Dionysos kültü, şarap kültü olarak da bilinir ve asmanın doğal döngüsünün anlaşılmasıyla yakın ilişkilere sahipti. Yunanlılar içkinin sarhoş edici etkilerinin Dionysos’un vahşi ruhunu temsil ettiğine inandıklarından, şarap eşliğinde danslar ve gürültülü, sarhoş eğlenceler düzenleyerek ona tapınmışlardır. Antik Yunan dünyasının ona adadığı en önemli etkinlik, Atina’da ünlü yazar ve şairler arasında komedi ve trajedi yarışmalarına ev sahipliği yapan birkaç günlük bir festival olan Büyük Dionysia‘ydı.
Antik Yunan gizem kültü Orfizm‘le ilgili bir efsanede Titanlar, bebek Dionysos’un kandırmak için bir ayna, altın elmalar, eklem kemikleri, bebekler ve dönen topaçlar (bir kohnos ve bir rhombos) gibi oyuncaklardan oluşan bir koleksiyon kullanmış ve onu başarılı bir şekilde tuzağa düşürmüşlerdir. Dionysos’u küçük parçalara ayırdıktan sonra haşlayıp etini yemişler. Ancak Athena onun atan kalbini kurtarmış ve Zeus’a göndermiştir. Tanrıların babası oğlunun kalbini kalçasına dikmiş ve Dionysos yeniden doğmuştur.
Dionysos’a tapınıldığına dair en eski kanıtlar Girit’te bulunan M.Ö. 2. yüzyıla ait bazı tabletlerden gelmektedir. Kökenleri bilinmemekle birlikte, Dionysos gizemlerinin Mezopotamya ya da Kuzey Afrika’dan şarap ithalatı sırasında Yunanistan’a gelmiş olması muhtemeldir.
Dionysos Kültünün Ritüelleri
Dionysos kültüyle ilişkili ayinler gizemini korumaktadır. Festivalin hakkındaki sırların gizlenmesi, Eleusis‘te düzenlenen törenlerin gizliliğinden bile daha başarılı olmuştur. Antik Yunan şarabı bal, bitki ve çiçek bileşenleri içerdiğinden, bunların yetiştirilmesi de Dionysos kültüne dahil edilmiştir. Boynuzları, şarap içilen kaplar olarak kullanılan boğa ve üzüm bağlarının doğal budayıcısı olan keçi de kült tarafından kutsanan başlıca hayvanlardır.
Mevsimsel ölüm ve yeniden doğuş temaları bitkisel kültlerin merkezi bileşenleridir. Ancak Dionysos kültü, ruhların ele geçirilmesi ve atavizme yaptığı belirgin vurgu nedeniyle diğerlerinden farklıydı. Ruhları uyandırmak için eski bir enstrüman olan boğa borusu kullanılırdı. Ardından müritler trans halinde davullar eşliğinde dans ederlerdi. Kült vahşiydi! Ruhların ele geçirilmesi bir Yunan tanrısının değil, hayvani varlıkların işiydi. Müritler hayvanlara dönüşebileceklerine inanıyorlardı.
Orfik Gizemler ve Dionysos
Büyük İskender‘in fetihlerinin ardından Yunan inanç sistemleri dünyanın diğer bölgelerine yayılmaya başladı. Dionysos kültü Mısırlıların Osiris‘i ve Filistinlilerin Baals‘ı gibi tanrılarla ilişkilendirilmeye başlandı. Bu bağlantılar zamanla Yunanistan’a geri döndükçe, kült giderek daha karmaşık bir hale geldi. Bu değişimler Dionysos kültünü mistik biçiminden uzaklaştırarak Orfik Gizemlerin önemli bir bileşenine dönüştürdü.
Orfizm, Antik Yunan’ın çeşitli inanç sistemlerinden biriydi ve takipçileri Orfikler olarak adlandırılıyordu. Orfizm hakkındaki bilgilerin azlığı, diğer dini ve felsefi uygulamalar arasındaki sınırlarını tanımlamayı zorlaştırmaktadır. İlk zamanlarında Orfik gelenek Eleusis ayinlerinden büyük ölçüde etkilenmişti. Diğer mitlerden ritüelleri kendine uyarlamıştır. Omofaji (çiğ yiyecek, özellikle de et yeme) Dionysos ayinlerinin odak noktası haline gelmiştir.
Orfikler Demeter’i kutlamak için her yıl düzenlenen gizemli Eleusis festivalini başlattılar. Ancak asıl ilgileri Dionysos’a yönelikti. Eleusis kültünün aksine, Orfizm bir mabede ihtiyaç duymadan varlığını sürdürüyordu. Sabit bir rahip sınıfı yoktu.
Bebek Dionysos’un ölümü Orfizm ile ilişkilendirilmiştir çünkü Orfik İlahiler aynı efsaneyi anlatır. Tıpkı şarap yapımında kullanılan ezilmiş üzümler gibi, o da vahşice parçalara ayrılmıştır. İlahiler, Helenistik dönemde ortaya çıkmıştır, ancak şiirlerin tarihi M.Ö. 5. yüzyıla kadar uzanır, zira çok daha eski dönemlerden şarkılar içermektedir. İlahiler genellikle Trakyalı şair ve müzisyen Orfeus’un eseri olarak kabul edilmiştir.
Şarkılar, Titanlar Dionysos’u parçalamadan ve kaynatıp yemeden önce onu oyuncaklarla kandırırken Kuretlerin Dionysos’un beşiği etrafındaki danslarını anlatır. Zeus Titanları sparagmosları (Dionysos’u parçalamaları) nedeniyle cezalandırmış. Oğlu Dionysos’u halefi olarak atadığı için onları yıldırımlarla çarpmıştı. Titanların kanından ve küllerinden insanlar türemiştir. Kökenleri nedeniyle, insan ruhlarının içinde Dionysos’un bir armağanı olan ilahi bir bileşen vardı. Ayrıca Titanların torunları oldukları için kötülüğü de içerirlerdi.
Dionysos’un Oyuncaklarının Önemi
Ayna
Hades onu yeraltı dünyasına götürdüğünde Kore çocuk değildi. Bununla birlikte, Titanlar onu parçalamadan önce Dionysos da onunla benzer bir kaderi paylaşmıştır. Homeros İlahilerinde Kore bir çayırda oynarken güzel bir çiçek dikkatini dağıtır. Hayretle ona uzanır ama korkunç bir şey olur: Hades topraktan fırlar ve genç kızı ele geçirir.
Yunanca’da bu dikkat dağıtıcı çiçeğe güzel bir oyuncak denirdi. Ayrıca, aynadaki yansımasına bakan bebek tanrının büyülenmesi, Kore’nin kendisini aşağı alemlere götüren güzel çiçeği fark ettiğinde verdiği tepkiyle paralellikler taşıyordu. Yunanlılar aynanın bir beceri sembolü olduğuna inanırlardı: Dionysos’un dikkati sadece görüntüsüyle değil, aynı zamanda entelektüel bilgeliğiyle de dağılmıştı.
Altın Elma
Efsaneye göre altın elmalar sadece Hesperides bahçesinde bulunur ve onları yiyenlere ölümsüzlük bahşeder. Ölümsüzlük Tanrılara ait olduğundan, ölümlülerin onlara sahip olmasına izin verilmez: bu güzel, som altın meyveler arzu edilen meyvelerdir, ancak kimse onların peşinden koşmamalıdır. Dionysos efsanesinde bu meyveler onun yeniden dirilişini simgeler; her kış ölür ve ilkbaharda yeniden doğar.
Ayrıca Yunan mitolojisinde altın elmalar, anlaşmazlık elması olarak bilinen ve çözülmesi pek mümkün olmayan bir kavganın özünü temsil eder. Tanrıların bir ziyafeti sırasında tanrıça Eris havaya bir elma atar ve şöyle der: “En güzele.” Üç tanrıça, Hera, Athena ve Afrodit, güzelliklerinin ödülü olarak bu elmayı kazanmak için yarıştılar, ancak sonunda öfkeleri Truva savaşına yol açtı.
Eklem Kemikleri
Bunların antik dönemde popüler oyuncaklar olduğu çok sayıda arkeolojik kanıttan anlaşılmaktadır. Sadece eklem kemiği setleri ortaya çıkarılmakla kalmamış, aynı zamanda çocuklar, kadınlar ve erkekler tarafından oynanan eklem kemiği oyununun kendisi de resim ve heykellerde sık sık tasvir edilmiştir. Eklem kemikleri, bebek Dionysos’un ilgi çekici bulduğu hareketli uzuvlara sahip oyuncaklar veya kuklalar olarak tanımlanmıştır.
Kohnos and Rhombos (Topaçlar)
Orfik dizelerde kohnos ve rhombos hep aynı sırada yazılmıştır. Bu sözcüklerin gruplandırılması muhtemelen bunların sabit bir oyuncak seti olduğunu gösterir. Rhombos boğa güreşi olarak bilinse de, kohnos’un anlamı belirsizdir. Eşleştirme, bunun genellikle önerildiği gibi bir çam kozalağı değil, muhtemelen bir topaç olduğu anlamına gelebilir. Müritler bu oyuncakları Dionysos motifleriyle süsler ve Dionysos ayinleri sırasında adak olarak kullanırlardı. Dionysos gizemlerinin antik yazarları bu oyuncaklardan genellikle sesleri nedeniyle bahsederler: çıkardıkları ses o kadar dikkat çekicidir ki bazen gök gürültüsünü, yani Zeus’u andırır. Gürültü ve dönme Dionysos kültünün bir parçasıdır. Kendisi genellikle gürültücüdür ve “kükreyen” olarak bilinirdi.
Kaynak için tıklayınız.