Mitolojik Hikayeler Helen
Share the article 👇

Helen (Helena ya da Helene), Euripides‘in Truvalı Helen hakkında yazdığı oyundur. İlk kez MÖ 412 yılında Dionysia Festivali‘nde kayıp Andromeda oyununu da içeren bir üçleme ile sahlenmiş dramadır. Helen Oyunu, aynı dönemde sergilendiği düşünülen, yine Euripides’e ait İphigenia Tauris’te isimli oyunla birçok ortak noktaya sahiptir.

Tarihsel Arka Plan

Helen, Atina’nın büyük bir yenilgiye uğradığı Sicilya Seferi‘nden kısa bir süre sonra yazılmıştır. Aynı zamanda, felsefe ve retoriği mesleklerine dahil eden bir eğitimci akımı olan sofistler, geleneksel değerleri ve dini inançları sorgulamaya başlamışlardır. Euripides, oyunun çerçevesi içinde, savaşı tüm kötülüklerin kaynağı olarak görerek sert bir şekilde kınar.

Bu oyundan yaklaşık otuz yıl önce, Herodot‘un Tarihler adlı eserinde Helen’in aslında Troya’ya hiç gelmediğini, tüm Troya Savaşı boyunca Mısır’da olduğunu iddia etmiştir. Antik dönem lirik şairi Stesichorus da “Palinode” adlı şiirinde aynı iddiada bulunmuştur. (“Palinode”, Helen’i kötü şöhretli bir kadın olarak gösteren geleneksel karakterizasyonu destekleyen daha önceki bir şiirin düzeltmesidir).

Helen oyunu, bu hikâyenin bir varyantını anlatır. Buna göre, Helen’in Paris’le birlikte Truva’ya kaçmak yerine, aslında tanrılar tarafından Mısır’a götürüldüğü varsayımıyla başlar. Paris’le birlikte kaçan, kocasına ve ülkesine ihanet ederek on yıllık savaşı başlatan Helen aslında bir eidolon, yani hayali bir benzeriydi.

Afrodit, Hera ve Athena arasında geçen Güzellik Yarışması‘na, Paris hakem olarak atanmıştır. Afrodit, kendisini en güzel seçmesinin karşılığında, dünyanın en güzel kadını Helen‘in aşkını vaat etmiştir. Afrodit’in armağanını beğenen Paris, tanrıçayı en güzel olarak seçmiştir. Ödülünü almak için Helen’in ülkesi Sparta’ya yola koyulmuştur. Bu esnada yenilgiyi yediremeyen Hera, tanrı Hermes‘e, Helen’in yerine sahtesini koymasını emretmiştir. Böylece gerçek Helen, aslında yıllardır Mısır’da esirdir. Lakin, Yunanlılar ve Troyalılar sözde sadakatsizliği nedeniyle onu lanetlemektedir.

Karakterler

  • Helen – Sparta kraliçesi ve Zeus ile Leda’nın kızıdır. Mısır’a Hera tarafından getirilip, Proteus’un sarayında tutsaktır.
  • Menelaos – Sparta kralıdır. Truva Savaşı’ndan sonra, yedi senedir evine dönmeye çalışmaktadır.
  • Teuker – Truva kahramanı Aias’ın kardeşidir. Babası tarafından sürgün edilmiştir.
  • Theoklymenos – Proteus’un oğludur ve ülkenin kralıdır. Helen’e taliptir.
  • Theonoe – Proteus’un kahin kızıdır ve Theoklymenos’un kız kardeşidir.
  • Dioskori – Helen’in ikiz erkek kardeşleridir. Babaları Zeus tarafından yıldıza dönüştürülmüşlerdir.
  • Polydamna – Yaşlı kadın, Proteus’un sarayının kapısında bekler.
  • Elpidio – Menelaos’un sadık, yaşlı hizmetkarı
  • Koro – Yunan ve Mısırlı kadınar
  • Ulak

Özet

Helen kaçırıldıktan sonra, Proteus’un sarayına götürülmüş ve konuk edilmiştir. Proteus‘un biri kahin Theonoe isimli kızı ve Theoklymenos isimli oğlu vardır. Proteus’un ölümünden sonra, Theoklymenos tahta geçmiştir ve Helen ile evlenmek istemektedir. Fakat, kocasına sağdık kalan Helen, saraydan kaçmış ve Proteus’un mezarına sığınmıştır.

Yunanlı Teuker, Troya Savaşı’na üvey abisi Aias ile katılmıştır. Aias, trajik bir şekilde savaş esnasında ölmüştür. Abisini kurtarmadığı için kızan babası, Teuker’i ülkeden sürmüştür. İşte bu yüzden Mısır’a gelen Teuker, Proteus’un sarayında konuk edilen Helen ile karşılaşır. Helen, sürgündeki Yunan Teuker’den kocası Menelaos’un Truva’dan Yunanistan’a hiç dönmediği ve öldüğünün sanıldığı haberini alır. Ayrıca, Helen’in iffetsizliği yüzünden annesi Leda kendisini asmıştır. Kardeşleri Kastor ve Polluks‘un ise yıldızlara dönüştüğüne dair bir söylenti duyulmuştur. Bunca yıldır esir olan Helen, kocasına sadık kalmasına rağmen, savaşın sorumlusu olmuştır. Dahası Menelaos’un ölmesi, Helen’i Theoklymenos’un evlenebileceği tehlikeli bir konuma sokar. Menelaos’un akıbetini öğrenmek için Theoklymenos’un kız kardeşi kâhin Theonoe‘ye danışır.

Mısır’a gelen bir yabancının Menelaos‘un ta kendisi olduğu ortaya çıkınca korkuları yatışır. Uzun süredir ayrı olan çift birbirlerini tanır. Menelaos ilk başta onun gerçek Helen olduğuna inanmaz. Çünkü Troya’dan kaçırdığı Helen’i bir mağarada saklamıştır. Fakat mağarada sakladığı kadın, gerçek Helen’in sadece bir hayaletidir. Truva savaşı daha başlamadan önce, Paris’in hakemliğini yaptığı bir yarışma gerçekleşmiştir. Paris, Tanrıça Afrodit‘e “en güzel” ödülünü, Helen’i rüşvet olarak alma karşılığında vermiştir. Diğer tanrıçalar Athena ve Hera, Paris’ten intikam almak için gerçek Helen’in yerine bir hayalet koydular. Ancak Menelaos’un bundan haberi yoktu. Ama neyse ki denizcilerinden biri devreye girerek ona sahte Helen’in sırra kadem bastığını haber verir.

Birbirine kavuşan çiftin mutluluğu kısa sürer. Çünkü Theonoe geleceği gören bir kahindir. Abisi Theoklymenos‘a haber verir vermez, kral Menelaos‘u öldürecektir. Bu yüzden, Helen, Theonoe‘ye yardım etmesi için yalvarır. Theonoe, tanrılar katında bu konu hakkında bir tartışma olduğunu açıklar. Hera, Paris’in hediyesinin sahte olduğunu herkesin öğrenmesini istediği için, Menelaos ve Helen’in memleketine dönmesini istemektedir. Öte yandan, Afrodit, en güzel seçilmesinin nedeninin ifşa olmasından çekinmektedir.

Karar artık Theonoe‘ye aittir. Helen, babası Proteus‘un kendisini konuk ettiğini ve onun kararlarına saygı duyması gerektiğini söyleyerek yalvarır. Theoklymenos ile evlenmek yerine ölümü tercih edecektir. Menelaos ise eğer yardım etmezse abisi Theoklymenos’u öldürmeyi deneyeceğini belirtir. Aşıklar karşısında durmak istemeyen Theonoe, abisine bir şey söylemeyeceği konusunda söz verir.

Bu güzel haberdir. Ama Menelaos’un gemisi denizlerde yitip gitmiştir. Çiftin Mısır’dan nasıl kaçacaklarını bulmaları gerekmektedir ama Menelaos’un öldüğü söylentisi hâlâ ortalıkta dolaşmaktadır. Bu nedenle Helen, Theoklymenos‘a karaya çıkan yabancının, kocasının öldüğünü haber vermek için gelen bir haberci olduğunu söyler. Krala, kocası denizde öldüğü için, Hellenlerin yöntemiyle denizde bir cenaze töreni düzenlemelidir. Böylece ilk evlilik yemininden sembolik olarak kurtulacağını bildirir. Ardından, onunla evlenebileceğine söz verir. Kral bunu kabul eder ve Helen ile Menelaos, bu fırsatı kullanarak tören için kendilerine verilen tekneyle kaçarlar.

Theoklymenos bu hileyi öğrendiğinde çok öfkelenir. Menelaos’un hâlâ hayatta olduğunu kendisine söylemediği için kız kardeşi Theonoe‘yi öldürmek ister. Ancak Helen’in kardeşleri, Zeus ile Leda’nın oğulları olan yarı tanrılar Kastor ve Polluks‘un mucizevi müdahalesiyle engellenir.

İşlenen Temalar

Erdem ve Yeminler: Euripides Helen’de erdem ve yeminin önemini vurgular. Kocası Menelaos’un dönüşünü 17 yıl boyunca bekleyen Helen – on yıl Truva Savaşı ve yedi yıl da arayış için – Menelaos’a ve ona verdiği sözlere sadık kalır. Helen, biri Sparta nehri Eurotas’a, diğeri de Menelaos’un başına kutsama nesnesi olarak iki yemin eder. Menelaos da Helen’e sadakat yemini eder. Karı koca yeminlerini o kadar ciddiye alırlar ki, planları başarısız olursa intihar etmeyi ve bir daha asla başkasıyla evlenmemeyi kabul ederler. Yemin tutmaya verilen bu önem, o dönemdeki genel uygulamayla uyumludur (Torrance, 2009). Bu yeminlerle Helen ve Menelaos birbirlerine olan aşklarını ve sadece birbirleriyle yaşama arzularını ilan ederler. Bu yeminler onların bağlılıklarını kanıtlar ve yeminlerin önemini örneklendirir. Oyunun mizahı ve Euripides’in genel olarak normlara ve değerlere meydan okuması göz önüne alındığında, oyun yazarımızın kendi görüşlerinin ne olduğu belirsizliğini korumaktadır.

Kimlik ve İtibar: Helen ve Truva Savaşı hikayesinin tüm farklı varyasyonları içinde, Truva savaşını ayırt edici kılan şey, fiziksel olarak Truva’da olsun ya da olmasın ve Paris’in hevesli bir ortağı ya da gönülsüz bir tecavüz kurbanı olarak hareket etsin ya da etmesin, her zaman bir şekilde kadın güzelliğinin en yüce timsali olan Helen’in savaşa neden olduğu gerçektir. Euripides, oyununu büyük ölçüde Helen’in bakış açısından sunar. Böylece, bu fikri daha da genişletir. Onun Truva Savaşı’nın sembolleşmiş suçlusu olmakla ilgili gerçekte ne hissettiğini ortaya koyar.

Oyundaki Helen karakteri, kendisini vatanına ve kocasına geri götürmek için savaşırken ölen insanların kayıplarından derinden etkilenir. Bu suçluluk duygusunu sık sık dile getirir.

“Harap olmuş İlyum şehri / ateşin dişlerine teslim edildi, / hepsi benim yüzümden ve benim sebep olduğum ölümler yüzünden, / hepsi benim adıma çekilen acılar yüzünden”

(196-198. satırlar).

Bu suçluluk duygusuna rağmen, kendisini tanımadıkları halde insanların nefretlerini üzerine yıkabilecekleri bir sembol haline getirildiği için öfke de duyar:

“Yanlış bir şey yapmadım ama yine de itibarım / kötü ve gerçek bir kötülükten daha beteri / gerçekten senin olmayan hataların yükünü taşımaktır”

(270-272. satırlar).

Her ne kadar oyunun başlarında ölen erkekler ve kendisi için acıma duygusuyla hareket etse de, Euripides’in Helen’i bağımsız, kendinden emin ve zekidir. Eve dönmek için uygulanabilir bir plan yaparken ve kocası Menelaos’un saçma sapan planlarını reddederken kendi ayakları üzerinde durabilme becerisini gösterir. Bu nedenle, Euripides oyununda, başkalarının onun olduğuna inandığı suçlayıcı kişiye hiç benzemeyen, merhamet ve zekâ dolu, yaşayan ve nefes alan bir Helen portresi çizer.

Aykırı Görüşler: Euripides’in bu oyununda, tanrılar, kendi kişisel çıkarları için diğer insanların itibarını ve mutluluğunu önemsemeyen varlıklar olarak karşımıza çıkarlar. Bu durum, sık sık karakterler tarafından dile getirilir.

Menelaos, “Anlat hele, Tanrıların yaptığı her şeyi anlat!” dediğinde Helen “Ama nefretlik ve iğrenç şeyler onlar!” diye yanıtlar. (626-627 satırlar)

Ayrıca, Helen baştaki ön konuşmasında, kaçırılmasını anlatır. Zeus’un bunu bilmesine rağmen nüfusu çok fazla artmış insan ırkının azalması için savaşı engellemediğini açıklar. Kısacası, tanrılar, kişisel çıkarları ve düzen uğruna her şeyi yapabilirler. Dahası, Menelaos, Helen’in aslında hep Mısır’da olduğunu öğrendiğinde, kahinlerle dalga geçer. Kalkhas ya da Helenos gibi ünlü kahinlerin, böyle bir gerçeği bilememesi apaçık onların düzenbaz olduklarının göstergesidir.

Alternatif Gerçeklik: Euripides, Helen’in Paris’le kaçtığı önermesi yerine Helen’in aslında Mısır’da olduğu alternatif bir senaryo ile, seyircinin doğru ve gerçek sandığı bütün olguları tekrar gözden geçirmeye davet etmektedir. Truva Savaşı’nın Helen yüzünden çıktığı önyargısını bir kenara bırakıp, farklı açılardan bakmanın önemini vurgulamaktadır.

Önerilen makaleler