Truvalı Kadınlar oyunu, M.Ö. 450 yıllarında Euripides tarafından kaleme alınmıştır. Oyun, Euripides’in yazdığı bir üçlemenin üçüncü kitabır. Birinci oyun Alexandros, Paris’in ailesi tarafından terkedilip, gençliğinde tekrar ailesini bulup kabul edilmesini anlatır. İkinci kitap Palamedes, Yunanlı Palamedes, Odysseus’u Truva Savaşı’na getirmeyi başarmıştır. Bu yüzden ondan nefret eden Odysseus, Palamedes’e oyun oynar ve Truva Savaşı esnasında, Akhalar tarafından öldürülmesini sağlar.
Euripides bu üçlemesi ile, antik Atina’da, Dionysosadına düzenlenen Dionysia Festivalinde ikincilik ödülünü almıştır.
Bu oyun, Troya şehri yağmalandıktan, kocaları öldürüldükten ve kalan aileleri köle olarak götürüldükten sonra geriye kalmış Truvalı kadınların kaderini konu almaktadır.
Karakterler
- Poseidon – Deniz Tanrısı
- Athena – Bilgelik Tanrıçası
- Hekabe – Truva kraliçesi
- Andromakhe – Hektor’un karısı
- Menelaos – Yunanlı komutan, Sparta Kralı
- Helen – Menelaos’un karısı
- Talthybios – Agamemnon’un habercisi
- Koro – Troyalı esir kadınlar
Özet
Oyun Poseidon’un monologu ile başlar.
- Truva’nın surlarını Apollo ile yaptığını,
- Truva’nın bir Frigya şehri olduğunu,
- Fokisli Epeios (Truva atını inşa eden kişi, savaştan sonra İtalya’da Lagaria kentini kurmuştur.) Athena’nın yardımıyla tahta at hazırlayıp surun içine gönderdiğini
- Dor Atı’nın içine gizlenmiş askerler olduğunu
- Priamos’un Zeus tapınağında katledildiğini
- Akhaların, Truva zenginliklerini aldıklarını
- Hera ve Athena tarafından yenildiğinden
- Komutanların birçok Truvalı kadını köle olarak aldığından
- Helen’in de tutsak olduğundan
- Polyksene’nin Akhilleus’un mezarında öldürüldüğünden
- Kassandra’ya ise Agememnon tapınakta zorla beraber olduğundan bahseder.
Yanına Athena gelir ve Poseidon ile aynı tarafa yani Akhaların karşısına geçtiğini söyler. Çünkü Telamon oğlu Aias, Kassandra’ya Athena Tapınağında saldırmış ancak Akhalar bu saygısızlığa dur dememiştir.
Athena, Zeus’un yardımı ile eve dönen Akhalara fırtınalar çıkaracağını anlatır. Poseidon’un ise gemiler Ege Denizi’nden dönerken dalgaları ve kasırgalarla Akhalara felaketler getirmesini ister. Poseidon teklifi kabul eder.
Agamemnon’un çadırında bulunan Hekabe -Truva Kraliçesi- sahneye girer. Durumuna feryat eder. Her şeyin sorumlusu olarak Helen’i gösterir. Kızı Kassandra’nın bahtsızlığından dert yanar. Helen’in hizmetçisi olmaktan korktuğundan, onun yerine Thesues’un ülkesine gitmeyi tercih edeceğinden bahseder.
Sonra haberci girer ve Hekabe’ye Truvalı kadınların kimler arasında paylaştırıldığını anlatır. Kassandra’yı kendine eş yapmak için Agamemnon almıştır. Ardından diğer kızı Polyksene’nin Akhilleus’un mezarına kurban edildiğini öğrenir. Hektor’un karısı Andromakhe’yi ise Akhilleus’un oğlu almıştır. Hekabe’nin kendisi de Odysseus’a düşmüştür.
Kassandra sahneye girer. Yas içindeki annesine üzülmemesini; babasını ve kardeşini öldüren Agamemnon’u öldürerek ondan intikam alacağını anlatır. Ayrıca, annesini alan Odysseus’un başına geleceklerin kehanetini verir. (Bütün bu hikaye Homeros’un Odysseia’sında anlatılmıştır.) Ardından Kassandra, Agamemnon’a gelin olmak için sahneden haberciyle çıkar.
Koro, Truva Atını anlatmaya başlar. Halkın nasıl bilmeden ahşap atı aldığını, Athena tapınağına getirip nasıl sevinç içinde dans ettiklerini anlatır. Sahneye Andromakhe girer. Hekabe ile kaderlerine ağlaşırlar. Kocasını öldüren adamın oğlunun yatağına girecektir.
Haberci tekrar sahneye girer ve Andromakhe’ye oğlunu öldüreceklerinin haberini verir. Odysseus, cesur adam Hektor’un çocuğunun büyümemesi gerektiğini önererek, Truva surlarından aşağı atılmasını söylemiştir. Haberci Andromakhe’ye metanetle karşılamasını söyler. Aksi halde Akhaların bebeği gömmesine bile izin vermeyeceğini de ekler. Böylece haberci ve Andromakhe sahneden çıkar.
Koro, Salamis Adası‘nın kralı Telamon’un (Akhilleus’un babası Peleus’un kardeşi), Alkmena’nın doğurduğu Herakles ile İlion’u yıkmak için geldiklerini ve İlion’un kralı Laomedon’u öldürüp İlion’u yağmaladıklarını anlatır. Laomedon’un oğlu Priamos’un ülkesini ikinci kez Hellas mızrakları yıkmıştır.
Sahneye Menelaos girer ve karısı Helen’i esir alacağını söyler. Paris’in ve ülkesi Truva’nın cezasını bulduğunu belirtir. Helen’i alıp memleketine götürecek ve cezasını orada, İlion’da ölenlerin yakınları verecektir.
Hekabe, ona, karısı Helen’i öldürmesini çünkü cazibesiyle erkekleri esir alıp kentleri yıktığını söyler. Helen, Menalaos ve Yunanlıların, kendisi hakkındaki kararını sorar. Menalos, öldürülmesi için kendisine verildiğini söyler.
Helen sözü alır ve asıl suçlunun Hekabe olduğunu anlatır. Çünkü Paris’i doğuran o’dur. Ayrıca rüyasında gördüğü yakıcı ateş görmüştür. Kehanet açık olmasına rağmen, kocası Priamos, Paris’i öldürememiştir. Böylece, Paris hem Truva’nın hem de kendisinin felaketi olmuştur. Çünkü Paris, üç tanrıçanın hakemi seçilmiştir. Athena ona Frig komutanlığı ve Hellas’ı yağmalama sözü vermiştir. Hera, Asya ve Avrupa’nın hükümdarlığını vaat etmiştir. Lakin, Afrodit ise Helen’i vereceğini söylemiştir. Paris, Afrodit’i en güzel tanrıça seçerek bu kötü bahtı getirmiştir. Kendisini değil Afrodit’i suçlamasını ister kocasından. Kendisi, Truva’dan kaçmak için uğraşmış, fakat izin verilmemiştir. Üstüne üstlük bir de sonradan Priamos ve Hekabe’nin diğer oğlu Deifobos ile evlendirirmiştir.
Sonra Hekabe, Helen’in yalan konuştuğunu anlatmaya başlar. Üç güzeller yarışmasında Hera’nın ya da Athena’nın vaat ettiği öldüllerin anlamsız olduğunu ve onların amaçları ile çeliştiğini söyler. Hera ya da Athena ne diye güzellik sevdasına kapılmışlardır ki? İda Dağına gelmelerinin tek sebebi, eğlence içindir. Helen’i oğlu Paris’i görür görmez Afroditleşmekle suçlar. Yani düşüncesizce ona aşık olduğunu söyler. Paris’in ve İlion’un lüksünü ve şatafatını istediği için Paris’le kaçtığını iddia eder. Paris onu kaçırmış olsaydı, neden bağırıp Spartalılara duyurmamıştı? Henüz yıldız olmamış olan Kastor orada değil miydi? Ayrıca Hekabe, Helen’e kaç kere git dememiş miydi? Kaçmaya kalkmadığı buradan belliydi. Çünkü kendisi Truva Sarayında özgürdü. Ama şimdi İlion düşünce süslenip püslenip kocasının yanına geliyordu.
Ardından Menalaos’a döner ve Hellas’ı onurlandırmak için Helen’i öldürmesini; ayrıca kocasını terk eden kadınlarında öldürülmesi gereken bir yasa koymasını tavsiye der. Koro, yani Truvalı Kadınlar da Hekabe’yi destekler. Menalos’a Helen’le aynı gemi de Akha’ya dönmeme sözü verdirtir. Helen’in kocası Menelaos’u etkilemesinden korkmaktadır.
Menelaos ve Helen sahneden çıkarlar. Koro yine geleceklerine ağıtlar yakar.
Bir haberci gelir tekrardan. Peleas yeni felaketleri duyunca, Pelas’ın oğlu Akastos Neoptolemos’u (Akhilleus’un oğlu) ülkeden kovmuştur. Bunun üzerine Neoptolemos ve Andromakhe alelacele gitmişlerdir. Andromakhe öldürülmüş oğluna cenaze düzenleme görevini, Hekabe’ye vermiştir. Haberci ölü bebeği, Hekabe’ye verir ve gider. Hekabe de küçücük bebekten korkan Akhalar’ın katliamına dert yanmaya başlar. Koro da yani çadırdaki Truvalı Kadınlar da ona eşlik eder.
Haberci tekrar girdiğinde, Truva’nın yakılmak üzere ateşe verildiği, borazan çaldığında ise çadırdan kadınların ikişer ikişer çıkarak Akha gemilerine gitmeleri gerektiğini söyler.
Hekabe ise Odysseus’un hediyesidir. Hekabe devam eder, Dardanos soyunun başına nasıl bu gelmiştir. Ilion’un yandığını Pergamon’un yıkıldığını söyler. Truvalı kadınlar ve Hekabe, başlarına gelenlere, Priamos’un mezarsız ölüsüne bir kez daha ağıt yakar.
EKLEMELER
Kitabın sonunda, kitap içerisinde geçen kelimelerin anlamları ile ilgili detaylı bilgi de paylaşılmıştır. Ben de özet olarak aşağıda aktarıyorum.
- Daimon, kötü ruh değil; kader ya da talih olarak ölülerin yaşamına belirgin girmiş şeydir.
- Eski Hellenlerde tapınağın önüne sunakta kurban kesme, bu kısım tanrıların mekanıydı ve girişi sadece rahip ya da rahibe tarafından mümkündü. Bu kişiye anahtarcı denirdi.
- Bilicilik, deliliğin dört türünden biridir. İşaretler aracılığı ile biliş rüya ya da olayların yorumlanmasıdır. Bir de ilahi bilicilik vardır. Bu ise kadın olan medyumun ağzından anlaşılmaz biçimde konuşan tanrı konuşur ve buradan kehanetler çıkar.
- Hellenler yeraltındaki kahramanları ve tanrıları onurlandırmak istediklerinde bir hayvanı törenle boğazından kesip kanını çukura akıtırlar; ardından da hayvanı yakarlardı. Olimposluları onurlandırmak istediklerinde hayvan sunak üzerinde kesilir, kanı özel bir aletle toplanır ve eti pişirilerek dindarlar arasında paylaştılırdı.
- Akhalılardan sık sık Argoslular diye de bahsedilir. Argos; Peloponnesos’da yani Hellas’da bir kenttir.