Odysseia Onuncu Bölüm Özet – Odysseus hikayesine devam eder. Rüzgar tanrısı Ailos’un adasına nasıl vardığını, ardından Laistrygonlarla verdiği savaşı ve sonunda Kirke’nin adasında başına gelenlerden bahseder. Kirke, yolculuğun devamını öğrenmek için Hades’i ziyaret etmesini önerir.
Odysseus ve mürettebatı, Hippotesoğlu Aiolos’un oturduğu Aiolos Adasına varırlar. Ölümsüz tanrılar, Aiolos’u pek severler, bu yüzden adası tunç duvarlar ile çevrelenmiştir. Bir kayanın üzerinde ise kent kurulmuştur. Aiolos’un altısı kız, altısı erkek, toplam on iki çocuğu vardır. Kızları ve oğulları birbiri ile evlidirler. Evleri bolluk bereket içindedir. Zeus, Aiolos’u rüzgarların yöneticisi yapmıştır.
Aiolos, Odysseus’u tam bir ay konuk eder. Ona İlyon ve Argosluların dönüşü hakkında bir sürü soru sorar. Odysseus, yola koyulmak istediğinde ise, bir sığırın derisini yüzüp tulum yapar ve içine rüzgarları doldurur. Sonra da gider, Odysseus’un teknesinin dibine bağlar. Odysseus yola çıktığında, memleketine sağ salim varması için ardından Zephyros yelini gönderir.
Böylece, Odysseus denizlerde dokuz gün dokuz gece yol alır, onuncu gün ise memleketi görünür. Odysseus, karaya ayak basmadan, yorgunluktan bir uykuya dalar. Mürettebatı ise, Troya’dan elleri boş döndükleri için sinirlidirler. Aiolos’un, Odysseus’a yüklü hediyeler verdiğini düşünmektedirler. Bu yüzden teknedeki tulumu açarlar ve içindeki bütün rüzgarlar dışarı fırlar, tekneyi uzaklara sürükler. Kendilerini yine Aiolos Adası’nda bulurlar. Karada yemek yedikten sonra, Odysseus yanına bir ulak alıp, Aiolos’un konağına tekrar gider. Aiolos, Odysseus’u tekrar görünce şaşkına döner ve ne olduğunu sorar. Odysseus olan biteni anlatır ve yine yardım etmesini ister. Ancak Aiolos, onu evinden kovar; çünkü tanrılar onu lanetlemiştir.
Odysseus kederle yola koyulur, altı gün aralıksız giderler ve yedinci gün Lamos’a, Laistrygonların Telepylos kentine varırlar. Burası, gece ile gündüzün yollarının kavuştuğu yerdir. Böylece limana yanaşırlar. Odysseus, bir tepeye tırmanır ancak ne insan ne hayvan izi vardır. Bu yüzden Odysseus, iki adam ve bir haberciyi, toprakların kime ait olduğunu öğrenmeleri için gönderir. Bu adamlar, Laistrygon Antiphates’in kızı ile Ayı Çeşmesinde karşılaşırlar. İri bir kızdır bu ve çeşmeye, kente su taşımaya gelmiştir. Kız babasının konağını gelenlere gösterir ve konakta yine dev gibi bir kadınla karşılaşınca adamlar çok şaşırırlar. Kadın, kocası Antiphates’i çağırır ancak Antiphates, adamlardan birini yakalar ve akşam yemeği yapar. İki adam korkuyla gemiye kaçarken, Antiphates de dört bir yandan iri Laistrygonları çağırtır. Binlerce dev, gemiye doğru taş atar. Deniz dalgalanır atılan taşlarla, bazı gemiler ise parçalanır. Odysseus, can havliyle, geminin ipini çözer ve adamlarına küreklere sarılmasını emreder. Ancak kurtulabilen tek gemi Odysseus’unki olur.
Acı içinde yol alırlar ve sonunda Kirke’nin yurdu Aiaie Adası’na varırlar. Güneş Helios ile Okeanos’un kızı Perse’nin Kirke ve Aietes adında iki çocuğu vardır. Bu adada karaya çıkarlar ve iki gün iki gece geçirirler. Üçüncü gün şafak sökünce, Odysseus yine yüksek bir tepeye tırmanır ve duman tüten Kirke’nin konağını görür. Bu sefer, konağa gidip gitmeme konusunda kararsızdır. En sonunda gemilere dönüp, karnını doyurduktan sonra birkaç adam göndermeye karar verir. Dönüş yolunda bir geyik çıkar karşısına, hayvanı avlar. Avını gemiye kadar taşır ve şölen yaparlar. Güzel bir uykudan sonra tekrar şafak sökünce, Odysseus, adamlarını toplar ve tepede gördüklerini anlatır. Adamları hemen Laistrygonları ve Tepegözü hatırlarlar ve aynı şeylerin yaşanmasından korkarlar. Odysseus, adamlarını iki gruba böler. Birinin başına kendisi geçer, ötekine Eurylokhos’u koyar. Eurolokhos’un grubuna da konağa gitmelerini emreder.
Böylece ikinci grup, Kirke’nin konağına varırlar. Ancak konağın çevresinde, Kirke tarafından büyülenmiş türlü hayvanlar vardır. Bu hayvanlar, gelen adamların üzerine saldırmazlar, aksine kendilerini sevdirirler. Kirke içeride türkü söyleyip, kumaş dokumaktadır. Adamlar Kirke’ye seslenir, Kirke de çıkar dışarı onları konuk eder. Eurylokhos bir tuzak olduğunu sezer, bu yüzden dışarı da kalmayı tercih eder. Tanrıça adamları iskemlelere oturtur ve içine ilaç karıştırılmış Pramnos şarabı ikram eder. Bu ilaç, içenlere memleketini unutturur. Adamlar içtikten sonra her birine değneği ile vurur ve hepsi domuza dönüşür, sonra da onları ağıla kapatır. Eurylokhos ise kaçar ve gemiye dönüp olan biteni haber verir.
Odysseus hemen silahlarını kuşanır ve Eurylokhos’tan yolu göstermesini ister. Ancak Eurylokhos, Odysseus’un dizlerine kapanır ve en iyisinin kaçmak olduğunu söyleyerek yalvarır. Odysseus adama kızar ve gemide kalmasını söyleyerek yola koyulur. Yolda, Hermeias genç bir adam kılığında karşısına çıkar. Adam, eğer Kirke’nin konağına giderse dönmeyeceğini söyler. Bu yüzden Odyssues’a nasıl kurtulacağına dair tavsiye verir. Kirke önce onun için içki hazırlayacak ve içine ilaç koyacaktır. Bu ilacın Odysseus’a etki etmemesi için adam, ona bir ot verecektir. Ardından Kirke değneği ile ona dokunmaya kalktığında, Odysseus hemen kılıcını çekmelidir. O zaman tanrıça ondan korkacak ve Odysseus’u yatağına götürmek isteyecektir. Odysseus, tanrıçayı hor görmemeli ve onunla beraber olmalıdır. Ancak tanrıçaya ant içirip kendisine ve yoldaşlarına zarar vermemesi için ikna etmesi de gerekmektedir. Adam, topraktan bir ot koparıp, Odysseus’a uzatır. Tanrıların “molü” ismini verdiği, çiçeği sütbeyaz, kökü kapkara bir ottur. Ardından adam kılığındaki Hermeias ortadan kaybolur.
Odysseus da yoluna devam eder ve konağa varır. Kirke’ye seslenir, tanrıça da hemen çıkar gelir. Odysseus’u bir tahta oturtur. Sonra tıpkı Hermeias ve Eurylokhos’un anlattığı gibi içki hazırlayıp Odysseus’a sunar. Ancak içki gerçekten de Odysseus’a etki etmez. Kirke değneğini vurduğu an, Odysseus da kılıcını çıkarıp tanrıçanın üzerine atılır. Tanrıça hem korkar hem de şaşırır. Kim olduğunu sorar ona ilkin sonra da Odysseus olduğunu tahmin eder. Çünkü, Hermeias, Kirke’ye onun Troya dönüşünde buraya uğrayacağını söylemiştir. Hemen Odysseus’u alıp yatağa götürmek ister.
Odysseus, ona güvenmediğini belirtir ve kendisine bir zarar vermeyeceğine yemin etmeden, yatağa gitmeyi kabul etmez. Tanrıça ant içince, Kirke’nin hizmetçisi dört peri kızı hemen işe koyulurlar. Yemek hazırlar, Odysseus’u yıkarlar, giydirirler. Odysseus yemeğe oturunca içinden hiç yemek yemek gelmez. Kirke bunu fark edince sebebini sorar. Odysseus da domuza dönen adamlarına üzüldüğünü belirtir. Böylece Kirke, değneğini alıp ağıla gider, domuza dönmüş adamları bir ilaçla ovar ve hepsini tekrar insana çevirir. Adamların hepsi hıçkıra hıçkıra ağlarken, tanrıça, Odysseus’a diğer adamları da gemiden getirmesini söyler.
Odysseus, tanrıçayı dinler ve geceyi dışarıda geçiren adamlarını bulur. Odysseus’un döndüğünü gören adamları, memleketlerine dönmüş kadar mutlu olurlar. Odysseus gemiyi karaya çekip, sonra da Kirke’nin konağına gideceklerini söyler. Eurylokhos hariç hepsi sözünü dinler. Eurylokhos, Tepegöz olayını anımsatır ve gitmemelerini önerir. Odysseus çok sinirlenir, adamı oracıkta öldürmek ister ama arkadaşları onu tutar. Odysseus’a, Eurylokhos’u gemiye göz kulak olması için burada bırakmayı teklif ederler. Ama Eurylokhos hem yalnız kalmak istemez hem de Odysseus’un öfkesinden ürker. Böylece onlara katılır.
Konağa vardıklarında, konakta kalan adamlar şölen yapmaktadır. İki grup buluşunca çok mutlu olurlar. Kirke, onların nice acılar çektiğinin her hallerinden belli olduğunu belirtir ve doyasıya yiyip içmelerini söyler. Böylece tam bir yıl, Kirke’nin konağında kalırlar. Mevsimler geçerken, adamlar, Odysseus’u çağırıp sıla hasreti çektiklerini söylerler. Odysseus da onları anlar. Birlikte oturup, kıyıda bir şölen yaparlar. Akşam olunca, Odysseus, Kirke’nin yatağına gider ve tanrıçaya yalvararak, evine gitmek istediğini, kendisini bırakmasını söyler.
Kirke, istemeye istemeye burada kalmalarını söyler. Ancak önce Hades ve Persephone’un ülkesine gitmeli ve Thebai’li kör bilici Teiresias’ın ruhuna danışması gerekmektedir. Odysseus bu yolculuğu duyunca ağlar, nasıl Hades ülkesine gidecektir ki?
Kirke hemen ona yolculuğu anlatır. Önce Boreas yeli ile açılacaktır ve Okeanos’u geçince, Alçak Kıyı’ya, uzun kavaklar ve söğütlerin olduğu Persephone’nin Koruluğuna varacaktır. Burada teknesini bırakıp, Hades Bataklığına gitmelidir. Hades Bataklığında, Akheron’a Pyriphlegeton, Kokytos ve Styks’ten gelen sular akmaktadır. İki ırmağın birleşimindeki kayaya gitmelidir ve orada eni boyu bir arşın çukur kazmalıdır. Çukurun üzerinde ballı süt, şarap, su ve beyaz unu ölülere sunmalıdır; sonra da memleketine dönünce ölülere inek, Teiresias’a ise bir koç ve koyun kurban edeceğine yemin etmelidir. Böyle yakarırken de bir koç ile koyunu, Akheron’a çevirerek kurban etmelidir; ancak kendisi de ırmağın akan sularına bakmalıdır. Ardından çevresini ölüler dolduracaktır. Sonra, adamları kurban edilen hayvanları yüzüp yakmalıdır. Odysseus da kılıcını çekip, Teiresias kendisine karşılık verene kadar beklemelidir. Ölüleri kana yaklaştırmamalıdır. Teiresias gelince de, evine nasıl döneceğini sormalıdır.
Kirke bunları anlattıktan sonra şafak söker. Tanrıça, adamı giydirir ve kendisi de hazırlanır. Sonra Odysseus arkadaşlarını uyandırıp, yolculuğa çıkmaları gerektiğini duyurur. Adamların içinden Elpenor adlı biri, Kirke’nin damında sızmıştır ve uyanır uyanmaz nerede olduğunu anlamayarak damdan aşağı yuvarlanır ve boynunu kırar.
Odysseus geri kalan adamları toplayınca, Hades’in ülkesine gideceklerini ve Thebaili Teiresias’ı bulacaklarını onlara anlatır. Bunu duyan adamlar korkar ve sızlanmaya başlarlar. Yine de gemiye doğru yola çıkarlar. Kirke onlardan önce geminin yanına gitmiştir ve koç ile koyun getirmiştir.
Bir önceki bölüm için tıklayınız.
Bir sonraki bölüm için tıklayınız.