perileriyle birlikte etkinliklere katılmaya devam eder.
Sonunda su perisi ikiz bebekler doğurur. Ancak anneliği reddederek kendi çocuklarından birini yamyamca öldürür. Geriye kalan oğlu Iakkhos, Athena tarafından kurtarılır. Aura daha sonra Artemis’e hakaret etmesinin cezası olarak bir pınara dönüştürülür. Aura’nın oğlu Iakkhos, Dionysos’un dini gizemlerinde yer alan bir başka figürdür. Onun adı Eleusis Gizemleriyle bağlantılı olarak da kullanılır. Bunlar Dionysos’un Dionysiaka’da bulunan maceralarından sadece birkaçıdır ve daha pek çok ilgi çekici olay vardır.
Hera ve Dionysos
Anlatı boyunca tanrıça Hera sürekli olarak tanrı Dionysos’un bir Olimposlu olma çabalarını engellemeye çalışır. Doğumunda Hera, Titanları ona karşı kışkırtarak ve Semele’yi Zeus’tan gerçek formunda görünmesini istemeye ikna ederek çocuğu öldürmeye çalışmıştır. Dionysos’un Hindistan’a seferi sırasında Hera, Trakya kralı Lycurgus’u Arabistan’dan geçen Bakhhos birlikleriyle savaşmaya teşvik eder.
Dionysos denize sığınır ve burada bir deniz tanrısı olan Nereus tarafından teselli edilir. Hera tarafından kışkırtılan Lycurgus Bakhantlara saldırır, ancak Hera tarafından kurtarılmadan önce ölümle burun buruna gelir. Bakkhant’lara karşı işlediği suçların cezası olarak Zeus, Lycurgus’u kör bir gezgine dönüştürür. Dionysos ve yoldaşları Hindistan’a vardıklarında, Hera Hydaspes Nehri’ne Baküs birliklerini geçişleri sırasında boğmasını emreder. Nehir itaat eder ve Bacchant’ları bir selde boğmaya çalışır, ancak Dionysos nehrin kıyılarını ateşe vererek nehri cezalandırır.
Hydaspes sonunda tanrıya teslim olur. Dionysos’un doğuyu fethi boyunca Hera onun birliklerinin ilerlemesini engellemeye çabalar. Hatta tanrıça Hint kralı Deriades’in koruyuculuğunu üstlenir ve Hindistan’ı savunmasında ona yardım eder. Destanın ikinci yarısında, Hint kralı bir kez daha tanrıya ve onun bakkhant birliğine karşı silahlanmaya teşvik edilir. Destanın 30. kitabına kadar ana anlatı Hintliler ile Baküs ordusu arasındaki savaştan sahnelerle ilgilidir. Sonunda Dionysos Hintli direnişçileri katleder ve Hera artık tanrının kültünün yayılmasını engelleyemez. Bunun yerine tanrıya başka yollarla saldırmaya çalışır.
Hera, Zeus’u derin bir uykuya sokarken, Dionysos’u çıldırtması için Megaira adlı bir Fury’den [Erinye/Öfke] yardım ister. Megaira Dionysos’u başarılı bir şekilde delirtir ve Dionysos ortadan kaybolur. Onun yokluğunda, Hint kralı Deriades ve damadı Morpheus, bakkhant’ları başarıyla bozguna uğratır. Tanrıları savaş alanında olmadığı için Dionysos’un birliklerinin bir kısmı şehrin surlarına sürülür ve burada Hintliler tarafından katledilir. Ancak tanrı Hermes birçoğunu şehirden kurtarır.
Zeus uykusunda neler olduğunu görmek için uyanır ve hemen Hera’ya Dionysos’u deliliğinden kurtarmasını emreder. Bunu yapmak için onu emzirmeli ve ambrosia ile yağlamalıdır – bu Hera’nın Dionysos’u çocuğu olarak evlat edineceğinin bir işaretidir. Bakkhantlar ve Hintliler arasındaki savaş, tanrı Dionysos ve Deriades arasındaki bir düelloyla sonuçlanır. Dionysos kralı yaralar ve onu Hydaspes Nehri’ne doğru kaçmaya zorlayarak savaşı sona erdirir.
Dionysiaka Destanının Finali: Tanrının Eve Dönüşü
Hintliler ve bakkhantlar arasında savaş sürerken, Olimpos Dağı’nda Dionysos’a sempati duyan tanrılar ile Hintlileri destekleyenler arasında başka bir çatışma yaşanır. Hera Artemis’i yener, ancak Dionysos’un yanında yer alan Athena Ares’i yener. Apollon Poseidon’la karşı karşıya gelir, ancak her iki tanrı da Hermes tarafından sakinleştirilerek daha fazla çatışma yaşanması önlenir.
Bu bireysel düellolar sona erdiğinde, Dionysos Olimpos’taki yerini almak üzere Yunanistan’a geri döner. Ancak hâlâ öfkeli olan Hera, Dionysos’a saldırmaları için devlerden yardım ister. Dionysos bir kez daha galip gelir ve Hera’nın onun yükselişini engellemeye yönelik son girişimini de boşa çıkarır. Epik şiirin doruk noktası, Dionysos’un Olimpos’a engellenmeden son kez dönüşünde, bir Olimpos tanrısı olarak tahta oturmasıyla ortaya çıkar.
——
Dionysiaka’nın zengin mitolojik içeriğine rağmen, şiir nadiren incelenmiştir. Bazı klasikçiler eserin vasat olduğunu ve konusunun özgün olmadığını iddia eder. Ancak diğerleri bu analize katılmamaktadır. Şiirin kendisi ve Hıristiyanlığın yükselişi sırasında yayınlanan bir pagan destanı olarak dikkate değer konumu üzerine akademik çalışmalar devam etmektedir. Dionysos’un başarılarının bir özeti olan Dionysiaka Destanı, tanrı Dionysos’a ilgi duyan akademisyenler ve öğrenciler için harika bir kaynaktır.
Kaynak için tıklayınız.